BAYRAMLAR DA BULUŞMAK
21 Eylül 2015, Pazartesi 00:00Bizlere sayısız nimetler veren Yüce Rabbimiz Cenâb-ı Hakk’a manen yaklaşmanın, O’na şükretmenin, emrine boyun eğmenin bir ifadesi olarak sevgisini ve rızasını kazanmanın bir yolu da Kurban ibadetidir.
Yurdumuzda ve dünyanın pek çok yerinde yaşanan başta terör olayları, doğal afetler, savaşlar, insan hakları ihlâlleri, insanların yerlerinden-yurtlarından edilmesi ve akan gözyaşları sebebiyle sarsılmış olsak ta, İnanç ve kul olma bilincimizi yenileyen, iman duygularımızı tazeleyen, Ümmet olma irademizi canlı tutan; millet olarak birlik, beraberlik ve kardeşliğimizi sağlamlaştıran, yardımlaşma ve dayanışmaya imkân veren Kurban Bayramına bizleri yaklaştırdığı için, Yüce Mevlâ’ya şükrediyor, Sevgili Peygamberimize salât-ü selâmlarımızı gönderiyoruz.
Bayramlar; evlerimizin bereketlendiği, fakir ve yoksulların sevindirildiği, felakete uğrayanların güldüğü,.mutlulukların paylaşıldığı,gönüllerin coştuğu,kalplerin yumuşadığı,dost akraba ve komşuların ziyaret edildiği,öksüz ve yetimlerin sevindirildiği,misafirlerin güler yüzle ağırlandığı ve ikramların yapıldığı mutlu günlerdir.
Millet olarak hem dini hem de milli bayramlara hassasiyetle önem veririz. Milli bayramlarda milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkılması gerekliliği anlatılır; okullarda ve şehrin önemli yerlerinde törenler resmi geçitler ve kutlamalar yapılır.
Hepimizin söylediği çok bilinen klasik bir cümle vardır: ‘Bayramların eski tadı yok.’ Dünün çocukları bu günün yetişkinleri olarak bizler de bunu düşünüyoruz ve söylüyoruz. Demek ki her kuşak için aynı şey geçerli. ‘Önceki bayramların tadı artık yok.’
Eski bayramlar adet ve gelenekleri bakımından bugünkü bayramlardan çok farklıydı. Bayramlar; akrabaların ve yakınların bir araya geldiği hasret giderildiği tadına doyulmaz, maneviyatı yüksek günler demekti… Televizyonlar, bilgisayarlar, akıllı cep telefonları, yoktu. İnternet olayı bilinmediği için Facebook, Twitter,gibi diğer programları saymaya bile gerek yok.
Eskiden bayramlarda özellikle çocuklara ayrı bir önem verilirdi ve o zamanlar çok moda olan eğlence merkezlerine yani lunapark veya fuarlara götürülürdü. Çocuklar açısından bayramlık alınması ayrı bir sevinç kaynağıydı. Bayram alışverişine çıkmak mutluluk ve heyecan verici bir durumdu. Alınan bayramlıklar bayram sabahına kadar asla giyilmediği gibi, yatağımızın başucunda dururdu. Günümüz çocukları için maalesef bunlar birer masal gibi oldu.
Gelelim büyüklere…
Günler öncesinden hazırlıklar başlardı. Ev temizliği,badana boya işleri bittikten sonra bayramda giyilecek kılık kıyafet ayakkabı vs. alış veriş yapılır.Aileler; kayınvalide öncülüğünde, gelinler, eltiler ve görümceler bir araya gelip ekip olarak, yemek-içmek, börek-çörek, tatlı-matlı, baklavamı yoksa sac arası mı ne yapacaklarına karar verirler; çünkü giyim kuşam kadar misafire ne ikram edecekleri de önemliydi.
Evler genelde bahçeli olup, bayram sabahı telâşe olmasın diye kurbanlıklar önceden alınırdı. Bayram sabahı topluca camilere gidilir ve namaz kılındıktan sonra cami cemaati birbirlerinin bayramlarını tebrik ederlerdi.
Ancak son zamanlarda bayramlar amacına uygun olarak kutlanmamaya başladı. İnsanlar bayram günlerini tatil yapmak için bir fırsat haline getirdi. Yoğun iş temposunda çalıştıklarını bahane ederek adeta, bayram günlerini tatilde geçirmek için fırsat haline dönüştürdü.
Çoğunlukla apartman da oturulduğu için Belediyelerin belirlediği yerlerde veya kombina gibi özel firmaların kurbanlık satış ve kesim yerlerinde kesim işlemi yapılmaktadır.Durum böyle olunca evin hanımı ve çocuklar kurban kesim olayını göremedikleri için o heyecandan mahrum kalmaktadırlar.
Artık yemek-içmek börek-çörek işlerini hafif bir kahvaltıya dönüştürerek tatlı işini de önceden pastanelere veya marketlere sipariş vererek her şey hazır alınır hale geldi. Hatta durumu iyi olan bazı aileler, kurban kesme olayını meşakkat görüp, vekâlet yoluyla sipariş ederek ibadetlerini yerine getirmek istiyorlar. Evlerine kurban eti girmeyenler bile var.
Bayramlaşma için artık akrabaların bir araya gelmeleri orta yaşlılarda hâlen az da olsa devam etmekte, ancak gençler ve çocuklar maalesef ana-babalarından görmedikleri için, bu yakın ilişkileri yaşama şansını pek bulamıyorlar. Gençler artık kendi arkadaşlarıyla kendi programlarını yapıyorlar. Çocuklar bile bayramın sadece tatilden ibaret olduğunu sanıyorlar ve belki sadece bir telefonla yakınlarının bayramlarını kutlamakla yetiniyorlar.
Ancak güzel adetlerimizden olan kabir ziyaretlerinin önemi devam etmektedir. Arefe günleri veya bayram namazı sonrası kabirlere gidilerek geçmişlerimiz,büyüklerimiz,yakınlarımız ziyaret ediliyor.Bu İmanın insana kazandırdığı hasletlerden biri olan ahde vefadır.İnşâAllah mütemadiyen devam eder.
Şimdi de Teşrik tekbirlerini hatırlayalım.Çünkü yarından sonra Çarşamba günü malum arefedir. Arefe gününün sabah namazından itibaren bayramın 4. günü ikindi namazına kadar 23 vakit farz namazını müteâkip birer defa:
Allahü Ekber Allâhü Ekber Lâ ilâhe İllâllahü Vallâhü Ekber, Allâhü Ekber ve Lillâhi`l-Hamd şeklinde tekbir alınır. Bunlara teşrik tekbirleri denir.
Teşrik tekbirleri fakîhlerin çoğuna göre, namaz kılmakla mükellef herkes için vâcibtir.
Cennet Vatanımızı bizlere kanları ve canları pahasına miras bırakan bütün Şehitlerimizi rahmetle, Gazilerimizi minnetle anıyor, Kurban bayramının Dünyamız , Ülkemiz ve İslâm âlemi için, acıların ve felaketlerin yaşanmadığı, milli beraberlik ve kardeşlik içerisinde, barışın ve hoşgörünün egemen olduğu güzel günlerin başlangıcını oluşturması umuduyla, milletimizin üzüntü, kaygı ve sıkıntılarından uzaklaşarak, bu kutsal günlerin sevincini içtenlikle yaşayabilmelerini diliyorum.
Gönülden Muhabbetlerimle…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.