Doğru Cevap
19 Şubat 2022, Cumartesi 08:28Küçük Ali okula başladığından beri her gün öğretmeni Aysel’e gidip, “efendim beni yanlış sınıfa koydunuz. Benim yerim birinci sınıf değil. Ablam üçüncü sınıfta, ama ben en az onun kadar akıllıyım. hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın” diye şikayet edermiş.
Bundan sıkılan Aysel öğretmen, bir sabah Ali’yi kaptığı gibi okul müdürüne götürmüş ve durumu anlatmış. Okul müdürü “peki ” demiş, “bu çocuğa bir sınav yapalım, eğer yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa sokalım” ve sormaya başlamış:
“İki kere iki ?” Ali hemen “dört” diye cevap vermiş.
“Sekiz kere dokuz?” Ali “yetmiş iki” demiş. “kaç mevsim var?” Ali “dört” demiş.
Sınıf hocası müdüre “müsaade ederseniz ben de birkaç soru sorayım” demiş ve sormuş:
“söyle bakalım ineklerde dört tane, ama bende iki tane var, bu nedir?”
Ali “ayak” demiş.
Aysel öğretmen sormuş, “peki, senin pantolonunda olup da, benim pantolonumda olmayan nedir?”
Ali hemen “cep” demiş.
Bunun üzerine müdür Aysel öğretmen’e dönmüş ve “hocam” demiş, “bu çocuğu üç değil beşinci sınıfa koyalım, çünkü son iki soruya ben doğru cevap veremedim, ama o verdi”.
Ali zeki, Ali akıllı. Ali üst sınıfa geçmeye hak kazanan. Hatta bakarsan okul müdüründen de iyi Ali’nin durumu. İşin şakası, sohbetin tatlılığı ile anlatılmış bir hikaye yukarıda sizlerle paylaştığım. İşin özünde kıvrak zeka ve ummadık taş baş yarar deyimi bana kalırsa.
Yaş ve yaşanmışlıklar ne olursa olsun bu hayatta her insanın bir bakış açısı vardır. Zaten insanları farklı kılanda bu bakış açısıdır. Herkes robot gibi bir düzene de sanayiden çıkmış gibi olmamalı zaten bu hayatta. Herkes fikrini ve zikrini özgürce savunabilmeli. Herkes asla herkesle aynı olmamalı. Herkes kendine özgü gülmeli, ağlamalı, düşünmeli ve de yaşamalıdır…
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.