En kutsal yolculuk!

Osman bey, ilk olarak sizi ve Firmanızı biraz tanıyabilir miyiz?

İsmim Hacı Osman Sarıbaş. 4 yıldır hac ve umre işiyle uğraşıyorum. Elçi ve Alwaha turizm 30 yıllık bir firma.  Türkiye genelinde sayısız şubeleri var. 30 yıldır Mekke ve Medine, havalimanlarında ve Türkiye’nin tüm illerinde gerekli personeli var. Sadece hac umre değil İslami otel, termal otel, balkan, Dubai turları ve yurtdışı turları olmak üzere organizasyonlar gerçekleştiriyoruz. Türkiye genelinde cemaatler dışında birinci firma. Çünkü cemaatler sayısal anlamda çok daha fazla yolcu götürüyor ama biz firma olarak cemaatler sonra sayı anlamında birinciyiz.

Şuana kadar götürdüğümüz yüz binlerce yolcu var, bunların olumlu geri dönüşlerini alıyoruz. Bu seneki olumsuz şartlara rağmen boş durmadık ve kutsal topraklara yolculuk yaptık. Sadece hac veya umre olarak Mekke Medine’ye değil, 3. Mescidimiz olan Kudüs’e de yolcu taşıdık ve şuanda memnuniyet had safhada. İnşallah daha da iyi hizmetlere ulaşacağız. 2 yıldır Konya’dayız ama tanınma aşamasında yeni yeni tanınıyoruz. Konya açısından baktığımız zaman geleceği parlak olan şirketimiz en iyi hizmeti vermek için çabalayacak.

Osman bey, ben bir Konyalı olarak size başvurdum Hac veya Umreye gitmek için. Ama hiç bir şey bilmiyorum. Bize süreçten biraz bahseder misiniz?

Biz size tur seçenekleri sunuyoruz. Servisli ekonomik lüks yakın gibi. İstanbul merkezli olduğumuz ve sürekli yolcu taşındığı için fiyatlar biraz daha makul. Size en uygun tur seçeneği seçildikten sonra siz pasaport çıkartıyorsunuz. Tek gidecekseniz, pasaport iki adet resim ve kimlik fotokopisiyle beraber bize geliyorsunuz, ailecek gitme durumu varsa nüfus kâğıt örneği alıp evrakları tamamlayıp en geç 10 gün kala bize başvuru yapıyorsunuz.   Buradan sonra vize alımı, uçak otel ve oradaki organizasyonlar bize ait. Ve bütün bu hizmetlerin ücretleri sizlere sunduğumuz fiyat teklifine dâhil.  Çanta ve zemzem hediyesi var. Bilgi amaçlı kitap veriyoruz. Özel harcama dışında başka harcama yapmıyorsunuz. Fiyatlarımız paket fiyatlar, her şey içinde uygun. Aşamalar bu şekilde. Daha sonra vizeler çıkıyor, günler belirleniyor. Biz sizi havalimanında bekliyoruz. Eğer İstanbul aktarmalı ise oradan Mekke veya Medine’ye gidiyoruz. Veya Konya’dan yeterli sayı oluştuysa direkt olarak hareket ediyoruz.

Hacı adayları gitmeden önce herhangi bir eğitimden geçiyor mu?

Biz firma olarak her hafta sonu seminerler düzenliyoruz. İlk gidecekler için gitmeden 1-2 ay öncesinden hafta sonları eğitim seminerlerine katılmalarını tavsiye ediyorum. Bu seminerlerde Harem-i şerif ve ibadetler ile ilgili bilgiler veriyoruz. Onun haricinde son 1 hafta kala genel bir seminer oluyor. Genel seminerde de kaçta uçacaksınız, hangi otelde kalınacak ve neler yapmanız gerekiyor bunlar konuşuluyor. Bu seminerden 1 hafta sonra uçuş gerçekleşiyor. Bu seminerlerde 1 kere de olsa 10 defa da olsa alacağınız bilgi aynıdır. Bu açıdan 1 defa gidenle 10 defa gide arasında bir fark kalmamış oluyor, sadece oradaki çevresel bilgi dışında her bilgi ediniliyor.

Bu eğitimler yeterli oluyor mu?

İnsanlarımız bir tur yapacağı zaman, bir geziye gidecekleri zaman, yurt dışı olsun, yurt içi olsun her şeyini araştırıp öyle gidiyorlar. Oranın nesi meşhur, orada ne yapılır, nereler gezilir bunları araştırıp gidiyorlar ama bir umreye gittikleri zaman, bir hacca gittikleri zaman tamamen bomboş gidiyorlar. Hiçbir şeyi araştırmıyorlar. Biz mesela günler öncesinden kitapçık veriyoruz. Kitapçıkta gezilecek yerler ve oralarda neler yapılması gerektiği her şey yazıyor. En azından bunu okuyup gelseler orada anlattıklarımızı daha iyi anlayacak ve daha iyi yaşayacaklardır. Tavsiyemiz şu ki; oraya gitmeden önce mutlaka araştırsınlar ve bilgi sahibi olsunlar.

