Milli gelirimiz 19 bin doları geçti

BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, birçok ülkenin Arap toplumu içerisinde OrtadoÄŸu'da demokratik ve saÄŸlıklı bir dönüÅŸüm olsun diye çok çaba sarf ettiÄŸini ve bu nedenle Arap gençliÄŸinin demokratik taleplerini desteklediÄŸini belirterek, "Ama maalesef OrtadoÄŸu'da demokrasiyi desteklemek yerine bazı otokratik yaklaşımları ve terörist grupları da destekleme durumları ortaya çıktı. Åžimdi hem Türkiye için hem bölgedeki bütün ülkeler ve dünyadaki ülkelerin geri kalanları için çok önemli bir tehlike, tehdit var" dedi. DavutoÄŸlu, Uluslararası Finans Enstitüsü'nce The Four Seasons Bosphorus Hotel'de gerçekleÅŸtirilen "Türkiye'nin Dönem BaÅŸkanlığında G-20 Gündemi" konferansı kapsamındaki akÅŸam yemeÄŸinde konuklara hitap etti.  Ä°stanbul'un dünya ekonomisini ve siyasetini konuÅŸmak için doÄŸru yer olduÄŸunu ve kentin geçmiÅŸte Ä°pek Yolu baÄŸlamında dünyanın geleneksel ekonomik yapılarının merkezinde bulunduÄŸunu anlatan DavutoÄŸlu, Ä°stanbul'un Sanayi Devrimi'nden sonra da önemli bir ÅŸehir olmayı sürdürdüÄŸünü dile getirdi.  DavutoÄŸlu, Ä°stanbul'un bugün de çok dinamik bir dönüÅŸüm sürecinde olduÄŸunu vurgulayarak, dünyanın ekonomi ve finans merkezlerinden biri yapmak istedikleri kente, yılda 150 milyon yolcu kapasitesi olması planlanan dünyanın en büyük havalimanını inÅŸa ettiklerini, geçen yıl da Asya ile Avrupa'yı Ä°stanbul BoÄŸazı'nın altından birleÅŸtirdiklerini söyledi.  Sovyetler BirliÄŸi'nin çökmesi, soÄŸuk savaşın sona ermesiyle uluslararası sisteme liberalizm, ekonomik büyüme ve demokrasi temelli bir iyimserliÄŸin hakim olduÄŸuna iÅŸaret eden DavutoÄŸlu, o günden bugüne büyük bir teknolojik dönüÅŸüm yaÅŸandığını ancak dünya sistemindeki uluslararası yapılar bakımından çeÅŸitli sorunlar olduÄŸunu kaydetti. "Bütünsel ve kapsayıcı bir güvenlik yoksa, dünyada kimse güvende deÄŸil" BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, krizleri ve kriz yönetimini anlatmak için "deprem" kavramının iyi bir benzetme olduÄŸunu belirterek, son 25 yılda 4 büyük deprem yaÅŸandığını, ilk depremin SSCB'nin 1990'daki çöküÅŸünden sonra yaÅŸanan jeopolitik deprem olduÄŸunu dile getirdi.  DavutoÄŸlu, "Balkanlar, DoÄŸu Avrupa, Orta Avrupa, Karadeniz, Kafkasya ve Orta Asya dönüÅŸüm geçirdi. AB ve NATO'nun izlediÄŸi iyi strateji sayesinde Orta Avrupa ve DoÄŸu Avrupa'da pozitif bir dönüÅŸüm gerçekleÅŸti. Ancak Balkanlar'da çeÅŸitli sorunlar yaÅŸandı ve bunlar hala Bosna-Hersek'te ve Kosova'da gördüÄŸümüz gibi geçerli. 20 yıl sonra hiç kimse Ukrayna gibi istikrarlı bir ülkenin bugün yaÅŸadığı krizi yaÅŸayacağını beklemiyordu. Bu bize jeopolitik kaymanın ve onun artçı ÅŸoklarının devam ettiÄŸini gösteriyor" ifadelerini kullandı.  Ä°kinci depremin 2001'de ABD'de yaÅŸanan 11 Eylül saldırıları olduÄŸunu anlatan DavutoÄŸlu, "11 Eylül büyük ÅŸehirlerde yaÅŸayan ve terörü dışarıda, uzakta bir olgu gibi görenler için büyük bir ÅŸok yarattı. 