Obama politikaları, Suriye'deki 14 yıllık yıkıma damga vurdu
DünyaEski ABD Başkanı Barack Obama'nın çelişkilerle dolu Suriye politikası, Suriye'de yaklaşık 14 yıla yayılan ölüm ve yerinden edilmelerin en önemli kırılma noktası olarak tarihe geçti.
Suriye'de 2011 baharında özgürlük talepleriyle başlayan halk hareketlerine Baas rejiminin şiddet ve katliamlarla karşılık vermesiyle patlak veren iç savaşta, dönemin Obama yönetimi kısa sürede rejim değişikliği gerektiği söylemini benimseyerek yoğun girişimlerde bulundu.
Esed rejiminin Suriye halkına yönelik baskı politikaları sürerken Obama, Ağustos 2012'de yaptığı açıklamada, rejimin halk üzerinde kimyasal silah kullanmasının çok ağır sonuçları olacağını söyledi ve bunu "kırmızı çizgi" olarak nitelendirdi.
Obama'nın kuvvetli söylemi o dönemde büyük yankı uyandırırken rejim güçleri, bundan tam 1 yıl sonra 21 Ağustos 2013'te Suriye'nin başkenti Şam'ın Doğu Guta bölgesinde kimyasal silahla katliam yaptı.
"U" dönüşü yaparak hayat verdiği rejim cesaret buldu
1400'ün üzerinde sivilin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan saldırı, eski ABD Başkanı Obama'nın söylemini eyleme dökemeyeceğini gösterdi.
Obama, Doğu Guta'daki katliama direkt askeri bir operasyonla yanıt vermek yerine, meseleyi ABD Kongresine taşıyarak, askeri yetki talebinde bulunmaya karar verdi. Ancak sonrasında ABD yönetimi, Rusya ile vardıkları uzlaşı neticesinde harekete geçmedi.
Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütüne (KSYÖ) devredilen süreçte, rejimden tüm kimyasal stokunu 19 Ağustos 2014'e kadar imha etmesi istendi.
Ancak zehirli kimyasal gazlarla saldırılar düzenlemeye devam eden rejim güçleri, 4 Nisan 2017'de İdlib'in Han Şeyhun ilçesinde sivilleri kimyasal silah saldırısıyla hedef alarak bu silahtan vazgeçmediğini gösterdi. Katliamda 100'den fazla sivil öldü, 500'den fazla sivil gazdan etkilenerek yaralandı.
Rejim güçlerinin bir diğer kimyasal silah saldırısı ise Doğu Guta bölgesinin Duma ilçesinde 7 Nisan 2018'de düzenlendi. Saldırıda 78 sivil yaşamını yitirirken, çoğu kadın ve çocuk yüzlerce sivil de zehirli gazlardan etkilenerek tedavi gördükten sonra evlerini terk etmek zorunda kaldı.
Pek çok siyasetçi ve akademisyen, Obama'nın devrik lider Esed'e karşı harekete geçmemesini eleştirerek, "kırmızı çizgi" politikasını "tarihi başarısızlık" olarak nitelendiriyor; ABD'nin başarısız politikasının, Rusya ve İran'ın desteğini alan rejimin sivil nüfusa yönelik saldırılarını artırmasına imkan sağladığını belirtiyor.
Obama'nın hamlesi Suriye muhalefetinde derin hayal kırıklığına neden olurken, Esed rejimini cesaretlendirdi.
Muhalefetten desteğini çekip terör örgütü PKK/YPG'ye odaklandı, Rusya'yı da cesaretlendirdi
Başkanlık döneminde terör örgütü DEAŞ'la mücadele bahanesiyle Suriye'de varlık gösteren terör örgütü PKK/YPG ile ilişkilerini güçlendirmesi, hatta ittifak kurması Obama'nın Suriye politikasında önemli yer tutuyor.
Yıllardır Amerikalı askerler tarafından eğitilen ve finanse edilen PKK/YPG'li teröristler ile ABD arasındaki ilişki, Obama döneminde sağlamlaştırıldı, terör örgütü bu dönemde güç kazandı.
ABD'nin terör örgütüne desteği, Suriye'de yüz binlerce kişinin öldüğü ve milyonlarcasının yerinden edildiği iç savaş sürecini yıllara yaydı.
Obama yönetimi, Esed rejimine karşı savaşan Suriyeli silahlı muhalif gruplara verdiği desteği terör örgütüne yönlendirdi.
PKK/YPG, ilerleyen yıllarda ülkenin üçte birini, en büyük enerji kaynaklarını, barajlarını ve verimli arazilerini ele geçirerek Suriye'yi fiilen parçalanma sürecine soktu.
Muhalefetin kan kaybı, Ekim 2015'te Suriye iç savaşına dahil olan Rusya'nın savaşa tüm şiddetiyle girmesinin ABD yönetimi tarafından izlenmesiyle arttı.
Rus ordusu, DEAŞ'ı hedef almak yerine, 4-5 ay gibi kısa bir sürede muhaliflerin belini kırıp, Esed rejiminin yerini sağlamlaştırdı.
Pek çok uzman daha sonra, Rusya'nın savaşın kaderini değiştiren bu müdahalesinin, Obama yönetimi tarafından cesaretlendirildiği hatta Esed'in iktidardan düşmemesi için koordineli bir eylem olduğu yorumlarını yaptı.
İlginizi Çekebilir