400 yıllık evini turistlere açtı

EÅŸi ÅŸoförlük yaparken maddi sıkıntılar yaÅŸayan, 3 çocuÄŸunun da iÅŸsizlik sıkıntısıyla karşı karşıya kalmasına üzülen Havva teyze, ev hanımıyken, 40 yaşında bir cesaret örneÄŸi göstererek kendi iÅŸ yerini açmaya karar verdi. Turistlerin uÄŸrak noktalarından Sille'de 400 yıllık evi olan Havva teyze, yalnızca erkeklerin vakit geçirebileceÄŸi kahvehane dışında herhangi bir mekanın olmadığı köyde evini deÄŸerlendirmek için giriÅŸimde bulundu. Köyde kadınların iÅŸ hayatından uzak durması gerektiÄŸi düÅŸünüldüÄŸü için bu çabası hoÅŸ karşılanmayan ve ilk baÅŸta eÅŸi dahil kimsenin desteÄŸini alamayan kadın, turistleri ağırlamak için köy evini lokantaya dönüÅŸtürme fikrinden vazgeçmedi.

Bu konuda eÅŸini ikna eden Büyükkoyuncu'nun ilk yardımcıları da çocukları ve köy kadınları oldu. BaÅŸlarda kadınlarla sabahlara kadar yaprak sarması yapan, saç böreÄŸi hazırlayan Havva teyze, aradan geçen 20 yılda hem köyün en eski patronu hem de 40'tan fazla kiÅŸiyi istihdam ettiÄŸi iki iÅŸ yerinin sahibi oldu. Büyükkoyuncu'nun tarihi köy evinde, ziyaretçiler, "bey evi, dam kapısı, gelin odası, seymen odası" gibi eski Sille evlerinden ilham alınarak isimlendirilen odalarda geleneksel yemekleri tadıp, asırlık ev eÅŸyaları arasında geçmiÅŸe yolculuk yapabiliyor.

"BAÅžTA KABULLENEMEDÄ°LER"

Cesaretiyle Sille'nin turizm potansiyelinin harekete geçirilmesine katkı saÄŸlayan Büyükkoyuncu, kız çocuÄŸu olduÄŸu için ilkokuldan sonra okula gönderilmediÄŸini söyledi. Babasının bazı konularda oldukça tutucu olduÄŸunu belirten Büyükkoyuncu, "Babanın, amcanın yanında kahve deÄŸil su bile içemezdin. Köy kahvesinin önünden kadınlar kesinlikle geçemezdi. Biz çok çekingen büyüdük" dedi. ÇekingenliÄŸini 40 yaşında 3 çocuk sahibi bir ev hanımıyken üzerinden attığını aktaran Büyükkoyuncu, yerli ve yabancı turistleri ağırlamak için eski köy evini lokantaya çevirme kararı aldığını söyledi. Büyükkoyuncu, dönemin ÅŸartlarında kadınların ticaret yapmasının tuhaf karşılandığını belirterek, yaÅŸadıklarını ÅŸöyle anlattı: "Köylüler baÅŸta kabullenemediler. Hala kabullenemeyenler var. EÅŸim de baÅŸta hiç gönüllü deÄŸildi ama 'Sen arkamdan gel' dedim, geldi arkamdan. Yani kandırdım onu. Dediler 'yapamazsın', 'Yaparım evelallah' dedim. Burayı açtım, kadınlara 'Çalışalım' dedim. Çalışmadılar kuzum; ayıpmış, gelmediler. Beni gördükten sonra deÄŸiÅŸtiler. Åžimdi gör gayrı, iyi oldu. ArkadaÅŸlarım sarma sararken yardım etmeye baÅŸladı. Sabaha kadar sarma sarardık. Åžimdi bugünlere geldik. Allah mahçup etmedi."

"HADÄ° GEL KÖYÜMÜZE GERÄ° DÖNELÄ°M"

Sille'ye geçmiÅŸten bu yana yerli ve yabancı turistlerin geldiÄŸine iÅŸaret eden Büyükkoyuncu, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: "Turistler geziye gelirlerdi ama konaklayabilecekleri yer yoktu. Gelenleri burada yatırırdım. Gece genç kızlar geldi bir gün, Litvanya'dan gelmiÅŸler. Çaldılar kapıyı, 3 tane kız çocuÄŸu, gül gibi çocuklar. Kış günü nereye göndereyim onları. Yukarıda yatakları serdim. Sobayı da yaktım. Sabah kalktılar 'good, good' demeye baÅŸladılar. Ä°lk böyle baÅŸladı yani." Büyükkoyuncu, iÅŸ hayatına hem turistlerin ihtiyacını karşılamak hem de çocukların iÅŸ sorununu çözmek için atıldığını dile getirerek, "Ne yapayım, üniversiteyi bitirenler iÅŸe girdi, benim çocuklar giremedi. Ä°ÅŸ yok ama benim buralara gelen çok. 'Gelin kuzum niye olmasın' dedim. Herifi de 'Hadi gel köyümüze geri dönelim' diyerek kandırdım. Çay ve saç böreÄŸiyle baÅŸladım. Sonra ha bu oldu, ha ÅŸu oldu. Allah’ım bugünleri gösterdi" ifadelerini kullandı.

Ä°ÅŸ sahibi olunca hayatının deÄŸiÅŸtiÄŸini vurgulayan Büyükkoyuncu, iÅŸ hayatına atılmak isteyen kadınlara ÅŸu tavsiyelerde bulundu: "EÅŸim eskiden ÅŸofördü. Her gün sabah bir ekmek parası isterdim. BaÅŸka isteyemem çünkü herifte de yok. Kolay deÄŸil, maddi sıkıntı var. Ä°ÅŸ sahibi olduk. Dünyada bir çivi çaktıysam ne mutlu bana. Kadınlarımız ayaklarını yere saÄŸlam bassınlar, dürüst olsunlar. Yollarını iyi çizsinler. On kere düÅŸünsünler, bir bilene danışsınlar. Eskiden kadın olmak zordu ama ÅŸimdi kolay. Kadınların da önü açıldı çok ÅŸükür. Çalışsınlar, ekmek paralarını kazansınlar."