© Konya Postası 2021

Konyaspor tarihinin ilk kadın yöneticisi Ayşe Atsan All SPORTS'ta!

Konyaspor tarihinin ilk kadın yöneticisi olarak Konyaspor ve Konya spor tarihine ismini altın harflerle yazdıran iş kadını ve yerel siyasetçi Ayşe Atsan, bu zor ancak anlamlı, riskli ama gelecek adına ışığı yakan ilk kadın olarak dünyasını All SPORT Dergisine açtı.

Konya basını olarak tanıdığımız Ayşe Atsan, bugüne kadar başarılı bir eğitimci, örnek bir anne, iddialı bir iş kadını ve mütevazi bir yerel siyasetçi olarak biliniyor. Ayrıca, Selçuk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi'nde insan kaynakları ve yönetim organizasyon bölümünde yüksek lisans derecesine sahip bir insan kaynakları uzmanı olarak kendini kanıtladı. Ayşe Atsan, aynı zamanda spor camiasının gerçek gücünü kısa sürede yaşayarak gördüğünü ifade etti.

All SPORT ekibine verdiği samimi söyleşide hep aile, kadın, şeffaflık ve eğitim vurgusu yapan Ayşe Atsan duruşu, yüksek özgüveni ve almış olduğu eğitim ile Ömer Korkmaz Başkanlığındaki yeni yönetimde de sık sık gündeme damga vuracağının sinyallerini verdi.   

Boğa burcunun tüm kimliğini ve iddialarını yansıtan Ayşe Atsan, Türk futbolunda kadın yöneticinin sayısının azlığına vurgu yaparak “Kadının bulunduğu ortamlarda düzen, disiplin ve seviye olduğunu görmek ve bu pozisyonun sadece bir cinsiyet değil, aynı zamanda bir yönetim anlayışı olduğunu gösteriyor” dedi.

İŞTE KONYASPOR TARİHİNİN İLK KADIN YÖNETİCİSİ AYŞE ATSAN....

Konyaspor’da Ömer Korkmaz Başkanlığındaki yeni yönetim ile spor camiamızda bir ilk yaşanıyor. Genel kuru sonrasında iş kadını ve yerel siyasetçi Ayşe Atsan Konyaspor yöneticisi ve aynı zamanda genel sekreter olarak ilk kadın yönetici unvanı ile Yeşil-Beyazlı, çift başlı kartalın tarihine imzasını attı.

YÖNETİMDE YER ALMAM KADINLARI CESARETLENDİRMİŞ

Konyaspor'da ilk kadın yönetici olarak atanmamın ardından sporda kadın liderliğinin pek görülmediği bir durumda olmamın diğer kadınlara ne hissettirdiğini sordum. Aldığım yanıtlar, bu durumun kendilerini gururlandırdığını, cesaretlendirdiğini ve heyecanlandırdığını belirttiler. Ziyaretime gelen Sivil Toplum Kuruluşlarındaki girişimci ve başarılı kadınlar, stadyuma maç izlemeye gelmeyi çok istediklerini fakat şartlardan dolayı böyle bir imkan sağlayamadıklarını ve yönetimde kadın profilini gördükten sonra izleyici olarak aileleriyle maçlara gelmek istediklerini ifade ederek, şartların oluşturulması noktasında taleplerde bulundular.

          ARTIK ANNE BENİ MAÇA GÖTÜR

MOTTOSUYLA DEVAM EDECEĞİZ

Hemcinslerimden aldığım bu olumlu ve pozitif dönüşlerin ardından artık, “Anne, Beni Maça Götür!” sloganıyla yola çıkarak, daha fazla anne, çocuk, kadın ve aileyi spor etkinliklerine çekmeyi hedefliyoruz. Futbol 7'den 70'e her kesime hitap eden bir spor dalı. Futbolun dünyada en çok ilgi gören, toplumları en çok heyecanlandıran,  her yerde oynanabilecek koşullara sahip olması nedeniyle geniş kitlelere ulaştığını biliyoruz. Ancak dışarıdan bakıldığında, kadınlar ve çocuklar bu etkinliklere katılmaktan çekiniyor.

