Kıbrıs Türk tarafı uzlaşma yönündeki istekliliğini gösterdi
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Kıbrıs Türk tarafı uzlaşma yönündeki istekliliğini gösterdi. Şimdi top kesin olarak Kıbrıs Rum tarafındadır." dedi
DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu, "Müzakere edilmiÅŸ bir çözüm her iki tarafın ödün vermesine dayalı olacaktır. Kıbrıs Türk tarafı uzlaÅŸma yönündeki istekliliÄŸini gösterdi. Åžimdi top kesin olarak Kıbrıs Rum tarafındadır." dedi.
ÇavuÅŸoÄŸlu, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) gazetesi Fileleftheros'a verdiÄŸi röportajda, gündemi deÄŸerlendirdi.
Yayımlanan mülakatta Türkiye'nin bölgede oynadığı rolü deÄŸerlendiren ÇavuÅŸoÄŸlu, "Türkiye önde gelen bir insani yardım donörü, aktif bir güvenlik saÄŸlayıcısı ve giriÅŸimci ve insani bir aktördür. Hedefimiz, bir barış ortamında güvenli, emniyetli ve refah içinde yaÅŸamaktır. Çok ÅŸeyler baÅŸardık ve dahasını da baÅŸarmak arzusundayız." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin dünya genelinde ekonomik refah düzeyi geniÅŸ çapta saygı görmüÅŸ bir G20 ülkesi olduÄŸunu vurgulayan ÇavuÅŸoÄŸlu, "Temel ilkemiz, 'Yurtta Barış Dünyada Barış'tır. Yurtta ve dünyada refahı da buna katarsanız, o zaman hedeflerimizi ve politikalarımızı daha iyi anlayacaksınız." dedi.
"Türkiye, savaÅŸtan kaçan yaklaşık üç milyon Suriyeli için güvenli bir bölgedir"ÇavuÅŸoÄŸlu, Türkiye'nin bölgedeki birçok zorluÄŸun çözümüne olumlu katkıda bulunduÄŸunu belirterek, "Türkiye, savaÅŸtan kaçan yaklaşık üç milyon Suriyeli için güvenli bir bölgedir ve halihazırda onlar için 25 milyar dolar harcamıştır. Ä°nsani yardımlar konusunda, dünyadaki en cömert ulus haline geldik. Geçen sene Türkiye'de düzenlenen Dünya Ä°nsani Zirvesi bu gerçeÄŸin kabul gördüÄŸünün bir göstergesidir. Türk diplomasisi ayrıca Suriye'deki anlaÅŸmazlığa barışçıl bir çözüm bulma çalışmalarında çok aktiftir." sözlerini kaydetti.
"PKK/YPG ve FETÖ terörüne karşı mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor"Türkiye'nin hem normatif hem de operasyonel seviyelerde terör felaketiyle mücadelede öncü bir rol oynadığını belirten ÇavuÅŸoÄŸlu, "Bir yandan, medeniyetlerin çatışması görüÅŸüne karşı çıkan bir dünya görüÅŸünü benimsiyoruz. Aynı zamanda Türkiye, 2 bin kilometrekare Suriye toprağını teröristlerden temizleyerek DEAÅž gibi terör örgütleriyle nasıl mücadele edileceÄŸini göstermiÅŸtir. PKK/YPG ve FETÖ terörüne karşı mücadelemiz de kararlılıkla devam etmektedir." dedi.
Bu adımların Türkiye'nin bölgesel güvenliÄŸe ve istikrara somut katkılarının örneklerinden sadece birkaçı olduÄŸunu belirten ÇavuÅŸoÄŸlu, "Ancak esas nokta açıktır: Türkiye'nin giriÅŸimci ve insani politikası bölgede olumlu bir etki yaratmaktadır. Bir yandan barış ve refah dinamiklerini güçlendirirken, yıkıcı politikalara ve taraflara karşı durmaktadır. Nihai hedefimiz, bölgesel bir barış ve istikrar toplumu ve Olimpiyatlara yakışan bir birlik ruhu oluÅŸturmaktır." diye konuÅŸtu.
