Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'de üye 56 İslam ülkesinden hiçbirinin sözünün geçmediğini belirterek, "Bu hakkı kimse bize vermeyecek, bunu istiyorsak kendimiz teslim alacağız" dedi.
CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan, Hilton Bomonti Otel'de TBMM'nin ev sahipliÄŸinde düzenlenen Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı Üyesi Ülkeleri Parlamento BirliÄŸi (Ä°SÄ°PAB) 10. Konferansı'ndaki konuÅŸmasına, konferansın, Ä°slam coÄŸrafyası, ülkeler, halklar ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyerek baÅŸladı. Kur'an-ı Kerim'de Åžura Suresi 38. ayette "Onlar, iÅŸlerini aralarında istiÅŸareyle yaparlar" denildiÄŸini aktaran ErdoÄŸan, "Meclis kavramı, iÅŸleri istiÅŸare ile birbirine danışarak yapma anlayışı, Hazreti Peygamber Aleyhissalatü Vesselam'dan bugüne kadar bizim iÅŸ yapma metodumuz olmuÅŸtur. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 23 Nisan 1920'de böyle bir anlayışla teÅŸekkül ettiÄŸini ve açıldığını vurgulamak isterim. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kürsünün arkasındaki duvarda iÅŸte bu ayet, Åžura Suresi 38. ayeti yazılı duruyordu" diye konuÅŸtu. ErdoÄŸan, Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı'nın ve Parlamento BirliÄŸi'nin de böyle bir anlayışla teÅŸekkül etmesinin son derece manidar ve deÄŸerli olduÄŸunu dile getirerek, oluÅŸumun, tek tek ülkelere, bölgeye ve tüm dünyaya iliÅŸkin meselelere çözüm arama aracı olarak önem taşıdığını söyledi. Ä°slam ülkelerinin, aynı zamanda Müslümanların temsilcilerinin geniÅŸ bir platformda, geniÅŸ bir zeminde bir araya gelmelerinin, gündemdeki konuları istiÅŸare etmelerinin, bugün ve gelecek adına eÅŸi bulunmaz bir fırsat olduÄŸunu söyleyen ErdoÄŸan, bu fırsatın çok çok iyi deÄŸerlendirilmesi, gündemdeki konuları, ülkelerin, halkların ve Ä°slam coÄŸrafyasının sorunlarını hiçbir komplekse, hiçbir tereddüde ve korkuya kapılmadan açık yüreklilikle istiÅŸare etmek ve çözümler üretmek gerektiÄŸini vurguladı. ErdoÄŸan, konuÅŸmasını ÅŸöyle sürdürdü: "Farklı dilleri konuÅŸuyor olabiliriz, farklı coÄŸrafyalardan gelmiÅŸ, farklı etnik kökenlerin mensupları olabiliriz. Mezheplerimiz de birbirinden farklı olabilir. Az önce dinlediÄŸim konuÅŸmaların hepsi gerçekten hemen hemen bir ortak aklın, bir kolektif düÅŸüncenin ürünü konuÅŸmalardı. Hepimiz, her birimiz, Kur'an-ı Kerim'in ilahi mesajı altında Hazreti Peygamber Aleyhissalatü Vesselam'ın o barış sancağı altında bir olmuÅŸ, beraber olmuÅŸ, birbirine kardeÅŸ olmuÅŸ bir ümmetin mensuplarıyız. Öyle meseleler vardır ki herkes susar, sadece ve sadece Kur'an-ı Kerim konuÅŸur. Öyle sorunlar vardır ki herkes susar, sadece ve sadece Hazreti Peygamber Aleyhissalatü Vesselam'ın bugünlere kadar ulaÅŸmış sahih hadisleri konuÅŸur. Öyle can alıcı, can yakıcı hadiseler vardır ki orada ülkelerin çıkarları geri plana itilmek zorundadır, mezheplerin farklılıkları geri plana itilmek zorundadır, bütün anlaÅŸmazlıklar, bütün yapay ayrımlar unutulup, birliÄŸin, beraberliÄŸin, kardeÅŸliÄŸin ruhu diriltilmek zorundadır." "Müslüman kardeÅŸlerini öldürenlere sahip çıkma hakkının Ä°slami bir izahı var mıdır?" Ä°slam