Obama'nın Çaresizliği
Obama, geçtiğimiz günlerde ülkesindeki terör saldırılarını bitireceğine ant içmişti,ama meclisdeki dengeler,bunun tam tersini gösteriyor.
ABD’deki silahlı saldırılar ve bunlara baÄŸlı ölümler durmak bilmiyor. En son Kaliforniya’nın San Bernardino ÅŸehrinde gerçekleÅŸen katliam, son senelerde gerçekleÅŸen çok sayıda saldırıyla sıkça tartışılan silah yasalarını yeniden gündeme getirirken, faillerinin Müslüman olmasından dolayı da ülkede yaklaÅŸan seçimler öncesinde, özellikle Cumhuriyetçi adaylar tarafından kampanya malzemesine dönüÅŸtürülmüÅŸtü. Ancak istatistiklere bakılacak olursa Müslümanlar denkleme dâhil edilemeyecek oranda az bir yüzdeye karşılık geliyor. San Bernardino saldırısı Donald Trump gibi Müslüman karşıtı adayların ekmeÄŸine yaÄŸ sürmüÅŸ olsa da, saldırıların merkezini çok büyük ölçüde silah satın alma ve silah ruhsatı edinme konusundaki büyük kolaylık oluÅŸturuyor. Her ne kadar ABD BaÅŸkanı Barack Obama, silahlı saldırı kurbanlarının yakınlarını yanına alarak Beyaz Saray’da 5 Ocak’ta yaptığı ve yer yer gözyaÅŸlarını tutamadığı konuÅŸmada, ‘Kongre’nin desteÄŸi olsun veya olmasın’ bu katliamları durdurmaya ant içse de ABD Temsilciler Meclisi’ndeki dengeler bize realitenin hiç de öyle olmayacağını gösteriyor.
Silah ruhsatı almak çok kolay
Avustralya, Ä°ngiltere, Avusturya, Ä°sviçre ve Kanada, sivil vatandaÅŸların en çok silaha sahip olduÄŸu ülkelerden. Amerika ise hem sivil vatandaÅŸların sahip olduÄŸu silahlar ve hem de bu silahlara baÄŸlı ölümlerin adedi açısından bu ülkelerden fersah fersah ileride. Bu silahların kullanıldığı olaylarda 1987’den beri 540,000 civarında kiÅŸi hayatını kaybetti ve bu rakam, Amerika’nın Birinci ve Ä°kinci Dünya SavaÅŸlarında kaybettiÄŸi toplam insan sayısından daha fazla. Silahlı saldırılarda 2011’den beri üç kat bir artış olduÄŸunu ortaya koyan Harvard Üniversitesi tarafından yapılan bir araÅŸtırma, her ne kadar bu artışın sebeplerine doÄŸrudan deÄŸinmese de, yakalanmış faillerin önemli bir kısmının saldırıyı ruhsatlı bir silahla gerçekleÅŸtirmiÅŸ olması, silahsızlanmayı savunan kesimleri daha büyük bir infiale sevk ediyor. Buna, silah ruhsatı için FBI’a son 10 senede yapılan 100 milyon müracaattan sadece 700,000 tanesinin reddedildiÄŸi ve ruhsat alabilenler arasında muhtelif suçlardan (bir seneyi aÅŸmamak kaydıyla) hapis cezası almış kiÅŸilerin, tacizcilerin, madde bağımlılarının ve kanunen tescil edilmiÅŸ ÅŸekilde ciddi suç eÄŸilimi taşıyan benzer kiÅŸilerin bulunması da tartışmayı iyice körüklüyor. Bu tür kiÅŸilere, San Bernardino’da kullanılanlar gibi saldırı silahları dahi rahatlıkla satılabiliyor.
Mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸinin önündeki engeller
Obama yönetiminin kanun deÄŸiÅŸikliÄŸi hedefleri arasında hem satılan silah türlerinin sınırlandırılması, hem de silah satılacak ve ruhsat baÅŸvurusunda bulunan kiÅŸilere çok daha kapsamlı bir arka plan soruÅŸturması yapılması ve ruhsat verilmesinden önce daha uzun bir süre beklenmesi gibi teklifler yer alıyor. Fakat Amerikan Sivil Savaşı’nda aslen Kuzey ordusundaki “zayıf niÅŸancılığı” geliÅŸtirmek için 1871’de kurularak zaman içinde ABD’nin silah konusundaki öncül kurumu haline gelen ve 1970’lere kadar sivillerin silah sahibi olmasıyla ilgili güvenlik ve kontrol konularıyla meÅŸgulken, bu tarihten sonra sivillerin silah edinebilme özgürlüÄŸünün bayraktarlığını üstlenmiÅŸ olan Ulusal Tüfek BirliÄŸi’nin (National Rifle Association – NRA) başını çektiÄŸi silah lobisi, Cumhuriyetçilerin üstünde çok büyük bir nüfuza sahip. Bu nüfuz sayesinde, silah satışı ve ruhsat verilmesiyle ilgili denetimleri sıkılaÅŸtırmak için Demokratların senelerdir meclisten geçirmeye çalıştıkları kanun deÄŸiÅŸiklikleri Cumhuriyetçilerin ret oyları yüzünden bir türlü hayata geçememekte. Dolayısıyla uzmanlar Obama’nın gözyaÅŸları içinde yaptığı konuÅŸmadan da somut bir netice çıkmayacağı görüÅŸünde. Bu düÄŸümün ortasında ise ABD anayasasına 1791’de yapılan ilk 10 düzenlemeden, sivil halkın silah sahibi olma ve taşıma özgürlüÄŸünü anayasal garanti altına alan meÅŸhur ‘Second Amendment’, yani Ä°kinci Düzenleme bulunuyor. Bu kanun maddesi “Düzenli bir milis gücü, hür bir eyaletin güvenliÄŸi için zorunlu olduÄŸundan, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı ihlal edilmeyecektir” hükmünü getirmesine raÄŸmen, NRA’nın eski söylemlerine baktığımızda ÅŸimdikinin tam aksi bir yaklaşım görüyoruz. Kurumun eski baÅŸkanlarından Karl Frederick, mesela, 1934 senesindeki bir beyanatında “Silah taşımak çok kati bir ÅŸekilde sınırlandırılmalı” demiÅŸti.
Ä°kinci Düzenleme’nin orijinal metninde kullanılan ikinci virgül, cümlenin farklı ÅŸekilde yorumlanabilmesine kapı araladığı için tartışmanın tarafı olan gruplarca zaman zaman farklı yönlere çekiliyor. Muhtemelen bu yorum farkının suiistimal edilmesinden bahisle 1969-1986 yılları arasında ABD’nin Yüksek HâkimliÄŸini yapmış olan Warren Burger, açıkça NRA’yı kastederek, “Ä°kinci Düzenleme, herhangi bir çıkar grubu tarafından Amerikan halkına yönelik yapılmış en büyük sahtekârlıklardan biridir,” demiÅŸti. Maddeyi kendi istediÄŸi açıdan yorumlayan NRA’nın 1970’lerden sonra konuyu nasıl tamamen sivil silahlanma özgürlüÄŸüne çevirdiÄŸi tartışıladursun, 2012’de Newtown Connecticut’taki Sandy Hook Elementary School’da gerçekleÅŸen ve 20 ilkokul birinci sınıf öÄŸrencisinin ve 6 kadın öÄŸretmenin katledilmesi üzerine, Obama yönetimi meseleyi yüzde 90 halk desteÄŸiyle 2013 Nisan’ında 100 üyeli senatoya getirmiÅŸ, fakat Demokratlar dört de fire vererek 54 Evet, 46 Hayır oyuyla silah satın almak isteyenlere çok daha detaylı bir arka plan soruÅŸturması yapılmasına yönelik yasa tasarısını meclisten geçirememiÅŸler, bunun üzerine de Obama “Bugün Washington için çok utanç verici bir gün. Biz burada kimi temsil etmek için varız ki?” diye veryansında bulunmuÅŸtu. DiÄŸer yandan konuyla ilgili görüÅŸmeler sırasında NRA’nın ÅŸimdiki baÅŸkanı Wayne Lapierre, muhtemelen temsil ettiÄŸi kurumun meclisteki nüfuzundan cesaret alarak, Temsilciler Meclisi’ndeki bir konuÅŸmasında, son derece üst perdeden, “Amerikalı silah sahipleri olarak Ä°kinci Düzenlemenin bize verdiÄŸi özgürlükten asla vazgeçmeyeceÄŸiz, nokta!” diyebilmiÅŸti.