"Türkiye Kıbrıs'ta çözüm sürecine tam destek vermeye kesinlikle devam edecek"Bakan ÇavuÅŸoÄŸlu, Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye'nin rolüne iliÅŸkin bir soruya, 1960 Ortaklık Devleti'ni kuran antlaÅŸmaların beÅŸ tarafı bulunduÄŸunu hatırlatarak, "Dolayısıyla Ada'da ortaya çıkacak yeni durumun hayata geçirilmesi hususunda ortak bir sorumluluÄŸumuz vardır. Åžu anda adadaki iki tarafın yapması gereken, üç garantör devletle birlikte kapsamlı bir çözüme ulaşılabilmesini teminen yeterli ilerleme saÄŸlamaktır. Türkiye, adada adil ve kalıcı bir kapsamlı çözümün tesisi için daima azami gayret göstermiÅŸtir. Herkesin üzerine düÅŸeni yapması halinde, olumlu ve yapıcı bir rol oynamaya devam edeceÄŸimiz hususunda müsterih olunuz." yanıtını verdi.
Kıbrıs Rumları 2004'te Annan Planı'nı reddettiÄŸinde CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın Kıbrıs meselesinin çözümünde hep "bir adım önde" olma sözü verdiÄŸini vurgulayan ÇavuÅŸoÄŸlu, Türkiye'nin Kıbrıs Türk tarafını müzakerelerde yapıcı duruÅŸlarını muhafaza etmeleri için sürekli teÅŸvik ettiÄŸini belirtti.
Mevcut sürecin ilk defa baÅŸladığı 2008'den bu yana farklı Kıbrıs Türk liderlerinin çözüme yönelik siyasi iradeyi sürdürdüÄŸüne dikkati çeken ÇavuÅŸoÄŸlu, bu konuda Türkiye'nin desteÄŸinin ve yapıcı teÅŸvikinin yadsınamayacağını aktardı.
Türkiye'nin, liderlerin müzakereleri tekrar canladıran 11 Åžubat 2014 tarihli Ortak Açıklamasının sonuçlandırılmasına da katkıda bulunduÄŸunu belirten ÇavuÅŸoÄŸlu, bugüne kadar gelinen süreci ÅŸöyle anlattı:
"Her iki tarafın müzakerecilerinin, o ay içinde Atina'ya ve Ankara'ya karşılıklı ziyaretler düzenlenmeleri bizim fikrimizdi. Esasen, müsteÅŸar düzeyinden daha üst bir düzeyde kabul edilmelerini de tercih ederdik. Türkiye ve Yunanistan baÅŸbakanlarının adanın önce güneyine, sonra kuzeyine ortak üst düzey ziyaretler düzenlemelerini sürekli teklif eden de yine Türkiye'ydi. AKEL Genel Sekreteri Sayın Kyprianou'yu Ocak 2016'da Ä°stanbul’da bizzat kabul ettim. Kendisiyle Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde birlikte çalıştım ve iyi arkadaşımdır. Aynı ziyaret sırasında, o zamanki baÅŸbakanımız da kendisini kabul etti. Sonuncusu ve en önemlisi, hem Cenevre'de geçtiÄŸimiz ocakta düzenlenen Kıbrıs Konferansı'nda hem de Mont Pelerin'deki takip eden çalışma grubu toplantılarında çok yapıcı bir tutum sergiledik. Yani gerçekler herkesin göreceÄŸi ÅŸekilde ortada. Sonuç olarak, Annan Planı da dahil olmak üzere on yıllar boyunca BM himayesindeki sayısız çözüm giriÅŸimini reddeden Kıbrıs Türkleri veya Türkiye deÄŸil, Kıbrıs Rumları olmuÅŸtur. Kıbrıs Rum tarafını, Kıbrıs Türklerini eÅŸit siyasi ortakları olarak görmekten alıkoyan nedir? Uygulanabilir ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşılması önemli deÄŸil midir? Biz Türkiye olarak çözüm sürecine tam destek vermeye kesinlikle devam edeceÄŸiz."