Kutsal topraklarda toplu şekilde mi hareket ediyoruz yoksa bireysel mi?

İlk ziyaret ve umrelerimiz topludur. Onun dışında belli günlerde çevre ziyaretleri ve umrelerimiz oluyor. Onun haricinde serbest kalıyorsunuz haremi şerife gidip gelmeniz namazlara gidip gelmeniz bireysel hareket ediliyor. Ama belli başlı programlar olur onlar toplu şekilde yapılıyor.

Otel şartlarından bahseder misiniz birazda?    

Üç çeşit otellerimiz var. Birincisi servisli otelimiz, yaklaşık 3 km mesafede. Ramazan haricinde servisle 7-8 dakikada ulaşabileceğiniz ve 24 saat servisi olan 4 yıldız ayarında bir otel. İkinci olarak yakın ekonomik otelimiz var Harem-i Şerif’e yürüme mesafesinde. Üçüncü olarak da 4 ve 5 yıldızlı otellerimiz var, bunlarda lüks dediğimiz Harem-i Şerif’in avlusuna sıfır, avluya 50-200-300 metre otellerimiz var. Otel seçeneklerimizde ekonomik olarak 2 seçenekli otelimiz var, birisi yakın birisi servisli.

Dini anlamda toplum olarak maalesef çok bilinçli değiliz. O yüzden oraya giderken dolu bir şekilde gidemeyebiliriz. Bu durumda ne yapmamız gerekiyor. Hangi dualar, hangi ayetler nelerde okunur, neler yapılmalıdır?

Bizim verdiğimiz kitapçıklar bu bilgileri içermekte. Peygamberimizin yaptığı sünnet dualar vardır. Tavaf ve Sa’y yaparken bunları söylemeniz gerekiyor. Bunlar sünnettir farz değildir. Farz buradaki niyetlerdir. Şimdi oradaki sünnet duaları ezberleyebilirseniz çok güzel, Türkçe mealini bilseniz de yeterli. Ama bilmiyorsanız da orda tavaf yaparken sadece niyet etmeniz bile yeterlidir olacaktır. Zaten rabbimiz gönlünüzden geçeni biliyor, maksat orada ibadet yapmış olmanızdır. Oranın farz bir dua veya farz ibadeti yoktur. Tek farzı niyettir, niyetle başlarsınız eğer ki biliyorsanız peygamberimizin okuduğu dua ve sureleri okursunuz bilmiyorsanız, namaz sureleri okursunuz, Kur-an’dan ayetler okursunuz, Türkçe dualar edersiniz veya tesbihat duaları vardır bunlar söylersiniz.  Hiçbir şey bilmeseniz bile Allah demeniz bile yeterlidir. Hatta hiç bir şey bilmiyorsanız sadece niyet edip dönmenizi bile Rabbim bunu kabul edecektir.

‘Doğacaksın, büyüyeceksin, yaşacak birçok şeyi görerek ve yaşayarak öğrenecek ve yaşlandıktan sonrada kutsal yolculuğa çıkacaksın.’ Bize öğretilen bu. Sizce ne derece doğru?

İnsanımız şunu düşünüyor. Ben oraya gittiğim zaman Müslümanlığım orada başlıyor geri döndüğüm zaman hiçbir şey yapmamam gerekiyor. Çünkü günah işlememem, yalan söylememem gibi yapılacak tüm hataları yapmamamız gerektiğini düşünüyorlar. Bir yönden aslında doğru ama eksik kalıyor. Çünkü günah orada başlamıyor veya yalanın günah oluşu oraya gidip geldikten sonra değildir. İnsan ergenlik çağına vardıktan sonra eğer ki Müslüman’sa bütün günah ve haramlar o an onu için başlamış durumda.

Hacca gittikten sonra geçmişteki bütün günahların sıfırlandığı, o yüzden Hacca ne kadar geç gidersen o kadar iyi olduğu düşünülür genelde!...

İnşallah sıfırlanıyor. Oraya 3 çeşit insan çağırılıyor, 1- Cebrail Aleyhisselam’ın çağırdığı insanlar var orada ölüp kalıyor. 2- İbrahim Aleyhisselam’ın çağırdığı insanlar var bunlarda makbul bir umre yapıp geri dönüyorlar. İnsanlar yaratıldığı zaman Allah (cc) İbrahim Aleyhisselam’a insanlara seslen seni duyacaklar demiştir. Oda seslendikten sonra ruhlar kaç kere ‘Lebbeyk Lebbeyk’ dedi. Eğer ruh 1 kere lebbeyk dediyse 1 kere 2 kere demişse 2 kere gitmek nasip oluyor. 3- şeytanın çağırdığı kullar var, bu kişilerde orada gösteriş amaçlı, günaha girip oradan feyz almadan bomboş dönen insanlar. Aslına bakarsanız oraya her çeşit insan gidebiliyor. O yüzde sadece gittim sıfırlandım döndüm diyemeyiz. Rabbim inşallah bizi boş gidip dolu gelenlerde eyler.  Orada bir şeyler kazanıp döndüğümüzde de uygulamamızı nasip eder. Onun için insanlar ben 50 yaşıma kadar yaşayayım, günahımı işleyeyim 50 yaşından sonra gideyim tövbe edeyim sıfırlanıp geleyim diye bir şey yok.  Bence oraya genç gitmek ve gençken görmek lazım. Oradaki ibadetlerimizi gençken yapmak lazım çünkü yorucu bir yer. Sürekli hareket halindesiniz, sürekli ibadet ve namaz, çevre ziyaretleri, geziler. Peygamberimizin gezdiği veya saklandığı mağaraya çıkacaksanız ama yaşlısınız çıkamıyorsunuz, genç olsanız rahatça gideceksiniz. Benim 10-20 yılım var deyip beklemek yerine imkân varsa biran önce gitmek gerekir.

