Modern zamanın dervişleri

Denizlide, ney üfleyerek Ä°slami sanatlara adım atan Konukcu, Konya’ya geldiÄŸi yıllarda bir arkadaşının ısrar kıyamet sema dersleri alma teklifini zorlada olsa kabul eder. Teklifi neden zorla kabul ettiÄŸini Konukcu ÅŸu cümleleri ile açıklar, “Bir arkadaşım aradı, bir hoca sema dersi veriyormuÅŸ,  sende gelsene dedi bana. Ben hiç ilgimi çekmiyor dedim ve gelmek istemedim. Birkaç hafta sonra tekrar aradı beni ısrar kıyamet… derken bir ÅŸekilde yazıldık sema öÄŸretilerine” diyor. Bu süreç içerisinde Mercan Dedeyi de tanıma fırsatı yakalayan Konukcu’nun,  ney üfleme ve sema dönme maceraları bir ÅŸekilde baÅŸlar…

SEMA VE MÜSÄ°KÄ°

Konukcu,  “6 ay disiplinli bir çalışmanın ardından sema dönmesini öÄŸrenmiÅŸtik. O kadar hızlı geliÅŸmiÅŸti ki her ÅŸey, biz öÄŸrenir öÄŸrenmez hemen o hafta bir sema gösterisi yaptık ertesi hafta bir yurt dışı programı var dediler apar topar pasaport ve vize iÅŸlemlerini hallettik. Bu ÅŸekilde de Ä°lk yurt dışı deneyimimizi yaÅŸamış olduk” diyor. Konukcu,” böyle hızlı bir ÅŸekilde girdiÄŸimiz sema gösterilerinin anlamını, manasını, birebir yaÅŸayarak ve deneyimleyerek bir yandan öÄŸreniyor bir yandan da öÄŸretiyorduk” diyor. Konukcu, “Ä°ÅŸin içine girdikçe bilinenlerin aksine çok daha farklı ÅŸeylerde öÄŸreniyorduk, örneÄŸin Semanın gökyüzü anlamında deÄŸil, duymak iÅŸitmek manasına geldiÄŸini. Sema dönmenin günümüzde birçok ritüellere baÄŸlanarak gerçekleÅŸtirilen bir eylem haline dönüÅŸtüÄŸünü sizler gibi bizde ilk defa duyuyor öÄŸreniyorduk” diyor ekliyor, “Ä°lk baÅŸlangıç hikayesi belki bilirsiniz Mevlana hazretlerinin kuyumcu dükkanlarının oradan geçerken kuyumcu olun arkadaşı Ä°mam Zerkubi hazretlerinin altın döverken tokmaktan çıkan o seslerin cazibesine kapılıp bir anda cezbeye gelerek yapmış olduÄŸu hareket günümüzde birçok ritüellere baÄŸlı kılınmıştır”.

 “Mevlana’nın ölümünden sonra Sultan Veledin de katkılarıyla zaten bir tekke geleneÄŸi olan sema dönmeleri bir takım ritüellere baÄŸlanarak ve iÅŸin içine bir takım müzik aletlerinin de katkısıyla ney gibi kudüm gibi günümüze kadar birçok evrimlerden geçerek bu günkü formatına kavuÅŸmuÅŸtur” diyor Konukcu ve ekliyor “Semanın musikiyle bağı çok eski yıllara kadar dayanır. Mevlevi hanelerinden birine girdiÄŸiniz anda orada ki müzik aletlerinin çeÅŸitliliÄŸinden MevleviliÄŸin sanatla ne kadar iç içe olduÄŸunu hemen anlarsınız. ÖrneÄŸin Mevlevi müziÄŸi 18 sayfadan oluÅŸan ve aruz vezni ile yazılmış ÅŸiirlerden oluÅŸan bir bestedir. Günümüzde çokça dinlenilen o konçertolardan çok daha fazla emek harcanarak yapılan bir bestedir bence”.

KÜLTÜR ELÇÄ°LİĞİ YAPTIK

“Ben o sıralar bir kurumda halkla iliÅŸkiler görevlisi olarak çalışıyordum” diyen Konukcu, “Bizim yurt dışı turneleri arka arkaya devam ederken halkla ilkiler iÅŸi aksamaya baÅŸladı. 2 yıl biz bu yoÄŸun tempoda çalışmalarımızı yaparken o yılda Unesco’nun Mevlana yılı seçmesi münasebetiyle bizim iÅŸler tüm dünyada ses getirmeye baÅŸladı. O iki yıl içinde gitmediÄŸimiz ülke kalmadı nerdeyse” diyor. Konukcu, “Biz bu süreç içerisinde arkadaÅŸlarla bir ekip kurup artık kendi organizasyonlarımızı kendimiz yapmaya baÅŸladık. Yine o yıl Sema Sanat merkezini kurduk. Avrupa ve Amerika’da gitmediÄŸimiz yer kalmadı neredeyse. Sema gösterilerinin yanı sıra hat ve ebru gösterilerimizde oluyordu. GittiÄŸimiz ülkelerde bunların organizasyonlarını da biz yapıyorduk” diye anlatan Konukcu, “2009’da Amerika’da bir ekonomik kriz oldu. Hepimizin bildiÄŸi bu krizden herkes gibi bizde etkilendik. Bu zamanlarda ben yine hat ve ebru dersleri aldım 4-5 yıl boyunca. Krizin etkisiyle iÅŸler biraz durulunca biz hem Sema Sanat merkezine hem de yurt dışı iÅŸlerini birlikte götürme kararı aldık. Yurt dışına gidemediÄŸimiz zamanlarda sanat merkezine ağırlık veriyorduk. Bildiklerimizi insanlara da öÄŸretebilelim istiyorduk” diyor.  