"Çözüm bulunamamasının asıl nedeni Kıbrıs Rum tarafındaki siyasi irade eksikliÄŸidir"Bakan ÇavuÅŸoÄŸlu, her zaman Türk tarafının Kıbrıs Rumlarının bir adım önünde olduÄŸu yönündeki beyanlarının kendisine hatırlatılması ve neden bir çözüm bulunamadığı sorusu üzerine, çözüm sürecinde sayısız giriÅŸimin gerçekleÅŸtiÄŸini belirtti.
ÇavuÅŸoÄŸlu, "Kıbrıs meselesine henüz çözüm bulunamamasının asıl nedeni, Kıbrıs Rum tarafındaki siyasi irade eksikliÄŸidir. Kıbrıs Rum yönetiminin çözüme yönelik giriÅŸimleri kabul etmeyi devamlı olarak reddetmesinin bizde yarattığı derin hayal kırıklığını anlayabilirsiniz. Eski DışiÅŸleri Bakanlarınızdan Sayın Rolandis, yaklaşık 10 yıl önce, Kıbrıs Rum tarafının reddettiÄŸi tekliflerin uzun bir listesini içeren bir makale yayınladı. 1958 Macmillan Planı, 1964 Acheson Planı, 1975 Ä°ki Toplumlu Düzenleme, 1983 Perez de Cuellar Göstergeleri, Boutros-Ghali'nin 1992 Fikirler Dizisi, 2004 Annan Planı bunlardan sadece birkaçı. Åžu anda liste daha da uzun. Türkiye çözüme ulaşılması için elinden geleni yapmaktadır. Ancak ne pahasına olursa olsun çözüm peÅŸinde olduÄŸumuzu da düÅŸünmeyin. Kanaatimce, Kıbrıs Rum tarafının durumu sürekli yanlış yorumladığı nokta da bu. Müzakere edilmiÅŸ bir çözüm her iki tarafın ödün vermesine dayalı olacaktır. Kıbrıs Türk tarafı uzlaÅŸma yönündeki istekliliÄŸini gösterdi. Åžimdi top kesin olarak Kıbrıs Rum tarafındadır."
"Bir gram önlem, tedavi yoluna gitme durumunda kalmaktan iyidir"Bakan ÇavuÅŸoÄŸlu, çözümün önündeki ana engellerden biri olarak Türkiye'nin adadaki askeri varlığının gösterilmesine ve "Çözüm istiyorsanız, neden Türk ordusunu çekmiyorsunuz? Kıbrıs meselesine iliÅŸkin olarak askerin çekilmesi ve garantilerin kaldırılmasını içeren bir anlaÅŸmayı kabul ediyor musunuz?" ÅŸeklindeki soruya ise, "Bir gram önlem alınması, daha sonra tedavi etme yoluna gitme durumunda kalınmasından daha iyidir." yanıtını verdi.
Türkiye'nin öncelikle her ÅŸeyin yolunda gittiÄŸinden emin olmak zorunda olduÄŸunu vurgulayan ÇavuÅŸoÄŸlu, "Çünkü bunun alternatifi, uzun vadede pek çok sorunun yaÅŸanması anlamına gelebilir. Türk askerinin orada bulunmasının bir sebebi var. 1963-1974 yılları arasında Kıbrıs Rumları 1960 Ortaklık Devletini yıkmış, Kıbrıs Türklerine karşı etnik temizlik faaliyetlerini baÅŸlatmış ve Enosis'i gerçekleÅŸtirmeye çalışmışlardır. Ada’da dökülen kan, ancak Türkiye'nin müdahalesinin ardından son bulmuÅŸtur. Ayrıca, Güney Kıbrıs'a demokrasiyi esasen yeniden getiren geliÅŸmenin de Türkiye'nin müdahalesi olduÄŸunu hatırlatmak isterim." diye konuÅŸtu.
Kıbrıs meselesinin dostane bir ÅŸekilde çözümüne yönelik tüm giriÅŸimlere darbe vuranın, 1963-1974 olaylarına iliÅŸkin hafıza kaybı olduÄŸunu belirten ÇavuÅŸoÄŸlu, "Ada'nın kuzey tarafında Türk güçlerinin bulunması, 40 yılı aÅŸkın bir süredir yeni çatışmaların patlak vermesini engellemiÅŸtir. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki kamuoyu yoklamaları, Kıbrıs Türklerinin büyük çoÄŸunluÄŸunun Türk garantilerini içermeyen bir çözümü kabul etmeyeceÄŸini açıkça göstermektedir. Kıbrıs Rumlarının sebep olduÄŸu geçmiÅŸ travmalar göz önünde bulundurulduÄŸunda, onları kimse suçlayamaz. Açıkçası, bu tür olayların tekrarını önlemek için gerekli tedbirler alınmadığı müddetçe hiçbir uzlaÅŸma sürdürülebilir olamaz." ifadesini kullandı.
Mevcut garanti ve ittifak antlaÅŸmalarının Ada'nın gelecekteki istikrarı için saÄŸlam bir çerçeve oluÅŸturduÄŸunu belirten ÇavuÅŸoÄŸlu, gelecekteki bir ortaklık devletinde, anayasal düzene ve Kıbrıs Türklerinin siyasi eÅŸitliÄŸine saygı duyulduÄŸu müddetçe Türkiye'den korkmayı gerektirecek bir durumun olmayacağını belirtti.
ÇavuÅŸoÄŸlu, "DoÄŸu Akdeniz'de günümüzde çok sayıda güvenlik sınaması vardır. Bu nedenle Ada'daki Türk askeri mevcudiyeti, dış tehditlere karşı ihtiyaç duyulan güvenliÄŸi tüm Ada için saÄŸlamaya devam edecektir." dedi.
"Enosis kararı tüm endiÅŸeleri haklı çıkarıyor"Bakan ÇavuÅŸoÄŸlu, Rum Parlamentosunun aldığı "Enosis" kararına Türk tarafının verdiÄŸi tepkiye dair soruya ise, "CumhurbaÅŸkanı Sayın Akıncı'nın defalarca söylediÄŸi gibi, kimse Kıbrıs Rumlarının çoÄŸunluÄŸunun Enosis istediÄŸini düÅŸünmüyor. Konu bu deÄŸil. Mesele, aşırı saÄŸcı ELAM (Rum Ulusal Halk Cephesi) gibi bir partinin parlamentonuzu gasp etmesine izin verilmesidir." yanıtını verdi.
Kıbrıs Türklerinin iki tarafın siyasi eÅŸitliÄŸini temel alan kapsamlı bir çözümü müzakere ettiÄŸine, yeni bir ortaklığa yönelik iyi niyetle çalıştığına, yaklaşık 50 yıllık bir müzakere süreci sonrasında bile, böyle bir ortaklık konusunda umudunu yitirmediÄŸini dikkati çeken ÇavuÅŸoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti:
"Ve sonra, bu son turdaki iki yıllık müzakerelerin ardından, bu kadar çok ilerlemenin ardından, Kıbrıs Konferansı'nın ardından, müstakbel ortağınız aniden devlet okullarında Enosisi anmak istediklerini beyan ediyor! Bunun sizin kulağınıza nasıl geldiÄŸini bilmiyorum ancak Kıbrıs Rum tarafının niyetlerine iliÅŸkin hiçbir teminat vermiyor. Tam aksine, tüm endiÅŸeleri haklı çıkarıyor. Kıbrıs Türkleri ne düÅŸünmeli? Gerçekten böyle bir hareketin karşılıklı güven ve itimadı güçlendirdiÄŸini düÅŸünüyor musunuz? Hayır, Kıbrıs Rum tarafı imkansız Panhellenik bir rüyanın anısını canlı tutmak yerine okul çocuklarına Ada'yı Kıbrıs Türk ortaklarıyla paylaÅŸma yollarını öÄŸretmelidir. Ä°laveten de Kıbrıs’ta yaÅŸanan tüm acıların temelinde zaten Enosis güdüsünün yattığını hatırlayın."