Kutsal yolcuğa en fazla giden millet hangisi?

Genelde gördüğümüz Endonezya, Pakistan, Malezya ve biz Türkiye’den e çok giden oluyor. Bizden sonra Mısır. Oraya giden bizim ülkeden vatandaşların yaş ortalaması yaşlı. Endonezya ve Pakistan’a baktığınız zaman 20 ila 40 yaş arasındaki insanlar geliyor. Genç yaşta geliyorlar. Hatta Endonezya’da bildiğim kadarıyla Hacca gitmeyene kız vermiyorlar. En fazla düğün yapılıyor düğünden sonra baalyı gibi düşünürsek hacca gidiyorlar. Genç yaşta geliyorlar, bazen gelinlikli gelenleri görüyoruz kimi zaman.

Balayı için hacca gidilir mi?

Balayı için hac değil de umreye gidilebilir.

Türkiye’den bu şekilde talep var mı?

Bazen muhafazakâr kızlarımız ben senden mehir istemiyorum, beni umreye götür diyor. Balayı denildiği zaman insanın aklına farklı farklı şeyler gelebiliyor ama maksat olan 1 haftalık tatil süresini umrede geçirmek isteyen gençlerimiz var. Sonuçta orada da insanlar yaşıyor, orada tamamen melekleşeceksiniz diye bir şey yok. Türkiye’deki yaptığınız vazifeleri orada da yapabilirsiniz. Belli yasaklar haricinde. Bunda bir sıkıntı yok.

Dini eğitim konusunda biraz zayıf mıyız? Çünkü yüzde 98-99’u Müslüman bir ülkede bilinçsiziz…

Millet olarak okuma alışkanlığımız pek yok. İkincisi ‘biz zaten Müslüman doğmuşuz (elhamdülillah) biz her şeyi biliyoruz ve hiçbir şeyi araştırmamıza gerek yok.’ gibi  düşünceler içerisindeyiz bu en çok yanlışlardan bir tanesi. Adam Fatiha okumayı bilmiyor ama bildiğini zannederek kendisini hiçbir şekilde geliştirmiyor. Okurken bir sürü hataları var. Aslında yanlış okuyor ama o ezberlediğini zannediyor ve bir hocaya gidip de; ‘Hocam ben bu Fatiha’yı ezberledim. Beni bi dinler misiniz, yanlışım hatam var mı?’ demiyor.  Bizim insanlarımız dini konuda çok çekingen. Çünkü, ‘Yanlışım çıkarsa bu ne biçim Müslüman’ diyecekler düşüncesine kapılıp bildiklerini bir yerde onaylatmıyor. Okuyacağız, okuduklarımızı birileriyle istişare edeceğiz ve yanlışlarımız varsa meydana çıkacak ve yanlışımızı düzeltme imkanı bulacağız.

Birde Kur-an’ı Kerim’in Türkçe mealinin okunmaması konusunda bir algı var.

Türkçesi değil ama Türkçe okunuşunu okuyanlar var. Arapça okunuşunu Türkçe okuyanlar var. Bunun okunmaması gerekiyor. Eğer kişi Arapça bilmiyor ise Türkçe okunuşunu değil de Türkçe mealini okuması çok daha doğru olur. Çünkü biz Kur-an’ı ne için okuyoruz? Anlamak, öğrenmek ve onu uygulamak için okuyoruz. Bizim dilimiz Türkçe, Arapça olmadığı için Arapçasını okuduğumuz zaman anlayamayabiliriz. Anlayabilmek için Türkçe mealini okuyup, tefsirlerine bakıp onları anlamamız gerekiyor. Elbette Arapça okumakta sevaptır. Okumak için tecvitli bir şekilde Arapçasını okumak gerekir. Çünkü orada çıkarılması gereken harfler var, peltek s’, peltek olan-normal olan ‘z’ var. Mesela peltek ‘s’yi normal ‘s’ gibi okursanız anlam değişikliği oluyor. Anlam değiştiği zamanda yanlış bir şey söylemiş oluyorsunuz bilmeden. Sonuçtan kuran okumak Allah’ü Teala ile konuşmaktır. Arapçasını okumak istiyor isek öğrenmeye çalışalım ama süreçte de Türkçe mealini mutlaka okuyalım. Nasıl her şeyin bir kullanma kılavuzu var, insanlığında dünyayı kullanması için bir kılavuzdur bu. (Hasan Hüseyin KARA)