5 GÜN SÜRECEK İKLİM ŞURASI BAŞLADI İKLİM GÖÇLERİ BAŞLIYOR
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen “İklim Şurası” Selçuklu Kongresinde başladı. Şura’nın açılış konuşmasını yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Deniz seviyesinin yükselmesi, yangınlar, kuraklık ve diğer faktörler nedeniyle iklim göçleri başlıyor. Öyle ki; 2050 yılına kadar 216 milyondan fazla insanın afetlerden kaçmak için yer değiştireceği öngörülüyor” dedi
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından Selçuklu Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen İklim Şurası dün başladı.
İklim Şurasının açılış konuşmasını yapan Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay,
Küresel iklim değişikliği ile mücadele konusunda verimli sonuçlar alacağımıza İklim Şûrası’nın tüm insanlık adına hayırlı olmasını temennisinde bulundu
Sonuçları itibariyle küresel iklim değişikliği; tabiatın dengesini bozmakta, birçok canlı türünün yaşamını tehdit etmekte ve dünyamızı giderek daha az yaşanılabilir bir hale getirmektedir diyen Altay, “Bu kapsamda; fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının artırılması, atıkların çevreye duyarlı bir şekilde kontrolü; “sıfır atık” bilincinin yaygınlaştırılması, su kaynaklarının korunması ve verimli bir şekilde kullanılması, toprak kirliliğinin önüne geçilmesi ve hava kalitesinin iyileştirilmesi gibi konular oldukça önem arz etmektedir. Bizler Konya Büyükşehir Belediyesi olarak etkin bir şekilde uyguladığımız Sıfır Atık ve geri kazanım politikamız sayesinde, Konya genelindeki 5 adet metan gazından enerji üretim tesisimizde 2021 yılında 83 milyon 200 bin 170 kilovat elektrik enerjisi ürettik. İlçelerimizde inşa ettiğimiz Atık Su Arıtma Tesislerimiz ile atık suların çevreye olan zararını ortadan kaldırıyoruz. Bu tesislerde ortaya çıkan metan gazını elektrik enerjisine dönüştürüyoruz. Arıtılan suyu yeşil alanlarda kullanıyor; arıtma çamurunu gübre olarak çiftçilerimize veriyoruz. Mavi Tünel çıkışına inşa ettiğimiz hidroelektrik santralimiz, 70 milyon kilovat/saat elektrik enerjisi üretecek güce sahip” dedi.
PEK ÇOK PROJEYİ HAYATA GEÇİRDİK
Konya İli Sıfır Atık Yönetimi Sistemi Planının hazırlandığına dikkat çeken Altay, “31 ilçemiz ve bağlı mahalleleri kapsayan yerleşim yerlerinde Sıfır Atık Projesi’nin daha etkin uygulanması için çalışmalar yürütüyoruz. Birer tabiat harikası olan Beyşehir Gölü, Meke Gölü ve Tuz Gölü’nü korumak ve eski ihtişamına kavuşturmak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızla birlikte çalışmalar yürütüyoruz. Yararlanıcı kurumu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız, yürütücü kuruluşu Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı olan ve Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortaklaşa finanse edilen “Türkiye'de İklim Değişikliğine Uyum Eyleminin Güçlendirilmesi Projesi”nde Konya’mız pilot il olarak seçildi. Bu kapsamda “Sera Gazı Emisyonu Envanteri”ni ve “Sera Gazı Emisyonu Azaltımı Eylem Planı”nı hazırladık. Konya Temiz Hava Eylem Planı ile hava kirliliğine karşı pek çok uygulamayı hayata geçirdik” dedi.
KONYA İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNDEN ETKİLENDİ
Türkiye’nin ilk İklim Şurası’na ev sahipliği yapan Konya’mız; yeryüzünde iyiliğin, barışın, insanlık değerlerinin, doğa sevgisinin, yeşilin ve mavinin mihmandarı olan Selçuklu’nun Başkentidir diyerek konuşmasına başlayan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Konya’mız, iklim değişikliğinden çok derinden etkilenmektedir. Maalesef, kuraklıkla, susuzlukla, dev obruklarla yüzleşmiş, göllerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Fakat biz inanıyoruz ki; tarih boyunca nice zorluklar görmüş ama direnmiş bu şehir; iklim değişikliğiyle mücadelede de başarılı olacak, öncü olacaktır. İşte bu 4 temel nedenle seçtiğimiz Konya’mız için derler ki; “bu şehir kendisini ziyaret eden herkese öyle sevdirir ki; gelenin ikinci memleketi olur.” Ben bu irfan şehrinin; sizlerin de ikinci memleketi olmasını can-ı gönülden diliyorum” dedi.
