BU ŞEHRİN İNSANI HER ŞEYİ GÖRÜR AMA KONUŞAMAZ

Dün bu sütunda dile getirmeye çalıştığım konunun tam bir BOMBA olduğunu Allah’ın izni ile benden iyi kimse bilemez.

Aman ne olur BEN dediğim için affedin hakkınızı helal edin ama bu top meselesinde dahası sporda yediğimiz kazıkların acısını hâla çeken ve sporun asla SPOR OLMADIĞINI iddia eden bir yaşlı olarak ülkemizin geleceği olan çocuklarımız adına üzülüyorum.

Değil ise futbol maçını izlerken basketbol ya da falanca maçı izlerken bunların kazananının ya da kaybedeninin asla ama asla sahada parkede değil masada olduğunu bilirim.

Bu işlerden kimin para kazandığını, nasıl kazandığını, kaybedenlerin kimler olduğunu da bilirim.

………….

Ama bu işin özü, amacı, hedefi Türkiye ile sınırlı değil ki;

İnansam da inanmasam da bu yazılanlara katılsam da katılmasam da bu cümleler uluslararası medyada yazılıp çiziliyorsa bir durup düşünmek gerekmez mi?

Mesela futbolun dünyada spordan çok öte nasıl bir siyasi oyun olduğunu çaresiz fakir ülke insanlarının akıllarının futbol ile nasıl oynandığına dair bir iki yazıyı birlikte okuyalım mı?      

………….

“MUSSOLİNİ FUTBOLUN GÜCÜNÜ KULLANMAK İÇİN

LAZİO VE ROMA TAKIMLARINI ELE GEÇİRDİ

Birinci Dünya Savaşında İtalya aslında galip ülkeler sathında bulunuyordu; ama pastanın adil bir şekilde paylaşılmaması kibirli İtalyan milliyetçilerinin gururunu bir hayli kırmıştı. Bu hayal kırıklığı; İspanya, Almanya ve Portekiz’de olduğu gibi İtalya’da da sağ kesimin bir hayli güçlenerek iktidara gelmesine sebep oldu.

İkinci Duce (‘LİDER, ÖNDER, BAŞTAKİ KİŞİ’ anlamında kullanılıyor) olarak tanınan Mussolini, İtalyan siyasetini kontrolü altına aldıktan sonra spor faaliyetlerine büyük önem verdi. İkinci Dünya Savaşı öncesinde gerçekleştirilen meşhur Berlin Olimpiyatlarında güçlü, kaslı İtalyan erkekleri ve fiziği yerinde İtalyan hanımları özellikle seçilerek dünyaya bir mesaj veriliyordu. Bu tutum faşizm literatüründe bulunan üstün İtalyan ırkını dünyaya gösterme çabasıyla estetiğin sporla harmanlanmasıydı.

…………….

Fakat ideolojik bir aygıt olarak Mussolini’nin asıl ilgilendiği spor dalı futboldu. İtalyan halkının gönlünü fethetmek için İtalyanların futbola olan ilgisini kendi lehine kullanacaktı. Aslında 1900 yılında kurulmuş bir takım olan Lazio, Mussolini’nin tam aradığı futbol takımıydı. Öncelikle Lazio bir başkent takımıydı ve aranan misyonu taşıyacak birçok özelliği bünyesinde taşıyordu. 1927 yılında Mussolini taraftarları takımın idaresini ele geçirerek Lazio’ya büyük anlamlar yüklemişti; ama işler istenildiği gibi gitmedi. Juventus, Torino, AC Milan, FC İnter gibi takımlar Lazio’nun ciddi bir varlık göstermesine izin vermedi.

…………….

(İtalyan futbol takımı, Dünya Kupası futbol final karşılaşması Macaristan'a başlamadan önce Paris'teki Paris Stadyumu'ndaki faşist selamlarını gerçekleştirdi -19 Haziran 1938 / Fotoğraf: AP)

Durumdan bir hayli rahatsız olan Duce, devlet kaynaklarının sonuna kadar lehine kullanılması emrini verdiği bir başka takım daha kurulması emretti. Bu takıma başkent ve kadim imparatorluğun ismi olan Roma adı verildi. “Kara Gömlekliler” olarak tanınan Mussolini’nin sivil destekçileri; Lazio ve Roma’nın maçlarına gidiyor, devlet ise bu takımların başarılı olması için hiçbir fedakarlıktan çekinmiyordu.

Roma’nın kurulmasından sonra ligde umduğu başarıyı büyük oranda sağlayan Mussolini bu alandaki başarısını uluslararası siyasi arenaya da taşımak istiyordu. Bu sebeple 1934 yılında gerçekleşecek Dünya Kupası’nın İtalya’da oynanması için elinden geleni yaptı ve bunda da başarılı oldu.

1934 yılında gerçekleştirilen Dünya Kupası futboldan çok faşizmin propaganda malzemesinin işlendiği bir organizasyona dönüşmesiyle ön plana çıktı. Maçlar öncesi yapılan seremoniler ve faşist politikacıların demeçleri dünyayı dehşete düşürüyordu.

…………..

EL CLÁSİCO OLARAK BİLİNEN REAL MADRİD –

BARCELONA REKABETİ FRANCO’NUN ESERİ

General Franco İspanya İç Savaşı’nı kazandıktan sonra 1936 –1975 yılları arasında İspanya’yı yaklaşık 40 yıl yönetmeye muktedir oldu. Ülkede birlik ve beraberliği tesis etmek için ilk müdahale ettiği alanlardan biri de futboldu. Bunun için kendisine yakın bulduğu başkent takımı Real Madrid’i güçlendirmeye başladı. Franco 1947 yılında Real Madrid için Santiago Bernabéu Yeste ismi verilen devasa bir stadyum inşa ettirerek işe başladı. Real Madrid’e devlet kasasından ciddi katkılar sunularak ülkede iktidarın sembol takımı haline getirildi.

İç Savaş sırasında Franco’ya en büyük direnişi Katalanlar göstermişti. Katalanların en önemli futbol takımı ise FC Barcelona’ydı. Dolayısıyla bu iki takımın mücadelesi savaş sonrası iktidar ile muhalefetin en önemli rekabet sahasına dönüşmüştü. Katalanlar, başkent takımına nazaran daha fakirdi; ama Barcelona başkent takımına göre daha inançlı mücadele ediyordu. Bundan dolayı El Clásico ismi verilen Real Madrid – Barcelona maçları bir futbol müsabakasından çok daha farklı anlamlar taşıyordu.

Öte yandan Franco’nun büyük yatırımlar yaptığı Real Madrid özellikle Avrupa’da büyük başarılar ortaya koydu. Tüm dünyanın kapılarını kapattığı İspanya, Real Madrid ile dünyaya açılıyor neredeyse her yıl kupaları silip süpürerek ülkeye dönüyordu.

………………

FAŞİZMİN BİR BAŞKA MEYVESİ:

BENFİCA FUTBOL KULÜBÜ

Dünya 1939 – 1945 yılları arasında aşırı sağ rejimler tarafından yıkımın eşiğine gelmişti; ama böylesi bir facia bile Avrupa’nın faşizmi bünyesinden kopartıp atması için mümkün olmamıştı. İspanya’daki faşist yönetimin bir benzeri Portekiz’de Salazar iktidarıydı. Salazar, Portekiz’deki idareyi 1932 yılında ele geçirmişti.

İkinci Dünya Savaşı sonrası da iktidarını korumayı başaran Salazar, İspanya faşizminde Franco’nun futbolda elde ettiği başarı ve etkiyi büyük bir hayranlıkla gözlemledi. Salazar bu amaçla Portekiz’de de bir futbol rüyası yaratmaya karar verdi. Bunun için seçtiği takım bugün hala Portekiz’in en önemli futbol takımlarından biri olarak kabul edilen Benfica’ydı.

Ülke kaynaklarının sonuna kadar aktarıldığı Benfica, beklenen başarıyı kısa sürede yakaladı ve bir başka faşist rejimin kulübü olan Real Madrid ile beraber Avrupa futbolunun en önemli takımlarından biri haline geldi ve hatta bugün Şampiyonlar Ligi olarak bilinen Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nı müzesine götürmeyi başardı. Benfica’nın bu başarıları Portekiz’de bayram havası estirdi. Salazar umduğunu bulmuş, futbolu ideolojik bir güç aygıtı olarak halkı konsolide ve idare etmek için kullanmıştı.

………………..

Adolf Hitler'in Nazi diktatörlüğü, ırkçı ve savaşçı karakterini, Ağustos 1936'da, Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yaparken iki haftalığına gizledi.

Rejim, Yahudi karşıtı gündemini ve bölgesel genişleme planlarını yavaşlatarak, Oyunlar’ı birçok yabancı izleyici ve gazetecinin gözünde barışçı ve toleranslı bir Almanya yaratmak için kullandı. 1936 Olimpiyatları’nın boykot edilmesi talebini reddeden Birleşik Devletler ve diğer batı demokrasileri, zamanında bazı gözlemcilerin iddia ettiği üzere, Hitler'i duraklatabilecek ve Nazi tiranlığına karşı uluslararası direnişi güçlendirebilecek bir duruş sergileme şansını kaçırmıştı.

Oyunların sonuçlanmasıyla birlikte, Almanya'nın hızlanan yayılmacı politikaları ile Yahudi ve diğer “devlet düşmanlarına karşı zulümleri, Yahudi soykırımı ve II. Dünya Savaşı’yla sonuçlandı.