coÄŸrafyasının, Ä°slam dini mensuplarının olaÄŸanüstü bir süreçten geçtiÄŸini belirten ErdoÄŸan, "Ä°slam dünyasının üzerinde ciddi operasyonlar yapılmaktadır. Müslümanlar birbirine kırdırılmaktadır, Müslümanlar birbirine vurdurulmaktadır. Akan kan, dikkat edelim, Müslüman kanıdır. Ölenler ve öldürenler Müslümanlardır. Bu, bir ÅŸeyi ortaya koymaktadır. Biz, demek ki deÄŸerlerimizden herhalde uzaklaşıyoruz. Aslında bütün farklılıkların, aramızdaki tüm tartışma konularının bir kenara bırakılarak, ortak aklın, ortak heyecanın, ortak çözüm araçlarının devreye alınmasının zorunlu olduÄŸu bir zaman diliminde yaşıyoruz" dedi. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Filistin'de yaklaşık bir asırdır hemen her gün bir insanlık trajedisi yaÅŸanırken, meseleye çıkar gözlüÄŸüyle bakmanın, meseleyi ideolojik deÄŸerlendirmenin, hadiseye mezhep veya parti taassubuyla bakmanın insani ve Ä°slami olmadığını ifade ederek, ÅŸöyle devam etti: "Irak'ta hemen her gün camilerimize, türbelerimize, Ehli Beyt'in aziz hatırasını taşıyan kabirlerimize yapılan saldırılara bir insan, bir Müslüman gözlüÄŸüyle deÄŸil de strateji, konjonktür, çıkar, mezhep gözlüÄŸüyle bakmak vicdani de deÄŸildir, Ä°slami de deÄŸildir. Aynı ÅŸekilde, burayı altını çizerek ifade ediyorum, Suriye'de 350 bin insan hayatını kaybetmiÅŸken, 7 milyondan fazla insan evinden, topraklarından göç etmiÅŸken, her gün onlarca insan, çocuklar, kadınlar hunharca öldürülürken, meseleye iktidar gözlüÄŸüyle, çıkar ve mezhep gözlüÄŸüyle bakmak insani, vicdani ve Ä°slami deÄŸildir. Ölenler kim? Müslüman. Öldüren kim? 'Ben de Müslümanım' diyen bir devlet terörü. Åžu anda ülkemde 1 milyon 700 bin muhacir var. Kim bunlar? Suriye'deki Müslüman kardeÅŸlerimiz. Yaptığımız harcama ÅŸu ana kadar 5,5 milyar dolar. Dünyadan gelen herhangi bir destek var mı? 250 milyon dolar. Avrupa'nın tamamında acaba ne kadar Suriyeli sığınmacı var? 130 bin. Lübnan'da yaklaşık bizim kadar ÅŸu anda sığınmacı var, muhacir var. Ürdün'de 1 milyona yakın muhacir var. Tablo bu. Åžimdi soruyorum: Bu ÅŸekilde kendi Müslüman kardeÅŸlerini öldürenlere sahip çıkma hakkının Ä°slami bir izahı var mıdır? Burada biz eÄŸer bunun meÅŸveresini, bu meÅŸveret meclisinde yapacaksak çok açık net olarak yapmak ve bunu da ülkelerimizin yönetimlerine sonuç bildirgesiyle bildirmek durumundayız." Afganistan'da, Mısır'da, Libya'da durumun aynı olduÄŸunu belirten ErdoÄŸan, "Bütün bu sorun alanları, çatışmalar, terör, yoksulluk, ırkçılık ve ayrımcılık karşısında aramızdaki tüm farklılıkları, tüm anlaÅŸmazlıkları bir kenara koyup, başımızı iki elimizin arasına alıp tekrar tekrar düÅŸünmek zorunda olduÄŸumuz bir gerçektir. Maalesef acı bir gerçektir. Bizler Müslümanlarız, bizler kıyamete, hesap gününe, din gününe inanan insanlarız. Ama unutmayalım ki Maliki Yevmiddin olan Allah'tır. O, bunun hesabını bize muhakkak soracaktır. Sünni ya da Åžii olmamız bu kesin gerçeÄŸi deÄŸiÅŸtirmiyor. Türk, Arap, Kürt, siyahi ya da beyaz olmamız bu mutlak gerçeÄŸi deÄŸiÅŸtirmiyor. Hatırlatmak isterim ki yaptıklarımızdan olduÄŸu kadar yapabilecekken yapmadıklarımızdan da er ya da geç sorguya çekilecek, hesaba çekileceÄŸiz" diye