“DAHA İYİ” BAS DİYEN SAHTE NİKAH MEMURLARI(!)

Hani öğrenmenin yaşı yok derler yaa.

İnanın o kadar doğru bir söz ki.

İnsanoğlu gezdikçe, gördükçe, konuştukça, dinledikçe neler öğreniyor neler.

O zaman geçtiğimiz haftadan, hafta sonundan bugüne kalan notlarımız ile kısa kısa, küçük küçük notlarla sizlerle dertleşmeye devam edelim,

KONYA POLİSİ VE NARKO TIR DÜNYA ŞAMPİYONASINDA

Yakından tanıyanlar bilenler bilirler ki Cenab-ı Allah’ın vücut ve akıl sağlığımızı almadığı sürece gezmeyi görmeyi yeni yeni şeyler öğrenmeyi çok severim. Dahası ben çalışarak beslenen tiplerdenim.

Hafta sonunda Afyon’da Dünya Motokros Şampiyonası’nın MXGP ayağı vardı.

Burası ile ilgili görüşlerimi ayrı yazacağım.

Ama muhteşem muhteşem tek kelime ile Afyon ve Türkiye tanıtımı adına harika bir organizasyon idi.

İşte burada Konya adına gurur verici bir kare ise Konya polisinden geldi.

Bu şampiyona parkurunun bir bölümünde Konya Emniyetine ait bildiğim kadarı ile de Türkiye’de sadece iki tane olan Narko Tır’ı vardı

Başta Afyon halkı olmak üzere Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından gelen motor sevdalıları hız tutkunlarının ilgi gösterdiği bu bölümü izlerken gerçekten gurur duyuyordum.

İŞTE BİR İNSAN İÇİN EN ACI DUYGU BU OLSA GEREK

Yıllar önce Doğu Anadolu bölgesinden gelen eğitimci sporcu bir genç ile tanışmıştım.

Dahası o çıkıp gelip beni bulmuştu.

İlk görüşmemizde anlattıkları hayalleri samimiyeti ile kendisine ısınmıştım.

Memleketi Konya idi.

Yıllarca Konya dışında görev yapmıştı.

Ülkenin en zorlu dönemlerinde fedakarca adeta çarpışmıştı.

Ne adına?

EĞİTİM VE SPOR.

Şimdi Konya’ya gelmişti ya.

Bana yapacaklarını anlatıyordu.

Benimde çok dangalak anlarım vardır.

Bu kötü huyumu bilirim.

Bilirim ama engelleyemiyorum işte.

O anda kitabın ortasından bildiklerimi bu genç eğitimciye anlatmıştım.

6 yılda ya bir defa görüştük ya da iki.

Bu idealist insan bana şimdi şunları yazıyordu;

“Günaydın Uğur abi

İşte gerçek ne kadar doğru ne kadar acı KONYA SPOR BAŞKENTİ de değil Uğur abi ..

Sen demiştin ilk milli sporcularla senin yanına geldiğim de

”Güzel hocam inşallah tiksinmezsin kırılıp küsmezsin “diye  

Bende içimden sana gülmüştüm

Hatta sana da demiştim;

“Ben bu sporu Diyarbakır’da Tunceli’de yaptım

Konya ne ki “diye ..

6 koca yılını heba ettiğimi anladım bunca zorluklara rağmen 25 milli sporcu yetiştirdik

Para pulda istemiyorum ya bir takdir eden sahip olan selam veren yok

Artık gücüm de bitti kabul ettim yenildim Uğur abi

İçim yanıyor gidip Hakkari’de Çemişkezek’te yapsam bir soranımız olurdu…

Konyaspor’un açmazı hataları yöneticilerin de çıkmazı saymakla bitmez ..

Ama Konya’ya metro yapılır spor yapılmaz …

Konya’da spor yapacak uğraşacak insana da Allah akıl fikir hidayet versin.

Abi bundan sonra ne kadar türbe yatır manevi yer varsa ziyaret edeceğim 

Hatta en son Hac’ca gidip Konya’da spor yaptırdığım için bir daha yapanın elleri kırılsın diye tövbe edeceğim …

…………

Abi yanına gelip sana sarılıp hüngür hüngür ağlayasım var

Seni dinlemedim

Sana güldüm.

Sana hırs yaptım.

Ama senin dediklerinin hepsini tek tek fazlasıyla yasadım

Konya’da acıya acıya tecrübe ettim ..

………….

Kaybettim abi inancım da bitti.

Rakiplerimize değil aileme çevreme Konya’ya bakış açısına siyasetine Konya’ya yenildim…”

…………….

Hocamın bu yazdıklarını okurken ağlıyordum.

Yine bu satırları yazarken gözlerim doldu.

Bu cümleleri inanmış bir insanın karşısındakine yazması ne kadar acı ne kadar zor.

