KTO Karatay’dan, çocuk kaçırma ve istismar raporu
KTO Karatay Üniversitesi çocuk kaçırma, taciz ve cinsel istismar olaylarıyla ilgili rapor hazırladı. Raporda, çocuk kaçıranların genellikle çocukluğunda aile içi şiddete maruz kaldığına ve olayları engellemek için aile ve topluma düşen görevlere dikkat çekildi
Son zamanlarda ülkemizin en büyük sorunlarından biri olarak karşımıza çıkan çocuk istismarı, çocukların psikolojik ve fiziksel gelişimine olumsuz etkileri ve bu durumun bilinmesi toplumun bilgilendirilmesi büyük bir önem taşıyor. Sıklıkla gündeme gelen çocuk kaçırma olayları ile ilgili olarak, KTO Karatay Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü ve KTO Karatay Üniversitesi Çocuk Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (KARÇEM) iş birliği ile bir öneri raporu hazırlandı. Raporda, çocuk kaçıranların genellikle çocukluğunda aile içi şiddete maruz kaldığına ve olayları engellemek için aile ve topluma düşen görevlere dikkat çekildi. KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşerî Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kamil Alptekin, soruna yönelik istatistiklere dikkat çekerek şu açıklamalarda bulundu: “Sorun, yeni olmamakla birlikte görsel ve yazılı medya organlarınca görünür hale gelmiştir. Sorun, medyanın eleştiriye açık haber anlayışına veya tekil sapma davranışa indirgenemeyecek büyüklüktedir. TÜİK verilerine göre 2008 yılından bu tarafa güvenlik birimlerine bildirilen kayıp çocuk sayısı 105 bini geçmiştir. Konya’da Adli makamlarca, Türk Ceza Kanunu’nun 234. Maddesinde ifadesini bulan “Çocuğun Kaçırılması ve Alıkonulması” suçuna dair son on yılda 4 bin 140 dosya açıldığı bildirilmiştir. Türkiye’de kayıp çocuk olayları, özellikle büyük şehirlerde ve yoğun göç alan şehirlerde daha fazla görülmektedir. Çocuk kaçırılma olayları; taciz, ihmal ve istismar davranışları iç içe geçmiş karmaşık bir görüntü çizmekte, normal dışı davranış olmanın yanı sıra sosyolojik, ekonomik, hukuki ve ahlaki boyutlar da içermektedir. Hızlı toplumsal değişim içerisinde; bireyselliğin artması, evlilik ve karşı cins ilişki kalıplarındaki değişimler, görsel ve yazılı kitle iletişim araçlarıyla cinselliğin yüceltilmesi, toplumsal sorumluluk, yardımlaşma ve dayanışma ruhunun giderek zayıflaması, toplumu bir arada tutan değer yargılarındaki aşınma gibi pek çok sosyal olgu bu tür sapma davranışlarının birer hazırlayıcısı olabilir mi? Soruna yönelik çok yönlü bakış açısı ve sorgulama arka planda duran büyük resmi görmemizi kolaylaştıracaktır.”
“YENİ HİZMET MODELLERİ GELİŞTİRMEYE İHTİYACIMIZ VAR”
Prof. Dr. Alptekin, çocuk kaçırma olaylarının önüne geçebilmek için şu önerilerde bulundu. Alptekin, “Böylesine karmaşık ve sonuçları ağır olan bir soruna yaklaşım ve müdahaleyi düşünürken elbette önleyici ve koruyucu nitelikte çalışmalara öncelik verilmelidir. Çocuktan çok şey beklemek ve ona yüklenmek yerine anne-babalar, hatta öğretmenler önleyici ve koruyucu çalışmaların odağında olmalıdır. Faillere yönelik bir risk grubu çalışması tüm zorluklarına rağmen başlatılmalıdır. Çocuklara, ergenlere ve ailelere sunulan danışmanlık hizmetleri için sosyal hizmet merkezlerinden bağımsız kurumlara ihtiyaç vardır.”dedi
“ÇOCUK KAÇIRANLAR, ÇOCUKLUĞUNDA AİLE İÇİ ŞİDDETE MARUZ KALMIŞ OLABİLİR”
KARÇEM Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Hatice Yalçın, çocuğun ailedekilerle her konuyu konuşabilmesi ve çocuğun fikirlerine saygı duyulması gerektiğine vurgu yaparak “Ebeveynler sadece iyi dokunuş-kötü dokunuş, özel bölgelerin öğretimi, ‘hayır’ demeyi öğretmekle kalmamalı. Ebeveynler çocuğa yönelik türü ne olursa olsun şiddet içeren davranışlardan uzak durmalı; aşağılamadan ve alay etmeden çocukla konuşmalıdır. Çocuk kaçırma ya da istismar davranışını sergileyenler, daha çok çocukluğunda aile içi şiddete maruz kalanlardır; anne babasıyla sağlıklı iletişim kuramayanlar, özsaygısı gelişmeyen kişilerdir. Cinsel istismarcıların yarısı, cinsel istismara uğramış ve kötü bir çocukluk geçirmiş olan kişiler arasından çıkmaktadır” açıklamalarında bulundu.