          SPORUN BİRLEŞTİRİCİ

GÜCÜNE İNANIYORUM

“Anne, Beni Maça Götür!” kampanyasıyla futbolun sadece spor değil, aynı zamanda aileleri bir araya getiren keyifli bir etkinlik olduğunu vurgulamayı amaçlıyoruz. Bu sloganla çocuklar, gençler, kadınlar ve ailelerin rahatlıkla futbol maçlarına katılımını teşvik ederek, sporun birleştirici gücünü ortaya çıkarmak öncelikli hedefimiz. Yeni dönemde kadın profesyonel spor yöneticisi olarak aldığım yükümlülüğün farkındayım. Ama bunu da kadınların ailelerin çocukların, gençlerin ve futbol sevdalısı her kesimin desteği ile başaracağız. Bunun ışığında Konya ve Konyaspor Türkiye’ye ve dünyaya örnek olacak.

SPORUN GÜCÜNÜ

YAŞAYARAK ÖĞRENİYORUM

Hem siyasette hem de spor dünyasında aktif rol oynayan kişilerle yaptığım istişarelerde, sürekli olarak şu mesajla karşılaştım: “Bir spor kulübünde yönetici olmak İnanılmaz bir güç” Şimdi gerçekten bu deneyimi yaşıyorum. Kadın olmam, yönetimde yer almamın getirdiği bir değer olarak ortaya çıkıyor. Yüzyıllık geçmişi olan kulübümüzde ilk kez kadın yönetici olması  vizyoner bir yönetim anlayışıyla yönetileceği iddiasını ortaya çıkardı. Yönetici kadın profiline ilk kez rastlanması yönetime farklı bir değer kattı. Bu güzel ve etkili camiayı hem yönetim hem de sportif başarı anlamında yukarı taşımak en temel misyonumuz. Bu büyük camianın bir neferi olmak bana da büyük bir sorumluk yüklüyor.

          YÖNETİM KURULUNDA KADIN OLMASI

DÜZENİ, DİSİPLİNİ VE SAYGIYI DA

BERABERİNDE GETİRİYOR

Yönetimdeki kadının katkısıyla birlikte bakış açısının düzen, disiplin ve seviye üzerine odaklandığına şahit olmak beni ayrıca onurlandırıyor. Kadının bulunduğu ortama ekstra  düzen, disiplin ve seviye getirdiğini görmek, bu pozisyonun sadece bir cinsiyet anlayışı değil, bir yönetim anlayışı olduğunu gösteriyor.

FUTBOLDA KADIN YÖNETİCİNİN

ÇOK AZ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ 

Taraftarların ve vatandaşların beklentileri göz önüne alındığında, özellikle kadınlarla ilgili projelere odaklandığım yönetim kurulu üyeliğimden bu yana, sadece proje üretmek değil, aynı zamanda nitelikli ve etkili projeler geliştirmek önemli bir düşünce haline geldi. Yaptığım küçük çaplı bir araştırmada, Türkiye genelinde yönetim kurulu üyeleri arasında kadınların sayısının çok fazla olmadığını gözlemledim.

            YAPI OLARAK RİSK ALMAYI SEVERİM

Bu süreçte bana sıkça şu soruları sordular: "Çok mu amatörsün, yoksa çok mu profesyonelsin? Böyle bir sorumluluğu neden üstleniyorsun?" Benim için risk, cesaret ve profesyonellik arasında denge kurmak önemlidir. Yapı olarak risk almayı severim, ancak birikimlerim ve yaşanmışlıklarım karar aşamamda önemli bir etken oluyor. Yönetici olmaya karar verdim çünkü sadece bu pozisyonun avantajlarını değil, aynı zamanda karşılaşacağım sıkıntıları da biliyorum. Sıkıntıları önceden fark edip, kar zarar hesabı yaparak, hangi tarafın ağır bastığına karar veriyorum.

ÇOK İYİ BİR SPOR OKUYUCUSUYUM

Spor, hayatımda bir dönem sadece izleyici ve okuyucu olarak yer aldı. Kendimi bir primer taraftar olarak tanımlayamam, ancak spor gündeminden hep haberdar olurum. Çünkü okumayı seven biriyim. Televizyon hayatımda daha az yer kaplar. Sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanırım.

SORUN DEĞİL ÇÖZÜM ODAKLIYIM

Sorun odaklı biri değilim, merhametli ve hoşgörülü bir insan olduğumu düşünüyorum. Hayatta herkesin yaşadığı sorunlar, tecrübeler ve pişmanlıklar vardır, ancak bugün buradaysam, bu kazanımların bir sonucudur. Sorunlara takılıp kalmak yerine çözüm odaklı olmayı tercih ederim. İnsanları olduğu gibi kabullenme erdemine sahibim. Zor güvenirim ancak gönül bağı kurduğum, inandığım insanlara samimiyette fedakarlıkta sınır tanımam. Onları yarı yolda bırakmam. Lokomotif yanımı seviyorum, birleştirici, bütünleştirici, paylaşımcı olmak beni tanımlıyor.

ÖMER KORKMAZ BEYİN

AİLE VE ŞEFFAFLIK VURGUSU

BENİ ÇOK ETKİLEDİ

Başkanımız Ömer Korkmaz'ın beni etkileyen bir tutumunu vurgulamak istiyorum; ‘aile ve şeffaflık’ vurgusu. Gerçekten muazzam bir birleştirici etki yaratıyor. Bu sinerjiyi 23 kişilik bir ekip içinde sağlamak olağanüstü bir başarı. Yönetimin heyecanını, samimiyetini ve desteğini seziyorum. Başkanımız başta olmak üzere yönetim kurulunun sorumluluğunun ne kadar zor olduğunun herkes farkında. Ancak onun "biz dilini konuşma" çabası ve Konyaspor'u ilgilendiren her konuda herkesin talep ve önerilerini paylaşmasını teşvik etmesi benim için çok kıymetli. Bu yaklaşım, ortak düşünce ve ortak kararlar alarak ilerlemeyi benimseyen  bir başlangıç niteliğinde.

YÖNETİM KURULU SORUMLULUĞUN FARKINDA

Başkanımız Ömer Korkmaz’ın ifadesiyle, "Yönetim kurulunun bir üyesini diğerinden bağımsız düşünemeyiz, bir bütünüz.. Ortak kararlar alıp uygulama çabamız üst düzeyde olmalı.” Bu sözler, güzel bir başlangıcı ve birbirimize karşı sorumluluklarımızı paylaşma ve çözüme odaklanma isteğimizi ifade ediyor.

BABAMIN İSİM MİRASI ÇOK KIYMETLİ

İsim mirası benim için son derece kıymetli. Babama sağlığında hep şunu söylüyordum: "Allah senden bir değil, bin kere razı olsun." Bu miras sayesinde girdiğim her ortamda beni güçlü ve iyi hissettiriyor.  Babamın bana bıraktığı ismi, maddi, manevi ve tecrübe mirasının bir tüketici olarak değil, üretici bir kadın olarak değerlendirilmesini tercih ettim. Hayatta tüketen değil üreten birey olmayı daha çok önemsiyorum. Siyasette, ticarette, sporda kendi kimliğimle varım. Hayatımdaki birikim ve dönüşümde babamın isim ve tecrübe mirası en önemli etken .

SİYASET, TİCARET VE SPOR

BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Hayatımın her alanında risk faktörü taşıyan tecrübelerim ve cesaretim belirleyici olmuştur. Bunu kadın duygusallığı taşıyan bir birey olarak ayrıcalık olarak görüyorum. Bu taşıdığım özelliklerde de kadınlara örnek olmayı önemsiyorum. Ticaret yapmak benim için çok önemli; çünkü bu risk almayı gerektirir ve zaten hayat da bir risktir. Siyasetin bana çok şey öğrettiğine inanıyorum. Şu anda toplumda kadının desteklenmesi büyük önem taşıyor. Hem iş hem de siyaset dünyasına erken yaşlarda dahil oldum ve bu deneyimlerin hayat standartlarımı belirlediğini ve şekillendirdiğine inanıyorum.

