Bakış Açısı

Bir adam okyanus sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş deniz yıldızlarını denize attığını fark eder ve;

"Niçin bu deniz yıldızlarını denize atıyorsun?" diye sorar.

Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi; "Yaşamaları için" yanıtını verince, adama şaşkınlıkla:

"İyi ama burada binlerce deniz yıldızı var. Hepsini atmanıza imkan yok. Sizin bunları denize atmanız neyi değiştirecek ki ?" der.

Yerden bir deniz yıldızı daha alıp denize atan kişi,

"Bak onun için çok şey değişti," karşılığını verir...

 Hayata bakış açısı çok farklı bir duygudur. Bakış açımıza göre dünyamız şekillenir, renklenir ve yön alır. Basit gelen şeyler hayatımızın dönüm noktası olabileceği gibi dönüm noktası olarak gördüğümüz şeyler de çok basitleşebilir. Bu bizim hayata bakan yönümüzle alakalıdır. Yukarıda kısacık bir hikaye ile kocaman şeyler anlatılmış zaten. Bende sizlerle paylaşmak ve bakış açımıza yön vermenin önemini dile getirmek istedim sadece.

Hayat her zaman ultra lüks olmamıştır kimseye. Herkesin hikayesi farklıdır ama mutlaka bir hikayesi vardır. Önemli olan bu hikayeyi renklendirebilmek ve umudu hep içinde tutabilmektir. Bunu başaranlar olduğu gibi başaramayanların sayısı da oldukça fazladır. Biz burada devreye girip bu sayıyı düşürmek hatta yok etmeyi hedeflemekteyiz. Bunun için önce kendi hayatımızdan başlamalı ardından başka hayatlara da umut olup, örnek olup renklendirmeliyiz.

Bu kişiler için çok önemli olsa da aslına bakılınca insanlık içinde oldukça önemli bir durumdur. Umutsuzluk ve mutsuzluk tedavisi oldukça zor olan ve hızla yayılan bir hastalıktır bana göre. Maalesef bu hastalığa tüm insanlar öyle yada böyle, kısa yada uzun bir süre yakalanıyorlar. Yakalanmamak mümkün olmasa da kurtulmak mümkün aslında. Mutsuzluğun ve umutsuzluğun içine düşmüş birisi için en bariz ve etkili tedavi yöntemi bakış açısını değiştirmek veya değiştirtebilmektir. Baktığı pencere onu bu duygulara kaptırdıysa ve umutsuzlukla sardıysa yapılması gereken o pencereyi tamamen kapatmaktır. Ve ardından yeni temiz ferah geniş bir pencere açmaktır. Açılan pencere hem yeni görüntü verecek hem de temiz hava ile dolduracaktır tüm hücrelerini. Temizlik ve yenilik her zaman yeni umutların doğmasına gebedir.

Karamsarlıkla boğuşup dahası da yok olacağı da yok demek basittir. Sadece cümle kurmak zihninde dolaştırmak yeterlidir. Zaten üçüncü turdan sonra sizi ele geçirir ve sadece zihninizde turlayan egemen tek düşünce halini alır. Başka bir düşüncüye ve umuda yer kalmaz. Zihninizde umutsuzluk olduktan sonra da zaten vücudunuz iflas etmiş sayılır. Ataklara geçmez enerjik olmaz ve UMUT etmez. Girdabın içinde döner durursunuz. Bu girdap tüm hayatınızı yutabilir ve sizin hayatınızı size vermeyebilir. Onun için bu girdaba asla girmemeli girdiysek de bir an önce çıkmalıyız.

Hayatımızı her şeye rağmen olumlu olarak ve her zorluğun bir kolaylığı olacağına inanarak yaşamak bizi girdaptan korur. Her yanlışta, her hatada, her haksızlıkta, her hastalıkta, her imkansızda, her OLUMSUZLUKTA kapatın pencereyi. Kapatın gözlerinizi ve okuyun zihninizi. Okuyun ki görün girdabın sizi nasıl içine çektiğini. Gördükten sonra ise yapacağınız tek şey yeni bir pencere açmak. Derin bir nefes çekmek ve hayata yine yeni yeniden bir pencereden umutla bakmak. Yani umudunuza sahip çıkmak. Bu size mükemmel bir hayat sunmayabilir ama hayatınızda küçüklü büyüklü mükemmel anlar yaşatabilir. Zaten bu anları yaşamak bile mutluluğu getirir. Yada şöyle diyeyim mutluluk gelmez mutluluğu siz getirirsiniz. O zaman hepimizin hayatında yeni pencereleri ve umutları olan yeni bakış açıları olması dilekleriyle hoş kalalım…