"Kapsamlı bir çözüm, kazan-kazan durumunu beraberinde getirecektir"ÇavuÅŸoÄŸlu, "Neden dört özgürlük konusunda ısrar ediyorsunuz, bu sizin Avrupa BirliÄŸiyle olan iliÅŸkinizle alakalı deÄŸil, neden Kıbrıs sorunu kapsamında tartışılmalı?" ÅŸeklindeki soruyu ise, "Ä°kimiz de Kıbrıs'ın çok özel bir mesele olduÄŸunu biliyoruz. Yönetiminizin herhangi bir diÄŸer AB üyesine benzediÄŸine gerçekten inanıyor olamazsınız." diye yanıtladı.
1960 Cumhuriyeti kurulduÄŸunda, Yunanistan ve Türkiye arasında, Kıbrıs Rumları ve Kıbrıs Türkleri arasındaki iç dengeyi yansıtan dış bir denge kurulmasına önem verildiÄŸini belirten ÇavuÅŸoÄŸlu, "Yunanistan ve Türkiye, ortaklık Cumhuriyeti'nde en ziyade müsaadeye mazhar devlet statüsünden yararlanmaktaydılar. Annan Planı’nı reddetmenize raÄŸmen 2004'te tek taraflı olarak AB üyeliÄŸine alındınız, ancak bu talihsiz durum Kıbrıs meselesinin temel parametrelerinin deÄŸiÅŸtiÄŸi anlamına gelmemektedir. Ada'yla sınırlı kalmak koÅŸuluyla Türk ve Yunan vatandaÅŸlarına eÅŸit muamele saÄŸlanması, Kıbrıs'taki iki anavatan arasında dış dengenin korunması için halen gereklidir. Ayrıca çözümün sürdürülebilmesi için de ekonomik bir gereklilik arz etmektedir. Bu nedenle, kapsamlı çözüm bir parçası olmak zorundadır. Bunun baÅŸka bir yolu yoktur." ifadesini kullandı.
Bakan ÇavuÅŸoÄŸlu, Kıbrıs'ta çözüm ihtimalinin ne kadar mümkün olduÄŸu ve hangi faktörlere baÄŸlı olduÄŸu ÅŸeklindeki soruya, geçmiÅŸteki tüm çözüm giriÅŸimlerini kimin reddettiÄŸinin hatırlanması gerektiÄŸini vurgulayarak ÅŸöyle yanıt verdi:
"Kıbrıs Türkleri, Türkiye’nin desteÄŸiyle, sürekli olarak adil ve kapsamlı bir çözüme varmaya çalışmıştır. Kıbrıs Türk tarafı gibi Türkiye de Kıbrıs'ta çözüme ulaşılmasını samimiyetle arzu etmektedir. Amaçlarımız aynıdır. Yeni bir ortaklık yönünde iyi niyetli çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ada'yı barış, istikrar, iÅŸbirliÄŸi ve ekonomik refah sahasına dönüÅŸtürmek istiyoruz. Bugün, Ada'daki mevcut statüko her iki taraf için de kabul edilemezdir. Etnik gerilimlerin olmadığı yeni, müreffeh bir Kıbrıs’ın ilgili tüm taraflarca memnuniyetle karşılanacağına inanıyoruz. Bu nedenle Kıbrıs Rum tarafında halen siyasi iradenin olmaması bizi ÅŸaşırtıyor."
