EĞİTİMİMİZ MİLLİ Mİ?

Maalesef son yıllarda en çok değişime uğrayan ve bir türlü dikiş tutmayan kurumumuz Milli Eğitim.

Geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı ve gençlerimizi iyi eğitebiliyor muyuz? Bence koskoca bir HAYIR…

Ömer DİNÇER diye bir bakan, 3-5-4 olan zorunlu eğitimi 4+4+4 haline getirdi.

Yani 4 yıl ilkokul, 4 yıl ortaokul, 4 yıl lise… Söyler misiniz Allah aşkına eğitime ne kazandırdı bu proje?

Ayrıca 60-66 aylık körpe çocuklara yani 5 yaşındaki çocuklara okul mecburi oldu. Oldu da ne oldu? Okul oyuncak oldu…

Kıyafet serbest oldu. Kılık serbest oldu. Öğrenci disiplini kalmadı. Bir karış sakalla okula gelen, kravat takmayan, ütüsüz elbise, boyasız ayakkabı ile öğrencisinin karşısına çıkan öğretmenin neresi örnek alınacak?

İmam-Hatip okullarını çoğaltıp işi çözmeye çalıştılar. Ama İmam-Hatipler bozuldu. Buralarda okumaması gerekenler bu okullara alındı. Gelecekte bizi aydınlatacak din adamlarında da sıkıntı yaşayacağız.

Ortaokul ve Lise öğrencileri okul bitiminde kızlı erkekli ellerde sigaralar, görüntü dehşet…

Evladına söz geçiremeyen anne babalar. Tabii bu duruma okulunda katkısı büyük.

Geçen televizyonda haberlere bakıyorum. Ortaokul öğrencileri öğrencinin birini havaya fırlatıp tutmuyorlar. Çocuk hastanelik oluyor.

Kız öğrenciler erkek arkadaşları için kıyasıya saç saça baş başa kavga ediyorlar…

Öğrenciler okul içinde kavga edip birbirini bıçaklıyorlar.

Öğretmen gücü yettiği küçücük öğrencisini dövüyor.

Okul müdürleri Allah’a emanet… Çünkü iş ehline verilmemiş…

Eğitimin müfredatına gelince, değişiyor da değişiyor. Atatürkçülük geri plana bırakılıyor. Bilmiyorlar ki bir ülkenin milli lideri olmazsa başka ülkelerin liderlerini örnek alırlar. 12 Eylül 1980 öncesi gördük. Gençlerimiz Maucu, Leninci, Tito’cu, Hitler’ci, Mussolin’ci, Enver Hocacı oldular. Birbirlerine saldırdılar. Onun için gençlerimizi Atatürkçülük etrafında toplamak zorundayız.

Dershaneler kalktı dedik. Çoğu isim değiştirip faaliyetlerine devam ettiler. Etüt merkezi, birebir eğitim gibi isimlerle karşımıza çıktılar.

TEOG kalktı. Yerine ikame hazırlamadan kaldırdılar. Veli ve öğrencileri endişeye sevk ettiler. Bunun için ne bir kurul toplandı, ne de bir akademik çalışma yapıldı. Hala her şey net değil.

Bakanımıza gelince… Sayın İsmet YILMAZ Milli Savunma Bakanlığından Milli Eğitim Bakanlığına geldi. Ortak payda MİLLİ kelimesi idi. Bu konuda gazla yorum yapmayacağım…

Yüksek öğrenimle ilgili örnek verince durumu daha iyi anlayacağız. LYS, YGS gibi adla karşımıza çıkan üniversiteye girişte değişti.

YÖK Başkanı Yekta SARAÇ bize çok komik öneriler sundu. Mesela ‘sınav bir günde olacak’ dedi. ‘Öğleden önce bir oturum, öğleden sonra bir oturum’ dedi. ‘Öğleden önceki oturumda barajı geçerse, öğleden sonraki sınava girecek’ dedi. Bir gazetecinin sorusu her şeyi berbat etti. ‘Öğleden önceki sınavı hemen okuyup sonucunu bildirecek misiniz? dedi gazeteci. Öyle ya, öğleden önce başarılı olan barajı olan, barajı geçen öğleden sonraki sınava katılacaktı. YÖK Başkanı şaşırdı… ‘öğrenci başarılı olup olmadığını kendisi bilir’ dedi. Herkes güldü. Milyonlarca öğrenci ve aileyi ilgilendiren Üniversiteye giriş KOMEDİ haline gelmişti.

3-4 gün sonra YÖK’den açıklama geldi. Öğrenciler iki oturuma da katılacak, öğleden önceki sınavın katkısı @, öğleden sonraki sınavın katkısı ` olacaktı.

Aradan on gün geçti. Sınavın bir değil iki günde yapılacağı Cumartesi ve Pazar günü yapılacağı bildirildi.

Yine soru adetleri ve içeriklerinin değiştiği YÖK tarafından belirtildi.

Şimdi öğrenciler ve veliler acaba yarın ne değişecek diye merak içindeler!...

Her tarafa üniversite açıldı. Kalite çok düştü…

Öyle bir hale geldik ki bilim ve ilim öğreteceğiz diye, ahlaki değerler, milli duygular pek kalmadı…

Ben bu örnekleri çoğaltabilirim.

Gençliğe yazık oluyor.

Bütün bu değişiklikleri görünce eğitimimize MİLLİ diyebilir misiniz?

Kalın sağlıcakla…