Asgari Ücretten sonra AZAMİ ÜCRETDE BELİRLENMELİDİR

Gündemimizden biri de “Asgari Ücret” ne kadar olacaktır? Evet asgari ücret belirleniyor. Yine üç kuruş, beş kuruş zam alacaklar.

Mutlu olmayan donuk yüzleri güldürebilecek misiniz? Kesinlikle hayır.

Ekonomi tahsili de gördük. Bazı şeylerden anlarız. Aslında tahsile de gerek yok. Aklı olan herkes anlar.

Almanya’da asgari ücret 1784 Euro, Bulgaristan’da bile 311 Euro. Bizde 310 Euro.

Asgari ücret deyince bir duracaksınız. Alın teriyle oluşur. Dökümhane de çalışanları falan gördünüz mü? Alnınız sıcaktan zorunlu terler. Helal kazanç görmek isterseniz gidin o yerlere…

Türkiye öyle bir hale geldi ki, tok açın halinden anlamaz oldu.

Suriyelerin gelmesiyle, vatandaşlarımızın iş bulması güçleşti. Devlet destekli Suriyeliler, asgari ücretin altında çalışabiliyor.

Hani Konyalı bir vekilimiz yerel televizyonda, Türkiye’de ekonomik kriz yok, işsizlik yok, iş beğenmeme var diyor ya. Bunu dedikten sonra bir şey diyemeyiz. Onun görüşü…

Bir mühendise, üniversite bitirmiş, hayalleri olan birine siz kömür taşı, harç taşı ve al sana asgari ücret diyebilir misiniz? Derseniz vicdan muhasebesi yapın lütfen.

NEDEN AZAMİ ÜCRET BELİRLENECEK?

Asgari ücreti belirleyenler, azami ücret alırsa, alıyorsa bu ücret ne kadar olmalıdır?

Biri bir lokma yerken biri kırk lokma yiyorsa, siz buna adalet diyebilir misiniz?

Söylemek istediğim, azami ücretin asgari ücrete göre belirlenmesidir. En yüksek ücret, beş asgari ücreti geçemez, altı asgari ücreti geçemez deyin. Haydi meydan burada… Ne beşi, ne altısı, ne onu…

Kendi maaşını kendi belirleyenlere hiçbir sözüm olamaz. Bir tek şey sorarım herkese, inanıyorsunuz değil mi? Eveet sesini duyar gibiyim. O zaman kazancınız helal mi? sorgulayın. İnanmıyorsanız, insanlığın gereği, vicdanen sorgulayın.

Ya devlet bize veriyor, kurum bize veriyor, dernek bize veriyor, oda bize veriyor, borsa bize veriyor, banka bize veriyor, vakıf bize veriyor, encümen bize veriyor, meclis bize veriyor, veriyor da veriyor. Yukarda saydığım yerlerden maaş alanlar, huzur hakkı alanlar, bir yerlerin yönetim kurulunda olup, ayrıca maaş veya toplu para alanlar… Saymakla bitmez…

Bir kişi birden fazla maaş alıyorsa sıkıntı vardır. Birden fazla işte mi çalışıyor ki, iki üç maaş alıyor?

Yasa çıkmalı, kişi birden fazla maaş alma durumunda ise en yüksek maaşı almalı yani tek maaş almalı.

Bu iş vekillerden başlamalı. Faal vekilsiniz, hem emekli hem milletvekili maaşı alıyorsunuz.

Hiçbir şey şeffaf değil maaş konusunda. Oda, borsa, dernek, vakıf, sendika v.b. başkanları ve yönetim kurulu kaç lira alırlar? Belediye başkanları, encümenler kaç lira alırlar?

Adalette reform yapacaksanız, gelir dağılımından başlayacaksınız.

Bakın bir hadise anlatayım, gözleriniz yaşaracak. Çarşıda bir ayakkabı boyacısı. 50 yaşlarına yakın biri. Boyadan kazandığıyla, yanında ki ablasına, annesine, eşine ve de evladına bakıyor. Anne yaşlı hasta, eş hasta, kendisi hasta.