Çözüm için fırsat penceresinin hızla kapandığını ve 50 yıllık müzakerelerin ardından bu sürecin son ÅŸans olduÄŸunu belirten ÇavuÅŸoÄŸlu, "Kapsamlı bir çözüm, kazan-kazan durumunu beraberinde getirecektir. Ama daha açık konuÅŸmama müsaade edin: Kıbrıs Rumlarının bir adım ileriye gitmeyi istememeleri nedeniyle müzakerelerinin baÅŸarısız olması halinde, hangi tarafın daha fazla kayba uÄŸrayacağını siz deÄŸerlendirmelisiniz. Sonuç olarak, Kıbrıs Türkleri, Türkiye’nin dostluÄŸunu ve desteÄŸine sahip olmaya her zaman devam edecektir. Bu nedenle belki de Kıbrıs Rum liderleri, rasyonel ve soÄŸuk kanlı bir çıkar-maliyet analizi yapmaya zaman ayırmalı ve hangi hareket tarzının kendilerine uzun vadede faydalı olacağına karar vermelidir. Ayrıca, su ve elektrik alanında baÄŸlantı saÄŸlanması ne zamandır kötü bir ÅŸey? EÄŸer kötü bir ÅŸeyse, dünyadaki ulus devletlerin yarısı birbirleriyle iÅŸbirliÄŸi yapmaya son vermelidir." ÅŸeklinde konuÅŸtu.
"Çözümün ardından da anavatan olmaya devam edeceÄŸiz"Türk tarafının temmuz ayından önce yeni bir Kıbrıs konferansı arayışında olup olmadığı sorulan ÇavuÅŸoÄŸlu, "Yeni bir Kıbrıs Konferansı’nın düzenlenmesi, sadece ilk dört müzakere baÅŸlığında, yani "Yönetim ve Güç Paylaşımı, AB, Ekonomi ve Mülkiyet" konularında Ada'da devam etmekte olan görüÅŸmelerde yeterli ilerleme kaydedilmesi durumunda mantıklı olacaktır. Böyle bir ilerleme saÄŸlanmazsa, ikinci bir konferansın herhangi bir sonuç doÄŸuracağını düÅŸünmüyoruz." dedi.
ÇavuÅŸoÄŸlu, "Suçlama oyunu mu baÅŸlatıldı?" sorusuna ise, "Türkiye ve Kıbrıs Türkleri iyi niyetli ve yapıcı çalışmalarına devam edecektir. Uygulanabilir bir çözüm için her türlü çabaya hazırız. Oyunu adilane oynamayı tercih ediyoruz. Suçlama oyunları, saklı gündemleri olanlar içindir." yanıtını verdi.
Bakan ÇavuÅŸoÄŸlu, "Türkiye'nin çözüm sürecinin ardından Kıbrıs'ta rol oynayacağını düÅŸünüyor musunuz?" ÅŸeklindeki soruya ise, "Tabiatıyla. Çözümün ardından da anavatan olmaya devam edeceÄŸiz ve garanti sistemi yoluyla adanın güvenliÄŸini kuvvetlendirmeyi sürdüreceÄŸiz. Bu nedenle, Yunanistan gibi, bizim de her zaman Kıbrıs'la özel bir iliÅŸkimiz olacaktır. Ve ekonomik olarak da yeni ortaklık, Türkiye’nin dostluÄŸundan ve iÅŸbirliÄŸinden büyük fayda saÄŸlayacaktır. Size sadece iki örnek vereyim. Tüm Ada’nın gereksinimlerinin üzerinde bir miktarda suyu temin edebiliriz. Ve Türk limanları Kıbrıs Rumlarının gemilerine açıldığında, yeni nakliye yolları ortaya çıkacaktır ve ticaret hacimleri artacaktır. Türkiye’nin dostluÄŸunun öneminin ve faydalarının daha iyi anlaşılacağını umuyorum." yanıtını verdi.
