Suriye rejiminin zulmüne de DEAŞ'ın terörüne de karşıyız
Siyaset
Başbakan Davutoğlu "Pozisyonumuz aynı. Suriye rejiminin zulmüne de DEAŞ'ın terörüne de karşıyız. Suriye halkının yanındayız" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şah Fırat Operasyonu'nu yapma gerekçemiz şu veya bu şekilde Suriye politikamızdaki seyirle ilgili değil, uluslararası hukukumuzu korumak, askerlerimizin güvenliğini sağlamak ve tarihi mirasımıza sahip çıkmak içindir" dedi.
Davutoğlu, Macaristan'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı basın toplantısında, ziyaretine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Macaristan'da Başbakan Victor Orban ile Cumhurbaşkanı Janos Ader ile görüşeceğini belirten Davutoğlu, Macaristan'ın Türkiye ile tarihi ilişkilere sahip olduğunu söyledi.
Macaristan ile gerek tarihi bağlar açısından gerek milli birliğini sağlaması mücadelesinde Türkiye'nin verdiği destek açısından gerekse de NATO üyesi olarak iki müttefik arasındaki yakın ilişki bağlamında çok özel ilişkilere sahip olunduğunu ifade eden Davutoğlu, ilişkilerdeki bu özel konum dolayısıyla kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi üzerinden, şu anda 1 milyar 708 milyon dolar gerçekleşen ticaret hacmini en kısa zamanda 5 milyar dolara çıkarmak için kapsamlı görüşmeler gerçekleştireceklerini kaydetti.
Türk-Macar İş Forumu'nu toplayacaklarını dile getiren Davutoğlu, Avrupa'nın merkezinde, manevi geçmişin sembolü olan Gülbaba Hazretlerini ve Galiçya'da şehitliği ziyaret ederek, bugün akşam Türkiye'ye döneceğini bildirdi.
Açıklamalarının ardından soruları da yanıtlayan Davutoğlu, "Şah Fırat Operasyonu'ndan sonra Türkiye'nin IŞİD'e yönelik politikasında bir değişiklik olup olmayacağına" ilişkin soru üzerine, Türkiye'nin Suriye politikasının ilkelere dayandığını, konjonktürel ve "şu ve bu grubun faaliyetlerine ayarlı" olmadığını vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:
"Şah Fırat Operasyonu ile elde ettiğimiz, gerçekleştirdiğimiz hedefler bağlamında önemli bir başarı sağlanmıştır ancak Suriye politikamızın temeli bu operasyondan bağımsız olarak aynı ilkeler üzerine oturmuştur. Bu da Suriye halkının kendi geleceğini kendisinin tayin etmesi, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması veSuriye halkına dönük olarak gerek Suriye rejiminin gerekse DEAŞ başta olmak üzere terör örgütlerinin yaptıkları faaliyetler karşısında Suriye halkının yanında yer almaktır. Bizim Süleyman Şah Saygı Karakolu'ndaki mevcudiyetimiz asırlara giden tarihi bir temele, ayrıca uluslararası hukuk temeline sahiptir."
Saat gibi işleyen, herkesin görevini mükemmelen yaptığı bir operasyon
Saygı Karakolu'nun iki kez yerinin değiştirildiğini anımsatan Davutoğlu, uluslararası hukuk zemininin Saygı Karakolu'nun bulunduğu mekanla ilgili olduğunu vurguladı. Baraj inşası dolayısıyla Caber Kalesi'nin su altında kaldığı dönemde olduğu gibi, mekanın Karakozak'tan Eşme'ye getirilmesinin de uluslararası hukukta karşılığı bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu operasyonu yapma gerekçemiz şu veya bu şekilde Suriye politikamızdaki seyirle ilgili değil, uluslararası hukukumuzu korumak, askerlerimizin güvenliğini sağlamak ve tarihi mirasımıza sahip çıkmak içindir. Ancak bu yeni durumda, Karakozak'taki mevcudiyetimiz dolayısıyla herhangi bir istismarın ortaya çıkmaması, tehdit ya da şantaj ortamı şeklinde bunun kullanılmaması açısından da önemli bir stratejik adımdır.
Türkiye'nin gücü gösterilmiştir. Dokuz saatlik bir operasyon ki başından sonuna izlemiş olmak vesilesiyle de bir kez daha vurgularım: saat gibi işleyen, herkesin kendi görevini mükemmelen yaptığı, hiçbir şeyin aksamadığı, neredeyse en başta planlanan saat ayarlarının aynen yürüdüğü bir operasyon olmuştur. Gerçek bir başarı hikayesidir."
