© Konya Postası 2021

Yurt kardeşliği

Babasının trafik kazasında yaşamını yitirmesinin ardından 2,5 yaşındayken Konya'da yetiştirme yurduna verilen 50 yaşındaki Mürsel Gökcen, iş hayatına atıldıktan sonra da "kardeşim" dediği, yurtta kalan diğer çocuklara hep ağabeylik yaptı "Yurt çocuğu olmak anne sevgisini duvarlarda aramaktır" diyen Gökcen, kurduğu dernekle devlet korumasından ayrılmış kişiler ile yurttaki çocuklar arasında köprü oluşturuyor, mağdur olanlara maddi manevi destek sağlıyor

 Konya'da yetiştirme yurdunda büyüyen, başarı ve ibret dolu yaşamı dinleyenin gözlerini yaşartan Mürsel Gökcen, bugüne kadar yurtta kalan çocuklara hep "ağabeylik" yaptı. Gökcen, başkanlığını yaptığı dernekle de devlet korumasından ayrılmış kişiler ile yurttaki çocukları bir araya getiriyor, mağdur olanlara maddi destek veriyor.    Afyonkarahisar'a bağlı bir köyde doğan 50 yaşındaki Mürsel Gökcen'in hayatı, babasının trafik kazasında yaşamını yitirmesiyle tamamen değişti. 2,5 yaşındayken Konya'da yetiştirme yurduna teslim edilen Gökcen, bugün üniversite mezunu, evli ve iki çocuk sahibi.   Yurttan ayrıldıktan sonra irtibatını koparmadığı yetiştirme yurdundaki çocuklara ağabeylik yapan Gökcen, 4 yıl önce kurduğu Konya Yetiştirme Yurtlarından Ayrılanlar Derneği (KONYURTAYDER) ile devlet korumasından ayrılmış kişilerle yurttaki çocuklar arasında köprü oluşturdu. Mağdurlara maddi ve manevi destek sağlayan Gökcen'in yaşadıkları ve yetiştirme yurdu için verdiği mücadele, çevresi tarafından takdirle karşılanıyor.    - O dönemde yetiştirme çocuğu olmak   "Yetiştirme çocuğu olmak, kız istemeye tek başına gitmek, askerdeyken akrabalarının yerine arkadaşların gelmesi, anne sevgisini duvarlarda aramak, yere düştüğünde arkadaşlarının yardımına koşması, bir portakalı bile beş kişiyle paylaşabilmektir" diyerek, konuşmasına başlayan Mürsel Gökcen, eşeğin sırtında çocuk yuvasına götürülürken heybenin bir gözüne taş konulduğunu, diğer gözüne de kendisinin oturtulduğunu söyledi.    Banyo günlerini hiç unutmadığını vurgulayan Gökcen, önce topluca üzerlerinin soyulduğunu, sıraya geçtiklerini ve yurttaki görevli annelerin kendilerini yıkadığını anlattı. Sabundan yanan gözlerini açamadıklarını, yıkandıkları suyun sıcaklığından canları yansa da söylemeye korktukları için seslerinin çıkmadığını aktaran Gökcen, en zorunun ise gece yatma zamanı gelince birbirlerini teselli etmek olduğunu dile getirdi.   - İlgi çekmek için sınıfta kaldı    Karanlıktan da çok korktuklarını belirten Gökcen, içini acıtan o günleri anlatırken daha fazla dayanamayarak gözyaşlarını akıtmaya başladı. Eğitim hayatında çok başarılı bir öğrenci olmasına rağmen ilgi çekmek için iki kez sınıfta kaldığının altını çizen Gökcen, tek kitapla hazırlandığı sınavda Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nü kazandığını ifade etti.    O zamanlar imkanların çok kısıtlı olduğunu, bu nedenle bazen üniversiteden yurda kilometrelerce yürüdüğünü kaydeden Gökcen, "Herkes yemek yemeğe giderdi, ben param olmadığı için gidemez, tokum derdim. Üniversiteyi bitirdiğimde kendimi çok yalnız hissettim. O gün 'yurttaki kardeşlerime yardım edeceğim' diye kendi kendime söz verdim" dedi.   - "Biz Türkiye'nin en büyük ailesiyiz"   Yurttan çıkanlarla tek tek görüşerek yurttakilere yardımcı olmak için destek istediğini vurgulayan Gökcen, şöyle devam etti:   "Çeşitli derneklerde görev yaptım. Ramazan aylarında ve yılda birkaç kez onlara hediye aldım, birlikte yemek yedik. İrtibatımı hiç koparmadım. Onlara ağabeylik yaptım. Ailece görüştüğüm, beraber gülüp beraber ağladığım birçok kişi var. Her yıl bir kez mutlaka buluştuğumuz kişiler de var. Biz Türkiye'nin en büyük ailesiyiz. Kurduğum derneğin başkanlığını yürütüyorum. Somut başarılar elde ettiğimizi biliyorum. İlk bir yıl boyunca her ay iki seminer verdik. Bu seminerler ile kardeşlerimizi bilgilendirdik. Devlet korumasından ayrılma çağına gelmiş onlarca kız kardeşimize yol gösterdik, onlara biraz destekle neler yapılabileceğini gösterdik. Devlet korumasında büyüyen çocukların yardımdan daha çok, her yönden eğitim ve psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu herkese haykırdık. Dernek çalışmalarının sadece nakdi işlere endeksli olarak değil, başka şekilde de yürütülebileceğini gösterdik."   Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesinde çalışan Gökcen, yanında kimsesi olmadığı için eşini bile tek başına istemeye gittiğini, şimdi sayamadığı kadar kardeşinin bulunduğu için mutlu olduğunu söyledi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER