CAMİLER BUZ KESİYOR…
23 Ocak 2020, Perşembe 08:49İçinde bulunduğumuz kış ayının soğuk günlerinde maalesef camilerimizi yeteri kadar ısıtamıyoruz.
Belki dile getirilmemiştir. Ama ben bizzat yaşadıklarımı, yani soğuğu dile getireceğim.
Yerden ısıtmalı camilerimiz, cemaatin içini ısıtıyor ancak zamanında yakılsa.
Çarşıdaki büyük camilerimizden bahsediyorum. Ezana bir iki dakika kala yerden ısıtmanın faaliyete geçtiğini anlıyorsunuz.
Namaz için camiye erken girdim. Bir hocamız vaaz veriyor. Cami buz gibi…
Ne zaman ezan vakti geliyor cami ısınmaya başlıyor.
Sistem otomatikte çalışıyor olabilir.
Ancak bunda Diyanetin, dolayısı ile müftülerimizin bir görevi var. O da ezandan en az bir saat önce kaloriferler yakılmalıdır.
Bu konu, müftümüzün cami ile ilgili ısı talimatı vatandaşın göreceği bir yere asılmalıdır.
Öyle ya cami yaptırırken, her seferinde vatandaşın cebine müracaat edenler, camileri de ısıtmaktan kaçınmamalıdırlar.
İmamlar ve müezzinlere camilerin ısınmasının sağlanması görevi de verilmelidir.
Eğer imamlar ve müezzinler cami içinde kendileri için yapılan yerde ilave ısı kaynağı kullanıyorlarsa, yani elektrik ocağı falan kullanıyorlarsa bence ayıp ediyorlar.
Önce cemaat ısınmalı diyorum. Yaşlılar ve hastalar cemaat içinde önceliklidirler.
Gelelim başka bir konuya. Camilerin ısı kaybı meselesine…
Camilerimize, özellikle çarşıdaki büyük camilerimize ısı kaybını önlemek için giriş kapılarının bulunduğu yerlere, bir “ön giriş” yapılmalıdır.
Mesela çarşıdaki Süleyman Ahibaba camii ön girişi olduğu için ısı kaybı çok az.
Bir örnekte büyük Camilerimizden vereyim. Aziziye Camii…
Kapının otomatik örtücü aparatı da yok. Bu soğukta cemaat girdikçe içeriye soğuk doluyor.
İnanır mısınız dışardan gelen soğuk sırtınıza vurup iliklerinize işliyor. Kapı direk dışarıyla temasta. Bu arada böyle camilerde, yani kapı direk dışarıya açılan camilerde, kapıya kalın bir örtü örtülür. Onu hafifçe kaldırıp, camiye öyle girerdik. Şimdi buda yok.
Bir duyumum da tarihi camilere ön giriş yapılması, tarihi görüntüyü bozduğu için, Vakıflar Müdürlüğünce engellendiği şeklinde.
O zaman bir çift sözümüz de Vakıflara olur. Tarihi camileri kapatırsınız, tarihi eser olarak kullanırsınız.
Cemaatin rahatı için ufak tefek tadiller olmalıdır. Biz pimapenden yapılan ön girişlerin, tarihi olamadığını bilecek düzeydeyiz.
Şems-i Tebrizi Türbesi ve Camii’ de aynı durum da. Etrafında kadınlar için yapılmış ayrı namaz yerleri vardı. Onlar yıkılmış. Kapı direk dışarıya açılıyor.
Kadınlar yeri olarak caminin üst katı ayrılmış.
Yukarıda ne bir perde, ne bir ağaç kafes var. Bana göre uygun değil.
Tarihi camilerimizi kullanarak uzun süre yaşatabilmemiz için ve içinde ki cemaatin rahat edebilmesi için mutlaka tedbir alınmalıdır.
Bir de cami soğuk diye cemaat soğutulursa vay halimize.
Değineceğim bir başka meselede camilerimizin ibadet dışı maksatlarda kullanılması.
Şikayetçi misin diye sorarsan, önceleri şikayetçiydim, şimdilerde değil.
Dört beş arkadaş caminin bir köşesine çekilmiş sessizce sohbet ediyorlar.
Bazı camilerimiz de bayanlar bölümü aleni gözüküyor. Kızlarımız oturmuş, cep telefonlarını kurcalıyorlar.
Küçücük bebekli kadınlarımız, bebeklerinin ihtiyaçlarını camide gideriyorlar. Ah birde birbirleriyle konuşmasalar.
Petekli kaloriferle ısınan büyük camilerimizde, yaşlı bir amcanın kalorifer peteğinin sıcaklığına sırtını vermiş elinde tesbihli halini görmek bizimde içimizi ısıtır.
Bazı büyük camilerimizde gece kayyum camiyi açar açmaz içeriye sığınan üç beş kişi, insanın vicdanını sızlatır.
Bana sorarsanız camiler külliye şeklinde olmalı. Cami, sağlık ünitesi, aş evi, banyo ve barınma. Gelecekte en büyük ibadet yerlerinden beklentimiz bu olsa gerek. Zira sahipsiz zavallı insanlar o kadar çoğaldı ki…
Yazacak çok şey var bu konulara tekrar değineceğiz. İbadetiniz güzel yerlerde, güzelliklerle dolu olsun, sağlıcakla kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.