Konya
20 Eylül, 2024, Cuma
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

Hurafenin vatanı olmaz!

Hurafenin vatanı olmaz!
“Hurafe, Müslümanların inanç altyapısının yeterli olmayışındandır”Her toplumda bulunan hurafe ve bidat konusunda Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Sami Baybal, “Hurafenin vatanı olmaz. Hurafe ve bidatler ülkemizde de canlı bir şekilde yaşatılmaktadır” dedi.

“BATIL İNANIŞLAR, KİŞİLERİ DOĞRU YOLDAN AYIRIR”

Hurafe ve bidat’ın tanımını yapan ve zararları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Mustafa Sami Baybal, “Bu tür tehlikeli durumları anlamak için en başında bu kavramların dini terminolojide ki tanımlarını bilmek gerekiyor. Hurafe kelime olarak, mantıki temeli olmayan bir takım telakki ve uygulamaları din adına ileri sürülüp, ileri sürülen batıl inanç ve davranışları benimsemeyi ifade eden bir terimdir. Bidat ise, Asrı Saadet’ten sonra ortaya çıkan şer-i bir delile dayanmayan inanç, ibadet, fikir ve davranışlar hakkında kullanılan bir terimdir. Yani dini terminolojide bidat, aslında dinde olmadığı halde inanç ve ibadet alanında sonradan icat edilen inanışlar ve davranışları ifade eder. Hakikatin zıttı olan hurafe, aslı esası olmayan uydurulmuş saf ve doğru inançlar arasına katılmış bazı zaman ve mekânların uğuru ve uğursuzluğu ile ilgili dillerde dolaşan abartılmış hikâyelerden ibarettir. Batıl inanışlarda bu asılsız söylentilere inanmak ve gereğine göre hareket etmek demektir. Hurafeler toplumların ortak ve olunmaz kültürel dertleridir. Dinler tarihi araştırmaları hurafe ve batıl inanışların hemen hepsinin temelinde, ecdada bağlılık, ateş, su, orman ve ağaç gibi nesneleri kutsal kabul etmelerinin derin izlerinin bulunduğunu bildirmektedirler. Hurafe ve batıl inanışların en büyük zararı önce onlara kapılanlara dokunur. Çünkü hurafe ve batıl inanışlar, kişileri farkına vardırmadan doğru yoldan ayırır. Onlar iyi bir şey yapıyoruz diye avunurlarken bir de bakarlar ki gerek inanç olarak gerek amel ve davranış olarak inandıklarını söyledikleri dinin gerçeklerinden uzaklaşıvermişlerdir” diye konuştu.

“YOLLARIN EN DOĞRUSU MUHAMMED’İN YOLUDUR”

Dinden uzaklaşma konusunda Peygamberimizin hadisi şerifinden örnek veren Doç. Dr. Baybal, “Bu konuda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur: ‘Sözlerin en güzeli Allah’ın kitabı, yolların en doğrusu Muhammed’in yoludur.’ İşlerin en kötü ve zararlısı dinden olmadığı halde sonradan uydurulup dine sokuşturulanlardır. Böyle uydurulmuş her şey hurafedir. Her bidatte sapıklık sebebidir. Dinler tarihi alanı incelendiğinde görülüyor ki geçmişten bugüne çeşitli bölgelerde değişik coğrafyalarda yaşayan halk tabakaları ilahi dini öğreten peygamberlerinden zaman bakımından uzaklaştıkça eski dinlerinden kalma bazı inanç, ayin ve adetleri yeniden canlandırmışlardır. O kadar ki peygamberlerin bildirdiği ve öğrettiği tevhid inancından yani ‘Bir Allah’ inancından uzaklaşarak eski batıl inançlarına yeniden sapabilmişlerdir. Her yeni gelen peygamber insanları bu yanlış inançlarından uzaklaştırmak için büyük mücadele vermiştir. Fakat pakalist inançlarından kopamayan ilahi gerçekleri idrak edemeyen bazı kavimler peygamberlere karşı direnerek bu yolda gerektiğinde seller gibi kan akıtmışlardır. Çünkü insanoğlu en çok inanç ve vicdani konular üzerinde hassasiyet göstermektedir. İnsan inancının yanlış gittiği yolun tehlikeli olduğunu görse bile çoğu zaman alışkanlıklarından kolay kolay vazgeçemez. Eğer bir de bazı menfaatlerinin de yok olacağı evham ve endişesine kapılırsa daha da hassaslaşır, aklı ve gönlü iyice yatmadıkça kanaatini değiştiremez. Birtakım ihtiraslar onu daha da tutucu hale getirir ve sertleştirir. İşte bu nitelikteki insanlar peygamberlerin tebliğ ettiği ilahi dinlere daima karşı çıkmışlardır. Böylece ilahi dinleri kabul edenlerle etmeyenler arasındaki kavga tarih boyunca sürüp gitmiştir. Peygamberlerin izinden gelen gerçek din uleması, işte bu yanlış inanç ve hurafelerle mücadeleye devam etmişlerdir. Ancak her devirde ve her toplumda yanlışa ve batıla sapanlar daima olagelmiştir” ifadelerini kullandı.

“HURAFENİN VATANI OLMAZ!”

 Bu zamana kadar yaşaya gelen milletlerden mutlaka sapanların olduğunu söyleyen Baybal, “Onun için yeryüzünün en ücra köşeleri ile en merkezi coğrafyaları arasında bir fark yoktur. Hurafenin vatanı olmaz! Ve hurafe ve bidatler ülkemizde de canlı bir şekilde yaşatılmaktadır. Bunun birçok nedeni olmakla birlikte en büyük sebebi müslüman halkımızın inanç altyapısının yeterli olmayışıdır. Cahillik, bilgisizlik, birtakım menfaatleri ve ihtiraslarda bu tip hurafe ve bidatlerin yeşermesinde önemli rol oynamaktadır. Falcılık, muskacılık, cincilik, büyücülük, sihircilik gibi uğraşlar birtakım türbe ve ağaçlara çaput bağlamak, birtakım türbelerin önünde horoz kesmek, gerçek yaratanını yani Allah’ı devre dışı bırakıp sadece o türbede yatan kişiden yardım ve istimdad beklemek olması gereken işi neyse o işin olabilmesi için sadece tekke ve türbelerde yatan kişilere bel bağlamak işte bu hurafe ve bidat dediğimiz şeylerin üretimini hiç kesmeyen fabrikalarıdır. Aslında bugün bizim bidat ve hurafe dediğimiz şeyler geçmişte yaşayan kavimlerin toplulukların vazgeçilmez inançlarıdır. Dinimizin temel prensipleriyle bu hurafe ve bidatleri ayırmak için yeterli bir Kur’an ve sünnet okuması yapmak lazımdır. Yani dinimizin asıl kaynaklarına başvurmadan bu hurafe ve bidatleri ayırt etmenin imkân ve ihtimali yoktur. Çünkü Hz. Muhammed (s.a.v) in hepimizin bildiği gibi Veda Hutbesinde “Size iki şey bırakıyorum. Onlara sıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmaz yani hurafe ve yanlışa kapılmazsınız. Biri Allah’ın Kitabı olan Kur’an-ı Kerim’dir, ikincisi ise Nebi’nin Sünneti’dir .” işte biz bu iki kaynağa başvurmak yerine televizyonda, birtakım medya ve basın organlarında din adına konuşan ve aslında yeterli dini altyapısı olmayan kişilerin sözlerinden hareketle bir dini yaşantı kabul edersek bizi yanlış yollara götürür. Yani müslümanın gerçek dinin peşinde koşması lazımdır. Hurafeler ve bidatlerle bezenmiş dini yaşamanın müslümana ne bu dünyada ne de diğer tarafta hiçbir faydası yoktur. Ve maalesef bidat ve hurafelere en çok düşkün olanların başında da kadınlar gelmektedir. Onlar yapı olarak hurafe ve bidat konusunda daha zayıf durumdadırlar ve hemen her söylenen şeye kanma eğilimi göstermektedirler. Hurafe ve batıl inançların ekonomik olmaktan çok kültürel bir mesele olduğunu da göz ardı etmememiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

“PEYGAMBER’İN YAŞADIĞI ŞEKİLDE YAŞAMAK GEREKLİDİR”

Geçmiş zamanlarda yaşayan insanların hurafenin, bidatın ne kadar zararlı olduğunu bildiklerini ve halkın bu gerçekle yaşadığını belirten Baybal, “Eski bilginler hurafeyi yalan sözün en tatlı olanı diye tarif etmişlerdir. Batıl inanışlarda hurafelerin dinsel kılığa bürünmüş versiyonu denilebilir. Yani birtakım merasimler, ayinler, ibadetler ve metafizik renk taşıyan davranışlar ve uygulamalardır. Dolayısıyla hurafeler hemen hemen bütün kavimlerde, yani ilkel kabilelerden tutun en ileri dediğimiz modern toplumlara kadar yaygın olan sosyal bir olgudur. Hurafelerin ve batıl inançların insanlık tarihi kadar eski olduğunu ve insanlık tarihi ile yaşıt olduğu düşünülmelidir ki, yapılan sayısız arkeolojik kazılarda en doğudan en batıya kadar tüm eski kavimlerin bir şekilde hurafe gerçeği ile iç içe yaşadıklarını görmekteyiz. Zaten hurafe dediğimiz şey olaya bir başka açıdan da baktığımızda yaşayan ya da tarihe karışmış eski halk inançlarıdır. İşte bu eski halk inançlarıyla Cenab-ı Hakkın bize Kur’an’da bildirdikleriyle ve Peygamber (s.a.v) in sünnetleri ve hadisleri yoluyla bize aktardıklarının birbirinden iyi ayırt etmek lazımdır. Bu da ciddi bir dini alt yapı oluşturmayı gerektirir. Özellikle içinde bulunduğumuz Ramazan ayında, bidat ve hurafelerle batıl inançları bilerek ya da bilmeyerek müslümanlar da başvurabilir. Bu son derece sakıncalıdır. Ramazan Ayı’nı Peygamber (s.a.v) in yaşadığı ve tarif ettiği şekilde yaşamak ve algılamak gereklidir. Yoksa hurafelerle yani Ramazan Ayı’nı birtakım sembollerle ve yanlış boş merasimlerle doldurarak yaşamanın bizlere hiçbir faydası olmaz. Dindarlık ancak dini inanç olanı, dince kabul ve emredileni, emredildiği şekilde yerine getirmek demektir. Gerçek Allah’ tan gelendir. Unutulmamalıdır ki sağlıklı bir dini yaşayış hurafe ve batıl inançlardan uzak kalmakla mümkündür. Bunun da çaresi bütünüyle toplumu sağlıklı ve yeterli din bilgisine sahip kılmaktır” dedi. (Haber Merkezi)

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!

tokyobet-tokyobet-nerobet-tokyobet-goldenbahis-tokyobet-levabet-ngsbahis-ngsbahis-goldenbahis-ngsbahis-levabet-levabet-goldenbahis-ngsbahis-ngsbahis-tokyobet-nerobet-ngsbahis-levabet-levabet-goldenbahis-ilelebet-betibom-ajaxbet-trendbet-anadolucasino-heybet-paribahis-aresbet-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-tokyobet-tokyobet-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-nerobet-pusulabet-piabet-pusulabet-masterbetting-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-pusulabet-pusulabet-masterbetting-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-masterbetting-masterbetting-masterbetting-pusulabet-pusulabet-pusulabet-casibom-aresbet-tokyobet-tokyobet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-g�venilir casino siteleri-aresbet-Deneme Bonusu-aresbet-aresbet-deneme bonusu-