…………

Ama Konya burası.

Bakın hocam ne güzel bir tespitte bulunmuş.

Konya için bugün metro hayal deniliyor değil mi?

Ama Konya için metro ne ki.

Konya için hayal denilen.

Türkiye için hayal denilen her şey ama aklınıza gelebilecek her şey Konya’da olabilir gerçekleşebilir.

Ancak Konya’da asla ama asla bir şey gerçekleşemez.

Konya’da insanlık gerçekleşemez.

Konya’da samimiyet asla ama asla gerçekleşemez.

Hani coğrafya kadermiş yaa.

Bu da Konya’nın, Konyalı’nın, Konya’da yaşayanların kaderi.

Huzuru bulmak istiyorsanız kabul edeceksiniz sonra da zevk alacaksınız.

KAMUDA TASARRUF

Son günlerde sizlerden gelen tepki, yorum hatta öfke yorumlarında ilk sırayı şu kurum ve kuruluşlardaki resmi araçlar ya da kiralanan araçlar almaya başladı.

Evet ülke yeni Bakan Şimşek ile yeni bir ekonomik boyuta girdi.

Bu boyuttan sade vatandaşın haberi yok.

Çünkü bizler daha bunu hissetmiyoruz.

Ama sıkıntı gittikçe büyüyecek gibi.

Bunu aşabilmenin ilk yolu da tasarruf olacak.

Hem devlet için hem bizler için.

Bu konuda ki görüşlerimizi kısaca özetledikten sonra okurumuzun yazdıklarını sizlerle paylaşalım.

“Sizin sözünüzle başlıyorum yazıma:

“NE ZAMAN ADAM OLURUZ?”

Hayatımızın her anında bu kelime geçerli.

Özellikle de şu günlerde bu kelimeyi daha fazla hatırlamalıyız ve hatırlatmalıyız.

Devletin tasarruf genelgesi yayınlayıp, kamudan tasarruf beklemesi, kamunun bu genelgeye hiç cevap vermemesi, genelgelere uyulup uyulmadığının kontrolünün yapılmaması neticesinde; her zaman olduğu gibi, her şeyi halkın üzerine yıkıp tasarrufu halktan bekleyip, sonuçlarını halktan çıkartıldığı düzenden geçiyoruz.

Kamuda aktif çalışan, alan görevleri olan çalışanların kullandıkları araçları tasarruf çerçevesinde alandan çekerseniz halka hizmet zor gider.

Devlet bir daire başkanına makam aracı tahsis etmek zorunda değil!

Makam araçları ile eve gitmek, özel iş görmek devri kapanmalı.

Daire başkanı devletten bir memurun iki katı maaş alıyor.

Devlette çalışanlar işçi-memur özel aracıyla yada toplu taşıma araçları ile işe gidiyorsa, daire başkanı da kendi özel aracıyla işe gidip gelsin.

Kamuya ait araçları mesai saatleri içerisinde kullansın.

Sadece bir büyükşehir belediyesinde bu rakam 40*20=800000 aylık (sekiz yüz bin) lira eder.

Kamuda sadece bu bir örnekti bu konu.

Birçok konu var benzer.

“NE ZAMAN ADAM OLURUZ?”

“KAMU ARAÇLARIYLA EVİMİZE GİTMEDİGİMİZDE! KAMUDA TASARRUFU DÜZGÜN YAPTIĞIMIZDA!”

…………..

SAHTE NİKAH MEMURLARI MI?

Hafta sonu belediye ile içli dışlı bir emekli belediye çalışanı abimizden iki defa arka arkaya kulaklarıma inanamayacağım bir iddia işittim.

Şimdi gençler nikahlarını önceden kıydırıyorlarmış.

Daha sonra da saati zamanı denk gelince de nikah solanlarında düğün salonlarında resmi tören yapıyorlarmış.

Tabii ki buraya o zaman belediyelerin resmi nikah memurları gelmez.

Sonuçta bu mutlu iyi niyetli bir mini tiyatro oyunu gibi bir şey oluyor.

Salon sahipleri de bunu organize ederken kendilerinden birisilerini ya da belediyelerden bu işlerden anlayanları ayarlıyorlarmış.

Buraya kadar normal.

Ama bazıları bu işin dozunu öyle kaçırıyormuş ki sözde nikah töreni sırasında geline ya da damada

“Daha iyi basssss.

Bas…
Basssss” diye naralar atıyormuş.

Aman ha bizim millet olarak kantarınızın ayarı yok.

Tiyatro oyununu oynayın ama basmadan oynayın olur mu?

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Şansa inanmak gerek, yoksa sevmediklerimizin başarısını nasıl izah edebiliriz.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Toplu taşıma araçlarına inip binerken vurdum duymaz, saygısız, o iğrenç tavırlardan kurtulduğumuz zaman daha iyi ADAM oluruz.