11 Eylül gösterdi ki eÄŸer bütünsel ve kapsayıcı bir güvenlik yoksa, dünyada kimse güvende deÄŸildir. Son olarak Paris'teki saldırılar, 11 Eylül güvenlik depreminin artçı ÅŸoklarının sürdüÄŸünü gösterdi" diye konuÅŸtu. Üçüncü büyük depremin ise 2008 yılında yaÅŸanan küresel finans krizi olduÄŸunu, baÅŸlangıçta finans sektör içerisinde baÅŸlayan ancak sonra bir ekonomik soruna dönüÅŸen krizin, ardından da sosyal bir problem olarak da birçok ülkede görülmeye baÅŸladığını aktaran DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti:  "Çünkü iÅŸsizlik gibi konular ortaya çıktı ve Avrupa içerisindeki birçok ülkeye bakıyoruz, sosyal istikrarsızlık var. Hükümet krizleri meydana gelirken, siyasi krizlere de neden oldu. Avrupa içerisinde siyasi deÄŸiÅŸimler yaÅŸandı. Son 7 yıl içerisinde bunları görüyoruz. Avrupa'nın içerisinde bile bu finansal ve daha sonra da ekonomik krizin sosyal bir sıkıntı yarattığını ve beraberinde de siyasi istikrarsızlığı getirdiÄŸini hepimiz gözlemliyoruz. Bazen baktığımız zaman yabancı, Ä°slam düÅŸmanlığı, göç karşıtı yaklaşımlar bunlar gerçekten ÅŸok edici ÅŸeyler. Ä°nsanlığın geleceÄŸi açısından çok dikkatli olmamız gerekiyor." "2008 yılındaki finans krizinin hala artçı ÅŸoklarının olduÄŸunu görüyoruz" DavutoÄŸlu, 1925 yılında yaÅŸanan ekonomik krizin ardından dünyada faÅŸist, ırkçı ve yabancı düÅŸmanı yaklaşımların ortaya çıktığını, bu tip yaklaşımların Avrupa içerisinde ve diÄŸer yerlerde de yükseliÅŸe geçtiÄŸinin görüldüÄŸünü vurgulayarak, bu açıdan dikkatli olunması gerektiÄŸini bildirdi.  Ä°ÅŸsizlik olduÄŸunda ilk reaksiyonun baÅŸkalarını suçlamak olduÄŸuna dikkati çeken DavutoÄŸlu, ÅŸu deÄŸerlendirmede bulundu: "Mesela 1930'larda Yahudileri suçladılar, daha sonra ise Afrikalıları ve Müslümanları suçluyorlar. Bu hepimizin için çok önemli bir sıkıntıdır. Solcu veya saÄŸcı marjinal siyasi hareketlerin ÅŸimdi ana akım siyasi hareketler olarak yükselmeye baÅŸlaması da çok yakından izlenecek bir ÅŸeydir. Syriza, Yunanistan'da demokratik bir süreçtir. Sayın Çipras ile aralık ayında Atina'yı ziyaret ettiÄŸimde bir araya geldim. Tamamen saygı duyuyorum ama bu ÅŸunun da göstergesidir. Ekonomik krizler, ana dinamikleri temel anlamda siyasi deÄŸiÅŸimlere yönlendiriyor. 2008 yılındaki finans krizinin hala artçı ÅŸoklarının olduÄŸunu görüyoruz." "Terör veya otokrasi OrtadoÄŸu'da birer seçenek deÄŸil"  DavutoÄŸlu, dördüncü büyük depremin ise siyasi ve güvenlik konusunda Arap Baharı'ndan sonra OrtadoÄŸu'da baÅŸlayan radikalleÅŸme olduÄŸunu aktararak, "Åžimdi de DEAÅž tipi bir sıkıntı var önümüzde. BirçoÄŸumuz esasında çok çalıştık, çok çaba sarf ettik Arap toplumu içerisinde OrtadoÄŸu'da demokratik ve saÄŸlıklı bir dönüÅŸüm olsun diye. Bu nedenle Arap gençliÄŸinin bu demokratik taleplerini destekledik. Ama maalesef OrtadoÄŸu'da demokrasiyi desteklemek yerine bazı otokratik yaklaşımları ve terörist grupları da destekleme durumları ortaya çıktı. Åžimdi hem Türkiye için hem bölgedeki bütün ülkeler ve dünyadaki ülkelerin geri kalanları için çok önemli bir tehlike, tehdit var" diye konuÅŸtu.  Terör veya otokrasinin OrtadoÄŸu'da birer seçenek olmadığını vurgulayan DavutoÄŸlu, konuÅŸmasını ÅŸöyle sürdürdü:  "Ä°ÅŸte bu travma OrtadoÄŸu'da bu büyük ÅŸok, sadece OrtadoÄŸu'yu deÄŸil, Suriye'de belki bir Japonu veya Ürdünlü bir pilotu etkiledi. Bu insanların hepsi tehlike altında artık. Türkiye de tüm bu olup bitenin tam da merkezinde. Jeopolotik bir ÅŸoktan bahsettim 1990'larda. Biz gene merkezdeydik o zaman. 11 Eylül olduÄŸunda yine merkezdeydik. Ä°spanya ile Medeniyetler Ä°ttifakı hareketini baÅŸlattık. Dışlayıcı bütün yaklaşımları önleyebilmek için ortak bir kaderimiz olduÄŸu hissiyatını insanlığa yayabilmek için buna baÅŸladık. Türkiye, finansal ve ekonomik krizle baÅŸa çıkma konusunda performansı en iyi olan nadir ülkelerden bir tanesiydi. Son 12 yıl içerisinde siyasi istikrar sayesinde ve sürekli devam eden demokratik süreç neticesinde ki üç genel, iki yerel, bir cumhurbaÅŸkanlığı ve iki referandum yapıldı, bu 11-12 yıl içerisinde -ve ben de Ä°stanbul il kongresinden geliyorum haziran ayında da yeni seçimler var- bizim baÅŸarımız hep test edildi, sınavlardan geçti bu demokratik seçimler vasıtasıyla." "Bütün istatistiklerde ekonomimiz büyüyor"  DavutoÄŸlu, Türkiye'nin ekonomik performansı ile 2001 yılındaki ekonomisi kıyaslandığında müthiÅŸ bir deÄŸiÅŸim görüleceÄŸini dile getirerek, "Ama bütün perspektiflerden, tüm bakış açılarından bütçe açığımız sadece yüzde 1,4, borcumuzun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 13'lerde. Daha önceleri yüzde 25-30'lardaydı. Bütün istatistikler gösteriyor ki Türkiye bir baÅŸarı öyküsü yaratmıştır" diye konuÅŸtu.  Ä°ÅŸsizliÄŸin bütün ülkeler için çok büyük bir sıkıntı olduÄŸunu ifade eden DavutoÄŸlu, Türkiye'nin çok baÅŸarılı olduÄŸunu ve geçen yıl 1 milyon 500 binin üzerinde yeni istihdam oluÅŸturduklarını söyledi.  DavutoÄŸlu, küresel krizden bu yana 6 milyona yakın yeni istihdam oluÅŸturduklarını vurgulayarak, "Gayrisafi yurt içi hasılamız neredeyse 800 milyar doları geçti. KiÅŸi başına düÅŸen milli gelirimize baktığınız zaman bu da 19 bin doları geçti. Türkiye ÅŸimdi üst orta gelir grubu ülkelerden birisi haline geldi. Gelecek için de gerçekten güzel bir vizyonumuz var. 2023 vizyonu ki Cumhuriyetimizin kuruluÅŸunun 100. yıl dönümü olacaktır ve dünya ekonomisindeki önde gelen ülkelerden biri olacağız" deÄŸerlendirmesinde bulundu. Türkiye'nin 6. en büyük turistik destinasyon olduÄŸuna iÅŸaret eden DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti: "Turizmimiz de yükseliyor sizin de buraya gelmenizle birlikte. Ben bunun önerisini de yaptım toplantı öncesinde. Uluslararası finans yerine baÅŸka bir toplantı yapalım hem kendi turizmimizi hem uluslararası finansal istikrarı destekleyelim. Esasında Avrupa'daki en büyük tarımsal