konuÅŸtu. ErdoÄŸan, tüm dünyaya ÅŸöyle seslendi: "Filistin'de masum çocuklar ölürken, bunun için sadece acı çekmek bizi sorumluluktan kurtarır mı? Hepimizin yanı başında olan Suriye'de yüz binlerce insanın ölümü, milyonlarca insanın hicreti karşısında, kamplarda soÄŸukta donup ölen, açlıktan ölen çocukların karşısında sadece vicdanımızın sızlaması, bizleri kurtarır mı? Irak'ta kardeÅŸ kardeÅŸi katlederken, hem de camilerde, türbelerde katlederken, ölenlerin ve öldürenlerin mezheplerine bakıp susmak bizi acaba hesaptan kurtarır mı?" Sorunların çözümünü yabancılara bırakmamamız lazım ErdoÄŸan, ÅŸu anda DEAÅž diye bir terör örgütünün çıktığını ve Ä°slam adına Müslüman öldürdüÄŸünü belirterek, örgütün böyle bir yetkiyi nereden aldığını sormak gerektiÄŸini söyledi. Ä°slam'ın içeriÄŸinde olmayan ve bu ÅŸekilde Müslümanları katleden bir terör örgütünün çok açık net ortada dolaÅŸtığını dile getiren ErdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti: "Ä°ÅŸte Irak'ta olanlar ortada. Åžu anda Irak'ın yüzde 40'ı bunların iÅŸgali altında. Aynı ÅŸekilde Suriye'de yine bir terör estiriyor. Orada da yine binlerce insan öldürülmüÅŸ vaziyette. Åžimdi bizler kendimizi önce çek etmemiz lazım. Kendimizi önce sorgulamaya çekmemiz lazım. Yabancılar geliyor bombalıyor, öldürüyor. Zaten sıkıntı burada, biz niçin sorunlarımızı onlara bırakıyoruz da kendi aramızda halledemiyoruz? Niçin onlara bırakıyoruz? Sorunlarımızı kendi aramızda, bu mecliste halletmemiz lazım, onlara bırakmamamız lazım. Afganistan'daki dram, Somali'deki açlık, Libya'daki fitne... Bakın Libya bölük pörçük. Libya'nın parası mı yok? Parası da var. Ama Libya'nın parası nerede? Maalesef Libya'nın parası batıda." ErdoÄŸan, Libya'nın varlık içinde yokluk çektiÄŸinin altını çizerek, ÅŸöyle devam etti: "Åžu anda bölük pörçük Libya'nın üzerinde hesabı olanlar Libya'nın petrolü için, Libya'yı düÅŸündükleri için deÄŸil. KardeÅŸlerim hepimiz çok çok iyi biliyoruz ki eÄŸer istersek, eÄŸer arzu edersek, eÄŸer Hazreti Peygamber Aleyhissalatü Vesselam'ın bize emrettiÄŸi istikamette bir elin parmakları gibi birbirimize kenetlenir ve kardeÅŸ olmanın gereÄŸini yerine getirirsek, bölgemizdeki tüm sorunları kolayca aÅŸabiliriz. Bunun için gerekli güce sahibiz, bunun için yeterli akla, birikime, tecrübeye sahibiz. Buhara'da, Semerkant'ta, Ä°sfahan'da, BaÄŸdat'ta, Kahire, Gırnata, Kurtuba ve Ä°stanbul'da daha nice ÅŸehrimizde tarihte kurduÄŸumuz o parlak medeniyetleri, o barış atmosferini eÄŸer istersek, bir ve beraber olursak yeniden inÅŸa edebiliriz." "Biz gönül diliyle zaten konuÅŸuyoruz" "Bizim birbirimizle konuÅŸmak için aracılara ihtiyacımız yok" diyen ErdoÄŸan, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: "Bizim birbirimizle konuÅŸmak için tercümanlara ihtiyacımız yok. Biz gönül diliyle zaten konuÅŸuyoruz. Biz aynı kıbleye dönen insanlar olarak gönül diliyle, kalp diliyle konuÅŸabilir, aramızdaki, bölgemizdeki meselelere hatta yeryüzünde insanlığı ilgilendiren her soruna karşı ortak, etkili bir mücadele verebiliriz. Ä°ÅŸte görüyorsunuz Müslümanlar sustuÄŸunda, Ä°slam dünyasının yöneticileri elleri kolları baÄŸlı oturduÄŸunda, her mezhep kendi