TÜRKİYE 20 YILDA ÖNCÜ OLMAYI BAŞARDI
Türkiye, son 20 yılda, her şart altında yükselmeyi; eğitimden sağlığa, kültürden ulaştırmaya, dış politikadan çevre ve şehirciliğe kadar her alanda, değişimin, dönüşümün, yeniliğin merkezi olmayı başarmış ender ülkelerden biridir diyen Bakan Kurum, “İddiasını cesaretle ortaya koyduğu her alanda, milletine vaadettiği her hedefe kararlılıkla yürümüş, bütün insanlığa örnek başarılara imza atmıştır. Son olarak Türkiye; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasıyla, yeni ufkunu belirlemiş ve yeni bir yola çıkmıştır. Bu yol; 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma Devrimidir. Bizim medeniyetimizin tabiat ahlakı, yüzlerce yıldır bütün insanlık âlemine örnek olmuştur. Biz; ağaç kesmeyi baş kesmekle bir tutan bir medeniyetin evlatlarıyız. Akarsudan bile abdest alırken suyu dışarı taşırmayan, çiçeklerle sohbet eden bir ecdadın torunlarıyız.
Cennet vatanımızın büyük ozanı, Âşık Reyhani; “Bahar gelsin şu dağlara gidelim / Belki derdimize çare bir çiçek Toplayıp devşirip derman edelim / Açılan yaramı sara bir çiçek!” diyerek, bizim tabiatla sırdaşlığımızı anlatmaktadır. Mevlana hazretleri; “Hayvanlar, insanlar, bitkiler ve ağaçlar. Hepsi birdir. Çünkü hepsi de aynı nefesten almaktadır.” sözüyle, bizim doğayla aynı haklara sahip oluşumuzu öğütlemektedir. Sadece biz değil, bütün insanlık; binyıllar boyunca hep bu incelikle yaşamıştı. Fakat o zarafet köprülerinin altından, çok azgın sular geçti. Bilhassa son 200 yılda, insanın doğayla barışıklığı sona erdi” dedi.
DÜNYANIN ÖNÜNDE KRİTİK BİR EŞİK VAR
Şehirlerimiz; sıcak hava dalgaları, meteorolojik afetler, kuraklık, su stresi gibi sayısı ve çeşidi her geçen gün artan olumsuzluklarla savaşıyor diyen Kurum, sözlerini şu şekilde sürdürdü. “Deniz seviyesinin yükselmesi, yangınlar, kuraklık ve diğer faktörler nedeniyle iklim göçleri başlıyor. Öyle ki; 2050 yılına kadar 216 milyondan fazla insanın afetlerden kaçmak için yer değiştireceği öngörülüyor. Bu büyüklükteki iklim göçleri; birçok ülkenin demografik yapısını değiştirecek, çözümü güç birçok sorunu beraberinde getirecektir. Hiçbir devlet tek başına, bu sosyal patlamaları, bu dev afetleri durdurabilme gücüne sahip değildir. Dünyanın önünde, çok kritik bir eşik var. O da küresel ısınmayı 1.5 derece sınırında tutabilmektir. 1.5 derece hedefi için küresel emisyonların 2030 yılında yüzde 45 azaltılması, 2050 yılında ise net sıfıra ulaşması gerekiyor. Bu hedefe ulaşmanın yolu, tüm ülkelerin 2030 yılına kadar her yıl yüzde 7,6 azaltım yapmasından geçiyor. Bu noktada soru şudur. Dünya bu azaltım oranını başarabilir mi? Çözüm; güçlü, adalete dayalı bir işbirliğini tesis etmek ve topyekûn seferberlik ruhunu kuşanmaktır. Bilhassa; enerji, tarım, sanayi, ulaştırma ve yapı sektörlerinde hızlı, iyi planlanmış ve geniş kapsamlı dönüşümleri eş zamanlı olarak başarmaktır. Ülkemizin durumuna bakalım. Akdeniz Havzasında bulunmamız sebebiyle küresel iklim değişikliğinin potansiyel etkileri açısından risk durumu yüksek ülkeler arasında yer alıyoruz. Geçtiğimiz yılı, görülmemiş̧ büyüklükte sel ve heyelanların, olağandışı yangınların yaşandığı bir yıl olarak geride bıraktık. Konya’mızda obrukların sayısı 600’ü aşmış durumda. Maalesef; Türkiye'nin en büyük buzul kütlesi olan Hakkâri Cilo dağındaki 20 bin yıllık Cilo buzulları her geçen gün biraz daha eriyor. Marmara Denizinde müsilaj problemi hâlihazırda olmasa da, risk devam ediyor. Sel felaketlerinden etkilenen Rize, Artvin, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da hayatı normalleştirmek için yoğun bir gayret içerisindeyiz. Antalya ve Muğla’da yaşanan dev yangınların yaralarını sarmak için var gücümüzle çalışıyoruz. İklim değişikliği sonuçları bakımından; sadece çevre, jeofizik ve ekoloji bilimlerinin bir konusu olmaktan artık çıkmıştır. Ekonomi, maliye ve sosyal politikaların da konusu olmuş, bir kalkınma meselesine dönüşmüştür.”
