CUMHİRİYETİMİZ VE BİR DİN ADAMI?
31 Ekim 2014, Cuma 10:35Evet! Bir din adamı, ilahiyatçı, yazar Abdullah UÇAR hocamdan bahsedeceğim.
29 Ekim 2014 Çarşamba günkü Konya POSTASINDA, Abdullah Hocam “CUMHURİYET FAZİLETTİR” başlığını atmış.
Cumhuriyet Fazilettir deyişi Atatürk’e aittir.
Yani Abdullah UÇAR Hocam Atatürk’ün deyişini konu başlığına taşımış.
Cumhuriyetle ilgili bilgiler vermiş. Malum Cumhur halk demektir. Cumhuriyet ise egemenliğin milletle olduğu, kişilerle ülke idaresinin temin edildiği bir rejimin adı…
Abdullah Hocam İslami açıdan değerlendirme yapmış. İslamın özünde Cumhuriyet rejiminin olduğu ifade etmiştir. İslam ŞURAYI yani Meclis sistemini benimsemiş ve seçim sistemini getirmiştir.
Müslümanların işleri aralarında danışmayla olur, hele toplumla ilgili konularda danışmanın gerektiğini AYET lerle açıklamış Abdullah Hocam.
Hz. Peygamberimizin de birçok hususta kendi fikrine değil, arkadaşlarının fikrine uymuştur diyerek örneklerle açıklamış Sayın Hocam.
Yazısında en dikkatimi çeken husus. Hz. Muhammed (S. A.V.) vefat ederken yerine bir aday göstermediği gibi, hiç kimseyi de işaret etmemiştir. Ve meseleyi halkın seçimine bırakması, yani demokrasiyi işaret etmesi İslam dininin ne kadar yüce bir din olduğunun göstergesi değimlidir. ?
Abdullah Hocam Peygamberimizden sonra, Hz. Ebubekir’in Hz. Ömer’in Hz. Osman’ın Hz. Ali’nin seçimle görece gelmelerini erkek evlatları olduğu halde yerlerine onları tayin etmediğini ve hatta böyle isteyenlere de Karşı çıktıklarını ifade etmişlerdir. Bu güzel işleyiş Emeviler döneminde bozulmuş ve Hz. Muaviye oğlu yezidi celiaht göstererek uzun süren zulüm ve ırkçılığa dayanan Saltanatı başlatmıştır. Böyleee islamın getirdiği seçimle işbaşına gelmeyeni Cumhuriyet rafa kaldırılıp, saltanat uygulaması Emeviler, Abbasiler, Osmanlılar zamanında devam etmiş 1923 te ise son bulmuştur.
Abdullah Hocam, adında Cumhuriyet olan bazı devletlerin ise Cumhuriyetle hiç alakası olmadığını ne güzel ifade etmiştir. Hani günümüzde adında barış ve demokrasi olan bir partinin neler yaptığını neler yaptığını adında halk olan bir partininde halkla alaksının olmadığını ifade ettiğimiz gibi (bu ifadeler bana aittir) Abdullah Hocam asrı saadetteki hilafet, Cumhuriyetin ta kendisi demiştir. Yani hilafet ve Cumhuriyetin aynı kavramlar olduğunu ifade ederek bunlara karsı gelinmemesini ifade etmişlerdir. Buraya kadar Abdullah Hocam’ın 29 Ekim Çarşamba günkü “ Cumhuriyet Fazilettir” yazısından alıntı yapıp, bir ilahiyatçı yazarın görüşlerini sizlere bende aktarmış oldum.
Gelelim konunun özüne… Abdullah Hocanın yazısı beni ziyadesiyle memnun etmiştir. Malum bazı dini çevrelerin, din adamlarının Cumhuriyete nasıl karşı olduğunu biliriz. Karşı olduğunu bilirizde niye karşı olduğunu bilmeyiz. Aslında onlarda pek bilmezler. Belkide Atatürk düşmanlığıda bunları Cumhuriyete karşı olmaya yönlendirmiştir.
Bu arada hemen ifade edeyim Abdullah Hocam beni tanımaz ama ben onu tanırım. İstanbul’un fethi ve Çanakkale şehitleri kitabı ile tanıdım. Müftülükteki makamını da o yıllarda ziyaret ettim. Milli Güvenlik dersine girdiğim okullarda Abdullah Hocamın ücretsiz verdiği kitapları öğrencilerime dağıttım. Kendisinden hep duacıyım. İnsanları aydınlatmak, insanlara dini bilgiler vermek, insanlar eserler bırakmak, boş durmamak, hala gazetelerde yazılar yazmak ne güzel değil mi?
Biz ne hocalar okuduk ve gördük 1500’lü yıllarda o yüzyılın icadı MATBAA yı gavur icadıdır diye Osmanlıya sokmayan şeyhülislamlar… Menfaate dini karıştıran zavallı din admları. Matbaa Osmanlıya 200 yılı geçkin süre sonra gelebilmiştir. Hattatların ekmeklerinden olacağını ve hattatların çoğunun din adamı olduğunu düşünürsek, din adamlarının bir devletin kaderi ile nasıl oynadığını görürüz.
Aynı şeyi 1970 li yıllarda ülkemizde ve şehrimiz Konya’da yaşadık… Yine çok değer verdiğimiz halen televizyonlarda banttan vaazlarını dinlediğimiz rahmetli bir hocamız televizyon çıktığında “televizyon bir şeytan kutusudur”, televizyon giren eve melek girmez demişti ama şimdi rahmetli hocamızın vaazlarını televizyonlardan saygı ve muhabbetle dinliyoruz. Rahmetli dayım, hocanın televizyonla ilgili bu sözlerinden dolayı uzun süre televizyon almamıştır. Torunlarının baskısıyla (Salı günleri Türk Filmi için) televizyon almış ki o zaman siyah beyaz televizyonlar vardı. Televizyonunun uzun çubuklu anteninin bahçeli evindeki güllerin arasına gizlemiş, televizyonunuda bir dolabın içine saklayıp, önüne bir kornişli perde çektirmiştir. Kapı çalındığında ilk iş televizyonu kapatmak ve önündeki perdeyi çekmek olurdu… Rahmetli dayımı kınayan hala yaşayan çok zengin bir akrabamın evinde şimdi son sistem Led, plazma tv ler var. İşte ben bu yüzden Abdullah Hocamı seviyorum doğru ne ise onu yazıyor. İslam ne diyorsa onu yazıyor yani bir ilahiyatçı yazar, Cumhuriyet Bayramında çıkıp “Cumhuriyet Fazilettir” diyor. İslamın Hilayet yani Cumhuriyetten yana olduğunu söylüyor. Kalemine sağlık hocam sizlerden feyiz alacağımız çok şeyler var. Bizi bilgilendirmeye devam edin.
Allaha emanet olun…
Esen kalın…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.