ARAÇ AMAÇ OLMASIN

“Önce ebru, ney, hat gibi klasik Ä°slami sanatlarla girdiÄŸimiz bu yolda baktık ilgi çok yoÄŸun diÄŸer müzik dallarıyla da ilgili dersler vermeye baÅŸladık” diyen Konukcu, “Resim, müzik, keman vb. gibi… 18 branÅŸa kadar çıktı bizim derslerimiz. Aslında halkımız sanatın her türüne aç, fırsatlar sunulduÄŸu zaman bunları en güzel ÅŸekilde deÄŸerlendirebiliyorlar” diyor. Konukcu,”Yanlış bildiÄŸimiz birçok ÅŸeyi de düzelterek devam ediyorduk bu sanat yolculuÄŸumuza… ÖrneÄŸin Ä°slami müzik aleti diye bir ÅŸeye artık inanmıyorum. Bir takım müzik aletlerini Ä°slami diÄŸerlerini Ä°slam dışı olarak yansıtmak baÅŸlı başına yanlış bir düÅŸünce. Müzik aletleri nedir. Enstrümandır. Nedir enstrümanın kelime anlamı ‘araç’tır. Araç olan bir ÅŸey sizin için nasıl amaç olabilir. Neye kutsal bir alet gözüyle bakıp kemana nasıl farklı bir gözle bakabiliriz gerçekten bunu anlamış deÄŸilim. Bir kemanın bir neyden araç olarak hiçbir farkı yoktur.  ÖrneÄŸin tarihte 3. Selim döneminde Mevlevi müziÄŸinin içine piyano konulduÄŸunu bile okuduk” diyen Konukcu, “Hiçbir müzik aletinin diÄŸerinin üstünde olmadığına inanıyorum” diye ekledi.

VARLIKTAN “HÄ°Ç”LÄ°ÄžE DÖNÜÅž

Konukcu, ”Sema Sanat merkezi gerçekten, gerçek bir sanat merkezi haline dönüÅŸtü. Her odasında farklı bir müzik sesi duyabileceÄŸiniz, hat sanatının resim sanatının yapıldığı bir kültür merkezi haline dönüÅŸtü zamanla. 2 yıl üst üste mezuniyet törenleri bile düzenledik. Haftanın bazı günleri tasavvuf ve felsefe toplantıları yapıyorduk bazı günleri film gösterileri düzenliyorduk” diyen Konukcu, “Bu arada yurt dışında yaptığımız konserlerde tanıştığımız birçok arkadaÅŸ Türkiye’ye Konya’ya geldiklerinde beni aramaya baÅŸladılar. Ben onlara gruplar halinde Mevlana’yı Konya’yı gezdiriyordum. Bu böyle iki yıl devam etti” diye söylüyor. “Bu rehberlik iÅŸleri neredeyse zamanımın büyük bir kısmını alıyordu. Her defasında Mevlana civarında bu arkadaÅŸlarla oturabileceÄŸimiz muhabbet edebileceÄŸimiz bir yer bulamanın sıkıntısını yaşıyorduk” diye anlatan Konukcu, “Åžuanda bulunduÄŸumuz ‘hiç’ mekanının yeri çok hoÅŸuma gitti. Buraya muhabbet edebileceÄŸimiz bir mekan kurabilirim diye düÅŸündüm. Planını her ÅŸeyini ben çizdim ve sonunda böyle bir mekan ortaya çıktı. Biz genelde turistler için planlamıştık bu mekanı ama Konya halkı da bu mekanı sahiplendi. Adının “Hiç” oluÅŸu da ayrı bir merak konusu oldu. AlışveriÅŸ merkezlerinde öldürülen zamanların alternatifiydi beklide onlar için burası” diyor ve “Burayı tasarlarken Sema Sanat Atölyesini de buraya taşımayı planlayarak yapılmasını saÄŸlamıştım ama tahmin ettiÄŸim kadar büyük bir yer olamadı maalesef” diye ekliyor. Buranın organizasyonunu farklı bir ÅŸekilde tasarlayacaklarını söyleyen Konukcu,”Buraya artık üyelik sistemiyle iÅŸletmeyi düÅŸünüyoruz. Kurs sisteminden workshop mantalitesine geçiÅŸi saÄŸlamayı düÅŸünüyoruz. Ä°nsanlara istedikleri zaman dilimlerinde istedikleri çalışmaları yapacağız. Yazarlık atölyeleri kuracağız. Mevlana’yı birde biz anacağız hicri takvime göre” diye belirtti. Son olarak Konukcu, “Bu iÅŸi Konya’da yapmaktan çok mutluyum. Ben buranın çocuÄŸuyum burası beni tanır bende burayı tanırım en iyi bildiÄŸin sularda yüzmek gerekir. Ben bu sularda yüzmeyi tercih ediyorum” diye ifade etti. (AyÅŸe Gül YAKAN)