TARİHTEN GELEN HASSASİYET VAR
Türkiye, iklim değişikliğinin geldiği bu noktadan sorumlu bir ülke değildir diyen Bakan Kurum, “Ancak bizim tarihten gelen bir hassasiyetimiz var. O da insanlığa karşı vazife bilincimiz. Bu bilincin bir gereği olarak; 6 Ekim 2021’de Paris İklim Anlaşmasını TBMM Genel Kurulu’nda oybirliğiyle kabul ettik. Vakti gelmiş bir fikrin önünde kimse duramaz. Bir fikrin vakti gelmeden harekete geçmek ise akılla ve ülke menfaatiyle bağdaşmaz. Türkiye; Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; bu vakti gelmiş, ülkemizin lehine olgunlaşmış fikri hayata geçirmiştir. Anlaşmayı imzalayarak; ülkemizi fırsatlarla dolu yeni bir ekonomik, çevresel ve sosyal dönüşüm sürecine sokmasını bilmiştir. Bu yeni süreçte; Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla, 29 Ekim 2021’de Bakanlığımızın ismi; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değişti, iklim değişikliğine ilişkin alanlarda çok daha geniş görevler üstlendi. Bakanlık olarak; çevre diplomasimizin yelpazesini hep geniş tutmanın gayretini taşıdık. Glasgow’da düzenlenen 26. Taraflar Konferansına Paris Anlaşmasına taraf olan bir ülke olarak katıldık. Aralık ayında 21 Akdeniz ülkesini COP 22 kapsamında Antalya’da ağırladık. Bu toplantıyla Türkiye olarak Barselona Sözleşmesi Sekretaryası Dönem Başkanlığını 2 yıllığına devraldık. 11 Ocak’ta iklim değişikliğiyle ile ilgili plan, politika, strateji ve eylemleri belirlemek amacıyla, tüm kurumlarımızın mensupları, özel sektör ve sivil toplum temsilcilerimizle İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu Toplantımızı gerçekleştirdik. Yine Geçtiğimiz haftalarda, Antalya’da “Yeşil Kalkınma Yolunda Türkiye” İstişare Toplantımızı gerçekleştirdik. İklim değişikliği, sıfır atık, enerji, finans, yeşil teknoloji, döngüsel ekonomi, düşük emisyon bölgeleri, sosyal konutlar, kentsel dönüşüm, yeşil binalar, genç istihdam, eğitim seferberliği gibi alanlarda 11 maddelik sonuç bildirgemizi milletimizle paylaştık. Yine bu diplomatik girişimlerimizde, ulusal toplantılarımızda aldığımız kararlarda katkısı olan kurum temsilcilerimiz, hocalarımız, mesai arkadaşlarımız aramızda, buradalar. Kendilerine sizlerin vesilesiyle can-ı gönülden teşekkür ediyorum” dedi
UZUN DÖNEMLİ ENERJİ PLANI"NI ACİLEN HAZIRLAMALIYIZ
