Konya'yı Ziyaret Edenler Çarpıcı Bir Dönüşüme Şahit Olacaklar
Ekonomi
"Türkiye'nin Dönüşümü'' raporunda "Anadolu Kaplanları olarak adlandırılan şehirleri ziyaret edenler çarpıcı bir dönüşüme şahit olacaklar" denildi.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser liderliğinde hazırlanan ''Türkiye'nin Dönüşümü'' başlıklı kapsamlı rapor, Dünya Bankası'nın Washington'daki merkezinde düzenlenen panelde sunuldu. Açılış konuşmasını, IMF İcra Direktörü İbrahim Çanakçı ve Dünya Bankası Genel Direktörü Sri Mulyani Indrawati'nin yaptığı panelde, Türkiye'nin özellikle son 20 yılda gösterdiği başarıya ve orta gelir tuzağına düşmemek için yapması gerekenlere odaklanıldı.
Dünya Bankası Türkiye Direktörü Raiser, son iki yılda Türkiye'ye özel sektör, bankacılık, eğitim, sağlık, iletişim ve konut sektörlerinde yakalanan başarıyı gözlemlemek üzere Tayland'dan Moritanya'ya kadar 25'in üstünde ülkeden temsilcinin geldiğini kaydederken, söz konusu raporu bu ülkelerin Türkiye'nin deneyiminden daha iyi yararlanabilmeleri için hazırladıklarını açıkladı.
Raiser, Türkiye'nin küresel gücünün liberalleşmenin başladığı 1980'li yıllardan bu yana etkileyici hızda artarken, ülkenin küresel ithalat ve ihracat payının bu dönemden beri sırasıyla üçe ve dörde katlandığını anlattı. Avrupa Birliği'yle (AB) imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması'nın bunda büyük rol oynadığını düşünen Raiser, girişimci Türk ihracatçıları ve onlara sağlanan kamu teşviklerinin de etkili olduğunu dile getirdi.
Raiser'a göre, Türkiye'yi gelişmekte olan ülkeler için ilham kaynağına dönüşen başarı hikayesinin sütun taşlarını istihdam ve şehirleşme oluşturdu. "Dünyanın iş imkanlarının bittiğinden korktuğu bir dönemde, Türkiye istihdamını şaşırtıcı hızda artırdı. Ekonomi, 2009'dan bu yana 5 milyonu aşkın kişiye iş imkanı sağladı" diyen Raiser, bunda ekonomik aktivitenin inşaat ve tarım gibi emek yoğun sektörlere kaymasının önemli rol oynadığını söyledi.
"Şehirleşme ve Anadolu'nun kaplanları"
Raiser, Türkiye'de uygulanan başarılı şehirleşme programının ülkenin artan gelir seviyesine katkı sağladığını belirtirken, Türk kentlerinin dünyada en hızlı büyüyen metropoller arasında yer aldığını ifade etti.
En yüksek şehirleşme oranının ülkenin iç kısmında yakalandığına dikkati çeken Raiser, "İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerin dışına çıkıp, Kayseri, Konya ve Gaziantep gibi bazen Anadolu Kaplanları olarak da adlandırılan şehirleri ziyaret edenler çarpıcı bir dönüşüme şahit olacaklar" görüşünü paylaştı.
Raiser, buna karşın, artan kentleşmenin daha iyi planlamaya ihtiyacını da beraberinde getirdiği uyarısında bulunarak, daha önceleri başarılı projelere imza atan Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın (TOKİ) şehirlerde gittikçe artan memnuniyetsizliğe neden olduğu iddiasında bulundu.
"Tasarruflar artırılmalı"
Raiser, özel sektörü ve istikrarı destekleyen, Türk bankacılık sektörünün de ekonomik başarıda önemli bir yere sahip olduğunu altını çizerken, "Türk bankaları zoru seçerek ihtiyatlı davranmayı Avrupa bankalarından 10 yıl önce öğrendi. Çözümleyici sermaye tamponlarıyla yurt dışından yatırım almaya devam ederek, Türkiye'nin krizden (2007-2009 krizi) hızla çıkmasını sağladılar" dedi.
