© Konya Postası 2021

Kıbrıs gazisinin 'şehit' hikayesi

Kıbrıs Gazisi Erol Saygı’nın (75), 1974'te düzenlenen Barış Harekatı'nda omuz omuza savaştığı silah arkadaşı asteğmen Mehmet Özel, şehit oldu. Kendisinin de öldüğü sanılan, Sivas’taki ailesine şehit olduğu bilgisi verilen Saygı’nın o tarihte hamile olan eşi Emine Saygı (70), Ankara GATA'da ziyaret ettiği yaralı askerlerden kocasının hayatta olduğunu öğrendi. Gazi olarak dönen Erol Saygı, oğluna da Kıbrıs'a atfen 'Zafer' ismini verdi

Malatya'da 1967'de göreve başlayan, 1974 yılında düzenlenen Barış Harekatı'nda çıkarmada yer alan Kıbrıs gazisi emekli piyade astsubay Erol Saygı’nın silah arkadaşı Asteğmen Mehmet Özel, havan topu saldırısında şehit oldu. Asteğmen Özel ile birlikte şehit düştüğü sanılan Erol Saygı'nın acı haberi, Sivas'taki ailesiyle Ankara'da oturan eşi Emine Saygı'ya iletildi. Olay tarihinde hamile olan eşi Emine Saygı, eşinin şehit olduğuna inanmadı. Kıbrıs'tan gelen yaralı askerlere eşini sormak için Ankara GATA'ya gitmeye başladı. Şehit haberi verilmesinden 6 ay sonra yaralı askerlerden eşinin şehit olmadığını öğrenen Saygı, ondan gelen mektupla da emin oldu. Erol Saygı’nın yaşadığının anlaşılmasından yaklaşık 1 hafta sonra Emine Saygı doğum yaptı. Çift, oğullarına Kıbrıs'a atfen 'Zafer' adını verdi.

'BENİ DE ŞEHİT SANMIŞLAR'

Kıbrıs çıkarmasında yaşadıklarını anlatan Erol Saygı, "1967 yılında hava astsubayı olarak Malatya’ya tayin oldum. Daha sonra bir aksilik nedeniyle kara kuvvetlerine geçerek 1970 yılında Ankara’nın Çubuk kazasına tayin oldum. 1974 yılının 15 Temmuz’unda 'Kıbrıs’a çıkarma yapacaksınız, hazırlıklarınızı yapın, evlerinizle helalleşin ve birliğe gelin' dediler. Hazırlıklarımızı tamamlayıp ailelerimizle vedalaşarak birliklerimize teslim olduk. Helikopterlerle bizi savaş bölgesine bıraktılar. Ateş hiç durmadan devam ediyordu. Barış Harekatı başladıktan sonra bizimle birlikte Mehmet Özel isminde bir asteğmen Kıbrıs'a gelmişti. Kendisi havan topu düşmesi sonucu yanımda şehit düştü. Asteğmenimizin şehit düşmesinden sonra benim de orada şehit olduğumu söylemişler. Haber nasıl yayıldı, nasıl geldi bilmiyorum, Türkiye'deki aileme şehit olduğumu bildirmişler. Biz bu sırada barınma yeri olarak arazide bulunuyorduk. Yakınlarımızda domuz ve tavuk mandıraları vardı. Hayvanların kapılarını açmışlar ve yanlarımıza kadar gelen hayvanların aralarında yattığımız zamanlardı. Aradan 46 yıl geçti" dedi.

'HAYATTA OLDUĞUMU GÖREN ŞAŞIRIYORDU'

Şehit olduğu sanılan Saygı, "Arkadaşlarımız, komutanlarımız kendi aralarında da 'Erol Saygı şehit düştü' diye konuşurlarmış. Tabi sonrasında beni gören şaşırıyordu. 'Yahu sen şehit olmadın mı? Biz seni şehit biliyoruz' diyenler oldu. Hayattayım ben, şehit olmadım gördüğünüz gibi yaşıyorum dedim. Arkadaşlarımız mutlu oldular. Öldü sanılıp yaşamak güzel oluyor. Sonra aileme mektup yazdım. Onlar da şehit olmadığımı öğrendi. Yeniden doğmuş gibi oldum ve ailem benim sevincimin 5 misli sevindi. Mukadderat tabi bir şey diyemiyoruz. Şehitlik güzel bir şey ama gazilik de güzel. Ölsem şehit olacaktım, ancak hayattayım ve gazi oldum. Görevdeyken oğlum doğdu. Hemen uçakla geldim, oğlumu kucağıma aldım, onu gördüm ve ardından tekrar uçakla Kıbrıs'a döndüm" diye konuştu.

'MEKTUBUNU ALDIK, MUTLU OLDUK'

Eşini Kıbrıs'a yolcu ettiği dönemi anlatan Emine Saygı, "Beyim bir gün, 'Hanım savaşa gidiyorum, ne zaman döneceğimi bilemiyorum' dedi. Ardından çıkıp gitti ve bir zaman dönmedi. Savaş devam ediyordu. Eşim Kıbrıs'a giderken hamileymişim, ancak sonra öğrendim. Eşime mektup yazıp hamile olduğumu bildirdim. Ancak sonra gelen şehit haberiyle çok üzüldüm. Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne (GATA) yaralı askerler gelmişti ve hemen komşularla toplanıp biz de gittik. Bir yandan üzülüyorum 'hamileyim, önceden çocuğum olmuyordu, şimdi oldu babasız kalacak' diye. Bir yandan öğrenmeye çalışıyorum. Bir süre haber alamadım ve bana soranlara da haber alamadım diyordum. Lojmandan birkaç hanım toplanıp GATA'ya gidiyorduk. Onlar beyini soruyordu yarası falan var mı, durumu nasıl diye. Ben beyimi soruyordum. Yine bir gün gittik yaralı askerleri ziyaret ettik. Bir askere 'Beyimi gördünüz mü?' diye sordum. 'Hayatta yenge, kim söyledi böyle' dedi. Sonra bilemiyorum neyle yazdığını bize bir mektup göndermiş. Öyle bir yazıydı ki zor okuduk. Mektupta, 'Hayattayım beni merak etmeyin' yazılıydı. Ben de onun sayesinde hayatta olduğunu öğrenmiş oldum. Tabi ki önce çok üzüldük, hayatta olduğunu duyunca da mutlu olduk" ifadelerini kullandı.

'İKİ MUTLULUĞU BİR ARADA YAŞADIK'

O dönemki şartlarda bu tür yanlışlıkların olabildiğini belirten Emine Saygı, "Bizi korkuttular. Şehit olsaydı eğer üzülecektik. 'Vatan, millet için savaştı' diye gurur duyacaktık. O sıralar Sivas'ta beyimin annesinin evine gelenler olmuş. 'Erol şehit olmuş, bakalım bir kıpırtı var mı' diye. Bakmışlar ki gelen giden yok. Ben de o zaman Ankara'daydım. Şehit olmadığını GATA'da öğrendim. Sonra savaşı kazanmıştık, oğlum da olunca 10 gün izin vermişler yanımıza geldi. Oğlumuzun ismini de Zafer koydu. İki mutluluğu bir arada yaşadık. Sonu selamet oldu" dedi.

Gazi Erol Saygı ve eşi Emine Saygı'nın 'Barış Harekatı' döneminde 'Zafer' ismini verdikleri oğulları ise şu anda Tekirdağ'da bir ip fabrikasında çalışıyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER