BEN KİMİM?
25 Ocak 2022, Salı 09:22Ben kimim sorusu ile pek çok kez karşılaşmışızdır. Çok zorlayıcı, kafa karıştırıcı bir soru. İnsanı geçmişle geleceğe götürüp arada bırakıyor. Peki, aslında bu sorunun cevabı ne? Ben kimim sorusu ne geçmişe bağlı ne de yarına. Soru yaşadığımız şu anı içeriyor. Eğer bunu daha iyi anlamak istiyorsanız kendinize “Ben kimim?” diye sormanız yeterli.
Kendi eğitimlerimde kullanmakta olduğum ve çok etkileyici bir yazıyı sizler ile de paylaşmak isterim. Debbie FORD IŞIĞI ARAYANLARIN KARANLIK YANI isimli kitabından; içimizdeki dünyayı tasvir etmek için bir şato benzetmesini olduğu gibi aktarıyorum:
Uzun koridorları ve binlerce odası olan muhteşem bir şato olduğunuzu hayal edin. Şatonun her odası mükemmeldir. Ve özel bir armağana sahiptir. Her oda farklı bir yönünüzdür.Çocukken, siz şatonuzun her bir köşesini utanmadan ya da yargılamadan araştırdınız. Korkusuzca her odanın mücevherlerini ve gizemini araştırdınız. Bu ister bir salon, ister bir yatak odası, ister bir banyo ya da kiler olsun, her bir odayı sevgiyle kucakladınız. Her oda kendine özgüydü, benzersizdi, Şatonuz ışık, sevgi ve harikalarla doluydu. Sonra bir gün, biri şatonuza gelip size odalarınızdan birinin kusurlu olduğunu, onun kesinlikle sizin şatonuza ait olmadığını söyledi. O, eğer kusursuz bir şatoya sahip olmak istiyorsanız bu odanın kapısını kapatıp kilitlemeniz gerektiğini bildirdi. Siz sevilmek ve kabullenilmek istediğinizden, hemen o odayı kapattınız. Zaman içinde, giderek daha çok insan şatonuza geldi. Hepsi size odalarla ilgili kendi kanılarını bildirip, hangilerinden hoşlanıp hangilerinden hoşlanmadıklarını söyledi. Ve yavaş yavaş siz birbiri ardına kapıları kapattınız. Harika odalarınız kapatıldılar, ışıksız bırakılıp karanlığa gömüldüler. Böylece bir kısırdöngü başladı.O zamandan itibaren, siz her türlü nedenle, giderek daha çok kapıyı kapattınız. Korktuğunuz için kapıları kapattınız, ya da odaların aşırı cesur olduklarını düşündünüz. Siz çok tutucu olan odaların kapılarını da kapattınız. Gördüğünüz diğer şatolar sizinki gibi bir odaya sahip olmadıkları için de kapıları kapattınız. Dini liderleriniz belli odalardan uzak durmanızı söyledikleri için de kapıları kapattınız. Siz toplumun ölçütlerine ya da kendi idealinize uymayan her odanın kapısını kapattınız.
Şatonuzun sonsuz göründüğü ve geleceğinizin heyecanverici ve parlak göründüğü günler çok geride kalmıştı. Siz artık her odaya aynı sevgi ve hayranlıkla bakmıyordunuz. Bir zamanlar gurur duyduğunuz odaların şimdi artık ortadan kalkmalarını istiyordunuz. Bu odalardan kurtulmanın yollarını bulmaya çalıştınız, ama onlar şatonuzun yapısının bir parçasıydılar. Artık hoşlanmadığınız her odanın kapısını kapatmış olduğunuzdan, bir gün geldi siz o odaları hepten unuttunuz. İlk başta, ne yaptığınızın farkında değildiniz. Bu sadece bir alışkanlık haline gelmişti. Herkes size muhteşem bir şatonun nasıl görünmesi gerektiği konusunda farklı mesajlar veriyordu ve tüm şatonuzu seven iç sesinize güvenmek yerine onlara kulak vermek çok daha kolaydı. Bu odaları kapatmak adlında sizin kendinizi güvende hissetmenizi sağlamaya başlamıştı. Çok geçmeden kendinizi sadece birkaç küçük odada yaşar buldunuz. Yaşamı nasıl kapatacağınızı öğrenmiştiniz ve bunu yapmaktan rahatlık duyuyordunuz. Birçoğumuz o kadar çok odayı kapattık ki, sonunda, bir zamanlar bir şato olduğumuzu bile unuttuk. Sadece küçük, iki- odalı, tamire muhtaç bir ev olduğumuza inanmaya başladık.
Simdi. Şatonuzu iyi ve kötü tüm benliğinizi barındırdığınız yer olarak düşünün ve gezegende var olan her veçhenin sizin içinizde de bulunduğunu hayal edin. Odalarınızdan biri sevgi, biri cesaret, biri incelik, ve bir başkası da zarafettir. Orada sayısız oda vardır. Yaratıcılık, dürüstlük, bütünlük, sağlık, güç, ürkeklik, nefret, açgözlülük, soğukluk, tembellik, küstahlık, hastalık ve kötülük şatonuzdaki odalardır. Her bir oda yapının asli bir parçasıdır ve her bir oda şatonuzun bir yerlerinde bir zıt kutbuna sahiptir. Allahtan, biz olmaya muktedir olduğumuzun daha azı olmaktan asla doyum hissetmeyiz. Kendimizden hoşnutsuzluğumuz bizde şatomuzun tüm kayıp odalarını arama güdüsü yaratır. Biz ancak şatomuzun tüm odalarını açarak kendi benzersizliğimizin anahtarım bulabiliriz.
İşte gelecek ve asıl olan ben yani sen.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.