Öte yandan, Türkiye'nin hedefleriyle birlikte sorunlarının da büyümesine karşın yapısal reformların 2007'den bu yana yavaşladığına işaret eden Raiser, raporun ayrıca Türkiye'nin ülkenin orta gelir seviyesinden yüksek gelir seviyesine atlayabilmesi için bir yol haritası çizdiğini kaydetti.
Bu noktada, Türkiye'nin Kolombiya ve Meksika gibi ülkeleri örnek alarak tasarrufları artırmayı teşvik etmesi gerektiğini savunan Raiser, orta gelir tuzağından kurtulmanın çok zor olduğuna dikkati çekerek, “1960'lardan bu yana orta gelir tuzağından kurtulabilen ülkelerin sayısı oldukça düşük. Burada 3 grup ülkeden bahsediyoruz: Asya Kaplanları, yeni AB üyeleri, ve petrol bulan birkaç ülke. Türkiye'nin doğal kaynakları kısıtlı, tasarruf oranı ise yükselen piyasa ekonomilerinin en düşük seviyesinde, dolayısıyla bir Asya Kaplanı da değil, bu geriye belirsizlikler dolu AB üyeliğini bırakıyor" ifadelerini kullandı.
"Türkiye, ilham kaynağı olmayı reformlarla sürdürebilir"
Raiser, Türkiye'nin önündeki en önemli sorunlardan birinin verimliliği artırmak olduğunu belirtirken, genç nüfus ve kadınların iş gücüne katılımındaki artışın her yıl 1 milyondan fazla kişiye istihdam ihtiyacı yaratacağını kaydetti. Türkiye'de ortalama yaşın 29 olduğu bilgisini veren Raiser, ülkenin yaşlanmadan zenginleşebilecek nadir ülkeler arasında yer aldığını dile getirdi.
Bununla birlikte, Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırım (FDI) konusunda diğer gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kaldığını vurgulayan Raiser, ülkenin FDI rekabetinde kaybediyor olmasını yapısal reformların yavaşlamasına bağladı.
Raiser, sunumunu "(Raporu hazırlamaktaki) amacımız Türkiye'yi yüksek gelir seviyesi sınırına taşıyan politikaları değerlendirmek olsa da şimdi bu sınırı aşma zamanı. Zorlu seçim sürecinin haziranda sona ermesi, yapısal reform gündemine geri dönülmesi için önemli bir fırsat yaratacak. Bu fırsatın gerçeğe dönüştürülmesi, Türkiye'nin gelişmekte olan ülkelere ilham kaynağı olmayı yıllar boyunca sürdürmesini sağlayacaktır" sözleriyle tamamladı.
"Toplam faktör verimliliği yapısal reformlara duyulan ihtiyacı artırıyor"
IMF İcra Direktörü Çanakcı ise Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin, yüksek gelirli ülkeler sınırının yüzde 20 altında olduğunu anımsatarak, "Eğer Türkiye, geçmiş büyüme performansını devam ettirirse, bu sınırı 3 ila 5 yıl içinde atlayabilir" öngörüsünde bulundu.
Öte yandan, son yıllarda yavaşlayan toplam faktör verimliliğinin yapısal reformlara duyulan ihtiyacı artırdığını kaydeden Çanakcı, Türkiye'deki politika yapıcıların ve ilgili kurumların bu durumun farkında olduğunu vurgulayarak, "10. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile Başbakanımız tarafından kısa süre önce açıklanan 25 Öncelikli Dönüşüm Programı bu anlayış ve farkındalığın iyi bir yansıması. Şunu söylemeliyim ki, bu rapor ve resmi dokümanların gelecek için öngördüğü politikalar birbiriyle mükemmel uyuşuyor" ifadelerini kullandı.
Dünya Bankası Genel Direktörü Sri Mulyani Indrawati ise Türkiye'nin son olarak G20 başkanlığını üstlenmesinin tüm gelişmekte olan ülkeler için gurur verici bir gelişme olduğunu belirterek, "Bu rapor, diğer gelişmekte olan ülkelerin kanun yapıcılarına, Türkiye'nin küresel ekonomiye nasıl entegre olduğunu göstermek anlatmayı amaçlıyor. Gelişmekte olan ülkelerin küreselleşmenin kazananı Türkiye'den öğreneceği çok ders olduğuna inanıyorum" şeklinde konuştu.