üreticiyiz. Dünyadaki en büyük 6. tarımsal üreticiyiz. Bütün istatistiklerde ekonomimiz büyüyor. Åžu anda cari açığımız azalmakta, enflasyonumuz büyümekte. Bütün pozitif istatistikler gösteriyor ki Türk ekonomisi büyümeye devam edecek ve dünyadaki, Avrupa'daki ve OECD ülkeleri arasındaki en hızlı büyüyen ekonomilerden biri olacağız." "Türkiye bir istikrar ve ekonomik kalkınma adası olarak durmakta" BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, toplantıya Türk ekonomisini methetmeye gelmediÄŸini ancak bazı insanların kendisine "Bu kritik, sıkıntılı dönemde ülkeleri siz nasıl sınıflandırıyorsunuz?" diye sorduÄŸunu ifade ederek, "Ben de ÅŸunu söylüyorum; hem vizyonu hem iyi bir yönetimi hem de yönetilebilirliÄŸi olan ülkeler vardır. Bunlar yükselecek olan ülkelerdir. Bu ülkeler istihdam, yatırım çekerler, istihdam yaratırlar. Ä°kinci kategoriye baktığımız zaman ise vizyonu, vizyoner liderleri olmayan ülkelerdir ama bir ÅŸekilde yönetilebilirlikleri vardır. Statükoyu tutarlar. Ancak üçüncü bir kategori olan ülkeler de var. Ne vizyonları var ne yönetilebilirlikleri ne de hükümetleri var. Suriye gibi, Ukrayna gibi... Bu ülkeler ya bölünüyorlar ya da çöküyorlar. Türkiye'nin etrafında 6, hatta 8 ülkeyi bu kategoriye sokabiliriz. Bu farklı ortama, bu zorlu ortama raÄŸmen, Türkiye bir istikrar ve ekonomik kalkınma adası olarak durmakta" ÅŸeklinde konuÅŸtu.  "Bizler toplantılarda BM'nin reforme edilmesini konuÅŸuyoruz, 25 senedir atılmış tek bir adım yok" BaÅŸbakan Ahmet DavutoÄŸlu, "Bizler uzun uzadıya toplantılarda BM'nin reforme edilmesi gerektiÄŸini konuÅŸuyoruz neredeyse 25 senedir ama bunun için atılmış tek bir adım bile yok. Ne yapıda ne de misyon açısından" dedi.  Uluslararası kuruluÅŸların 2. Dünya Savaşı sonrası dünya yapısına göre tesis edildiklerini ve bunların adeta modalarının geçtiÄŸini söyleyen DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti: "Bütün uluslararası kuruluÅŸlarda 1990'ların başında bir elden geçirme yapılması gerekmekteydi 17. yüzyıldan ÅŸu ana kadar her büyük savaÅŸtan sonra uluslararası ekonomik ve siyasi düzenin yeniden ayarlandığını görüyoruz. 30 Yıl SavaÅŸları'ndan sonra Westphalia Konferansı yapılmıştı. Napolyon Savaşı'ndan sonra Viyana Kongresi toplanmıştı. 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Milletler Cemiyeti kurulmuÅŸtu. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra BirleÅŸmiÅŸ Milletler kuruldu ve Bretton Woods sistemi kuruldu. Dünya Ticaret Örgütü ve IMF kuruldu. Esasında SoÄŸuk SavaÅŸ da büyük ölçekli bir savaÅŸtı ve her ÅŸey deÄŸiÅŸmek durumdaydı ama hala mevcut yapılar devam ediyor. Hala aynı BM yapısı içindeyiz. 5 tane ülke Güvenlik Konseyi'nde veto gücüne sahip. Suriye konusunda ÅŸu sebepten veya bu sebepten, Ukrayna konusunda fikir birliÄŸine varamadıklarında bizler oyunun bedelini ödüyoruz. Son 4 sene içinde tek bir kapsayıcı veya konsensüsle alınan bir karar yok, Suriye ile alakalı. Bizler uzun uzadıya toplantılarda BM'nin reforme edilmesi gerektiÄŸini konuÅŸuyoruz neredeyse 25 senedir ama bunun için atılmış tek bir adım bile yok .Ne yapıda ne de misyon açısından." Dünya Ticaret Örgütünün çok daha etkili olması gerektiÄŸini kaydeden DavutoÄŸlu, birçok ülkenin prensipte uymasına raÄŸmen birçok ülkenin kısıtlayıcı politikalar uygulamayı sürdürdüÄŸünü ifade etti. Dünya ticaretinin yüzde 6-7 artması gerektiÄŸini anlatan DavutoÄŸlu, "Temel parametrelerini deÄŸiÅŸtirmemiz gerekir dünya ekonomisinin" ifadesini kullandı.  DavutoÄŸlu, son 25 yılda mevcut uluslararası kuruluÅŸları dönüÅŸtürmenin baÅŸarılamadığını ancak bu konuda G20'nin mevcut uluslararası kuruluÅŸlar arasında bir baÅŸarı örneÄŸi vurguladı.  G20'nin P5'ten çok daha kapsayıcı olduÄŸunu aktaran DavutoÄŸlu, G20'nin çatışma çözümleme, görüÅŸ alışveriÅŸinde bulunma mekanizması olma özelliÄŸi açısından en iyi seçeneklerden birisi olarak durduÄŸunu bildirdi.  G20 zirvelerinde 20 ülkenin liderlerinin bir araya geldiÄŸini ve birçok ÅŸeyi çözebilecekleri konusunda beklenti oluÅŸtuÄŸunu aktaran DavutoÄŸlu, "G20 bu beklentiyi karşıladı mı karşılamadı mı? En azından ÅŸunu söyleyebiliriz: G20 soÄŸuk savaÅŸ sonrasındaki döneme adapte edilmiÅŸ tek uluslararası organizasyon olarak karşımızda çıkıyor" dedi.  DavutoÄŸlu, G20'nin gücünü esnek karakterinden aldığını ve tüm liderlerin samimi bir ÅŸekilde görüÅŸlerini ortaya koyduÄŸunu dile getirdi.  "G20 doÄŸru platform" Türkiye'nin dönem baÅŸkanlığında önemli konulardan birisini "çevre" olarak belirlediklerini ifade eden DavutoÄŸlu, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: "Bakanlığım döneminde, 3 sene önce BM'de çevresel konularda bir araya gelmiÅŸtik. 56 tane Bakan, BirleÅŸmiÅŸ Milletler Çevre Konferansı'nda çıkıp ulusal metinlerini okuyorlardı. Bu ne demektir? Siz ulusal pozisyonunuzu okuyorsunuz demektir. Çok sıkıcı da bir ÅŸeydi. 8-9 bakandan sonra ben sözü aldım arkadaÅŸlarımızın, meslektaÅŸlarımızın birçoÄŸunun bu resmi metinleri dinlemekten gerçekten sıkıldığını da gördüm ve ben dedim ki: 'Ben ulusal metnimizi okumayacağım size, hissiyatımı sizinle paylaÅŸmak istiyorum' dedim ve biz dışiÅŸleri bakanlarıyız, ulus devletlerin dışiÅŸleri bakanlarıyız. Tabii ki ulusal pozisyonumuzu koruyacağız ama çevre konusu söz konusu olduÄŸunda bizler ulus devletlerin dışiÅŸleri bakanları olarak konuÅŸmamalıyız. Biz 'Ä°nsanlığın içiÅŸleri bakanı olarak konuÅŸmalıyız' dedim. Çünkü insanlık yoksa, insanlığın var oluÅŸu yoksa ulusal bir çıkar da olamaz." Aynı ÅŸekilde G20 ülkelerinin birbirlerine karşılıklı bağımlılık içinde olduklarını, ülkeler içinde olan bir durumun diÄŸerlerini öyle ya da böyle etkilediÄŸini anlatan DavutoÄŸlu, "G20 liderleri bir masa etrafında bir araya geldiklerinde ÅŸunu düÅŸünmeleri lazım: 'Bizler dünya ekonomisine yön veriyoruz. Tek bir vücut olarak bunu yapmamız lazım, farklı pozisyonlarda müzakere ederek deÄŸil. G20, bunu yapmanın doÄŸru platformudur" diye konuÅŸtu.  "Kapsayıcılık her türlü krizin çözümünde anahtardır" G20 dönem baÅŸkanlığı ile Türkiye'nin küresel krizin çözümüne katkı yapma ÅŸansını ele geçirdiÄŸini söyleyen DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti: "Uluslararası çerçeveye dayalı olarak bizler çok sayıda sıkıntılı konuyla karşı karşıyayız. Jeopolitik, güvenlik, ekonomik sosyal ve G20 doÄŸru platform ise ki öyle biz Türkiye dönem baÅŸkanlığı içinde bakanlarımızla ve diplomatlarımızla ÅŸöyle bir planlama yaptık: Belli prensiplerin altını çizmeyi kararlaÅŸtırdık ve 3 tane Ä°ngilizce'de 'I' harfiyle baÅŸlayan, kapsayıcılık, uygulama ve yatırım. Niye bu üç tane 'I'dan bahsediyoruz. Kapsayıcı bir yaklaşımınız olmazsa hiçbir sorunu çözemezsiniz. Neden BirleÅŸmiÅŸ Milletler sistemi bazı sıkıntıları çözemiyor? Çünkü P5 yeteri kadar kapsayıcı bir noktada deÄŸil. Afrikalı yok, Müslüman yok, baÅŸka grup ülkelerinden kimse yok ama G20 içinde gerçekten küresel bir toplumdan bahsediyoruz Afrikalılar, Asyalılar, Avrupalılar, Amerikalılar var, Müslümanlar var. Hristiyanlar, Budistler hepsi orada. Hepsi aynı masa etrafında. Bu kapsayıcılık hem ulusal düzeyde hem de uluslararası düzeyde her türlü krizin çözümünde temel anahtardır." BaÅŸbakan DavutoÄŸlu, kapsayıcılığın hem ulusal hem de uluslararası düzeyde her türlü krizin çözümü için temel anahtar olduÄŸunu, kapsayıcılığın olmaması durumunda sosyal uyum, sosyal istikrar ve demokratik bir süreç olamayacağını söyledi.  DavutoÄŸlu, uluslararası sistemde kapsayıcı bir yaklaşım yoksa bir düzen kurulamayacağını dile getirerek, "Burada söz konusu olan '3 ı' konusunda da biz ÅŸunu belirledik; Ä°ki tane gündemimiz olacak. Bunlar 3 tane ilke üzerine dayanacak. Bir tanesi köprü vazifesi göreceÄŸiz. G-20 ile en az geliÅŸmiÅŸ olan veya düÅŸük gelirli kalkınmakta olan ülkeler arasında. 'En az geliÅŸmiÅŸ' demiyoruz da böyle diyoruz" diye konuÅŸtu.  Türkiye'nin ÅŸu anda en az geliÅŸmiÅŸ ülkeler konusunda BM içerisinde koordinatör ülke olduÄŸunu ifade eden DavutoÄŸlu, kendisi DışiÅŸleri Bakanı iken hedefleri olan bu koordinasyonu Türkiye'nin 2020'ye kadar yapacağını, her yıl en az geliÅŸmiÅŸ ülkelere 200 milyon dolarlık yardım yaptıklarını aktardı.  DavutoÄŸlu, Türkiye'nin resmi yardım programının toplamının 3,5 milyar dolar olduÄŸunu kaydederek, "Türkiye, dünyada belki de bu konuda en büyük donör ülke. Ulusal gelir konusunda da Türkiye donör olarak buna katkı yapmakta. Bu, düÅŸük gelirli kalkınmakta olan ülkelerin dünya ekonomisinde daha aktif olmalarını istiyoruz. Bu sadece ekonomik adalet için deÄŸil. Ekonomik düzen dünyada sürdürülebilir olamaz. EÄŸer 650 milyon Afrikalı elektriÄŸe ulaÅŸamıyorsa, elektrik tüketemiyorsa veya ABD'nin birkaç eyaleti hatta New York'tan daha az elektrik tüketiyorsa düzeni saÄŸlayamazsınız dünyada" ifadelerini kullandı.  