Konya
22 Eylül, 2024, Pazar
  • DOLAR
    34.06
  • EURO
    37.74
  • ALTIN
    2730.4
  • BIST
    9833.22
  • BTC
    57646.840$

‘MÜSLÜMANLAR MUHAFAZAKÂR OLAMAZ’

‘MÜSLÜMANLAR MUHAFAZAKÂR OLAMAZ’
Günümüzde çok sık kullanılan muhafazakâr sözcüğünün yanlış bilindiğini ve kullanıldığını, muhafazakâr sözcüğünün İslam dini ile bağdaşmadığını belirten Türk Anadolu Vakfı Genel Müdürü Ahmet Ağırbaşlı, “Muhafazakâr, bulunduğu durumu korur ama İslam dini gelişmeye açıktır” dedi

ONKOLOJİ HASTANESİ EK BİNASINDA VAKIF İZİ

Türk Anadolu Vakfı'nın 1951 yılında kurulduğunu ifade eden Türk Anadolu Vakfı Genel Müdürü Ahmet Ağırbaşlı, Hacıveyiszade Mustafa Hoca’nın imam hatip okullarının yapılması için gayrette bulunduğunu ve bu iş kurulan 2 derneğin daha sonradan Türk Anadolu Vakfı olduğunu kaydetti. Derneklerin gayrimenkullerinin artması ile derneklerin vakfa dönüşmesinin sağlandığını dile getiren Ağırbaşlı, vakfın çalışmaları hakkında bilgiler verdi. Ağırbaşlı, “Türk Anadolu Vakfı’nda yıllarca ülkemizde din eğitiminin yasaklanmasından dolayı öncelikle din eğitiminin verilmesine ağırlık verilmiş ve bunlar için imam hatip okulları açılmış. Şuanda vakfımızın bünyesinde Konya'da 2 imam hatip lisesi, 4 tane kuran kursu ve birçok caminin de arsa tapuları vakfımızın üzerinde. Camiler konusunda biz sadece tapuları muhafaza etmekle mükellefiz. Vakfımız sadece din hizmetleri değil, Konya'nın ihtiyacı olan sosyal hizmetlere de girilmiş. Bu konuda Hacıveyiszade Mustafa hocamızı örnek aldık. Neden? Çünkü Hocamız devlet hastanesi, şeker fabrikası gibi projelerde bulunmuş ve bu yerlerin dualarını bizzat kendisi yapmış. Bizde bunları bildiğimiz için sosyal sorumluluk projelerine halen yardımcı oluyoruz. Örneğin,  Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki Onkoloji Hastanesi’ne ek olarak 102 yataklı kısım yapılacakmış. Bunun içinde yardım konusunda öncü bir kuruluş istenildi ve Konya’nın en saygın vakıflarından olan Türk Anadolu Vakfı yapsın denildi. Bizde vatandaşlarımızdan yardım toplayarak bu binanın yapılması için çaba sarf ettik" dedi.

 

DEVLET ÜNİVERSİTESİNDEKİ 750 ÖĞRENCİYE BURS

Türk Anadolu Vakfı’nın sadece dini anlamda hizmetler vermediğini ve eğitim faaliyetleri kapsamında yardımda bulunduğunu belirten Genel Müdür Ahmet Ağırbaşlı, üniversite ve imam hatip okullarındaki öğrencilere yönelik burs ve yardımlar konusunda nelerin yapıldığını söyledi. Konya’daki 2 devlet üniversitesi öğrencilerine burs verdiklerini söyleyen Ağırbaşlı, “Eğitim alanında ki hizmetlerimiz arasında üniversite gençlerine burs vermekte var. Bu kapsamda Konya’da 2 devlet üniversitesinde ağırlıklı olarak İlahiyat Fakültesi olmak üzere 750 öğrenciye burs veriyoruz. Bunun haricinde imam hatip liselerinde okuyan ihtiyaç sahibi bin 200 öğrenciye yemek parası veriyoruz. Bu tip hizmetlerimiz devam ediyor" şeklinde konuştu.