taraftarının arkasında durup diÄŸerine yapılan zulme tepkisiz kaldığında, iÅŸte o zaman devreye baÅŸkaları giriyor. Ä°ÅŸte o zaman devreye fitneciler giriyor, devreye teröristler giriyor. Devreye modern Lawrance'lar giriyor. Suriye'de her gün altını çizerek söylüyorum, bizim özbeöz kardeÅŸlerimiz öldürülüyor. Ama bunlarla ilgili kararları biz deÄŸil baÅŸkaları alıyor, baÅŸkaları veriyor. Suriye'nin geleceÄŸi adına burada ÅŸu salonda bulunan parlamenterler, sizlerin mensubu olduÄŸu parlamentolar deÄŸil, baÅŸka güçler, baÅŸka gruplar, baÅŸka çevreler konuÅŸuyor, karar veriyor." Artık dünya 1. Dünya Savaşı'nın ÅŸartlarını yaÅŸamıyor CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, milyarlarca Müslümanın arzusu, isteÄŸi, hissiyatının BirleÅŸmiÅŸ Milletler'in ve BM Güvenlik Konseyi'nin karar mekanizmalarına etki edemediÄŸinin altını çizerek, ÅŸunları kaydetti: "Oralarda dikkate alınmıyor. Ä°ran'la, Irak'la, Filistin'le özellikle de Suriye ile ilgili karar alınacağı zaman bu kararı Ä°slam coÄŸrafyası, Ä°slam ülkeleri deÄŸil, 5 üye alıyor. Geçici üyeleri konuÅŸmuyorum, onların zaten buraya tesir etme yetkisi yok. Ya da 5 üyeden biri, alınacak doÄŸru kararları veto edip süreci durdurabiliyor. Åžimdi bugün burada ifade ediyorum, dünya 5'ten büyüktür. KardeÅŸlerim bu 5'in içinde bir tane Ä°slam ülkesi var mı? Kıta olarak baktığımızda Avrupa, Asya ve Amerika kıtaları temsil ediliyor. Bunun dışında diÄŸer kıtalardan temsilci var mı? Yok. Peki tüm dünya bu 5 üyeye teslim mi? Böyle bir adalet olabilir mi? Artık dünya, Birinci Dünya Savaşı'nın ÅŸartlarını yaÅŸamıyor, artık farklı bir dünyadayız." BM'de 56 ülkenin sözü geçiyor mu? Siyasetçinin sürekli olarak hayatı güncellemek durumunda olduÄŸuna deÄŸinen ErdoÄŸan, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: "EÄŸer hayatınızı güncelleyemiyorsanız siyasetçi olamazsınız ve o ülkeyi baÅŸarıya taşıyamazsınız. Öyleyse artık bu BirleÅŸmiÅŸ Milletler Güvenlik Konseyi'nin reforme edilmesi ÅŸarttır. Dünyada BirleÅŸmiÅŸ Milletler üyesi olarak 196 ülke, tamamı bu halden memnundur zannetmiyorum. Kimle konuÅŸtuysam 'haklısınız' diyorlar ama uygulamaya gelince de bakıyorsunuz emperyal, egemen güçlerin söyledikleri her an geçerli oluyor. KardeÅŸlerim, ÅŸu anda iÅŸte Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı'nda 56 üyeyiz. Peki bir sözümüz orada geçiyor mu? Hayır. Peki biz ne iÅŸe yarıyoruz, bunu sormayacak mıyız? Bunu sorgulamayacak mıyız? Åžu BirleÅŸmiÅŸ Milletler'in neredeyse üçte birini Ä°slam ülkeleri temsil ediyor. Bu alanda bir adım atmayacak mıyız? O zaman bu toplantıları yapmanın da bir anlamı kalmaz." Bu hakkı hiç kimse bize vermeyecek ErdoÄŸan, Ä°ranlıların, "Oturdular, konuÅŸtular ve dağıldılar" diye güzel bir sözü bulunduÄŸunu belirterek, "Åžimdi biz de oturup, konuÅŸup, dağılacaksak bir anlamı yok ama oturup, konuÅŸup karar alacak ve onu uygulayacaksak bu iÅŸin bir neticesi var, bunu yapmamız lazım" diye konuÅŸtu. Küresel ve bölgesel sorunların çözümünde adil, eÅŸitlikçi, herkesi temsil eden bir mekanizmanın oluÅŸturulmasının artık kaçınılmaz bir hal aldığına dikkati çeken ErdoÄŸan, ÅŸöyle konuÅŸtu: "KardeÅŸlerim, bu hakkı