"Popülist vaatler ekonomik krize yol açar"

KTO BaÅŸkanı Selçuk Öztürk, “Ülkemiz yeni bir seçim dönemine girmiÅŸ bulunmaktadır. Åžu ana kadar gergin siyasi ortamın oluÅŸmamasını son derece olumlu karşılamaktayız. Fakat geçmiÅŸte yaÅŸadığımız popülist vaat tuzağına bu seçimde de düÅŸüldüÄŸünü, iÅŸ dünyası olarak üzüntü ile izlemekteyiz. Seçim sürecinin bir vaat yarışına döndüÄŸünü görmekteyiz. Hatırlanacağı üzere; 90’lı yıllarda seçimlerden önce verilen popülist vaatler Türkiye'nin 1994 ve 2001 krizlerini yaÅŸamasına neden oldu. 2001 yılında ülkemizin bütçe açığı yüzde 16.91 ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına ulaÅŸtı. 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesinde partiler birbiri ardına seçim vaatlerini açıkladılar. Cumhuriyet Halk Partisi tarafından açıklanan ekonomik vaatlerin reel ekonomiyle baÄŸdaÅŸmadığını görmekteyiz. CHP Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu'nun vaatlerinin maliyetleri hesaplandığında Türkiye ekonomisine 150 milyar TL gibi bir yük getireceÄŸi görülmektedir. Kaynağı belli olmayan bu yük, ÅŸu an yüzde 0,7 olan bütçe açığını 2001 öncesi rakamlara döndürme anlamına gelmektedir. Bütçe açığını körükleyecek her yük enflasyonun da artmasına neden olacaktır. Artan enflasyon da faizlerin daha hızlı yükselmesi anlamına gelmektedir ki iÅŸ dünyası olarak yeniden böyle bir tabloyu kabul edemeyiz” dedi.“ELDE EDÄ°LEN EKONOMÄ°K KAZANIMLARIN KORUNMASI HEPÄ°MÄ°ZÄ°N ORTAK HEDEFÄ° OLMALIDIR”2015 yılında geliÅŸmiÅŸ ülkelerin yüzde 2, tüm dünyanın yüzde 3,5 büyüyeceÄŸinin tahmin edildiÄŸini söyleyen BaÅŸkan Öztürk, “Dünya ekonomilerinin giderek daraldığı bir dönemde bu olumsuzluktan etkilenen reel sektörümüzün hareketlenmesi için bizler yapısal reformlar talep ederken, iÅŸ dünyasını ilgilendiren konularda verilen sözlerde daha dikkatli olunmalıdır. Ekonomi üzerinden verilen vaatlerin gelecekte doÄŸuracağı olumsuz sonuçlar iyi hesaplanmalıdır. Ä°ÅŸ dünyası olarak popülist politikalar sonucu yeniden IMF’nin kapılarında bekleyen bir Türkiye görmek istemiyoruz. Hiç kimsenin siyasi hesaplar uÄŸruna, ülke ekonomisinin belkemiÄŸi reel sektörün geleceÄŸini ipotek altına almaya hakkı yoktur. Son yıllarda bin bir emek ve çabayla elde edilen ekonomik kazanımların korunarak, ülkemizin geliÅŸmiÅŸ ülkeler liginde yerini alması, hepimizin ortak hedefi olmalıdır. Gelecek hedeflerimiz açısından Türkiye için elbirliÄŸiyle yeniden bir büyüme hikayesi yazmak zorundayız. Yeniden yüksek büyümeyi reel sektörümüzün moral ve motivasyonunu yükselterek saÄŸlayabiliriz. Bu sebeple ülkemizin geleceÄŸi için popülist vaatlerden uzak durulması gerektiÄŸini düÅŸünüyoruz” ÅŸeklinde konuÅŸtu.