Saldırıların sosyo-psikolojik sebeplerine dair somut veriler yok
Silahlı saldırıları gerçekleÅŸtirenlerin yaÅŸ ortalamasına bakıldığında, yaklaşık yüzde 65’inin 18-34 yaÅŸ aralığında bulunmasından dolayı, özellikle azınlıkların yaÅŸadığı gettolardaki fakirlik ve imkânsızlık, okullarda öÄŸrenciler arasındaki fiziksel ÅŸiddet ve zorbalığın korkutucu boyutlara varması, bilgisayar oyunları, film ve dizilerde ÅŸiddetin ve kan akıtmanın âdeta kutsanması gibi unsurların silahlı saldırıların sayısını artıran ciddi bir etken olduÄŸunu düÅŸündürmesine ve bu sorunların özellikle eÄŸitim çevrelerince sıkça dillendirilmesine raÄŸmen, aradaki baÄŸlantıyı doÄŸrudan ispatlayan muteber bir araÅŸtırma henüz bulunmamakta.
Uzmanlar ne diyor
“Silahlı saldırılar ister Fransa, Belçika, Kaliforniya veya Oregon’dakiler gibi terörist saldırılar olsun, ister Newtown’daki ilköÄŸretim okulundakiler gibi olsun, bu saldırıları gerçekleÅŸtiren kiÅŸilerin maksadı, olabildiÄŸince çok sayıda insan öldürüp dikkat çekmek” diyen ve bu tarz saldırıları daha çok “kendini ispatlama ve bilinme gayreti” olarak niteleyen Suç Önleme AraÅŸtırma Merkezi (Crime Prevention Research Center) BaÅŸkanı John Lott’a göre, sadece bu bilinme gayretinin ardındaki motivasyonlar deÄŸiÅŸiyor. “Terörist saldırılarda güdülen maksat kendi davaları, Newtown’daki gibi katiller içinse maksat takdir edilmemiÅŸlik hislerini, medyada gündem olarak tatmin etmek.”
GeçtiÄŸimiz yıl Kasım ayında Fransa’da ve 2011 senesinde Norveç’te Anders Behring Breivik tarafından gerçekleÅŸtirilen katliamları örnek vererek, Avrupa’daki saldırıların ABD’dekilere kıyasla daha fazla olduÄŸuna deÄŸinen Lott, ABD’deki rakamların biraz da abartıldığını düÅŸünüyor.
Interpol’ün eski genel sekreteri olan Ronald Noble 2013 senesinde yaptığı bir açıklamada, insanları bu tür silahlı saldırılarından korumanın iki yoluna iÅŸaret etmiÅŸti: birincisi, silahlanmış sivil halk, ikincisi ise olaÄŸanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı, silahtan arındırılmış bölgeler. “Tecrübeyle sabit ki katillerin silah edinmesini engellemek neredeyse imkânsız” diyen Noble, bu tür kiÅŸilerin silah almanın kanunen mümkün olduÄŸu eyaletlerden silah edindikten sonra saldırıları, büyük ölçüde, sivillerin kendilerini silahla savunmalarının yasak olduÄŸu eyaletlerde iÅŸlediÄŸini söylüyor.
Sivil silahsızlanma konusuna büyük destek veren kesimlerin haklı görüÅŸlerinin aksine, konunun bizzat içinde bulunan kiÅŸiler farklı düÅŸünüyor. 450,000 polis üyesi bulunan PoliceOne isimli Amerikalı derneÄŸin kendi üyeleriyle gerçekleÅŸtirdiÄŸi bir ankette sorulan “Halka yönelik gerçekleÅŸtirilen toplu saldırıları engellemede en çok yardımcı olacak ÅŸey ne olurdu?” sorusuna, üyelerin yüzde 80’ninin verdiÄŸi cevap ise çok daha ÅŸaşırtıcı: “Sivillerin silah taşıma haklarının geniÅŸletilmesi.”
Ä°statistiklere yansıyan saldırıların hemen hepsinin, sivillerin silah satın alma veya bulundurmasının yasak olduÄŸu eyaletlerde iÅŸlendiÄŸine dikkat çeken John Lott, çözüme yönelik atılabilecek en büyük adımın, bu eyaletlerin sivil silahsızlık politikalarına bir an önce son vermesi olduÄŸunu söylüyor: “Hükümet istihbarat konusunda istediÄŸi parayı harcayabilir, fakat mesele ÅŸu: Senin istihbaratın bu saldırganları tespit edemediÄŸi durumlardaki yedek planın nedir?”
Toplu silahlı saldırıların, yani intihar ve kazaların ve sadece bir kiÅŸinin vurulduÄŸu olayların haricindeki silahlı saldırıların bir istatistiÄŸini tutan ve birçok haberde kaynak gösterilen “shootingtracker.com” sitesine göre, Amerika çapında 2013 senesinde 364, 2014 senesinde 337 ve 2015 senesinde 353 silahlı saldırı gerçekleÅŸti. Bu veriler Lott’u haklı çıkarır nitelikte, zira toplam 900 küsur toplu saldırının faillerinin birçoÄŸu yakalanamamış durumda.
Ulus Enstitüsü AraÅŸtırma Fonunun (The Investigative Fund at the Nation Institute) yazarlarından ve Politics and Reality Radio’nun sunucularından olan Joshua Holland ise, konunun ABD’nin hükumet sistemindeki bir acayiplikten kaynaklandığını söylüyor. “Meselenin özünde bizim hükumet sistemimizdeki bir acayiplik yatıyor. Amerika’da silah sahipliÄŸi bir imtiyaz olmaktan öte bir hak. Pratik açıdan bakacak olursak, ateÅŸli silah satışını düzene sokmak, mesela, araba satışlarını düzene sokmaktan çok daha zor. Araba kullanmak, edindiÄŸiniz bir imtiyazdır; insanlar araba alır ve aldıkları arabayı kaydettirirler ve belli bir seviyede araba kullanabildiklerini ispatlamak durumundadırlar; belli bir seviyenin üstünde tehlike arz eden ÅŸoförler oldukları ispatlandığı anda da sürücü belgelerini kaybederler,” diyen Holland, silahlar konusunda ise durumun böyle olmadığını vurguluyor: “Bütün bunun üstüne bir de ateÅŸli silahları [satın alıp bulundurmayı] özgürlükle eÅŸdeÄŸer gören ferdiyetçi bir siyaset kültürü söz konusu. Meselenin gelip dayandığı nokta ise ÅŸu ki, bu ülkede 300 küsur milyon silah var ve bunları, öfkelerini çıkartmak için kullanabilecek dengesiz insanların elinden uzakta tutacak sınırlı vasıtamız var.”
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z
- 0SEVDÄ°M
- 0ALKIÅž
- 0KOMÄ°K
- 0Ä°NANILMAZ
- 0ÃœZGÃœN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.