BU ACI YAZILMAZ YAŞANIR

Türkiye tarihinin en büyük felaketini yaşamaya devam ederken Devletimizin en yüksekteki isimlerinden iktidarına muhalefetine insanlar çok şükür dil din ırk kavgasını unutarak çırpınmaya devam ediyorlar.

Evlerimizde ki yavrularımız harçlıklarını kumbaralarını annelerine babalarına vererek bağışlamak istiyorlar.

Devlet tüm gücü ile deprem bölgesinde

Bu felaket Amerika’da da olsa Japonya’da da olsa en az 6 bin binanın aynı anda yıkıldığı bir alanda her binaya anında müdahale edebilecek bir güç yok dünyada.

Haaa yaralımızı sardıktan sonra bundan sonra ne yapabiliriz diye tartışırız.

O zaman sorarız fay hattının üzerine 15 katlı bina yapılır mı? Deriz.

Ama bugün için yaklaşık 15 milyon insanı ayna anda etkileyen felakette Devlet tüm birimleri ile bölgede.

Özel kurum kuruluşlar gönüllüler yardımseverler insan olan yani ağlama acıma duygusuna sahip herkes orada.

Ya da hala orada olmaya çalışıyorlar.

Biz yerel bir gazeteci olarak kimiz ki?

Ama Allah sizi inandırsın Ankara’ya getirilen yaralıların merkezinden Hatay AFAD merkezine, Maraş Elbistan Söğütlü’de yardım bekleyenlerden Diyarbakır’da evini depremzedelere açanlara, Yörük Selim Devlet hastanesi otoparkındaki çadırdan Osmaniye Masal parkına, Malatya, Urfa …… sadece sivil gönüllü insanlarımızın çabasını 24 saat takip etmeye çalışıyoruz

Doğum sancısı tutan depremzede kadına ambulans gönderilmesinden bizim gelinde dahil Konya’ya getirilecek emen çocuklara süt annelik yapmaya hazırlanan insanlarımıza kadar Türkiye çırpınıyor.

Askeri, polisi, öğretmeni, sporcusu eli ayağı tutan herkes gönüllü.

Ama deprem sonrası yaşanılanları da empati yaparak çözemezsiniz.

Deprem olayı yangın savaş sel gibi doğal afetlerin ancak birebir yaşanması ile izah edilebilir.

17 Ağustos depreminin ardından 48 saat sonra Adapazarı ve Gölcük’te bölgeden hiç ayrılmadan 3 ay görev yapan bir gazeteci olarak şu anda sadece ağlıyorum ve elimle dilimle beynimle depremzedeler ile gönüllülere nasıl köprü olabilirim diye mücadele veriyorum.

Tekrar ifade edelim ki elbette böylesine büyük felakette anında herkese 6 bin binaya arzulanan beklenilen şekilde el uzatılamaz.

Hele hele oradaki arkadaşlardan gelen bilgilere göre Hatay yok oldu ise Maraş’ın yarısı gitti ise o caddelerde sokaklarda araçların insanların yürümesi mümkün mü?

Gölcük’te  

Devlet orada ama 6 bir rakamı ağzımızdan çıktığı gibi yazıldığı gibi kolay ve basit bir rakam değil.  

KONYA, UĞUR BAŞKAN

VE GÖNÜLLÜLERİMİZ

Elbette bütün Türkiye, Dünya insan olan yürek taşıyan herkes deprem bölgesi için bir şeyler yapabilmenin uğraşında.

Bu felakette Konya’ya Hatay düştü.

Konya tek kelime ile Hatay’da.

Valisi, Belediye Başkanı başta olmak üzere gönüllüler ordusu ile Hatay’da.

Hatay depremi en ağır olarak yaşayan illerin başında.

Mesela deprem haberinin hemen ardından abisi eşi ve çocuklarını alarak Konya’ya dönen bir dostumuzun hemen depremin ardından çektiği görüntüler ve bizimle paylaştığı duygular var.

İnsan bunları okurken videoları izlerken gözyaşlarına hakim olamıyor.

Zaten ağlamayan da bence insan olamaz.

………

Sonuçta arama kurtarma ekiplerinden resmi görevlilerine, yardımsever insanlarımızdan fedakarca çırpınan insanlarımıza Konya Hatay’da bir nefes bir yudum su olmaya çalışıyor.

Ve Hatay’dan gelen bilgiler ışığında dün çok güzel dönüşler oluyordu.

Portekiz’de yaşayan Konyalı bir dostum şöyle yazıyordu;

“Hayatımda ne Maraş'a, ne Antep'e, ne de bu depremi yaşayan başka bir ile gittim.

Ne de buralarda tanıdıklarım var.

Ama kendi baba evim yıkılmış gibi canım acıyor.

Sabahtan beri göz yaşım dökülüyor.

Millet olmak bu demek.

Bize bunu unutturanlara inat hatırlayacağız.”

……………

Sonra yerele iniyor ve diyordu ki;

“Kim ne derse desin, Uğur Bey, hem yaptıkları ile hem de halka iletişim noktasında başarılı bir belediye başkanı.”

…………….. 

Evet Hatay’da Konya başarılı.

Konyalı başarılı.

Konya’da yaşayanlar başarılı.

Vali Sayın Özkan Başarılı.

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Uğur İbrahim Altay başarılı.

………….

Bu yaralar sarılıncaya kadar birbirimize sahip çıkmak zorundayız.

Başkanlık sistemi ile Devlet temsilcileri kadar güce yetkiye sahip olan yerel yöneticilere art niyetsiz sahip çıkmak bizim görevimiz. 

Felaketin sabahı Hatay’da olan Uğur Başkan, Dünya Belediler Birliği Başkanı kimliği ile de muazzam bir imtihan veriyor.

Koordinasyonun başında gece gündüz her sokakta her enkazın başında olmaya çalışırken insana dokunuyor.

Uğur Başkanın yanında bulunanlardan özel bilgiler alıyoruz.

Başkan sadece görev addettiği insanlığın değil yüreğinin acısı ile çırpınıyor.

Başkanını valisini böyle gören görevlilerimiz ve gönüllülerimiz ile yorulmak uykusuzluk nedir bilmeden calışıyorlar çalışıyorlar çırpınıyorlar.

YÖNETENLER HATAY’DA

AMA KONYA’DA

SAHİPSİZ DEĞİL

Devleti yönetmek böyle ağır ve zor bir iştir işte.

Konya’yı yönetenler Hatay’da ama bizzat kendi yaşadıklarımızdan görüyoruz ki Konya’da bu ağır yaralı dönemi hatasız götürebilmenin çabasında.

Mesela saat 00.02 de bile Sayın Hasan Angı ile yazışıyorduk.

Telefon görüşmesi yapıyorduk.

Sorumlu Daire Müdürlerinden bilgiler alıyorduk.

Konya deprem bölgesinden gelecek bebeklerden ailelere tüm depremzedelere en iyi ev sahipliğini yapabilmek için saat gibi çalışıyor,

…………

BİZİM MESLEĞİMİZ ÖZÜNDE VEBAL MESLEĞİ.

YASAL VE DOĞRU OLDUKTAN SONRA HERKESİN SESİ GÖZÜ KULAĞI OLABİLMEKTİR.

Bu da inandıklarınızı yazabilmek anlamına geliyor.

Mesela önceki gün sabah hatta o günün gecesinden yurtlarını terk eden üniversite gençliğinin sesi olurken yetkililerde bize göndermiş oldukları bu kareler ile

Gençliğin diğer yüzünü gösteriyorlardı.

Yine önceki gün akşam gönüllü bir hukukçumuzun Adana yolundaki trafik keşmekeşini yalvarırcasına anlattıktan sonra;

“Uğur abi Allah aşkına yaz.

Allah aşkına yaz” demişini bu vicdan nasıl göz ardı edebilir ki?

ÖZÜNDE GERÇEKLER ACI

İşte bırakın deprem bölgesine ulaşmayı üç gün önce Ankara’dan Konya’ya 24 saatte gelemeyen insanlarımızla empati yaparak onlara hak verirken aynı saatlerde Polisinden karayolları görevlilerine kadar çalışan insanlara da haksızlık yapmak istemiyorduk.

Yani yumurtayı dik tutmaya çalışıyorduk.

Peki gerçek neydi?

Buyurun

Bu durumda kepçe çalışsa ne olur?

Greyderler dizilse ne olacak?

Sonuçta herkes haklı idi.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Sabır çok önemlidir. Bir bey, sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kendimizi bizden üstte bulunan insanlar ile kıyaslayıp huzurumuzu bozmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.