 

Eğitim faaliyetlerinin yanı sıra kuran kurslarında yetişen hafızlar konusuna dikkati çeken Ağırbaşlı, bu konuda Konya’nın nitelikli hafız yetiştirdiğine vurgu yaptı. Tam anlamıyla bir hafızın yetişebilmesi için 2 yıllık bir sürenin geçmesi gerektiğini söyleyen Ağırbaşlı, "Konya’da bulunan bütün kurslarda kaliteli hafızlar yetişiyor. Bu kapsamda hem dernekler, vakıflar ve müftülüklerimizin çalışmaları var. Kapu Cami gibi Hacıveyiszade Cami gibi büyük camilerimizdeki hafızlarımızın bir kısmı bizim kurslarımızda yetişiyor. Tabi bir hafız yetiştirmek kolay olmuyor. Tam anlamıyla bir hafızın yetişebilmesi için 2 yıllık bir süre gerekiyor. İlla 2 yıl olacak diye bir şey yok bu süreden daha az bir zamanda yetişen hafızlarımızda oluyor. Mesela 8 ay veya 1 yılda tam anlamıyla kendisini yetiştiren hafızlarda oldu, biz bunları gördük ve duyduk. Hafızlık konusunda liselerde özellikle imam hatip liselerinde bazı modeller gelişmeye başladı. İmam hatiplerin orta kısımlarında hafız imam hatip okulları projesi var. Örneğin, Muhammet Kaplan İmam Hatip Ortaokulu var. Bu okulumuzda hafız imam hatip okulu projesi var ve öğrencilerimiz hem hafızlık eğitimlerine devam ediyor hem de okuldaki imam hatip derslerine devam ediyorlar. Böylelikle bu öğrencilerimiz imam hatip ortaokulunu bitirdikleri zaman hafız imam hatipli olarak çıkıyor. Hem hafızlık hem de okulda verilen bilim derslerini öğreniyorlar. Bu sayede İlahiyat Fakültesi’ne gittiklerinde alt yapısı kuvvetli oluyor. Emin olun bu öğrencilerimiz daha kaliteli oluyorlar” diye konuştu.

 

‘YARDIM KONUSUNDA TÜRKİYE DÜNYADA, KONYA TÜRKİYE’DE TEKTİR’

Konya’nın yardım konusunda çok duyarlı olduğunu söyleyen Ağırbaşlı, bu konuda Konya’da çok sayıda dernek ve vakıfların bulunduğunu hatırlattı. Ağırbaşlı, “Konya’mızda yıllarca duyarlı insanlarımız derbek ve vakıflara gayrimenkul bağışında bulundular. Sadece kendimi için değil, bütün herkes adına yardımsever vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz, Allah onlardan razı olsun. Aslına bakarsanız bu durum Konyalı vatandaşlarımızın da ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor. Vatandaşlarımız bu gayrimenkulleri verdikleri zaman aslında şunu bizlere söylemiş oluyor: “Siz verdiğimiz gayrimenkullerin gelirini hayır kurumları gibi çalışarak veriniz. Kurslara, aşevlerine tüm giderlerinizi buraların gelirlerinden harcayınız” diyorlar. Bakın bu çok ince bir nokta buna dikkat etmek gerekiyor” ifadelerini kullandı. Dünya genelinde diğer ülkelere yardım konusunda Türkiye’nin başta gelen bir ülke olduğunu dile getiren Ağırbaşlı, “Diğer ülkelere yardım konusunda Türkiye başta geliyor. Konya ise Türkiye’nin en çok yardım yapan ili olarak bilinir ve gerçekten böyle. Dünyada Türkiye tek, Konya Türkiye’de tektir, hacim ve miktar olarak yardımlarda bu böyledir” dedi. Konyalı vatandaşların çok duyarlı ve vicdanlı olduklarının söyleyen Ağırbaşlı, geliri az veya çok olsun Konyalı’nın bir şekilde yardım yaptığını belirtti. Özellikle camilerde toplanan yardımlar konusuna dikkati çeken Ağırbaşlı, bu yardımlarda 100 TL, 50 TL veya 1 TL yardımda bulunan da olduğunu, vatandaşın imkânına göre muhakkak yardım ettiğini aktardı. Konya’nın duyarlı olması konusunda önünde bulunan örnekler bulunduğunu dile getiren Ağırbaşlı, “Yardım konusunda Hacıveyiszade gibi geçmişteki hocaların etkileri. Bu insanlar herkese örnek olmuş ve bunun bir devamı gibi şuanda da devam ediyor. Örnek ve önder insanlar ilk önce bu yardımları kendisi yapmış ve sonra halk bu durumu gördükçe alışkanlık haline getirmişler. Bu konuda örnek olacak kişiler olmalı ve bundan sonra da bu alışkanlık devam etmeli” dedi.

 

‘İSLAM ÂLEMİNDE YILLARCA EĞİTME ÖNEM VERİLMEMİŞ’

Günlük hayat içerisinde iş yükü ve stresin artması nedeniyle vatandaşlar birçok konuda üzerlerine düşen görevleri yapamıyor. Özellikle din konusunda hem bilinenin uygulanmaması hem de toplum olarak yetişmemiz belki de bunun en büyük nedeni. Günümüzde yaşanan yozlaşma konusunda konuşan Genel Müdür Ağırbaşlı, dini konuda yetiştirilme için devletin, din âlimlerinin ve ailenin üzerine düşen görevler olduğunu söyledi. “Tüm İslam âleminde yıllarca eğitme önem verilmemiş” ifadesini kullanan Ağırbaşlı, “Neden verilmemiş? Bunu bir düşünmek gerekiyor. İktidara veya başa gelen insanlar devlet bütçelerinin büyük çoğunluğunu iktidarlarını ayakta tutabilmek için ayırmış. Savunmaya, istihbarata ve emniyete ayırmış. Gerek yabancı ülkelerde korkması gerek toplum içinde bir ayaklanmadan çekinme olsun bir şekilde bu paralar eğitime ayrılmamış. Böyle olunca eğitime harcanmamış. İşin tabi bir başka boyutu da var. Eğitimli insan hakkını arayacak. Neden? Hakkını biliyor çünkü. Örnek olarak söylüyorum: diyecek ki ‘Sen israf ediyorsun, milletin parasını çar çur ediyorsun yolsuzluk yapıyorsun.’ Bu şekilde ne olacak, hesap sormuş olacak. Ülkede seçim yapılmıyorsa demokrasi, seçim isteyecek. Bütün bunlar işte halkın kör kalmasının istenmesinden dolayı. İslam ülkelerine bakın eğitimde en geri ülkelerdir” dedi.

 

‘TÜRKİYE’DE DE DURUM FARKLI DEĞİLDİ’

Türkiye’de de 1950 yılına kadar bu durumun bu şekilde olduğunu ifade eden Ağırbaşlı, “Türkiye’de de durum farklı değildi. Yıllarca din eğitimi yasaklanmış ve baskı olmuş. İnsanlar baskılar nedeniyle bilgisiz ve kör kalmış. Anne-babasından din adına ne gördüyse onu uygulamış. Birçok şey din adına yapılmış ve din zannedilmiş. Daha sonra imam hatipler açılmış ve yavaş yavaş bunlar dini anlatmaya başlamış. İlahiyat fakülteleri, Yüksek İslam Enstitüleri yavaş yavaş anlatmış. Peki, bunlar yeterli mi? Yeterli değil. Tam manasıyla dinimizin özünü bu millete anlatamamışız. Bu konuda cami hocası, din kültürü öğretmeni ve benzeri din adamlarının da rolü var. Din adamlarımızın bir kısmı da kendisini yenilemiyor. Ne okuduysa onunla kalmış, ilerletmemiş, daha fazlasına gitmemiş.  Bunlar tam manasıyla yeterli değil” ifadelerini kullandı. Geçmişten günümüze bakıldığı zaman bu durumun net olarak görüldüğünü söyleyen Ağırbaşlı, dünyada en az okuyan toplumlardan birisi olduğumuzu söyeldi.  İmam Gazali’nin “Müslümanlar dinlerini okumak için öğreniyorlar, Müslüman olmayanlar ise öğrenmek için okuyorlar” sözünü hatırlatan Ağırbaşlı, doğru olanın Müslüman olanların yaptığı olduğunu kaydetti.  Ağırbaşlı, “Biz okuyoruz, Kuran-ı Kerim için Arap alfabesi nasıl okunur onu öğreniyoruz. Ama Müslüman olmayanlar orada ne yazıyor, onu öğrenmeye çalışıyor. Önemli okuduğunuz şeyde verilen mesajın ne olduğunu bilmek. Bunun için gayret etmeliyiz. Okumadığımız için hep aileden gördüğümüz hurafeleri din diye uyguluyoruz. Örnek olarak oruçbaba diye bir türbede iftar açılıyor. Neden? Sirke ile ekmek yerse tüm istekleri kabul olacak düşüncesi var. Böyle batıl şeylerimiz devam ediyor” sözlerini kullandı. Günümüzde genç neslin daha fazla okuduğunu ancak bunun yeterli seviyede olmadığını dile getiren Ağırbaşlı, “Genç nesiller okuyor ama bu maalesef arzu edilen seviyede değil. 1960’lı yıllarda dini kitap çok azdı, sadece dini kitap değil. Gerçek bilgileri okumak için kitap azdı. Şimdi binlerce kitap basılıyor ama yeterli değil. Bugün din adına çok şey yanlış yapılıyor. Bu konuda bir örnek vermek istiyorum, Başı açık gezmenin günah olduğunu biliyoruz. Bazen görüyoruz mezarlığa girerken veya mevlit okunurken başını örtüyor. Şunu sormak gerekiyor: Bir insan başını neden örtmesi gerekiyor? Cevabı şu: Başörtüsü karşı cinse güzelliğini, cazibesini kapatmak için kullanılır. Mevlit okunurken baş kapatılır diye nerede yazıyor. Kuran-ı Kerim de birçok ayette düşünün, akıl edin diye ayetler var. Ama biz hiçbir zaman düşünmüyoruz” dedi.

 

‘MÜSLÜMANLAR MUHAFAZAKÂR OLAMAZ’

Günümüzde çok yaygın ve sık kullanılan muhafazakâr sözcüğünün yanlış kullanıldığını ifade eden Türk Anadolu Vakfı Genel Müdürü Ahmet Ağırbaşlı, muhafazakâr sözcüğünün Avrupa’dan dilimize girdiğini ve toplumumuzda yanlış kullanıldığını aktardı. Muhafazakâr sözcüğü ile vatandaşın dindar olduğunu anlatmaya çalıştığını kaydeden Ağırbaşlı, “Muhafazakârlık statükoculuktur. Bu Avrupa’dan gelme bir sözcüktür. Avrupa’da örf, adet, geçmiş ve geleneklerine bağlı olan Hıristiyanlar var, onlara muhafazakâr deniyor. Amerika’da Amish’ler diye bir tarikat var. Amish’ler basit bir yaşama inanırlar, otomobil, telefon, elektrik gibi modern yaşamın kolaylıklarını kullanmaktan sakınırlar. İşte bunlar muhafazakârdır. Bulundukları hali muhafaza ediyor hiç gelişme kaydetmiyor. Ama biz böyle bir sözcüğü İslam dini için kullanıyoruz. Hâlbuki Müslüman dediğini zaman gelişime açık bir din akla gelir. Bakın Kura-ı Kerim’de birçok ayet var, düşünmek veya okumak ile ilgili. Kuran-ı Kerim’de ilk ayet ‘oku’dur zaten biz nasıl sabit kalalım. Bu anlamda bu kelime yanlış kullanılıyor, buna özen gösterip dikkatli kullanmak gerekiyor. İslam dini teknolojiden tutunda fıkıha kadar her yönden açıktır. Bakın önemli bir konuda Müslümanlar kararsız kalsa hemen âlimler bir araya gelir ve bu konuda icma yaparlar. Herkes kendi bildiğini ve olması gerekeni ortaya koyar ve ortak bir görüş ortaya çıkar. Bu sabit kalmamıdır? Bu gelişme için en önemli adımdır, gelişme budur işte. Bu sayede İslam dininde gelişme vardır. Müslümanlar muhafazakâr olamaz. Müslüman’ın ismi ve tabiri bellidir. Allah zaten bunun ismini koymuş” ifadelerini kullandı.

 

‘TV’LERDE TÜRK KÜLÜTÜRÜYLE ALAKASIZ DAVRANIŞLAR GÖSTERİLİYOR’

