BİR KONYA HİKAYESİ
Biraz kendinizden bahseder misiniz?
87 Konya doğumluyum. Çocukluğumu ve gençliğimi bu büyülü şehirde geçirdim. Şems Zaviyesinin son türbedarlığını yapmış Derviş Ahmet Günhan’ın ikinci kuşak torunuyum. Mimar olmamın yanı sıra, Portekizce, İspanyolca gibi dillerden dilimize çeviriler yaptım. Geçtiğimiz yılda aile üyelerim ve dostlarımla birlikte Derviş Ahmet Kültür ve Sanat Derneğini kurdum.
“Bir Konya Hikâyesi” isimli yarışma programı fikri nereden nasıl çıktı?
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir isimli eserini hepimiz biliriz. Bu örnek üzerinden bakıldığında her şehrin bir hikâyesi vardır denebilir. Konya şehrinin diğer şehirlerden belirgin farkları vardır. Bunlardan en önemlisi şehirde tarihten gelen oturmuş bir kent kültürünün oluşmuş olmasıdır. Bu kent kültürünü anlayabilmek, bu havayı soluyabilmek için bu şehrin hikâyelerini dinlemek gerekir.
Hz Mevlana eserlerinde, felsefesini hikâyeleri ile ortaya koymaktadır. Bugün bu hikâyeleri dinlemek için bütün dünya Konya’ya gelmektedir.
Yine Konya’mızın Akşehir ilçesinde yaşadığı rivayet edilen Nasrettin Hoca’nın fıkraları da başta gönül coğrafyamız olmak üzere tüm dünyada meşhurdur. Bütün bunlar göstermektedir ki, Konya’nın insana ilham veren bir düşünce iklimi ve atmosferi vardır. Biz de günümüzdeki Konya’nın geleneklerinden doğan ve beslenen, ancak modern zamanlarla da harmanlanmış hikâyelerini ortaya çıkaracak böyle bir yarışmanın vaktinin geldiğini düşündük.
Bu yarışma ile neyi hedefliyorsunuz?
Günümüzde sosyal medyanın etkisi ve eğitim alanında interaktif araçların artmasıyla çocuklarımız gençlerimiz yazma kültüründen uzaklaşmaktadır. Ancak bu şehirde yaşayan ve eline kalem alan herkesin, anlatacak bir hikâyesi olduğuna inanıyorum. Yarışmamız ilk başta bu kendini keşfedememiş gizli yazar çocukların, gençlerin kendilerini keşfetmelerini sağlamayı hedeflemektedir.
Diğer taraftan, kentimizde kulaktan kulağa dolaşan, birçok anı, menkıbe ve hikaye bulunmaktadır. Sözlü kültürde yaşayan bu öykülerin kayıt altına alınması ve kalıcı hale gelmesini hedefliyoruz.
Bugünkü genç Neslin, Dünya edebiyatına yazarlığına kültür dünyasına yeni ışıklar olacağına inanıyor musunuz?
Günümüzde dünyada çok farklı ruhani, akli dengesizlikten doğan fikir akımları gençleri bir virüs gibi sarmıştır. Geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız küresel Kovid salgınından daha tehlikeli gördüğüm bu fikri salgınlar adeta insanlığın beynine tesir etmekte, ve onu hazın, zevkin, eğlencenin dışında hiçbirşey düşünemez hale getirmektedir. Ben diyorum ki, Dünya düşünce dünyasına, yeni ışıklar çıkacaksa, bunlar muhakkak Konya’dan çıkacaktır. Konya gibi kent kültürü güçlü, zihni kalkanları sağlam, bir hayat vizyonu ve görüşü olan topraklardan çıkacaktır.
Gençlerden nasıl bir ışık aldınız? Nasıl bir etkileşim oldu?
Gençlerimiz dünya gençlerine kıyasla bakıldığında çok hisliler. Onların çektikleri tik tok videolarını izlemekten keyif alıyorum. Yine onların yeni şeyleri öğrenme arzuları beni çok ümitlendiriyor. Gençlerin kendilerini keşfetme mücadelelerinde her anne babaya büyük roller düşmektedir. Onlar belki büyük bir yazar, belki büyük bir sporcu, belki büyük bir doktor olacaklar. Onlara alan tanımalı ve zaman vermeliyiz. Bunun da en güzel yolu yazmaktır. Yazan insan kendisini keşfeder, kendisini kendisinden öğrenir.
Derviş Ahmet Kültür ve Sanat Derneğinden kısaca söz eder misiniz? Bu derneğin hedefleri nedir?
Derviş Ahmet Günhan, Şems zaviyesinin son türbedarıdır. Derviş Ahmet’in tarihte üstlendiği misyon bize ilham vermiştir. O tekke ve zaviyelerin kapatılmış olmasından sonra dahi türbedarlık görevini sürdürmüş ve zaviye resmen kapalı olsa da fiilen orada bir temsilci olarak kalmaya devam etmiştir. Hatta dönemde yapılan birtakım belediyecilik hataları nedeniyle güya yol açma çalışmaları için yıktırılmak istenen hazirenin yıkılmasına ölene kadar müsaade etmemiştir. Ancak onun ölümünden sonra bu hazire yıkılmıştır. Biz Derviş Ahmet’in torunları, sevenleri olarak onun kent kültürüne karşı bu koruyucu refleksi ile günümüzde Konya’nın kültürüne, katkı sağlayacak bu yarışma gibi nice aktiviteleri gerçekleştirme arzusundayız. Yeni bir derneğiz. Amatör bir ekibiz. Ancak büyük hayallerimiz var. Bu hayalleri gerçekleştirebilmek için kendimize değil, Konya’nın kent kültürüne güveniyoruz.
Siz Konya’da yaşamıyorsunuz. Neden Konya ile bu kadar ilgilisiniz?
Dünya üzerinde bir fiziksel sınırları çizili Konya bulunmaktadır. Bir de Konya’nın düşünce ve hayal dünyası bulunmaktadır. Allahüteala bazı kullarına o fiziksel Konya’da da bulunma nimeti vermiştir. Bu nimetten mahrum kalan bazı ben gibi kullar ise, Konya’nın misal âleminde yaşamaktadır. Ben dünya’da belki de yüz milyondan da fazla Konyalı olduğuna inanıyorum. Bu Konyalı tabiri illa Konya’da doğmuş, ya da babası Konyalı olan kimse demek değildir. Mesela ben yaşadığım yere yakın olan bir yerde yaşayan İspanyol bir Konyalı tanıyorum. Kendisi İspanya’da doğmuş büyümüş ancak şehrimizde Mevlevi müziği vesilesiyle gönülden derin bağlar kurmuş. Bu kardeşimiz gibi dünyada nice insanlar vardır ki, başka yerlerde yaşasalar da gönülleri Konya’da atmaktadır. Bunun en büyük örneği Konya’ya defnedilmiş Fransız yazar Eva de Vitray-Meyerovitch’dir. Kendisine bu vesile ile bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Mesela size soruyorum, Eva hanımın hayatı bir modern konya öyküsü değil midir? Bu öykü yazılmaya değer değil midir? O halde haydi bu öyküyü ve bunlar gibi yüzlerce öyküyü yazalım gençler. (Haber Merkezi)
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.