Operasyonla hem tarihi mirasın hem de askerlerin can güvenliğinin korunduğuna, uluslararası hakların tahkim edildiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Bu yeni durumda DEAŞ'a karşı veya Suriye rejimine karşı pozisyonumuzun değişip değişmeyeceğiyle ilgili olarak şunu ifade etmek isterim: Pozisyonumuz geçmişte neyse, ilkesel olarak aynıdır. Suriye rejiminin zulmüne de DEAŞ'ın terörüne de karşıyız. Suriye halkının yanındayız. Bu yeni durumda, DEAŞ'a karşı ve Suriye rejimine karşı, Suriye halkının yanında olan her türlü faaliyeti destekleriz, Suriye halkına karşı olan hiçbir faaliyetin içinde de yanında da yer almayız" diye konuştu.
Türkiye'nin ilkesel tutumunun sürdüğünü, Türkiye'nin şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da atacağı adımların olacağını aktaran Davutoğlu, Suriye'de istikrarın Türkiye'nin istikrarı anlamına geldiğini, Suriye'de istikrarı ve Suriye halkını temsil eden bir yönetimin iş başına gelmesi için, teröre ve rejime karşı yapılacak her türlü faaliyette Türkiye'nin gerekli konumu alacağını söyledi. Davutoğlu, "Kendi milli stratejisi bağlamında da ulusal güvenliğimiz söz konusu olduğunda, tek taraflı olarak da her türlü adımı atmakta, Cumartesi'yi Pazar'a bağlayan gecede olduğu gibi, tereddüt etmeyiz. Bu başarılı operasyon, bu açıdan bütün taraflara ve dünyaya Türkiye'nin caydırıcı kudretini de gösteren önemli bir örnek teşkil etmiştir" değerlendirmesini yaptı.
Olağanüstü bir durum çıkarmaya çalışanlar hüsrana uğrar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 9 Mart 2015'te Bakanlar Kuruluna başkanlık edeceğini açıkladığının hatırlatılması ve "İlki yapıldığında sizden habersiz olduğu yönünde bazı eleştiriler vardı. Bu toplantı kararı alınırken karşılıklı istişare sonucu mu alındı" diye sorulması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi:
"İlkinin de bizden habersiz olması söz konusu değil, bunun da tabii değil. Sayın Cumhurbaşkanımızla bütün bu konularda her hafta istişarelerde bulunuyoruz. Birlikte yapacağımız çalışmaları gözden geçiriyoruz. İlki yapıldığında da söylemiştim, bir kez daha söylüyorum: Bu, Anayasa'da yer alan, Sayın Cumhurbaşkanımızın ihtiyaç hissettiğinde kullanabileceği bir haktır ve bu konularda da yakın bir istişareyle zamanlaması ve muhtevası konusunu her zaman paylaştık. İlkinde de paylaşmıştık, bizden habersiz herhangi bir adımın atılması geçmişte söz konusu olmuş değil. Bunu düzeltmek isterim. Şimdi de Perşembe günü Sayın Cumhurbaşkanımızla bu konuları ele aldık.
Dolayısıyla buralardan olağanüstü bir durum ya da farklı bir tutum çıkarmaya çalışanlar hüsrana uğrar. Bunu ifade edeyim. Biz, Sayın Cumhurbaşkanımızla her konuda yakın istişare içinde olduk. Tecrübesinden, Türkiye'nin son 12 yılına vurduğu damgadan her zaman istifade ettik. Önümüzdeki toplantıda da Sayın Cumhurbaşkanımızın kanaatlerini almaktan, bu konularda kendisinin tecrübesinden istifade etmekten ben ve Bakanlar Kurulundaki arkadaşlarımız sadece memnun olur, bu konuda yapılacak hiçbir spekülasyona kimsenin itibar etmemesi gerekir."
Macaristan'a gitti
Başbakan Ahmet Davutoğlu, özel uçak "TUR" ile saat 22.00'de Macaristan'a hareket etti.
Başbakan Davutoğlu'nu, Esenboğa Havalimanı'ndan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve diğer yetkililer uğurladı.
Davutoğlu ile Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli de Macaristan'a gitti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, özel uçak "TUR" ile dün TSİ 23.55'te Macaristan'ın başkenti Budapeşte'ye geldi.
Başbakan Davutoğlu'nu, Budapeşte Havalimanı'nda, Türkiye'nin Budapeşte Büyükelçisi Şakir Fakılı ile Macar yetkililer karşıladı.