Ekonomik adaleti tesis etmekle Afrika kıtasından diÄŸer yerlere göçün de önüne geçeceÄŸini vurgulayan DavutoÄŸlu, aynı zamanda dünyada daha iyi bir ekonomik büyüme olacağını, geliÅŸmekte olan piyasalar olmazsa dünya piyasalarının daha fazla büyüyemeyeceÄŸini ifade etti.  DavutoÄŸlu, "AkÅŸam yemeÄŸinde mideniz dolduysa daha fazla birÅŸey yiyemezseniz. EÄŸer bu yemeklerin tamamını tüketmek istiyorsak yeni arkadaÅŸlarımızın olması, yemeÄŸi daha fazla insanla paylaÅŸmamız lazım. Yeni pazarlara ihtiyacımız var. Yeni pazarlarla ekonomik büyümeyi teÅŸvik edeceÄŸiz" dedi. "G-20 ile en az geliÅŸmiÅŸ ülkeler arasında köprü olmak istiyoruz" GeliÅŸmekte olan ülkelerde demografik yapının her geçen yıl daha da yaÅŸlandığını ve dolayısıyla nüfus dinamizmine ihtiyaç duyulduÄŸunu belirten DavutoÄŸlu, nüfus dinamizmi düzgün yapılamazsa çok büyük kriz sebebi olabileceÄŸini, bu dinamizmin iyi bir stratejiyle uygulanması halinde deÄŸer olarak ortaya çıkacağını, Türkiye'nin bu noktada G-20 ile en az geliÅŸmiÅŸ ülkeler arasında bir köprü olmak istediÄŸini, birinci ilkelerinin bu olduÄŸunu anlattı.  DavutoÄŸlu, ikinci ilkelerinin ise küçük ve orta ölçekteki iÅŸletmeler yani KOBÄ°'ler olduÄŸunu belirterek, ulusal ekonomideki kapsayıcılıktan bahsediliyorsa KOBÄ°'lerin desteklenmesinin çok önemli olduÄŸunu, Türkiye'de toplam katma deÄŸerin yüzde 55'i ve toplam istihdamın yüzde 75'inin KOBÄ°'ler tarafından üretildiÄŸini, ÅŸirketlerinin yüzde 99'unu KOBÄ°'lerin oluÅŸturduÄŸunu ifade etti.  "KOBÄ°'ler ekonomik adaletin temel araçlarıdır ve ekonomik faaliyetin ülke sathına yayılması için de bir araçtır" diyen DavutoÄŸlu, dünya ekonomisi içerisinde KOBÄ°'ler desteklenirse istihdam yaratılacağını, daha az maliyetli sosyal yardım projelerinin ortaya konmuÅŸ olunacağını, bu nedenle KOBÄ°'lerin kendileri için çok önemli olduÄŸu vurguladı. "Ä°stanbul'da Uluslararası KOBÄ° Faaliyetleri Merkezi kuracağız" DavutoÄŸlu, dönem baÅŸkanlıkları döneminde Ä°stanbul'da Uluslararası KOBÄ° Faaliyetleri Merkezi kuracaklarını dile getirerek, uygulama konusunda güçlü bir siyasi irade olmazsa baÅŸarı gelmeyeceÄŸini, alınan kararlar takip edilmezse sonuçsuz kalınacağını, bu kararların takibi için bir takip mekanizması kurmaları gerektiÄŸini, dünyadaki ekonomik büyümeye yüzde 2'lik katkı yapabileceklerini söyledi.  Çalışma, tarım, enerji ve ekonomi bakanlarının katıldığı toplantılar yapmayı düÅŸündüklerini ifade eden DavutoÄŸlu, "Enerji bakanları gerçekten çok önemli. Çünkü her sabah biz petrol fiyatlarını takip ediyoruz kalktığımızda" dedi.  Enerji fiyatlarının düÅŸmesinin bazı ülkeleri üzdüÄŸünü ancak Türkiye dahil çok sayıdaki ülkeyi mutlu ettiÄŸini belirten DavutoÄŸlu, petrol fiyatlarının düÅŸmesinin enerjiye daha az para ödenmesi manasına geldiÄŸi için Türkiye için iyi birÅŸey olduÄŸunu, cari açıklarının büyük kısmını enerjiye ödedikleri paranın oluÅŸturduÄŸunu, ancak enerji fiyatları düÅŸerse Rusya'dan Türkiye'ye gelen turist sayısının azaldığını, hiçbir baÄŸlamın saf pozitif veya saf negatif olmadığını ifade etti.  