Cumhurbaşkanımız BM Genel Kurulu’ndaki tarihi konuşmasında; 2053 Karbon Nötr hedefimizi ve Yeşil Kalkınma Devrimini dünyaya duyurdular. Şimdi zaman, yol haritamızı ve öncelikli politikalarımızı belirleme zamanı diyen Bakan Kurum, “Şûramızda oluşan ortak kanaate göre; el birliğiyle hızlıca; 2022 yılında ülkemizin güncel Ulusal Katkı Beyanını ve Uzun Dönem Strateji ve Eylem Planımızı hazırlayacağız. Tüm istişareleri bitirip yılsonuna kadar tamamlayacağız. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryasına sunacağız. Biliyorsunuz, Türkiye’nin Milli Enerji Politikası, arz güvenliğini iyileştirerek ithalat bağımlılığımızı azaltırken, yenilenebilir enerji kaynaklarından azami ölçüde yararlanmaya öncelik vermektedir. Bu konuda dünyanın en başarılı ülkelerinden biriyiz. Şimdi önümüzdeki süreçte; depolama, batarya, akıllı şebekelerin kurulumunu daha da arttırmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesis sayımızı en yüksek noktaya taşımalıyız. Bu noktada "Uzun Dönemli Enerji Planı"nı acilen hazırlamalıyız. Şehirlerimizin enerji altyapılarının, daha verimli ve dayanıklı hale getirilmesine dair çalışmaları hızlandırmalıyız. Sanayi sektöründe; yeşil üretime geçiş ve yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması; enerji verimliliği, alternatif hammadde ve yakıt kullanımı önceliğimiz olmalıdır. Bilhassa demir-çelik, çimento, petrokimya gibi endüstri alanlarında yeşil hidrojen kullanımını yaygınlaştırmalıyız. Alternatif hammadde kullanılarak üretilmiş ürünleri, kamu alımlarıyla desteklemeliyiz. Ulaştırmada; demiryollarının taşımacılıktaki payının artırılması, hibrit araçların yaygınlaştırılması, yakıtta hidrojen dönüşümü gibi uygulamaları arttırmalıyız. Sıfır emisyonlu toplu taşıma, bisiklet, lojistik taşımacılığı gibi ulaşım türlerinin kullanımını arttıracak adımları kararlılıkla atmalıyız. Döngüsel Ekonomi Eylem Planlarının hazırlanması ve sıfır atık hareketi; atığın azaltılması ve israfın engellenmesi açısından büyük önem arz ediyor. Artık ekonomik bir değer olan atık konusunda; döngüsel ekonomiye geçilmesi için finansal mekanizmaları hızlıca geliştirmeliyiz. Atıksu ve katı atıkların yeniden kullanımı ile yağmur suyu toplama sistemlerinin inşasını hızlandırmak zorundayız. Yeni binalarda yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını arttırmak ve yeşil bina sertifikası ile neredeyse sıfır enerjili bina çalışmalarını geliştirmek için altyapımızı hızlıca oluşturmak mecburiyetindeyiz.Orman ve tarım arazilerinin yutak alan potansiyellerinin ölçülmesi, doğal karbon yutaklarının korunması için var olan politikalarımızı daha da güçlendirmeliyiz. Son olarak; iklim adaleti, iklim göçü ve adil geçişe dair ulusal tanımlamalarımızı acilen yapmalıyız” dedi.