Ahlaksal yozlaşmanın her dönemde olduğunu ve günümüzde bu yozlaşmanın daha fazla hissedildiğini ifade eden Ağırbaşlı, “Televizyonlar her bakan kişiyi çok etkiliyor ve yozlaşan ahlakı gösteriyor. Bakıyorsunuz İslam dini veya Türk toplumu ile alakası olmayan davranışları size empoze etmeye çalışıyor. Siz de onu seyrettikçe durumu normalleştiriyorsunuz. İnsanlar sürekli bakıp gördüğü şeylere alışıyor ve alışırlar zaten. Kötülüklerin içine girerse yapa yapa normalmiş hale geliyor ve televizyonlarda bizim toplumumuza uymayan davranışlar gösteriliyor. Dikkat ederseniz bizim aile düzenimiz dışında ilişkiler gösteriliyor. Ve bunu bizim ailelerimizde izliyor. Dizilerde gayri İslami şeylerin hepsi görülüyor ve seyrediliyor. En çok da izlenen programlar, evlilik programları oluyor. Ben buna çok şaşırıyorum. Evlilik programlarında hiçbiri İslam’a ve örflerimize uygun değil. RTÜK bakıyorsunuz ceza kesiyor ama sonuç elde edilemiyor. Gençleri kendi elimizle ateşe atıyoruz. Şimdi bu genç nesil bozulmasa ne yapacak?” şeklinde konuştu. Televizyonlarda yayınlanan evlilik programlarının hem İslamiyet’e hem de medeniyetimize uygun olmadığını kaydeden Ağırbaşlı, bu tür programları genç ihtiyar herkesin izlediğini ve toplumu dejenere ettiğini söyledi. Dejenere olan toplumun çocuklara hâkim olamadığını ifade eden Ağırbaşlı, ailelerin çocuk yetiştirirken çok dikkatli davranması gerektiğini ve özellikle televizyon izlenirken beraber izlenerek olumsuz olan durumların çocuklara anlatılması gerektiğini söyledi.

 

Bilinçli ve eğitimli bir nesil için eğitimin ailede verilmesi gerekliliğine vurgu yapan Ağırbaşlı, Avrupalı bir eğitimcinin  ‘Çocuğu ekmek istiyorsanız çocuğun anneannesinden başlayın’ sözünü hatırlatarak şöyle konuştu: “Çocuğu yetiştirirken aile içinde eğitim vermemiz lazım. Çocuk okuldan bazı ana hatları öğrenir. Asıl eğitim ailede başlar. Avrupalı bir eğitimcinin söylediği bir söz var; ‘Çocuğu ekmek istiyorsanız çocuğun anneannesinden başlayın’ diye. Anneanne eğitimli olacak anneyi eğitecek ki anne de çocuğunu eğitebilsin. Onun için aile eğitimi şart, ailede eğitim birincil şart. Bu çocuğu siz eğittiniz, toplumun içine bırakıyorsunuz. Sabah 2 saat beraber akşam 3-4 saat beraber sonra gece oluyor. Ama 8-10 saat toplumun içinde bu çocuk. Toplum bozuksa çocuğu bozacak” dedi. bu tür yanlışların önüne geçmek ve yozlaşma, bozulmanın önüne geçmek için toplu bir bilinçlenmenin olması gerektiğine vurgu yapan Ağırbaşlı, hem ailenin hem de çocukların arkadaş çevresini düzgün seçmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda devletin ve ailelerin üzerine sorumlulukların düştüğünü söyleyen Ağırbaşlı, bu konuda herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin zor şartlarda kurulduğunu ve bir emanetin büyüklerden devir alındığını aktaran Ağırbaşlı, ülkenin maddi ve manevi her alanda daha iyi şartlara getirilmesi için herkesin çok çalışması gerektiğini söyledi.(Mustafa KARAKAYA)

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!

tokyobet-tokyobet-nerobet-tokyobet-goldenbahis-tokyobet-levabet-ngsbahis-ngsbahis-goldenbahis-ngsbahis-levabet-levabet-goldenbahis-ngsbahis-ngsbahis-tokyobet-nerobet-ngsbahis-levabet-levabet-goldenbahis-ilelebet-betibom-ajaxbet-trendbet-anadolucasino-heybet-paribahis-aresbet-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-Deneme bonusu veren siteler-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-tokyobet-tokyobet-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-ngsbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-goldenbahis-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-nerobet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-levabet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-tokyobet-nerobet-pusulabet-piabet-pusulabet-masterbetting-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-pusulabet-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-masterbetting-pusulabet-pusulabet-masterbetting-piabet-piabet-piabet-piabet-piabet-masterbetting-masterbetting-masterbetting-pusulabet-pusulabet-pusulabet-casibom-aresbet-tokyobet-tokyobet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-orisbet-g�venilir casino siteleri-aresbet-Deneme Bonusu-aresbet-aresbet-deneme bonusu-