Teröriste AB himayesi
Güncel
Terör örgütü PKK mensuplarına oturma ve çalışma izni veren AB ülkeleri, Türkiye'nin iade talebini görmezden gelerek, haklarında kırmızı bülten çıkarılan 657 PKK mensubunu iade etmedi.
Türkiye'de İşledikleri suçlardan dolayı Interpol aracılığıyla iadesi istenen teröristleri teslim etmeyen AB ülkeleri, terörle arasına mesafe koymaktan kaçınan HDP yöneticilerini üst düzeyde ağırlıyor.
İşledikleri suçlardan dolayı haklarında yakalama kararı çıkartılan ve Interpol aracılığıyla aranan terör örgütü mensupları AB ülkeleri tarafından koruma altına alınırken, terör örgütüPKK ile arasına mesafe koymaktan kaçınan HDP yöneticilerinin de üst düzeyde ağırlanması dikkati çekiyor. Halkların Demokratik Partisi eş genel başkanları da AB ülkelerine yaptıkları gezilerde planlı bir şekilde terör örgütünün üst düzey yöneticilerini ziyaret ediyor.
Gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelmesi planlanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 5 Ağustos'ta Brüksel'e gitti. Demirtaş, burada, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar ve Kongra-Gel Eş Başkanı Remzi Kartal ile görüştü. Selahattin Demirtaş, 20 Ağustos'ta ise İsveç'e hareket etti. Olof Palme Merkezi'nin davetlisi olarak İsveç'in başkenti Stockholm'e giden Demirtaş, İsveç Dışişleri bakanı Margot Wallström ile bir araya geldi.
Demirtaş, bir hafta sonra Avusturya'ya gitti ve 27 Ağustos'ta, Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer ile görüştü. 28 Ağustos'ta başkent Viyana'da partisi tarafından düzenlenen mitingde konuşan Demirtaş'ın, vekillerinin Yüksekova'ya giremediğini öne sürüp, "AK Parti valisi, panzerlerle tankla TOMA ile şehrin girişini kapatmış. Arkadaşlarımız yüzde 100 oy aldılar. Şimdi ben size söylüyorum, Kürtler özerklik istemesin de ne yapsın" ifadesini kullanması tartışma yarattı.
Daha sonra Hollanda'ya geçen Demirtaş, Lahey kentinde HDP tarafından düzenlenen programda konuştu.
"Türkiye'nin DAEŞ'e karşı verdiği destek daha önemli"
AB ülkeleri PKK ve diğer terör örgütü mensuplarına yönelik korumacı tavrını uzun yıllardır koruyor. Batılı ülkelerin terör örgütüne karşı tutumunu değerlendiren uzmanlar, Suriye'de ortaya çıkan yeni durumdan faydalanan terör örgütü PKK'nın, "DAEŞ ile mücadele eden laik tek unsur" söylemiyle Batılı ülkelerden ciddi bir destek bulduğunu belirtti. Dış devlet desteği olmadan terör örgütlerinin hayatta kalamayacağını vurgulayan uzmanlar, Türkiye'yi hedefine koyan ülkelerin bu kapsamda PKK'yı kullandığının altını çizdi.
Teröristleri iade etmiyorlar
Türkiye'nin Avrupa'dan iadesi istenen bu terör örgütü üyeleri genelde aktif terör eylemlerine katılan kişilerden oluşuyor. Reddedilen taleplerden 227'sinin gerekçesi mültecilik olarak gösterildi. Daha önce idam cezasını gerekçe gösteren Almanya, 27 terör suçlusunun iadesini, haklarındaki ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası nedeniyle reddetti.
"Birçok sanık teslim edilmedi"
AA muhabirine, Batılı ülkelerin teröre karşı tutumunu değerlendiren Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, bölücü terör örgütünün Avrupa ile bağlantısının çok açık olduğunu, Batı'nın Türkiye'deki taşeron örgütleri kullanıp Kürt-Türk, Alevi-Sünni çatışmasını körükleyecek birtakım operasyon ve provokasyonlara tevessül ettiğini söyledi.