……………

Yazının siyasi yönünü bir kenara bırakalım.

Spor futbol dünya liderleri için milletleri kandırmak oyalamak için bir OYUN değil mi?

Eeeeee o zaman bugünkü OYUN sizdeki bu OYUNdan niye farklı olsun?

……….

Aman sakın ha bunu derken bizim yöneticileri filan kastetmiyorum.

Yani bu OYUN’da bizimkilerin de yapacağı bir şey yok demek istiyorum.

Bunu da niye diyorum?

Şunun için OĞUZ OĞUZ abim yazmış;

“Yav Uğur abi, vallahi çok komiksiniz.

Özelleştirme idaresi ülkenin en verimli arazilerini, kıyılarını, toplam otuz küsür bin km2 arazisini toplu satışa çıkardı, içiniz yanmıyor da Konyaspor Trabzonspor’a veya ona buna satılıyor diye mi içiniz yanıyor?. Bu sizdeki vatan, şehir, spor sevgisi değil, yeşil beyaz fanatikliği, renk sevgisi.

Sorsak takımda alt yapıdan gelen kaç Konya evladı var, hangi futbolcu nereli, kime transfer oldu, seneye hangi takımdan Konyaspor’a gol akacak ona bile aldırış etmez, sallamaz, bu kadar üzülmezsiniz. Dertlenmeyin bu kadar,

iki hafta önce de Trabzonspor’un da bedevi Arap sermayesine satılacağı konuşuluyordu.

E Türkiye'de karanlık Ortadoğu ülkesi, Konya'da bedevi şehri oldu neticede.

Sizin şahsınızda değil, söylediklerim, saygısızlık etmek istemem.

Genele ithafen, lütfen yanlış anlamayın.

Konyaspor bu şehre lükstür.

Millete yüktür.

Siyasi emeller, reklâm ve rant için kullanılan bir organizasyondur.

Kimin bu işlerden zevk aldığı belli değil.”

……………

OĞUZ OĞUZ abi özetle ne demiş:

“KONYASPOR BU ŞEHRE LÜKSTÜR”

………..

Sizi ayakta alkışlıyorum abiciğim.

Ellerinizden öpüyorum.

Bu işte ne Fatih Başkan ne Uğur İbrahim Altay’ın yapabileceği bir şey yok.

Zaten bu isimler ya da başkaları SPOR adına bir iki ciddi hamle yapsınlar.

Vallahi Allah muhafaza kelleleri gider.

Konya SPOR ŞEHRİ diyenin …..

………..   

MERAKLI rumuzlu abimizde her kim ise vallahi korktum.

Abooooooov.

Bakın dün ne yazmış;
“Ağzına sağlık Uğur bey,

Birde geçen seneki basketbol maçlarındaki Konyaspor yöneticilerinin o seviyesiz, saldırgan, Konya’yı rezil eden davranışlarından bahsetseydin tam olacaktı,

Zengin ama cahil olanlardan,

Tüm Konya dışından gelenlerin nasıl baktığını bu insanlara herkes gördü,

Hakemlere saldırmalarına, maç esnasındaki hareketlerine, o koltuğa layık olmadıkları şehri temsil edemeyecek düzeyde olduklarını da yaz lütfen”

……………

Vay abim vay.

Maşallah sizde her şeyi biliyorsunuz.

Abi siz yazmışsınız ben yazamam vallahi.

Ama sevindim.

Çünkü demek ki bu acı gerçekleri gören gözler varmış.

Tekrar teşekkür ederim

Ama korkuttunuz beni.

………..

Gelelim lafın sonuna.

Daha hiçbir şey net değil.

Fatih Özgökçen Başkanla da konuşmadım.

Ama gelişmelerden, minik kuşların getirdiği bilgilerden anlıyorum ki başkan toplantıda masaya vurmuş.

Gerekeni gerektiği şekilde ifade etmiş.

Eğer yanılmıyorsam Konyaspor KONYA’da kalmış.

………

İnşallah böyle olur.

Ama başkanım Allah rızası için şampiyon takım filan kurma.

Düşürme yeter.

Şampiyon yaptınız da ne oldu?

60 milyon harcandı üç tane hoca geldi hiçbiri yok

Bence Konyalılar ile yola devam edin ve bu alanda bir devrimin ateşini yakın.

Başarısız olursak da düşersek de bırakın Konyalılar ile düşelim.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

-Zor bulunan nedir? dediler. "DOST" dedim.

-Yaşamak ne? dediler. "DOST' la olmak" dedim.

-Ölmek ne? dediler. "DOST' tan ayrılmak" dedim.

-DOST kim? dediler. Bunu okuyan, yüreği güzel insanlar dedim..

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Para yok, ortalık berbat diye ağlayıp zevklerimizden, fantezilerimizden, lüks hayatımızdan biraz fedakarlık yapmayı becerebildiğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz