Türkiye nöroendokrin tümörü tedavisinde dünya standartlarında

Ä°STANBUL (AA) Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Anabilim Dalı ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Åžuayib Yalçın, özellikle nöroendokrin tümörler konusunda Türkiyenin bütün tanı ve tedavi metotlarına sahip olduÄŸunu belirtti.

Türk Kanser AraÅŸtırma ve SavaÅŸ Kurumu DerneÄŸi BaÅŸkanı da olan Yalçın, 10 Kasım Nöroendokrin Tümör (NET) Farkındalık Günü dolayısıyla Sait Halim PaÅŸa Yalısında düzenlenen toplantıdaki konuÅŸmasında, NETin sindirim sistemi, pankreas ve akciÄŸerde daha çok yer alan ama tüm vücutta görülebilen, özel nöroendokrin hücrelerinden kök alan bir tümör grubu olduÄŸunu söyledi.

Bu tümörlerin seyrek gözükmesiyle birlikte hastalarda yaÅŸam sürelerinin uzun ve tedavi baÅŸarısının da yüksek olduÄŸunu belirten Yalçın, yaygınlık bakımından ise kalın bağırsak kanserinden sonra sindirim sistemi tümörlerinin başında geldiÄŸini kaydetti.

Prof. Dr. Yalçın, bölünme hızı yavaÅŸ ve ÅŸüphelenildiÄŸi takdirde erken aÅŸamada tespiti mümkün olan NETin, cerrahiyle çıkarıldıktan sonra nüksetme ihtimalinin ve ek tedavi ihtiyacının diÄŸer türlere oranla daha düÅŸük olduÄŸunu ifade etti.

DiÄŸer kanser türlerindeki gibi nöroendokrin tümörde de erken teÅŸhisinin önemli olduÄŸunu vurgulayan Yalçın, ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:

Bu tür tümörlerden ÅŸüphelenilmediÄŸi için hastaların neredeyse 3te 1i geç baÅŸvuruyor. Geç baÅŸvurdukları için de kanserin seyri biraz daha kronik hale geliyor. Hasta ileri evrede olsa dahi hastalık yükü ne kadar düÅŸürülürse o kadar tedavi baÅŸarısı artabiliyor. Evre 4 bile olsa deÄŸiÅŸik tedavi yöntemleri var. Ayrıca, var olan semptomları giderebilmek ve vücuda zarar vermesini engellemek için de sadece ayda bir yapmış oldukları bir iÄŸneyle hastalığı uzun süre kontrol etmek mümkün. EÄŸer burada dirençli hale gelirse de yeni çıkan biyolojik ajanlarımızı kullanabiliyoruz. Bazı vakalarda kemoterapi çok iÅŸe yarıyor. Bunun dışında belli bir grup hastada da radyonüklid dediÄŸimiz 6 haftada veya 3 ayda bir 4 kez alabilecekleri tedavi yöntemleri var.

Prof. Dr. Yalçın, karın aÄŸrısı, ishal atakları, ateÅŸ basması, terleme, kilo kaybı, aÄŸrı ya da geçmeyen ülser ve gastrit gibi durumların da bu hastalıkla iliÅŸkili olabileceÄŸini kaydetti.

Özellikle nöroendokrin tümörler konusunda Türkiyenin bütün tanı ve tedavi metotlarına sahip olduÄŸunu belirten Yalçın, Bizdeki radyonüklid tedaviler daha yeni yeni Amerikada kullanılıyor. Avrupanın birçok yerinde kullanılmıyor. Türkiyede bu hastalıkla ilgili kullanılmayan, bütün otoritelerce kabul edilmeyen bir ilaç yok. Dünya standartlarında, en geliÅŸmiÅŸ ülkelerdeki tedavi seçenekleri neyse Türkiyede de o var. Hekimlerimiz de bu konuda iyi. Merkezlerimiz de multidisipliner. dedi.

Kronik hastalık gibi tedavi edileceÄŸi günler oldukça yakın

Türk Tıbbi Onkoloji DerneÄŸi (TTOD) üyesi ve Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Sezer SaÄŸlam da bazı hekimlerin NETin kanser olmadığına dair yorumlar yaptığını ifade ederek, bunun hastayla tedavi sürecinde sıkıntılara yol açabildiÄŸini söyledi.

NETin cerrahi olarak çıkarıldıktan sonra takibinde hiçbir tedaviye ihtiyaç duyulmadığını belirten SaÄŸlam, O nedenle cerrahi, erken tanıda altın standarttır. Ancak nöroendokrin bir kanserdir. Bu konuyu küçümsememek gerekir. dedi.

SaÄŸlam, NETin baÅŸka kanser türleriyle karıştırılma ihtimaline iliÅŸkin, BaÅŸka kanser türleriyle karıştırılabiliyor ama bu oran son 10 yılda Türkiyedeki patolojinin geliÅŸmesiyle çok azaldı. Özellikle sindirim sisteminin sık görülen diÄŸer türlerinde, kolon, mide ve pankreas kanserlerinde patolog nöroendokrin özellikleri içeren tümörü görebilir. Ancak bu o hastanın nöroendokrin tümörü olduÄŸunu göstermez. Tecrübeli olmayan biri tarafından tanı konulduÄŸunda nöroendokrin tümör tanısını normal kanseri dışında alabilir. O zaman tedaviye direnç oluÅŸur. Klasik tedavilere asla yanıt vermez. deÄŸerlendirmesinde bulundu.

Nöroendokrin tümörlerin görülme sıklığının yıllık yüzde 1012 oranında artacağını belirten SaÄŸlam, Bu Türkiye için önümüzdeki 15 yılı kapsıyor. Ancak tedavi seçenekleri de 2 yıl öncesine oranla daha iyi durumda. Ölüm oranları da oldukça düÅŸecek. Genel onkoloji bilgisi çok artıyor ve bu tüm tümörlere yansıyor. Nöroendokrin tümörler de bundan mutlaka nasibini alacaktır. Kronik hastalık gibi tedavi edileceÄŸi günler de oldukça yakındır. ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Sezer SaÄŸlam, hastalığın tedavisi için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kapsamında verilen geri ödemeler ve özellikle nükleer tıp tedavileriyle Türkiyenin Avrupanın birçok ülkesinden önde olduÄŸuna dikkati çekerek, Medikal tedaviler konusunda da SGKnın hastalar üzerinde herhangi bir kısıtlaması söz konusu deÄŸil. Bu anlamda hastalarımız ÅŸu an dünya standartlarındaki tüm tedaviye rahatlıkla ulaÅŸabilmektedirler. diye konuÅŸtu.