"Ä°yi niyetin bir ödülü olduÄŸu gibi, uzlaÅŸmazlığın da bir bedeli var"ÇavuÅŸoÄŸlu, "enerji konularının barış veya savaÅŸ için katalizör olup olmayacağı" yönündeki soruyu ise hakkaniyetli bir çözüm elde etmek amacıyla, karşı veya komÅŸu kıyılardaki devletler arasındaki kıta sahanlığının sınırlandırılmasının anlaÅŸma ile gerçekleÅŸtirilmesi gerektiÄŸi ÅŸeklinde yanıtladı.
ÇavuÅŸoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti:
"Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, bu temel uluslararası hukuk ilkesine aykırı hareket etti ve Türkiye'nin kıta sahanlığını ihlal edecek ÅŸekilde tek taraflı olarak deniz yetki alanlarını ilan etti. DoÄŸu Akdeniz'deki hayati önemi haiz menfaatlerine meydan okunurken Türkiye'nin öylece oturup izlemesini mi bekliyordunuz? Ä°ÅŸbirliÄŸi konusuna gelince, size ÅŸunu hatırlatayım: Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rumlarını defalarca Ada'nın doÄŸal kaynaklarından ortak bir ÅŸekilde istifade etmeye davet etti. ÖrneÄŸin, bir geçici komisyon ve olası gelirler için bir emanet hesabı oluÅŸturulmasını önerdiler. Ancak sizin tarafınız halen onların Ada'nın ortak sahipleri olduÄŸunu kabul etmeyi reddediyor. Ve bu ÅŸekilde davrandığınız müddetçe, tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerinizde zorluklarla karşılaÅŸacaksınız. Kıbrıs Rum tarafının kapsamlı bir çözümün, aynı zamanda, adanın hidrokarbon kaynaklarını özgürce keÅŸfetme ve kullanma imkanını beraberinde getireceÄŸinin farkına varması gerekiyor. Ä°yi niyetin bir ödülü olduÄŸu gibi, uzlaÅŸmazlığın da bir bedeli var. Genel olarak da, enerjiyi iÅŸbirliÄŸi için bir araç olarak algılıyoruz. Bununla birlikte, enerji tek başına devam etmekte olan bir uyuÅŸmazlığı çözüme dönüÅŸtüremez. Kıbrıs meselesi deÄŸinilen sorunun tipik bir örneÄŸidir."
Bakan ÇavuÅŸoÄŸlu, "Türkiye’nin Ege'de veya Kıbrıs'ta sıcak bir geliÅŸme peÅŸinde olduÄŸuna iliÅŸkin endiÅŸeler var, bu Türkiye'nin mantığı dahilinde midir? Türkiye'nin Yunanistan ve Kardak'ta sıklıkla yaÅŸanan ihlallerdeki amacı nedir?" sorusuna ise, "Bu endiÅŸeler tamamen asılsızdır. Türkiye kimseyi kışkırtmamaktadır. Aksine, provokasyonlara cevap veriyoruz. Adanın genelindeki hidrokarbon faaliyetlerinizi örnek alalım. Bu tek taraflı faaliyetlerin, adanın ortak sahipleri olan Kıbrıs Türk halkının doÄŸal kaynaklar üzerindeki asli haklarını gözardı ettiÄŸini sürekli vurguluyoruz." cevabını verdi.