DavutoÄŸlu, turizm sektörünü destekleyici belli adımlar atarken bunları göz önünde bulundurduklarına iÅŸaret ederek, Rusya'ya, Irak'a ve Ä°ran'a yaptıkları ihracatın petrol fiyatları düÅŸerse azaldığını, enerji fiyatlarının düÅŸmesinin turizmde olduÄŸu gibi ihracatta da olumsuz etki yaptığını aktardı. "Türkiye'nin G-20 dönem baÅŸkanlığını baÅŸarıya ulaÅŸtırmaya çalışacağız"  DavutoÄŸlu, "Bu bize ÅŸunu gösteriyor; Bizim uygulamayı planladığımız ÅŸey esasında takip edilmesi çok önemli olan birÅŸey. Enerji, tarım bakanları toplantılarımız olacak. Çünkü gıda güvenliÄŸi, insanlığın geleceÄŸi için çok önemli bir konu. Üçüncü konu, üçüncü 'ı' ise yatırım. Yatırım olmadan mali sistemler hiçbir ÅŸey yapamaz. Bu, bizim için çok önemli bir konu. Yatırım için uygun bir iklim olmazsa biz üretimi artıramayız. Aynı zamanda da istihdamı artıramayız, ekonomik büyümeyi de saÄŸlayamayız" diye konuÅŸtu.  Daha fazla ve katma deÄŸerli yatırım olması gerektiÄŸinin altını çizen DavutoÄŸlu, ÅŸöyle devam etti: "Ä°ÅŸte bu nedenle tüm bu sektörler arası süreç olarak 62. Hükümet programını, hükümet baÅŸkanı olarak mecliste okurken, ekonomik kalkınmamızın ikinci fazından bahsettim ve 25 tane sektörel dönüÅŸüm programından bahsettim. Burada yatırımı, mevduatları, ihracatı nasıl artıracağız, mali yapımızı nasıl güçlendireceÄŸiz, ithalata olan bağımlılığımız nasıl azaltacağız, sınırlayacağız ve yüksek teknoloji yatırımlarını nasıl daha yüksek noktaya çekeceÄŸiz ve Türkiye ekonomisini ekonomik büyüme açısından bugüne kadar büyümeyi sürdürülebilir kıldık ama Türk ekonomisini dönüÅŸtürmek de istiyoruz. Sadece küresel krizleri kontrol altına almak noktasında deÄŸil bir ekonomik kayma yaÅŸatmak istiyoruz. Yüksek gelirli bir ülke olma noktasına girebilmek için Türkiye'nin potansiyeli var. Türkiye'nin sadece yüksek gelirli ülke olma potansiyeli yok. Bunun yanı sıra G-20 dönem baÅŸkanlığında deneyimlerini paylaÅŸma da var. Dolayısıyla konferanslarımız daha fazla neler yapabiliriz konusunda bize kılavuzluk edecektir." DavutoÄŸlu, faaliyetlerini artırmaları gerektiÄŸine deÄŸinerek, "Bizim buradaki tavsiyemiz G-20 dönem baÅŸkanlığımız içerisinde önümüzdeki yıl faaliyetlerimizi çok daha fazla artıralım ve Ä°stanbul'da bir araya gelme fırsatını sadece bir iki günle sınırlı düÅŸünmeyelim" dedi. "Sayın DışiÅŸleri Bakanımız, Sayın BaÅŸbakan Yardımcımız, Merkez Bankası BaÅŸkanımız hepimiz buradayız, fikirlere açığız. Dönem baÅŸkanlığımız süresinde neler yapabiliriz sizleri çok dikkatli dinleyeceÄŸiz" diyen DavutoÄŸlu, dönem baÅŸkanlıkları konusunda bütün tavsiyeleri ve önerileri dinleyeceklerini, Türkiye'nin G-20 dönem baÅŸkanlığını baÅŸarıya ulaÅŸtırmaya çalışacaklarını dile getirdi.  DavutoÄŸlu, konuklara katılımları nedeniyle teÅŸekkür ederek sözlerini tamamladı. Programa, BaÅŸbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Merkez Bankası BaÅŸkanı Erdem BaÅŸçı da katıldı. (AA)