hiç kimse bize vermeyecek onu bilelim. EÄŸer gerçekten istiyorsak, bu hakkı biz kendimiz teslim alacağız. Yoksa biz oturalım, bu hakkı bize gelsinler teslim etsinler, bunu bekliyorsak daha çok bekleriz. Bu dünyada var olduÄŸumuzu, bu dünyada adaletle muameleyi fazlasıyla hak ettiÄŸimizi, kendi kararlarımızı kendimizin verebileceÄŸini artık çok daha gür bir sesle bütün dünyaya ilan etmek, duyurmak zorundayız. Hiç kuÅŸkusuz Ä°slam dünyası yöneticileriyle, münevverleriyle, alimleriyle kendi öz eleÅŸtirisini yapmak zorundadır. Bizim öz eleÅŸtiri yapma ÅŸeklimizi, öz eleÅŸtiri metodumuzu, bu yöndeki istikameti altını çizerek söylüyorum baÅŸkaları deÄŸil, ancak hep beraber biz belirleriz, biz belirlemek zorundayız. Teröristler ve terör örgütleri, Ä°slam coÄŸrafyasının ve Müslümanların asla ve asla temsilcisi, sözcüsü deÄŸildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Kim oldukları, neye hizmet ettikleri, kimin maÅŸası oldukları bilinmeyen terör örgütü ve teröristlerin yaptıkları eylemler, kesinlikle ve kesinlikle Müslümanları baÄŸlamaz, Ä°slam ülkelerini baÄŸlamaz." CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, terör ile Ä°slam ve terörist ile Müslüman kavramlarını son derece kasıtlı biçimde yan yana kullanmanın Ä°slam dinine yapılmış en büyük hakaret ve saldırı olduÄŸuna vurgu yaparak, "Ä°slam, silm kelimesinden gelmiÅŸ böyle bir kavram, böyle bir din hiçbir zaman barış dini olarak teröre müsaade etmez. Åžu anda Ä°slam ülkeleri içinde hem de Müslümanlara yönelik acımasızca katliamlar iÅŸleyen canilerin ya da Ä°slam ülkeleri dışında cinayet iÅŸleyenlerin Ä°slam diniyle ve Müslümanlarla uzaktan yakından alakası olamaz. Bunlar Ä°slam'ın barış mesajını, rahmet, merhamet, ÅŸefkat duygusunu, yaradılmışların en ÅŸereflisi olan insana hürmeti tevarüs edemeyen zavallılardır" diye konuÅŸtu. Ä°slam düÅŸmanlığını körüklemek son derece tehlikeli CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, "Paris saldırılarının ardından terörü konuÅŸmak yerine Müslümanları, Ä°slam coÄŸrafyasını konuÅŸmak ÅŸiddeti örtmektir, adaletsizliÄŸi örtmektir, terörün üzerini örtmektir. Paris saldırılarının ardından baÅŸta Avrupa BirliÄŸi olmak üzere dünyanın çeÅŸitli ülkelerinde Ä°slam düÅŸmanlığını ve Ä°slam karşıtlığını körüklemek, insanlığın geleceÄŸi adına son derece tehlikeli bir giriÅŸimdir" dedi. Müslümanların kırmızı çizgisi ErdoÄŸan, "Ä°fade özgürlüÄŸü, her ÅŸeyi yapabilme, her ÅŸeyi yazabilme, çizebilme özgürlüÄŸü deÄŸildir. Ä°fade özgürlüÄŸü, kutsal deÄŸerlere saygısızlık hakkını hiç kimseye tanımaz. Ä°fade özgürlüÄŸü bahanesinin ardına saklanarak, Ä°slam Peygamberi'ni resmeden çirkin karikatürler çizenler, aslında ne yaptıklarını, kimi nasıl incittiklerini, nasıl provokasyonların fitilini ateÅŸlediklerini görmek zorundadır. Aslında bunu da biliyorlar. Musevilerin rencide olmasını ya da antisemitist yaftasına maruz kalma korkusunu hesaba katarak dikkatli davrananlar, aynı ÅŸekilde Ä°slam Peygamberi'ne ve tüm Müslümanlara karşı bu dikkati, bu hassasiyeti gözetmekle sorumludur. Çünkü o da tüm Müslümanların kırmızı çizgisidir" diye konuÅŸtu.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.