Önceki yıllarda benzer faaliyetlerin kapsamlı çözüm müzakerelerinin baÅŸarısız olmasına yol açtığını hatırlatan ÇavuÅŸoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:
"Bununla birlikte Kıbrıs Rum tarafı halen hidrokarbon ÅŸirketleriyle keÅŸif ve kullanım anlaÅŸmaları yapmayı tercih ediyor ve temmuzda sondaj yapılmasında ısrar ediyor. Sonra da Kıbrıs Türkleri harekete geçmek durumunda bırakılınca birden endiÅŸe beyan etmeye baÅŸlıyorsunuz. Ancak size az önce söylediÄŸim gibi, Kıbrıs Türkleri ortak hidrokarbon faaliyetlerinde iÅŸbirliÄŸi yapmak için farklı yollar önerdi ve sizin tarafınız bu giriÅŸimleri reddetti. Sonuç olarak, amaç gerginliÄŸe yol açmak deÄŸil. Size verilen mesaj yeterince açık olmalı. Ada’da ve bir bütün olarak DoÄŸu Akdeniz’de kapsamlı bir çözümün getirebileceÄŸi kazan-kazan temelli ekonomik iÅŸbirliÄŸi olasılığını nihayetinde kavramak durumundasınız. Adımlarınızı bu hedefi aklınızda tutarak planlamalısınız. Sanki Kıbrıs Türklerinin bu doÄŸal kaynaklara iliÅŸkin hiç talebi yokmuÅŸ gibi tek taraflı giriÅŸimlerde bulunmak sizi hiçbir yere götürmeyecek. Gerçekten yeni bir ortaklık istiyorsanız, paylaÅŸmaya razı olmalısınız."
Türkiye'nin bölgede geniÅŸ ve geliÅŸmekte olan bir pazar olduÄŸunu ve enerji kaynaklarının Avrupa'ya taşınmasında en kısa ve en güvenli rota olduÄŸunu vurgulayan ÇavuÅŸoÄŸlu, "Biz bölgedeki herhangi bir enerji projesini üç kritere dayalı olarak olumlu yönde deÄŸerlendirmeye hazırız. Öncelikle, öngörülen proje ekonomik açıdan uygulanabilir olmalıdır. Ä°kinci olarak, tüm taraflara kazan-kazan çözümleri getirmelidir. Son olarak, proje bölgede ve ötesinde barış ve istikrara katkıda bulunmalıdır." ifadesini kullandı.
"Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm Türk-Yunan iliÅŸkilerine olumlu yansıyacak"Kıbrıs sorununun Türkiye Yunanistan iliÅŸkilerine etkilerini deÄŸerlendiren ÇavuÅŸoÄŸlu, "Yunanistan ve Türkiye arasındaki iliÅŸki, bölgede güvenlik ve istikrarın saÄŸlanmasında her zaman önemli olmuÅŸtur. Yunanistan'la iliÅŸkilerimizi olumlu bir gündemle sürdürüyoruz." dedi.
ÇavuÅŸoÄŸlu, "Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüm Türk-Yunan iliÅŸkilerinde kesinlikle olumlu bir etki yaratacaktır." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin AB'ye katılım sürecine iliÅŸkin soruyu yanıtlayan ÇavuÅŸoÄŸlu, ÅŸunları kaydetti:
"AB üyeliÄŸi bizim için hala bir öncelik. 1963 Ortaklık AnlaÅŸması'na dayanan AB ile olan iliÅŸkilerimiz, Gümrük BirliÄŸi ve katılım müzakereleri gibi birçok önemli katmandan oluÅŸmaktadır. Türkiye’nin vicdanı rahattır. 60 yıldır, katılıma giden yolda çok çalıştık. Ancak, AB tarafının çifte standardı, diyaloÄŸu yıprattı ve Türk kamuoyundaki hayal kırıklığını arttırdı. Her zaman, katılım müzakerelerinin tamamen teknik bir temelde yürütülmesi gerektiÄŸinin ve siyasi tıkanmaların bundan böyle engel teÅŸkil etmemesi gerektiÄŸinin altını çizdik. AB'nin taahhütlerini yerine getirmesini ve güven krizinin üstesinden gelmek için olumlu somut adımlar atmasını bekliyoruz."
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z
- 0SEVDÄ°M
- 0ALKIÅž
- 0KOMÄ°K
- 0Ä°NANILMAZ
- 0ÃœZGÃœN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.