BİR DEPREM DAHA YAŞADIK…
28 Ocak 2020, Salı 08:42Daha kaç deprem yaşayacağız bilmiyoruz.
Deprem konusunda bir türlü akıllanmayacağız.
Her an deprem olacak düşüncesi ile yaşamamamız gerekirken, nasıl olsa deprem olmaz düşüncesi ile kendimiz kandırıyoruz.
Türkiye’deki deprem fay hatlarının yerleri bilimsel olarak tespit edilmiş, yani bu fay hatlarında bir deprem olacak ama ne zaman olacak?
Onu Allah bilir.
Ama biz ne yapıyoruz? Fay hattının üzerlerine yerleşim birimleri kuruyoruz.
Yaptığımız inşaatın demirinden, çimentosundan çalıp, kumunu topraklı kumdan seçiyoruz.
Anlayacağınız işin ciddiyetinde değiliz, ne biz, ne de devlet.
Canlar son buldu. Acılar inanılmaz oldu. Gündüz hayal kuranlar geceye erişemedi.
Yakınlarını kaybedenler insanlar, kendilerini kurtulduklarını sevinebildiler mi?
Üzülmemek mümkün mü?
Televizyonlardan acı haberleri izliyoruz. Ölüm haberlerini izliyoruz.
Birkaç kişinin kurtarılmasıyla teselli buluyoruz.
Bu işin şakası yoook!
Depreme dayanıklı evler yapmalıyız. Ve demeliyiz ki bu büyüklükteki bir depremi çok az hasarla atlattık, inşallah.
YA BEKLENEN İSTANBUL DEPREMİ!!!
Evet bilim adamları İstanbul için zamanı belli olmayan büyük bir depremden bahsediyorlar.
Daha deprem olmadan Kartal’da ki gibi binalar çökerse, deprem olunca halimiz nice olur.
1999’da Marmara da yaşadığımız acı dolu büyük kayıplar depremden fazla ders almamış gibi görünüyor.
Deprem sonrası sıcağı sıcağına aldığımız tedbirlerden gittikçe uzaklaştık.
Deprem malzemelerini koyduğumuz konteynerlere İstanbul’un çeşitli yerlerine koymuştuk.
Bunların zaman zaman yağmalandığını duyduk.
Şimdilerde alınan tedbirler nasıldır acep?
KANAL TERCİHİ DEĞİŞEBİLİR Mİ?
Malum gündeme oturan bir İstanbul kanalı yapımı var.
Kanal yapımı için harcanacak için mebla, üç aşağı beş yukarı belli. Büyük bir mebla
Büyük bir depremin bu haliyle İstanbul’u vurduğunu düşünebilir misiniz?
Can kaybının yüz binleri bulacağı bir gerçek.
Peki çare ne?
Çare ” Kentsel dönüşüm” e bir an önce başlayıp, İstanbul depreminde insanlara mezar olacak binaları yok etmek.
Yerine depreme dayanıklı binalar inşaat etmek.
Tabii devletin kendi kamu binaları en sağlamı olmalı.
Ne gezer depremden zarar gören ceza evlerinden tutuklu ve hükümlüler diğer illere naklediliyor.
Beyler! Bu konu siyaset üstüdür.
Can söz konusudur, canlar söz konusudur.
Gerekirse ”Kanal İstanbul” dan vazgeçirilip bir an önce, “hiç vakit geçirmeksizin” “Kentsel Dönüşüm”e başlamalıdır.
Aksi durumda olası büyük İstanbul depreminde, can kayıplarının büyüklüğü, depremden kurtulan ve sorumluluğu olanları “vebal” altında bırakır.
Kıt kanaat geçinen insanlarımızın, deprem için büyük bütçeler ayırması da düşünülemez.
Maddi durumu iyi olanla zaten sağlam binalarda otururlar. Ha! Bununda dersi olabilir.
Zaman daralıyor. DEVLET BABA göreve devletimizin önderliğinde, yol göstericiliği ile milletçe bu işin üstesinden gelmeliyiz.
Bütün bunları yapmazsak, en kaz başında kurtarma ekipleri ile çok fotoğraf çektiririz.
Kaybettiğimiz onca canları unutup, mucizevi kurtuluşa eren bir kaç kişinin mutluluğunu yaşarız.
Deprem bir tabiat olayıdır, doğaldır, Suçlu tedbir almayan insanlardır.
ZÜMRÜT APARTMANI FACİASI
Konya’da 2 Şubat 2004 günü, akşam saatlerinde bir bayram günü Selçuklu ilçemizdeki ZÜMRÜT Apartmanı, inşaat kalitesizliği sebebiyle büyük bir gürültü ile çöktü.
92 kişiye mezar oldu. ZÜMRÜT Apartmanı.
Evim olaya yerine yakın olduğu için, en kaza ilk ulaşanlardanım.
O çığlıkları duyar gibiyim. O çığlıkları herkesin duymasını isterim.
İnsanoğlunun hatalarını bedeli ağır oluyor.
Can kutsaldır. Cana yapılan yatırım kutsaldır. Rabbimizin bize bahşettiği en güzel nimettir can ve sağlık.
Gelin bugünden tezi yok tedbirlerimiz alalım.
Her Cuma Hutbesinin sonunda NAHL Suresi 90’nıncı ayette okunur ve son söz bizedir. “ Düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor”
Evet deprem konusunda duyarlı olalım. Düşünelim ve gereğini yapalım.
Unutmayalım ateş düştüğü yeri yakar ama nereye kime düşeceği belli değildir.
Sağlıcakla kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.