DEAŞ için Danimarka'dan Suriye'ye 'drone' getirmiş

Adana Cumhuriyet BaÅŸsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar SoruÅŸturma Bürosu savcılarından Osman Tezcan, 11 Ocak'ta kaçak yollardan Türkiye'ye giriÅŸ yapıp Avrupa'ya geçmeye hazırlanırken bir otelde yakalanarak tutuklanan "Mahamad Laban" sahte kimlikli Ebu Huzeyfe kod isimli Danimarka vatandaşı Abdullah El Halabi (45), Ä°sveçli Muhammed Tofik Saleh (38) ile bu kiÅŸilerle baÄŸlantılı olduÄŸu iddiasıyla 15 Mart'ta gözaltına alınan Suriye uyruklu Safwan Qahwati (23) hakkındaki soruÅŸturmayı tamamladı.

Savcı Tezcan'ın, 3 DEAÅž üyesiyle ilgili "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 15'er yıl hapis cezası istemiyle hazırladığı iddianame, Adana 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.

Ä°ddianamede, birlikte yakalanan Abdullah El Halabi ve Muhammed Tofik Saleh'in üzerleri ve çantalarındaki aramada örgütsel doküman ve pasaportlar ile para ele geçirildiÄŸi belirtildi. 

DEAÅž mensuplarının üzerinde ele geçirilen dijital materyallerle ilgili yapılan ayrıntılı inceleme ve çözümlere de iddianamede yer verildi.

Ä°ddianamede, El Halabi'ye ait elektronik cihazın içeriÄŸinin incelenmesinde, bazı fotoÄŸraflara ulaşıldığı kaydedildi. Ä°ddianamede, zanlının, Muhammed Tofik Saleh ile mevzide ellerinde AK-47 kalaÅŸnikof marka otomatik tüfek ve üzerilerinde tam teçhizatlı hücum yelekleri ile terör örgütü DEAÅž'ın sözde bayrağının yer aldığı fotoÄŸrafının bulunduÄŸu bilgisi paylaşıldı.

Sanığın telefonundan çıkan diÄŸer bir fotoÄŸrafta ise El Halabi'nin AK-47 kalaÅŸnikof marka tüfekle hedef alarak atış yaptığı ve boÅŸ kovanların havada uçuÅŸtuÄŸu görüldüÄŸü de iddianameye yansıdı.

Büyükelçi Karlov'u öldüren polisin fotoÄŸrafı bulundu 

Ä°ddianamede, sanıklardan elde edilen görsel materyaller arasında, idam edilen eski Irak lideri Saddam Hüseyin ile Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'u öldüren ve FETÖ üyesi olduÄŸu iddia edilen polis memuru Mevlüt Mert AltındaÅŸ'ın üzerinde Arapça "Biz cihat üzerine Muhammed'e biat ettik, beklentimiz kalmadı" yazılı fotoÄŸrafı bulunduÄŸuna iÅŸaret edildi.

Danimarka vatandaşı Abdullah El Halabi'nin, DEAÅž'ın eylem, fikir ve ideolojilerini benimseyip örgütün silahlı kanadında yer aldığı belirtilen iddianamede, sanığın örgütün Suriye'deki silahlı faaliyetlerine katılmak için Türkiye üzerinden Suriye'ye geldiÄŸi, 3-4 yıl önce de yine kaçak yollardan sınırı geçmeye çalışıren Hatay'da yakalandığı ve sınır dışı edildiÄŸi bilgisi yer aldı.

Sanığın örgütsel tavır ve kararlılığından vazgeçmeyerek "Mahamad Laban" adına düzenlenmiÅŸ sahte pasaportla Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriÅŸ yaptığı bildirilen iddianamede, El Halabi'nin savaÅŸ ve çatışma alanlarında görüntü almak için ülkesinden satın aldığı "drone" ile bazı elektronik malzemeleri Suriye'ye getirdiÄŸi kaydedildi.

El Halabi'nin elektronik malzemelerinin yanı sıra Türkiye'den temin ettiÄŸi giyecek malzemelerle kaçak yollardan Suriye'ye giriÅŸ yaptığı vurgulanan iddianamede, sanığın burada örgütün silahlı eylemlerine katıldığı, DEAÅž'lı teröristlerle bir arada bulunduÄŸu, yanında getirdiÄŸi ve sonradan kendisine ulaÅŸtırılan paraları çatışma bölgesindeki örgüt üyelerinin finanse edilmesinde kullandığı anlatıldı.

"EÅŸi ve çocuklarını da Suriye'ye getirmiÅŸ"

Ä°ddianamede, Ä°sveç vatandaşı Muhammed Tofik Saleh'in ise örgütün silahlı kanadında yer aldığı, Ebu Hasan El Muhacir kod adını kullandığı, eÅŸi ve çocukları ile DEAÅž'a katılmak ve örgütün hakimiyet kurduÄŸu bölgede yaÅŸamak amacıyla Suriye'ye geçmek üzere Türkiye'ye geldiÄŸi bilgisi paylaşıldı.

Saleh'in eÅŸi ve kızlarıyla Suriye'ye geçmek istemesindeki amacının, DEAÅž'ın iÅŸgali altına aldığı bölgelerde ailece yaÅŸamak ve faaliyette bulunmak olduÄŸu ifade edilen iddianamede, sanığın küçük yaÅŸtaki kız çocukları ve eÅŸini örgütün kurduÄŸu sözde devlete ait ülkede yaÅŸatmak için bu giriÅŸimi yaptığı, bunun altında ÅŸüphelinin ideolojik düÅŸüncesinin yattığı, normal ÅŸartlarda bir insanın çocukları ve eÅŸini can, mal ve ırz emniyeti olmayan, her türlü katliam, soygun ve talanın yaÅŸandığı silahlı çatışma ortamına götürmesinin hayatın olaÄŸan akışına uygun bulunmayacağı, bu durumun da zanlının örgüte baÄŸlılığını açıkça ortaya koyduÄŸu belirtildi.

Ä°ddianamede Saleh'in, Abdullah El Halabi ile örgütün silahlı eylemlerine katıldığına dikkati çekilerek, Saleh'in DEAÅž'ın askeri idaresi ve donatılmasından sorumlu olduÄŸu, örgüt içerisinde etkin bir konumda bulunduÄŸu bilgisi yer aldı.

Suriye vatandaşı Safwan Qahwati'nin ise örgütün Türkiye'de irtibat kurduÄŸu kiÅŸilerinden olduÄŸu vurgulanan iddianamede, "Åžüpheli, Bursa'da ikamet ettiÄŸi, örgüt üyelerine lojistik destek saÄŸladığı, üyeler arasında irtibat kurduÄŸu, firari olması nedeniyle hakkında ayrıca soruÅŸturma yürütülen ve örgütün etkin üyelerinden olduÄŸu deÄŸerlendirilen HAC kod adlı Ä°lyas El Basha isimli kiÅŸiyle de irtibatının bulunduÄŸu belirlenmiÅŸtir." ifadesi kullanıldı.