"Çözüm Süreci, Avrupa'nın provokasyonlarından zarar gördü ve tekrar çatışma ortamına dönüldü" değerlendirmesinde bulunan Orakoğlu, şöyle konuştu:
"DAEŞ ve Kandil bombalamalarında bombalar atılırken müttefiklere haber verilmedi. Bu, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin başta Batı olmak üzere küresel güçlerin Türkiye'de teröre verdikleri desteğin farkında olduğunun en açık işaretlerinden biriydi. Almanya başta olmak üzere Batılı ülkeler bölücü terör örgütünü ciddi anlamda desteklediler. Bu ülkeler, Türkiye'de terörist faaliyetlerden dolayı aranan birçok sanığı ülkemize teslim etmediler. Yunanistan da bu ülkelerden biri."
Orakoğlu, geçmişte dost gözüken ülkelerin derin yapılarını kullanmak suretiyle Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak istediğine dikkati çeken Orakoğlu, "Bölücü terör örgütüyle bağı olan HDP'nin Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ, bu son operasyonlarda örgütün büyük darbe yemesi üzerine, kendilerine destek veren başta ABD ve bazı AB ülkelerine başvurdular. Bunun sonucu Suriye'ye karşı Türkiye'de konuşlandırılan patriot füzeleri enteresan bir şekilde geri çekildi. ABD açık bir şekilde 'IŞİD ile mücadele edilmesi gerekirken PKK ile mücadele ediliyor' gibi akıl almaz bir bakış açısı geliştirdi" değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye kendini iyi anlatmalı"
Uluslararası Stratejik Araştırmalar (USAK) Uzmanı Mehmet Yegin, her ülkenin çeşitli unsurları başka ülkelerde araç olarak kullandığını, maddi ve diplomatik destek sağladığını söyledi.
Tüm ülkelerin terör unsurlarını kullanabileceğini ifade eden Yegin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesele şudur, siz onları terör unsurlarını kullanmama ve meşru zemine çekme konusunda neler yapıyorsunuz. Mesela geçmişte Türkiye, özellikle Avrupa'da birçok adım attı. Güvenlik güçleri arasında ortak çalışmalar oldu. Bunun sonucu Avrupa ülkeleri birçok noktada sıkıştılar. PKK konusunda daha samimi davranmak zorunda kaldılar. Öyle bir noktaya geldi ki Avrupa'da çeşitli ülkelerde PKK'ya dönük operasyonlar yapıldı. Ama Batı ile iletişiminiz, etkileşiminiz azaldığı zaman yine aynı noktaya, eski haline döner. Size karşı bir unsur olarak kullanırlar. Bugüne gelindiğinde farklı bir konjonktür var. Batı, PYD'yi kendisi için DAEŞ'e karşı savaşan bir unsur olarak görüyor. Medya da bunun propagandasını çok güçlü yapıyor. Sizin terör örgütü, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı yapan bir örgüt olarak lanse ettiğiniz, onu sıkıştırıp operasyon yapmaya zorladığınız dönemde değiliz. Batı ile tekrar iletişimle kurulabilir. Ama şu anda böyle bir tablo yok. Onlar da bunu sonuna kadar Türkiye aleyhinde kullanıyorlar."
Yegin, Türkiye kendisini iyi anlatamadığını ve aleyhinde ciddi bir propaganda yapıldığının altını çizerek, "Bu propaganda Türkiye aleyhinde bir imaj oluşturdu. Bunu düzeltmek kolay değil" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin kendisini ifade etmek için tüm kanalları kullanması gerektiğine vurgu yapan Yegin, "Başbakan'ın yabancı basın kuruluşlarına verdiği demeçteki 'Türkiye tüm terör örgütlerine karşı' söylemi çok güzel bir adım. Türkiye kamu diplomasisini güçlendirip kendisini çok iyi ifade etmeli ki taleplerinin karşılığını alsın" dedi.