“ÇOCUKLARA ALO 183, ALO 150 BİMER HATTINI ÖĞRETİN”
Dr. Öğr. Üyesi Yalçın, “Kötü niyetli olanların el atabileceği zayıf halka çocuklarımız olabiliyor. Bu nedenle ailenin çocuğuna sevgi ve güven vermesi, ilgilenmesi ve her konuda çocukla konuşabilmesi çok önemli. Her yaştaki çocuğa ALO 183 Kadın ve Çocuk Sorunları Hattı ile ALO 150 BİMER Hattını öğretin” diye aileleri uyardı. Çocuklara mahremiyet eğitimini doğru vermek için aile danışmanlığının yaygınlaştırılması ve etkin hale getirilmesi gerektiğini belirten Yalçın, “Ailede tutarsızlık, baskıcı ortam veya aşırı hoşgörü varsa ve gelişim dönemlerine uygun sorumluluklar verilerek yaşam becerisi geliştirilmediyse çocuklar problem çözemez, doğru karar veremez. Böyle çocuklar çabuk kandırılır” diye konuştu.
ÇOCUK KAÇIRMA OLAYLARINI ENGELLEMEK İÇİN NE YAPILMALI
Raporda çocuk kaçırma olaylarının önlenmesi konusunda şu öneriler sunuldu:
-Çocuk kaçırma suçunu engellemek için evde, okulda ve sosyal ortamda güvenliğin sağlanması gerekir. Çocuğun ne zaman, nerede ve kiminle olduğunu aile bilmelidir. Zaten evinde sevgi ortamı ve dostane bir etkileşim ile yetiştirilen çocuk, taciz ve istismarı kendiliğinden anne-babasıyla paylaşacaktır.
–Çocuk sorun yaşadığında ailesine danışamasa bile yardım için kime başvurabileceğini bilmelidir.
-Otogar, istasyon ve toplu taşıma merkezlerinde yalnız görülen çocuklar takip edilmeli ve denetlenmelidir.
-Şiddet içinde büyüyen çocuk zamanla şiddeti normal bir davranış olarak görecektir. Bu nedenle toplumda herkes şiddet eğilimi gösteren kişileri bildirmeli, bu kişilerin belli bir plan kapsamında eğitimi ve denetiminin yapılmasına herkes katkı sağlamalıdır.
-Okullarda problemli öğrencilere, okul yönetimi ve öğretmenler tarafından ev ziyareti yapılmalı ve yetişkinlik hayatında sapkın davranış gösterip göstermediği izlenmelidir.
-Okullarda rehberlik saatlerinde çocuklara duygudaşlık gelişimi, sorumluluk, iş birliği, dayanışma, arkadaş edinme gibi konularda kalıcı ve verimli etkinlikler yapılmalıdır.
-Kayıp çocuklar bulunduklarında aile ve çocuk uzun süreli uzman yardımı almalıdır.
Çocuk Kaybolduğunda Ne Yapılmalı
KTO Karatay Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda bir çocuğun kaybolmasını takip eden ilk günlerin, çocuğun bulunması ve güvenli bir şekilde eve dönmesi açısından en kritik süreç olduğu da belirtildi.
İlk 24 saat içinde çocuğun kayıp olduğu yetkililere hemen bildirilmelidir. Yetkililer eve ulaşana ve delilleri toplayana kadar eve giriş çıkışlar sınırlanmalı; ev ve çocuğun eşyalarına dokunulmamalı, eşyaların yeri değiştirilmemelidir. Görevlilere çocuğun kaybolmasıyla ilgili tüm olaylar ayrıntılı anlatılmalı; çocuğun nerede olduğuna dair ipucu sağlayabilecek tüm bilgiler verilmelidir. Telefonlara bakacak bir kişi belirlenip tüm görüşmeler ayrıntılı not edilmelidir. Çocuğu kaybolan ailenin dinlenmesi, iyi beslenmesi, psikolojisini destekleyen uzman yardımı alması gerekir. İkinci 24 saat içinde çocuğu görmüş olabilecek herkes ve medya görüşmeleri, telefonları da kapsayacak şekilde tüm ayrıntılar değerlendirilmelidir. Şantaj girişimleri mutlaka yetkililere bildirilmelidir. Arayan bilgisi ve arama bekletme özelliği olan ikinci bir telefon edinilebilir. Eğer kaçırılan çocuk bulunursa mutlaka uzman desteği alınmalı ve sonrasında da aile danışmanlığı desteği sürdürülmelidir.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.