EĞİTİM AİLEDEN BAŞLAR

Ticaret , siyaset ve spor hayatımdaki başarımda, ailemden aldığım eğitimin büyük bir etkisi olduğuna inanıyorum. Eğitim, benim için ailede başlıyor ve ailem, en büyük şansım. Akademik başarıyı takdir ediyorum fakat hayat başarısını daha çok önemsiyorum.  Ancak günümüz Türkiye'sinde, eğitime daha az zaman ayırıp hayat başarısına ve dil gelişimine odaklanarak ticaret hayatıma daha erken başlamayı tercih ederdim. Ailem, doğru ve yanlış kararlarımda hep yanımda oldu. Bu sonsuz güven bana ekstra bir sorumluluk yükledi. Bu güven ve inançla daha iyisini, daha güzelini ve daha büyüğünü başarmak için çabalamaya devam edeceğim 

TEDİRGİNLİK DUYMUYORUM

Konyaspor tarihinde ilk kadın yönetici olmak beni gururlandırıyor. Bir ilki başarmanın verdiği haz, kendimi ayrıcalıklı ve özel hissettiriyor. Bu tavrımın hemcinslerimi cesaretlendireceğini düşünüyorum. İnandığım değerler uğruna efor sarfetmekten kaçınmıyorum. Bundan sonra yönetimde birden fazla kadın yönetici görmeyi umut ediyorum. Ve bunun için gerekli eforu sarfetmekten kaçınmıyorum. 

ZORLU VE RİSKLİ PLATFORMLARI SEVİYORUM

Her spor dalının dinamiği farklıdır. Futbol seyircisi sosyoekonomik ve sosyokültürel durumu her ne olursa olsun günün sonunda, mağlubiyetin söz konusu olduğu, teknik aksaklıkların yaşandığı durumlarda sokak jargonu kullanarak tepkiler veriyor. Tasvip etmemekte birlikte bunun kültürümüzün bir parçası olduğunu söyleyebilirim. Zorlu ve riskli platformları seviyorum. Karar alırken, her türlü platformdan ve eleştiriden bağımsız olarak bu yola çıktım. Ancak yönetim kurulunun tek bayan üyesi olmaktan hiçbir şekilde rahatsızlık duymuyorum. Rahatsız olmanın aksine onur ve gurur duyuyorum. Eğer rahatsız olsaydım, bu kadar cesaretli bir adım atmazdım.

ÖRNEK BİR TARAFTAR DURUŞU SERGİLEYECEĞİM

Normal hayatımda agresif kararlar alan bir kişilik özelliğim yok. Sabır, temkin ve kararlılık beni anlatıyor. Dolayısıyla maçlarda yaşanabilecek aksaklıklarda bir spor yöneticisine yakışır şekilde sözlü ve fiziksel tepkiler vererek örnek teşkil etmeyi amaçlıyorum. Çünkü ben maçları izlerken Konya’nın en değerli markası Konyaspor’u temsil eden 23 kişiden biriyim. Bu sorumluluğuma uygun davranacağım.

EĞER BİR ŞEYE İNANDIYSAM

HEDEFİ ZORLARIM

Hayatımda doğru ve zor olanı seçmeyi tercih ediyorum. Yanlışa yanlışla cevap vermem. Aksi halde kendimle çelişirim, kendime saygımı kaybederim. Kendisine saygısı olmayan bireylerin başkasına da saygı göstermeyeceğini düşüyorum. Beni duygularım değil aklım yönetiyor. Eğer realist bakış açısına sahip olmasaydım bugün bu iddialı mecrada yer almazdım.

RAHMETLİ BABAMIN

SÖZÜNÜ HİÇ UNUTMAM

Rahmetli Babam Mehmet Orhan Atsan’ın sözü hayatımın mottosudur. Kalbimle aklım arasında sıkıştığım zamanlar oluyor, ancak ben akılcı bir yaşam felsefem olduğu için sonuçlar acıtsa da aklımın beni yönetmesinden haz alıyorum. Doğru zaman ve zeminde aksiyon alırım. Babamın “Mücadele gücünüzü asla kaybetmeyin” düsturu ile hayatımı şekillendiririm. Çünkü mücadele gücünüzü kaybettiğiniz gün, bittiğiniz gündür.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER