İstanbul 1994 yılına geri dönmüştür
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Batılı kredi değerlendirme kuruluşlarının İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyelerini finansal sıkıntılar sebebiyle riskli kategorisine aldığını belirterek, "Maalesef İstanbul Büyükşehir Belediyesi, adeta 1994 yılında bizim devraldığımız döneme geri dönmüştür. Rabbim 2024'e kadar İstanbul halkının yardımcısı olsun" dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya köşkünde bir televizyon kanalına açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kar yağışları sonucu yollarda yaşanan trafik sıkıntısına ilişkin değerlendirme yaptı. Kar yağışını asla bir felaket olarak telakki etmediğini bildiren Erdoğan, "Zira kuraklıkların ülkemizde ciddi manada toprağımızı tehdit ettiği ve birçok yerlerde bitki, meyve, sebze gibi sıkıntıları artık geride bıraktık. Tüm tarımda yaşanan sıkıntılar ortada, hep yağmur yağmur diye bekledik. Şimdiyse kar yağışı gelince farklı bir yaklaşım ortaya koymaya başladık. Kar yağışını engellemek elimizde değil ama karın sebep olduğu, özellikle ulaşım sıkıntılarına karşı gerekli tedbirleri almak elimizde" ifadelerini kullandı.
'İSTANBUL'UMUZU KADERİNE TERK EDEMEYİZ'
İdareyi elinde bulunduran kişilerin tüm tedbirleri almak durumunda olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu son kar yağışının etkileri anlamında maalesef özellikle İstanbul'a yakışmayacak görüntüler ortaya çıktı. İstanbul'da Belediye Başkanlığı yapmış bir insanım. İstanbul'un neresinde ne var, sıkıntıları nedir, nasıl giderilir onları da bilen birisiyim. Eğer tuzlanmayan yollarda araçlar kilometrelerce kuyruk oluyorsa herhalde bunun sorumlusu, sorumluları vardır. Vatandaşlarımız saatlerce yollarda mahsur kaldı, bunları ekranlarda izledik. Üstelik daha önceki yıllardan bir noktada daha az bir kar yağışı söz konusuydu. Buna rağmen İstanbul'da bu sorunun gereken tuzlama ve yol açma çalışmalarının yapılmamasından kaynaklandığını ilçe belediyelerinden de dinledik. Bunu yapmayanlar belli. Bu tam anlamıyla basiretsizliktir. Siz kar yağdıktan sonra tedbir alamazsınız. Kış mevsimine girerken bütün tedbirlerinizi almalısınız. Ne yazık ki daha önceki uygulamaları bile devam ettiremeyen bir yönetim elinde şu anda İstanbul. Biz, İstanbul'umuzu kaderine terk edemeyiz."
Belediyelere aktarılan kaynaklarla ilgili yalan ifadelerde bulunulduğunu söyleyen Erdoğan, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi kalkıp Cumhurbaşkanlığı'ndan veya Plan Bütçe Başkanlığı'ndan talepte bulunur, teknik incelemeler yapılır ve gereken karar alınır. Bunların ödenme süreçleri de bellidir. Şehirlerine hizmet etmek gibi bir dertleri gayretleri, kabiliyetleri olmayanlar ne diyor? 'Engelleniyoruz' söyledikleri şey bu. Burada tüm milletime böyle bir şeyin olmadığını somut rakamlarla anlatmak istiyorum. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere muhalefet belediyelerine bütçeden ayrılan paylar 2019'dan bu yana ağaşı yukarı iki kat artırılmıştır. AK Parti'ye, MHP'ye ve diğer partilere mensup belediyelere yapılan artış aynı orandadır" dedi.
'İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ 1994'E GERİ DÖNMÜŞTÜR'
İstanbul'da Belediye'nin öz gelirlerinin yok edildiğine işaret eden Erdoğan, "Giderlerin tamamı merkezi yönetimden gelen parayla karşılanmaya çalışılmıştır. Böyle olunca da işler tıkanmaya başlamış belediye hızla borç batağına saplanmıştır. Bilindiği gibi Batılı kredi değerlendirme kuruluşları CHP'li İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediyelerini finansal sıkıntılar sebebiyle riskli kategorisine almıştır. Maalesef İstanbul Büyükşehir Belediyesi adeta 1994 yılında bizim devraldığımız döneme geri dönmüştür. Rabbim 2024'e kadar İstanbul halkının yardımcısı olsun" açıklamasında bulundu.
'İRAN'A BORCUMUZ SÖZ KONUSU DEĞİL'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran'dan gelen doğal gazın kesintiye uğramasıyla ilgili soruya cevaben, "Şimdi biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi değiliz. Bizim İran'a borcumuz kesinlikle söz konusu değil. Tam aksine, bu iddialar yalandır. Cumhurbaşkanı İbrahim Bey'le de yaptığım görüşmede kendilerine söyledim. Onlar 'Bir arızadan ötürü bu işi şöyle bir 10 gün, 15 gün erteleme durumumuz olacak' dediler. Biz kendilerine daha önceden 'Bu işi hazirana kadar ertelemek suretiyle eğer bu gaz akışı devam ederse biz de bu sert geçen kışı daha rahat şartlarda geçiririz' dedik. Tabii şu anda İran'da da kış şartları çok sert, onlar da bundan dolayı bir sıkıntıları olduğunu bana ifade etti. Bütün bunlarla beraber de 'En kötü şartlarda bir 10 gün burada bir esneme yaparsak bu süreci atlatırız' dedi, Sayın Cumhurbaşkanı. Bu arada da tabii Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızdan bir ekibi gönderdik. Ayrıca BOTAŞ'tan bir ekibimiz orada. Onlar da görüşmelerini yapıyorlar. Öyle zannediyorum ki fevkalade bir durum olmadan şöyle bir 10 gün, bilemediniz 15 gün içerisinde tekrar bu akış devam edecek" açıklamasında bulundu.
Kademeli tarifenin, elektriğin verimli kullanımını teşvik etmeyi amaçladığını belirten Erdoğan, "Dar gelirli vatandaşlarımızın kullandığı elektriğin sübvanse edilmesini sağlamak. Uygulama henüz yeni başladı. Önümüzdeki günlerde kullanım verileri de takip edilecek" dedi.
'ENFLASYONLA MÜCADELE ÖNCELİĞİMİZDİR'
Enflasyonla ilgili açıklamada bulunan Erdoğan, "Salgın önlemlerinin gevşemesiyle, kesinlikle küresel enerji ve emtia fiyatlarında ciddi bir artış yaşandı. Küresel tedarik zincirlerindeki bozulmalar açık net ortada. Bütün bunlarla beraber girdi maliyetlerinde yine önemli artışlar oldu. Bu durum tabii bütün dünyada enflasyonist baskıları artırdı. Maliyet enflasyonuna yol açan bu gelişmeler, diğer ülkelerde olduğu gibi kaçınılmaz olarak ülkemizde de etkili oldu. Çoğunlukla salt ve geçici olan faktörlerin normalleşmesiyle birlikte yurt içi finansal fiyatlarda bir dengelenme söz konusu oldu. Bugün dünyanın ekonomide en büyüğü Amerika, eğer enflasyonla mücadelede bu işi başaramıyorsa, Batı'ya gelelim Batı ülkeleri bunu başaramıyorsa, burada kendi ülkemizdeki şartlara da buna göre bakmamız lazım. Bu dengelenme, 2022 yılı enflasyon görünümüne inanıyorum ben olumlu katkı sağlayacaktır. Enflasyonla mücadele önceliğimizdir. Enflasyonun olumsuz etkilerini vatandaşlarımıza asgari düzeyde yansıtmak amacıyla gerekli adımlar atılıyor. Bu adımları kararlı bir şekilde atarken para ve maliye politikalarında güçlü bir koordinasyonumuz var" diye konuştu.
'KUR KORUMALI TL MEVDUATI 203 MİLYAR LİRAYI AŞTI'
20 Aralık 2021'deki Kabine açıklamasının ardından uygulamaya konulan kur korumalı TL mevduatıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uygulamanın henüz başlarında olmamıza rağmen vatandaşlarımızın kur korumalı Türk Lirası vadeli mevduat ve katılım fonuna şu anda ilgisi muhteşem. Gayet iyi gidiyoruz. 25 Ocak 2022 tarihi itibariyle bu hesaplarda büyüklük ne biliyor musunuz? 203 milyar lirayı aşmış durumda. Bu neyi gösteriyor; vatandaşın ilgisi bu denli büyük olduğuna göre. Bu miktarın 58,6 milyar lirası da döviz hesaplarından dönüşen tutar. Bu bakiyede 187,8 milyar lira ile gerçek kişilerin payı yüzde 92,5 düzeyinde. Tüzel kişiler ise 15,3 milyar lirayla yüzde 7,5 paya sahip. Kur korumalı mevduat ve katılım hesabı ürününe ek olarak attığımız bir dizi aksiyon adımı da yakın zamanda uygulamaya girdi. Döviz kurundaki oynaklık nedeniyle fiyatlamada zorluk yaşayan ihracatçı ve ithalatçı firmalarımıza yönelik döviz satım ihaleleri düzenlenmeye başladı" açıklamasında bulundu.
'YENİ BİR KRİZE DÖNÜŞMEDEN ÇÖZÜLMESİNİ İSTİYORUZ'
Ukrayna ile Rusya arasında devam eden gerilime ilişkin bölgede bir savaşı doğru bulmalarının mümkün olmadığını aktaran Erdoğan, "Bölge bizim bölgemiz. Rusya ile Ukrayna arasındaki mevcut gerilimin yeni bir krize dönüşmeden çözülmesini istiyoruz. Bunun için elimizden gelen desteği vermeye hazır olduğumuzu tekrar söylüyorum. Devlet başkanları Putin ve Zelenski'ye de bu mesajlarımı ilettim, iletmeye de devam edeceğiz. Zira biz bölgemizde barış istiyoruz, istikrar istiyoruz. Her iki ülkenin de Türkiye'nin samimiyetinin ve iyi niyetinin farkında olduğunu düşünüyorum. İki lideri arzu ederlerse ülkemizde bir bir araya getirerek barış ortamının yeniden tesisine giden yolu açabiliriz. İki bölge ülkesinin birbiriyle savaşmasının ne taraflara ne de bölgeye bir getirisi olamaz. Bölge istikrarsızlıktan yeterince çekti, bu bize de ziyadesiyle olumsuz yansıyor. Daha fazla savaş, daha fazla acı istemiyoruz" dedi.
'SÖZLERİMİN MUHATABI SEZEN AKSU DEĞİLDİR'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sezen Aksu'nun şarkı sözleri hakkında yaptığı eleştiriyle ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
"Benim Çamlıca Camii'ndeki sözlerimin muhatabı Sezen Aksu değildir. Sezen Aksu, Türk müziğinin önemli bir ismidir, eyvallah. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçımızdır. Bu başka bir şey, bunu bir kenara koyalım. Diğer taraftan ben ülkenin Cumhurbaşkanı olarak insanımızın hangi inançtan olursa olsun dini değerlerine yani kutsalına laf edilmesine müsaade etmem. Burayı birbirinden ayırmamız lazım. Kaldı ki burada sadece Hz. Adem (a.s.) ile Havva validemiz değil aynı zamanda burada Meryem validemize de aynı şekilde burada hakaret var. Benim insanımızın kutsallarına yönelik hassas bir duruşum var. Bunu da herkes bilir. 'Dilini koparma' ifadesini bir kişinin şahsına değil, kutsallarına karşı hakarete dönük bir tavır olarak ifade ettim."
'HAKARET ETTİKLERİ TAYYİP ERDOĞAN NEZDİNDE MİLLETİN TA KENDİSİ'
Gazeteci Sedef Kabaş'ın televizyonda kendisine söylediği sözlerin ardından tutuklanmasıyla devam eden sürece ilişkin konuşan Erdoğan, şunları söyledi:
"Buradaki hakaret, her şeyden önce şahsımla ilgili değil, temsil ettiğim makama yöneliktir. Devletin, devleti yöneten Cumhurbaşkanının ve Cumhurbaşkanlığı makamının hedef alınması burada söz konusu. Biz Cumhurbaşkanlığı makamının ve millet iradesinin izzetini korumakla yükümlüyüz. Bulunduğum makam bunu gerektiriyor. Bunu ben mi söylüyorum, yok. Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 299'uncu maddesi 'Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu'nu düzenler. Bu suç, kişilere ve şerefe karşı suçlar içerisinde değil, 'Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organların Saygınlığına Karşı Suçlar' bölümünde yer alıyor. Bizim bunlara prim vermemiz söz konusu olamaz. Hukuk neyi gerektiriyorsa, sonucu ne olursa olsun burada gereği yapılacaktır. Bunun ifade özgürlüğüyle ilgili de bir alakası yoktur. Siyasette elbette eleştiri olur. Söyleyecek bir şeyim yok; ancak bu temiz bir dille olmalıdır. CHP'nin, Cumhurbaşkanına hakaret maddesinin kaldırılması teklifi, tam bir garabet. Bunlar Cumhurbaşkanlığı makamına bu milletin kendilerini getirmeyeceğini bildikleri için 'Bizim elde edemeyeceğimiz makamlara herkes istediğini saysın sövsün' istiyorlar. Yaptıkları bu. Bu makamların şerefini, saygınlığını biz bu aziz milletle birlikte koruyacağız. Hemen hemen bütün ülkelerde Cumhurbaşkanlarına, devlet başkanlarına hakaret etmek suçtur. Bu ülkenin seçilmiş iradesine de istediğiniz gibi hakaret etme lüksünüz olamaz. Bu milletin bir evladı olarak yüzde 52 oyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanıyım. Esasında bunların Tayyip Erdoğan nezdinde hakaret ettikleri milletin ta kendisidir. Millete olan nefretlerini ortaya koyuyorlar. Milletin evi dediğimiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim merkezine ahır benzetmesi de tümüyle bu aziz millete hakarettir, edepsizliktir. Muhalefetin de bu kadar ağır sözleri ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı gibi göstermesi bunların edebini siyasi ahlakını gösteriyor."
HABLEMİTOĞLU CİNAYETİNİN KATİL ZANLISI YAKALANDI
Erdoğan, Necip Hablemitoğlu cinayetinin katil zanlılarından Nuri Gökhan Bozkır'ın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Ukrayna'da bulunduğunu ve Bozkır'ın şu anda Türk yargısına hesap verdiğini söyledi.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- Kalaycı, Ulaştırma Bakanlığı’nın 2025 Bütçe görüşmelerinde konuştu
- Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplandı
- Irak'ın kuzeyinde teröristlere ait mağarada malzeme ele geçirildi
- Yılmaz: Şiddetin sebeplerini ortadan kaldırmak hedefimiz
- BAŞKAN ALTAY: “KONYA'MIZI YENİ RAYLI SİSTEM HATLARIYLA DONATMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.