Konya Ovasında Yeraltı Suları Azaldı, Obruk Oluşumu Arttı
Konya
Konya Ovasında etkili olan kuraklık ve yeraltı sularının çekilmesiyle birlikte özellikle Karapınar çevresinde yer kabuğu çatlaklıkları ve obruk oluşumu arttı.
Konya ovasında etkili olan kuraklık ve yeraltı sularının çekilmesiyle birlikte özellikle Karapınar çevresinde yer kabuğu çatlaklıkları ve obruk oluşumu arttı.
Dünyanın nazar boncuğu olarak bilinen Meke Gölü ile tanınan Karapınar İlçesi'nde irili ufaklı 100'ün üzerinde obruk bulunuyor. Ancak bu yıl kuraklık ve yeraltı sularının hızla çekilmesiyle obruk oluşumu ve bu oluşuma neden olan yerkabuğu çatlaklıkları arttı.
Yaklaşık bir ay önce ilçeye 4 kilometre uzaklıktaki Apakkaşı Mevkii'nde karayoluna 300 metre uzaklıktan başlayıp paralel olarak iç bölgelere, yer yer 500 metreye kadar devam eden yeni yer kabuğu çatlakları oluştu.
14 kilometre uzaklıktaki Samuk Yaylası'nda ise derinliği 1- 1.5 metre ve genişliği 20- 70 santimetre arasında değişen yaklaşık 1000 metrekarelik alanda yine çatlaklar tespit edildi. Geçen hafta da ilçeye 10 kilometre uzaklıktaki Seyit Hacı Yaylası'nda 30 metre çapında 1.5 metre derinliğinde oluşan obruğun içinde, otomobil ve bir kısmı yıkık kullanılmayan ev kaldı. Şans eseri can kaybı yaşanmadı.
YER ALTI SUYU KULLANIMI OBRUK OLUŞUMUNU TETİKLİYOR
Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Doç. Dr. Fetullah Arık, yeraltı suyu kullanımının obruk oluşumunu tetiklediğini söyledi. Doç.Dr. Arık şöyle konuştu:
"Havza içerisindeki yoğun su kullanımı, obrukların oluşmasını tetikleyen bir neden. Ayrıca biz Havza kenarında birçok göl, gölet ve baraj yaparak ovaya gelecek olan suyun önünü kestik. Öte yandan Havza içerisinde yeraltı suyu kullanımı da çok yoğun. DSİ'nin kendi belirlediği 70 binin üzerinde kaçak kuyu, 30 bin civarında ruhsatlı kuyu olmak üzere 100 bin kuyu var. Bunlar tespit edilen ve daha fazla olduğu da tahmin ediliyor. Konya, Karaman, Aksaray ve Niğde'yi içerisine alan kapalı havzada 140 bin civarında ruhsatlı ve ruhsatsız kuyu var."
YERALTI SUYU 35 METRE ÇEKİLDİ
Yeraltı sularının sürekli tabana doğru düşüş yaşadığını belirten Doç.Dr. Arık, "1980'li yılların başından itibaren günümüze kadar sürekli negatif yönde bir yeraltı suyu aleyhinde devam eden bir süreç var. Bu süreç 2009-2011 yılları arasında kısmen pozitife doğru döner gibi olsa da daha sonra yeniden eksi yöne gitmeye başladı. Birçok gözlem kuyusunda yeraltı sularının giderek azaldığı gözleniyor. Geriye dönük 30-35 yıllık süreç içerisinde ortalama yıllık 1 metreden hesap edildiği taktirde 35 metrelik bir yeraltı suyu düşümü var. Bütün havzayı düşündüğümüz zaman bu korkunç bir yer altı suyu kaybı demektir. Havza içerisinde bu kadar yeraltı suyu kullanımının önüne geçmek için önlemler almak lazım" dedi.
OBRUK OLUŞUMU ARTTI
Havza içerisinde obruk oluşumu yeni olmadığını ancak son yıllarda arttığına dikkat çeken Doç.Dr. Arık şunları söyledi:
"Yeraltı suyunun çekilmesi ve yeraltı suyu hareketleri arttığı için obruklar oluşuyor. Obrukların oluşmasında asıl sorumlu yer altındaki insuyu formasyonu dediğimiz eriyebilen oluşum. Bu birim içerisinde hareket eden sular bu oluşumu eriterek obruk oluşumuna neden oluyor. Seyithacı yaylasında geçtiğimiz haftalarda oluşan obruk da bu şekilde oluşmuştur."
KENT MERKEZİNE YAKLAŞIYOR
Obrukların giderek Karapınar kent merkezine yaklaştığını vurgulayan Arık, "Karapınar kent merkezi ile ilgili yer altında bulunabilecek muhtemel boşluklarla ilgili ayrıntılı çalışma yapılamıyor. Çünkü kentleşme bazı yapılabilecek olan sismik jeofizik çalışmaları ile ilgili engel teşkil ediyor. Ama Havza içerisinde yeni oluşan obruk ile ilgili MTA'nın daha önce tespiti olmuştu. Dolayısıyla bilimsel olarak obrukların tespiti yapılabiliyor. Karapınar kent merkezinin altı volkanik kayalarla kaplı. Volkanik kayalarda yeraltı sularıyla erime yaşanması son derece düşüktür. Kent merkezi bu açıdan şanslı. Ama volkanik kayaların altında bu birimlerden olup olmadığının tespit edilmesi gerekiyor. Bunun için de bir kaynak ayrılıp bilimsel olarak belirlenmesi lazım. Çalışmalar esnasında hem gürültü hem de elektriksel anlamda gürültünün tamamen bitirilerek çalışmanın yapılması lazım. Bunun yapılması yaşayan bir kentte oldukça zor. Ama çevresinde yapılacak ölçümlerle bir yaklaşımda bulunulabilir. Bu bölgede obrukların oluştuğu biliniyor ve gelecekte de oluşacaktır. Bizim yapmamız gereken yeraltında oluşabilecek boşlukların tespit edilmesi ve bunların çevresinde önlemler alınmasıdır" diye konuştu.
OBRUKLARIN ÜZERİNİ KAPATARAK TARIMSAL FAALİYETLERİ SÜRDÜRÜYORLAR
Oluşan obrukların üzeri kapatılarak tarımsal faaliyetlere devam edildiğine şahit olduklarını da anlatan Doç.DR. Arık, şöyle konuştu:
"Bölgede bizim yaptığımız gezilerde bazı eski çökmüş obrukların üzeri doldurularak tarımsal faaliyetlerin devam ettiğini gördük. Dolayısıyla önlem anlamında fazla bir şey yapılamıyor."
TÜM HABERLER