TÜRKİYE İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Çevreyi kirletmeyen, iklim dostu yatırımların ekonomideki payını artırmak için “Türkiye Yeşil Faaliyet Standartlarını” tanımlamamız gerekiyor diyen Bakan Kurum, “Bu standartlara uyumu güçlendirirsek; küresel yeşil finansman kaynaklarını en verimli şekilde ülkemize çekebiliriz. Avrupa Birliği, 2021 yılında Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yeni bir büyüme stratejisi benimsemiştir. Özellikle Sınırda Karbon Düzenlemesi; ihracatının yüzde 45’ini Avrupa Birliği ülkelerine yapan Türkiye için son derece hayati bir husustur. Tabi bir yandan da; dünyada çok önemli bir azaltım politikası olan karbon fiyatlama mekanizması noktasında da kararlı bir adım atmalıyız. Ülkemizin bu konudaki kararlılığı; hem uluslararası ticarette, hem de düşük karbonlu teknolojilerde bize yüksek bir avantaj sağlayacaktır. Elimizi çok daha çabuk tutmalıyız. Neden? Bugün, hâlihazırda fiyatlanan emisyonlar, küresel emisyonların sadece yüzde 4’üne tekabül ediyor. Bu oran çok düşük. Ancak önümüzdeki yıllarda, farklı coğrafyalardaki karbon piyasalarının hızlıca birleştiğini göreceğiz. Türkiye, karbon emisyonlarına dair oluşacak bu piyasada ve gelecek kurgusunda önemli bir aktör olmalıdır, olacaktır. Şimdi Şûrada alacağımız kararlarla, Türkiye’de kurulacak karbon fiyatlama mekanizmasının temel unsurlarını, hiçbir soru işaretine yer bırakmaksızın şekillendirmiş olacağız. Ve ülkemizi karbon fiyatlama da aktör haline getireceğiz. Peki, ne kazanacağız? Çok taraflı kalkınma bankalarından, uluslararası kaynaklardan sağlanan iklim finansmanı fırsatlarını daha etkin bir şekilde edinecek ve ülkemiz menfaatine kullanacağız. Bunun somut bir örneğini yakın zamanda yaşadık. Yaptığımız etkin müzakereler sonucunda, uluslararası kuruluşlarla bir mutabakata vardık. 3 milyar 157 milyon dolarlık iklim destek paketini milletimize açıkladık. Bu kaynağı, yeşil kalkınmayı destekleyen tüm sektörlerde, 3 yıl içinde kullanacağız. İller Bankamızla yerel yönetimlerimiz için; Dünya Bankası ve JICA işbirliğiyle 20 milyar liralık finansman paketini 2022 yılının ilk yarısında belediyelerimizin hizmetine sunuyoruz. Türkiye’nin iklim finansmanı fırsatlarından daha fazla yararlanmasını sağlama konusunda kararlıyız. Bunu da yine hep birlikte başaracağız.Hep beraber; sosyolog, siyaset bilimci, iletişimcilerimizle; özellikle de medyamızla el ele verip, sahip olduğumuz iklim değişikliğiyle mücadele gücümüzü tüm dünyaya göstermek için var gücümüzle çalışacağız” dedi
İKLİM KANUNU VE YEREL YÖNETİMLERİN KATKISI
“Tüm bunların yanında; İklim Şuramızın katkı sağlayacağı; çok önemli 2 temel meselemiz daha var. Biz bu konuları olmazsa olmaz görüyoruz. İklim Kanunu ve Yerel Yönetimlerin Katkısı” diyen Kurum, “Kanunlar, hukukun, devletin işleyişinin, kalkınmanın tek kaynağı değildir, ama vazgeçilmez kaynağıdır. Bu sebepten; Türkiye’nin acilen kapsamlı bir İklim Kanunu’na ihtiyacı vardır. Hazırlıkları sürdürülen İklim Kanunu’nun Türkiye’nin önümüzdeki 100 yılını şekillendirecek çerçeve bir belge olacağına inanıyoruz. İnşallah Şura üyelerimiz ve komisyonlarımız; 7 farklı alana dair ortaya koyacakları yüzlerce farklı bakış açısından süzülerek gelen bilimsel altlıkları, İklim Kanunu’muza yansıtacaktır. Yüce Meclisimize tüm çalışmalarını, detaylarıyla sunacaktır. Ulusal ölçekte en büyük hamle, hiç şüphesiz ki fikirlerimizin kanunlaşmasıdır. Ancak merkezde ortaya konulan bu iradenin gerçek yansıması, yerelde, belediyelerimizde olacaktır. Türkiye’de toplam bin 390 belediyemiz var. Büyükşehir belediyelerimizin bir bölümü azaltım ve uyum çalışmaları bağlamında başarılı işlere imza atıyor. İl ve ilçe belediyelerimizi güçlendirmek zorundayız. İklim değişikliği ile mücadelede ülke düzeyinde topyekûn bir seferberliği ortaya koymamız şarttır! Bunun için de yerel yönetimlerin alt birimlerinde iklim değişikliği ile mücadeleyi planlayan ve yöneten birimler kurulmalıdır. Bu yıl itibariyle, iklim daire başkanlıkları ve sıfır atık müdürlüklerinin kurulmasını zorunlu hale getirmiş bulunuyoruz. Bu noktada, şuramızın üzerine düşen görev; belediyelerimizi daha etkin kılmak için gerekli yasal düzenlemeleri ve finans problemlerinin çözümünü sağlayacak fikirleri; tüm açıklığıyla ortaya koymalarıdır” ifadelerini kullandı. (Fatih ERSOY)
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.