BEN ATIYORUM SİZ TUTUN!!!
07 Ocak 2021, Perşembe 08:36Kendi aramızda konuşurken bazen nükteli olaylarla karşılaşırız. Bir konuyu anlatırken, örneklemeye çalışırız ve deriz ki, atıyorum Ali’nin üç bin lirası var. Bu noktada sevgili kardeşim Orhan TORUN ayağa kalkıp avuçlarını açıp, siz atıyorsunuz ben tutuyorum der. Güleriz ama anlatan nerede kaldığını zor hatırlar… Gülüşmeler, gülüşmeler. Orhan kardeşim yanımızdayken, atıyorum diye örnekler yapmayız zira yine tutacak.
Gelelim başka bir atıyorsun konusuna. Biri bir şey anlatırken, konuyu sizde biliyorsanız ve anlatan gittikçe hayal deryasına dalıp, gerçeklere aykırı söylemlere başlayınca biz ona “Atıyorsun” deriz. Bazen yok atmıyorum der yemin billah eder… Burada ki atıyorsun dememiz, arkadaş gerçekleri söylemiyorsun anlamındadır.
Aslında bazen “Yalan Söylüyorsun” demek tepki çeker. Daha yumuşak bir üslupla, anlattığın şey “Gerçekleri Yansıtmıyor” dersek tepki asgaridedir.
Siyasetteki konuşmalar ise karşılıklı “Yalan Söylüyorsun” a dönüşmüş ve birbirlerine karşı maalesef çok kırıcı söylemlerde bulunmuşlardır, bu kırıcılığı yumuşatabilirler.
Yine kendi içimizde konuşurken, biri bir şey anlatıyor. Anlattığını beğenmiyoruz veya gerçeği yansıtmıyorsa “Saçmalama Yahu” deriz.
Bu saçmalamaya kafaya taktım ve bunu av tüfeği ile ilişkilendirdim. Malum av tüfekleri içi saçma dediğimiz, küçük bilyeciklerle dolu fişek atarlar. Atılan fişek av hedefinin dışında sağa sola da denk gelir. Her halde hedefin sağına, soluna, ilerisine, gerisine düşen bu saçmalara bakıp, konuşmalarımızı da böyle değerlendiririz. Hedeften sapar, gerçeklikten uzaklaşırsak “Saçmala” kelimesiyle karşılaşırız.
İçinizden bazılarının “Saçmala” asıl konuya gel dediklerini duyar gibiyim. Yazdıklarım “atıyorum”,“tutuyorum”, “atıyorsun” ve “saçmalama” kelimeleri bundan sonra yazacaklarımla alakası yok ama siz ilişkilendirirseniz de diyeceğim yok.
BİZ ADALETİ İLK OKULDA ÖĞRENDİK
Bir ay önceki yazımın konu başlığıdır. Demişim ki biz adaleti ilk okulda öğrendik. Sadece adaleti mi? Sevgiyi, saygıyı, doğayı güzellikleri hep ilk okulda öğrendik.
İlk okul birinci sınıfta, sınıf başkanımızı öğretmenimizin önderliğinde seçimle belirledik. Yine devam etmişim. Demokrasi deyince birkaç şey söylemeden geçemeyeceğim. Klasik bir tanımı var, “Halkın kendi kendini idare etmesidir.” diye. Eyvallah. Ancak giderek farklı şeyler yapmaya başladık. Demokrasi çok sesliliktir, çok adaylılıktır ve nihayet hazım rejimidir. Ben demokrasilerde göreve gelenlerin, atama ile göreve gelmesine karşıyım demişim bir ay önce…
Devam etmişim; bakın üzüldüğüm bir şey var. Rektör atamaları. Daha önce bir Cumhurbaşkanımız iki oy alanı rektörü atamıştı. Muhalefette iken benim gibi bu atamaların adaletsiz olduğunu düşünenler, iktidar olunca aynı şeyi yapmaya devam ederler.
Demişim bir ay önceki yazımda.
Bu garip kalem, bir ay önce ortada henüz rektör atamaları falan yokken bu konuyu dile getirmişim.
Bu arada bu yazımın devamına ve diğer yazılarıma ulaşmak isteyenler, “Konya Postası Yazarlar” bölümünden ulaşabilirler.
TÜRKİYE’NİN YENİ GÜNDEMİ, BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ’NE ATANAN REKTÖR
Melih BULU, Cumhurbaşkanımız tarafından Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atanıyor.
İtirazlar başlıyor, kimileri Rektörün şahsına kimileri de atama biçimine itiraz ediyorlar.
Bendeniz çok önceden atama biçimine itiraz etmiştim.
Rektör Bey’in şahsına itiraz edenler, rektörün iktidar partisinden olduğunu, milletvekili ve belediye başkanlığı seçimlerinde aday olduğunu belirtiyorlar.
YÖK’te ilginç açıklama yapıyor. Siz atama şekline bakmayın, göstereceği performansa bakın diyor. YÖK meseleyi anlamadı herhalde. İnsanlar partili rektör istemiyor.
Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin en yüksek puanla öğrenci alan üniversitelerinden biri. Büyük bürokratlar yetiştirmiş. Çok sayıda Akademik personeli var.
Bakın bu noktada, Habertürk kanalında 05.01.2021 akşamı bu konuyla ilgili haber programı var. Programın konukları, Doğu PERİNÇEK, Nihal Bengisu KARACA, Mücahit BİRİNCİ, Ersan ŞEN ve de İyi parti Genel Başkan Yardımcısı Şenol SUNAT hanımefendi.
Doğu PERİNÇEK konuşuyor ağzım açık kalıyor. Rektör mevcut üniversitenin içinden bir akademisyen olmalı ve seçimle gelmeli diyor. Üniversiteler özerk olmalı diyor. Arkadan Nihal Bengisu KARACA yine beni hayrete düşürüyor. Rektör o üniversiteden olmalı ve seçimle gelmeli diyor. İlave ediyor. Öğrencileri gösterileri gayet doğal diyor. Öğrenciler suçlanmamalı, göz altına alınmamalı diyor. Bu sırada Mücahit BİRİNCİ müdahale ediyor, bunlar terör örgütleri falan deyip bunun sebebinin A.B.D. de Biden’in seçilmesi yani klasik dış güçler diyor, gece vakti beni de güldürüyor. Bengisu hanım, bu öğrencilerin içine terör örgütü, radikal gurupların az sayıda katılması ile bu gösteriler engellenemez diyor. Gösteri yapan öğrencilere destek veriyor.
Yani atamanın lehinde konuşacağını düşündüğüm Doğu PERİNCEK ve Bengisu KARACA hanımefendi beni yanılttılar. Adeta Bengisu hanım düşüncelerimin tercümanı oldu. Ersan ŞEN hocamı söylemeye gerek yok, doğru neredeyse, Anayasa Maddeleriyle hocam orada. Şenol SUNAT hanımefendi de atamaya tepki veriyor.
Hukukçu Mücahit BİRİNCİ yalnız kaldı. Kızardı bozardı. Ah o dış güçler. Perinçek bu atama olmasaydı, dış güçlerden falan bahsetmeyecektiniz dedi.
Yanlışı savunmak çoook zor. Gel kardeşim sende vaz geç bu sevdadan.
Her zaman söylediğim gibi doğru tektir ve yanında olmalıyız.
Dervişe sormuşlar:
- En zor olan nedir?
- “Sözdür” demiş; anlatması da zor anlaması da.
Güzellikler diliyorum. Esen kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.