Ayakkabımı boyatırken tanıştık. Bir ayakkabıyı beş liraya boyuyor. Hava soğuk ve yağışlı ise iş yok. Haa… Ev kira.

Sosyal güvence yoktu, şimdi var. O civarda ki meczuplar, güzel insanlar geliyor, bu boyacı onlara her gün gelen herkese bir-iki lira veriyor. Virüsten önce onlara çay söylüyordu. Allah ona öyle bir yürek vermiş, hiçbirinizde, hiçbirimizde yok.

Kazandığı üç kuruştan bile yardım ediyor. Bu arkadaşın emekliliği için eş dostla uğraşıyorum. Rabbime hep dua ediyorum. Beni bu yardımlar konusunda aracı kıl diye.

Güzel bir yemek yesem aklıma gelir, boğazıma düğümlenir. Komşunuz, arkadaşınız, dostunuz açken nasıl tok yatarsınız? Çevrenizi bir değiştirin. Benim dediğimi anlarsınız. Aldığım cüzi emekli maaşından, yardım etmeyi rabbim bana nasip ediyor. Allah’a şükür.

Şimdi size bir örnek daha vereyim, çok kazananın daha çok kazandığı, az kazananın daha az kazandığı bir örnek.

Kişinin maaşı 30 bin lira, bir diğer kişinin maaşı 3 bin lira.

Maaşlara zam geliyor, yüzdelik. Diyelim yüzde on zam geldi. 30 bin lira alan, 33 bin lira alacak alıyor. 3 bin lira alan, 3 bin üç yüz lira alacak alıyor. Birinin zam artışı neredeyse diğerinin maaşı. Ara açıldıkça açılıyor. İktidarın ilk zamanında, seyyanen zam yapılırdı. Ara pek açılmazdı.

Yahu Allah aşkına alttakiler nasıl yaşıyor, bir bakın bir görün. Vicdan gözlüklerinizi takın! Çıkarın o tamahlı, mal biriktiren gözlüklerinizi.

Adam vefat etmeden önce evlatlarını çağırıp vasiyet etmiş, ben ölünce beni çoraplarımla gömün diye. Sonra da eve gelip, bu zarfı açın demiş.

Adam ölmüş, evlatlar hocaya babasının vasiyetini iletmişler. Hoca kabul etmemiş, hayır çoraplarını çıkaracağız demiş. Müftüye gidilmiş. Müftü de olur mu öyle şey, çıkarın çoraplarını demiş. Çorapları zorla da olsa çıkarıp, defnetmişler.

Çocuklar eve gelmiş, zarfı açmışlar. Baba aynen şöyle yazıyor. Gördünüz ya, bu dünyadan öbür tarafa bir çift çorap bile götüremedim demiş.

Kim üzerine alınırsa alınsın. Bir hikaye daha sunalım.

Hz. Ömer vefat etmiş. Oğlu her gün babasını rüyasında görmek için dua edermiş. 40 gün sonunda babasını rüyasında görmüş. Baba neredesin her gün seni rüyamda görmek için bekledim demiş. Hz. Ömer; Fırat’ın yakınında kaybolan bir koyunun hesabını veriyordum demiş.

Bu işler kolay değil. Yerin altı da var.

Birkaç yerden maaş alıyorsunuz olay medyaya düşünce, hemen başlıyorsunuz efendim biz o parayı almıyorduk, alıyorduk ama o parayı hayır işlerinde kullanıyorduk diye.

Sizin bizimle probleminiz yok. Biz belki de inandık. Sizin bundan sonra muhatabınız Yaradanla. Siz onu ikna edin edebilirseniz.

Diyorum bu işlere, Diyanet’te bir görüş bildirse hani helal mi haram mı?

Bir akrabam, haram bir iğne deliği kadar yer bulsun genişler gider derdi.

Yanlış anlaşılmasın ben kimseyi suçlamıyorum. Herkes kendi vicdan muhasebesini kendi tutar.

Dua ederken Rabbime; kul hakkından, haramdan, günahtan beni evlatlarımı muhafaza eyle derim. Hepiniz için aynı dualarım var. Esenkalın.