Başkan Saydam ateş püskürdü: Yeter artık!
Ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulunan Saadet Partisi İl Başkanı Hüseyin Saydam, hükümete ateş püskürdü. Ülkenin çözülmeyecek hiçbir probleminin olmadığını dile getiren Saydam, tek problemin AK Parti’nin kendisi olduğunu ifade etti.
Saadet Partisi İl Başkanı Hüseyin Saydam, basın toplantısı düzenleyerek, 20 Temmuz Saadet Partisi’nin kuruluşunun 22. yıl dönümünü kutladı. Saadet Partisi’nin 54 yıllık Milli Görüş Hareketi’nin 5. Partisi olduğunu aktaran Başkan Saydam, “Yeryüzünden zulüm kalksın, bütün dünyada hak ve adalet yerini bulsun diye 1969 yılında Merhum Liderimiz Necmettin Erbakan Hocamız tarafından Konya’da Milli Görüş Hareketi başladı. Kuruluş yıldönümümüz camiamıza, milletimize hayırlı olsun. Bu davaya hizmet eden tüm geçmişlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Yaşayan ve hizmet etmeye devam edenlere, hayırlı uzun ömürler diliyorum” şeklinde konuştu.
Yıldönümü kutlamasının ardından ülke ve dünya siyasetine ilişkin açıklamalarda bulunan Başkan Saydam, hükümete ateş püskürdü. Ülkenin çözülmeyecek hiçbir probleminin olmadığını dile getiren Saydam tek problemin AK Parti’nin kendisi olduğunu ifade etti.
Saadet Partisi olarak ülke adına endişelerini belirttiklerini fakat ciddiye alınmadıklarından yakınan Saydam, “Haliyle bu dakikadan sonra kimse bizden de ciddiyet beklemesin. Yeter artık” dedi.
Saydam'ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
“Ülkenin çözülmeyecek hiç bir problemi yok! Tek problem Ak partinin bizatihi kendisidir. Şu anda eziyet ettikleri, bahane ürettikleri birçok problemi yapay olarak kendileri üretiyor. Problemin ana kaynağı kendileridir.”
“Yıllardır birçok şeyi, birçok defa söyledik. Biz söylemekten usandık. Belki aynı şeyleri dinlemekten siz de usandınız. Ancak ne problemler değişti? Ne problemlerin bizzat kaynağı durumundaki iktidarın tutumu değişti? Ne de problemleri bizzat yaşan siz vatandaşlarımız, seçmenlerimiz tercihlerinizi değiştirmediniz.”
“Artık sözün de bir ağırlığı kalmadı. Yeni bir mesele veya ilk defa söylenmiş olsa bir karşılığı olacak. Fark ettiyseniz artık iş magazinleşti. Belki vatandaşlarımız veya siz basın mensupları bizlerden muhalefetten ülke meseleleriyle ilgili ciddi bir açıklama, ciddi bir adım bekliyorsunuz. Ama işin ciddiyeti kalmadı artık.”
“Ülke olarak yeni bir seçimden çıktık. Seçim öncesinden, seçim sonrası nasıl bir tabloyla karşılaşacağımız 3 aşağı, 5 yukarı da belliydi. Kısmen belli bir oranda sıkıntılar da yaşanıyordu. Ama AK Parti hükümeti seçime kadar birçok problemi polisiye tedbirlerle vatandaşın gözünden kaçırdı.”
“Seçim oldubitti ve yasaklar kalktı. Polisiye tedbirlerle sabit tutulmaya çalışılan kur, faiz serbest kaldı. Özgürlüklerine kavuştular. Tabi ki faize, kura af gelir de vergi ve zamlar durur mu? Bugüne kadar adalet terazisini elinden düşürmeyen hükümet vergi ve zamları da özgürlüğüne kavuşturuverdi.”
“Tarım! Ülkemiz ve şehrimiz için hayati bir mesele. Ekonomiye olan faydasını bir kenara bıraksak bile; ekmeğimiz, unumuz, etimiz, sütümüz, yağımız, meyvemiz, sebzemiz, kuruyemişimiz kısacası yediğimiz, içtiğimiz her şey çiftçimizin ayakta kalmasına bağlı.”
“Yaptıkları şu! Aynı bugün olduğu gibi hem fiyatla, hem vade ile hem faizcinin, tüccarın, bankanın eline mahkûm ederek, ofis önlerinde rezil ederek canından bezdirdiler. Ürünü, tarlayı, ihtiyacı planlamadılar. Çiftçimizin bir kısmı pes ederek şehirlere göç etti. Bir kısmı ekmekten vazgeçti. Bir kısmı da zaten ekemedi. Haliyle piyasa daraldı. Ürün kıtlığı ortaya çıktı. Ne yapalım? “
“Hemen ithalat kapılarını açtılar. İthalat izni olan 3-5 kişi ithal etti. Dolaylı veya direkt olarak belki ülke nüfusunun yüzde 70-80’inin bölüşeceği, evini geçindireceği pastayı ithalatçı 3-5 kişi bölüşüverdiler. Bunu da vatandaşa lütuf olarak sundular.”
“Yıllardır çiftçinin ürününün para etmesinin önüne geçtiler. Birçok ürünü hasat zamanı dışarıdan ithal ederek çiftçimizi ezdirdiler. Kurban önü hayvan ithal ederek besicimizi öldürdüler. Bunu da güya tüketiciyi korumak adına yapıyorlar. Yeter yaa! Anlayalım artık. Nasıl bir dümen döndüğünü? Nasıl bir film çevirdiklerini?”
“Yani bugün kendi çiftçimizden, besicimizden; görünürde dünya piyasalarından pahalı olsa bile onları da zarar ettirmeyecek bir fiyattan ürünü almış olsak inanın birçok ürünü bugünkünden çok daha ucuza yemiş olacaktık. Çiftçimiz ayakta kalacağından hem ürün bolluğu olacak, bu sayede fiyatlar düşecek hem de paramız kendi ülkemizde kalacak bu kadar kur ve faiz farkı ödememiş olacaktık.”
“Hububatı almıyor. Almayacağım da demiyor. Her zaman yaptığı gibi umut dağıtıyor. Yaptığı yeni de değil. Yıllardır aynı şeyi yapıyor. Çiftçilerimiz ofis önünde bekliyor. Randevu de vermiyor. Ürünü de almıyor. Gerekçesi ne? Ofisin depoları doluymuş. Nasıl dolu kalmış? Muhtemel geçen yıl ithal ettikleri ürünlerle dolu. Yahu ülke toprakları artmadı. Ekilen de toprak miktarı da artmadı. Aksine azaldı.”
“30-35 yıl öncesine kadar hatırlıyorum. Bunların dönemine kadar hiçbir dönemde ofisin çiftçiye eziyet ettiğini ne gördüm ne duydum. Daha bir de bunların döneminde lisanslı depolar devreye girmesine rağmen. Ama umurlarında mı? Değil. Nasılsa kendi yandaşları kazanıyor. Nasılsa seçimi de kazanıyorlar. Sizler seçimde onay verince, muhtemel onlar da doğru yolda olduklarına inanıp; bir sonraki döneme önceki yaptıklarının daha iyilerini yapmanın gayreti içinde oluyorlar.”
“Kıymetli hemşerilerime sesleniyorum. Lütfen! Yapmayın artık. Bu iktidara verdiğiniz desteği çekin. Kendinize acıyın. Çiftçimize acıyın. Çocuklarımıza acıyın. Ülkemize, milletimize acıyın. Lütfen! Tekrar ediyorum. Bu bir haktır.”
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 1ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.