BİR DERDİM VAR…
27 Temmuz 2022, Çarşamba 08:18Bir büyüğümüz “bir derdim var, bin dermana değişmem” demiş. Bir şeyler anlatma, hataları hatırlatma derdi olanın da bazı hatalarını telafi etme derdi vardır. Yoksa hataları görüp ayıplama değil, kendinde de olduğu içindir belki de onları dert edinmesi. Ben hatasızım diye iddia edip fiyaka yapmak için yazmaz. Benim de ayıbım var, benim de hatam var, belki de hatamı itiraf, kendime çeki düzen verme düşüncesidir yazdıkları.
Derdi dert edinmek, derdi anlamak ve onu yok etmeye çalışmak, hakikati, gerçeği bulmak olarak düşünmek gerekir. Yoksa derdi dert edinmekteki gaye, sıkıntıya girip bunalıma girmek değildir. Aslında hepimizin ortak derdi budur, “hakikat.” Derdim; hakikati yakalamak, kendini ifade etmeye çalışan ve içinde dert edindikleriyle oradan oraya savrulan, derdini göstermeye çalışan biri olarak görüyor, dertlerimle var olmaya çalışıyorum. Hakikat; bir gün öleceğini bilmek ve ona göre yaşayarak derdimizin ilacı olan insanca yaşamaktır. Maalesef derdimizin derman olduğunu hiç idrak etmedik, etmekte istemez gibiyiz. Ama “derdim bana derman imiş” desek ve o dertle dertlensek, kalbe indirsek, dermanından nasipleneceğiz de, demek ki asıl amacımız, dert kervanıyla gitmek, dertle dertlenip dermanı bulmak istememek, derdi derdin üstüne yükleyip belimizi kamburlaştırmaktan, doğrulamıyoruz.
İnsan nerede ve kiminle birlikte oluyorsa, onların derdiyle de hemhal olup dertleniyor. İnsan olmanın ve muhabbetin özünde de bu var zaten. Eğer dertlenmiyor, onları yok sayıyorsan, aslında sen yoksun demektir. Bir derdim var, insanlar kendilerini ve başkalarını mutlu etmek yerine, neden mutsuz, neden birbirine bu kadar düşman, kendine kalmayacak bu dünya zevkleriyle neden bu kadar uğraş içinde, birbirlerini kırmak ve küsmek peşinde diye.
Hayatı amatörce ve sade yaşamak terine, yüzüne maskeler takıp, insanı özünden ayıran ve hayatı profesyonelce yaşamanın anlamsızlığını anlatmaktır derdim. Görüntü ve anlatımlarıyla erdem sahibi olduğunu sergileyen, ama içinin farklı olduğunu, samimiyet ve erdemin olmamasıdır derdim.
Her hataya, her sıkıntıya güldükçe ve hiçbir şey yokmuş gibi görmezden gelip yok saydıkça gerçeklerden uzaklaşıyoruz. Ne zaman ki dertlerin, hataların gülünecek bir şey olmadığını fark edersek, işte o zaman derdimizle dertlenmenin ne demek olduğunu anlarız. Hatta kendimize çeki düzen vererek o dert dediğimiz şeyin dert olmadığını bile anlayabiliriz. Ama derdi dert edinmek, insanı hatadan döndürür, pişirir ve hamlıktan çıkartarak olgunlaştırır.
O yüzden, derdini dert edinerek olgunlaşmalı insan. Edinmediği derdin üzerine dertleri çoğaltıp sırtına yük etmemeli. Ne demiş eskiler, “bir derdin yoksa peşinden gittiğin, binbir derdin olur çilesini çektiğin.”
Eğer insan, derdi dert edinirse, gerçeklerle bağını kopartmaz. Edindiği dert hakikat yolunda tekrar aynı derde, aynı hataya düşmesini engeller. Bu, hata yapmayacağınız, dertlenmeyeceğiniz anlamına gelmez. Bu, belki hataya düşmemek, dert sahibi olmamak değildir, ama sizin için hakikati bulma ve insanlık yolunda büyük bir adımdır. Çünkü hayat kısa olsa da, uzun soluklu bir yolculuktur ve kimsenin kusursuzlukla, hatasızlıkla bitireceği bir yol değildir. Bu uzun soluklu yol çok meşakkatli, çok yorucudur ve bu yolculukta hatadan kurtulmanız çok zor, hatta imkânsız gibidir. O yüzden, hataları ve kusurları dert edinmek, kirlenen solukların, kirlenen kalplerin temizlenmesine neden olur. “Dünyayı kolay ve basit yaşa” deriz ama bu o kadarda basit ve kolay değildir. Dürüst olmak, insan olmak, hatada ısrar etmemek, hataları dert edinerek o hatayı izole etmek olduğunu anlamak gerekir.
Ama biz şu üç günlük dünyada elbisemizin kirliliğini dert edindiğimiz kadar gerçek anlamda hatalarımızla yüzleşip, hatamızla, gönül kirliliğimizle dertlenemedik. Eğer dertlenebilseydik, inanın hayatı ve insanları daha iyi anlayacaktık, dünyanın çok üzerinize geldiğini düşünerek yaşadığımız sıkıntıların gerçek dert olmadığını anlayacaktık. Aslında, dünyanın sizin üzerinize geldiğini düşünmeniz, sizi anlamsız dertlendiriyor. Oysa dünya sizin üzerinize gelmiyor, siz dünyanın üzerine gidiyor, elde etmek istediklerinizi elde edemediğiniz için öyle bir düşünceye saplanıyorsunuz. Eğer isteklerinizin yerine gelmemesini ve dünyayı dert edinmek yerine, gerçek anlamda insanlığınızı ve hatalarınızı dert edinirseniz, rahatlayacaksınız. İşte bir derdim de budur ki, insanın kendini bilmesi, istek ve arzuları doğrultusunda yaşamak ve bunu gerçekleştirememesini dert etmesi değil, insan olamamanın verdiği acıyı dert edinmesi gerektiğini bilememesidir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.