HAKLI-HAKSIZ
13 Ekim 2021, Çarşamba 09:06Bir konu hakkında bir mülakat dinlerken, konunun haklı haksız düşüncesine dönüştüğünü gördüm. Ama biri gerçekten söylediklerinde haklıydı. Haklı olan da sözü uzatmadı.
“Neden haklı olduğunu bildiğin halde susup toplantıdan ayrıldın?” diye sorduğumda, bana insanın erdem noktasını hatırlattı.
"Haklı olmak değil, mutlu olmak istiyorum" dedi…
Çünkü haklılığın, haklı olduğunu ispata ihtiyacı yoktur ama haksızlık her zaman haklı olmak ister. Halk gözünde haklı olsan bile susmak, seni zayıf gösterebilir ama Hak katında haklılık, insanı zayıflatmaz, aksine yüceltir.
İnsan haklıyım diye ısrar ettikçe haksızlığını ortaya koyar ve bu haklı çıkma ısrarı, insanı yalana zorlar, hatta iftiraya kadar götürür. Bu da, sonuçta istenmeyen olayların gelişmesine neden olur.
Oysa insan haklı olmaktan vazgeçtiğinde büyüyor, yalandan ve iftiradan kurtuluyor, mutlu oluyor ve o zavallı düşmancıklar, kendi haklılıklarında küçülüyor mutlu olduklarını zannediyorlar, ama içlerinde, karşılarındakinin suskunluğu kadar mutsuzluk yaşıyorlar.
Haklı olmak iyidir lakin haklı olduğunu onaylatma peşinde olmak, haklılığını değersizleşerek insana bela olması da vardır. Haklı olmak başka, haklılığını onaylatmak başkadır. Haklılığını onaylatma ihtiyacı hissetme ve çabası, insanın derinlerinde yatan acizlik, yetersizlik, sıradanlık ve ezikliğini tamir etme eğilimidir. Bu da insanın sıradanlığını gösterir. Albert CAMUS’un da dediği gibi “Haklı olma ihtiyacı sıradan insanlara özgüdür.”
Haklı olmak, kişinin hakikatler ölçüsünde, inancına, bilgisinin doğruluğuna bağlıdır. Gerçek bilgi mi, uydurma bilgi mi? Yaşanmış, tecrübe edilmiş mi, yoksa kulaktan dolma bilgiyle veya varsayımla oluşturulan bir bilgi mi?
Şunu sorgulamak gerekir, neye göre haklı veya kime göre haklı? İşte en basitinden bu iki soruya göre, insanın kendini haklı görmesiyle, haklı olması farklı iki olgudur. Bu ikisinden en kötüsü de, kendini haklı görmek, herkese meydan okumak anlamına gelir ki, bu da cahillik ve gafillik olur. Farkına varıldığında çok geç oluyor ama insanların başına ne bela geliyorsa, gaflete düşüp kendini hep haklı görmekten geliyor.
İnsanın önceliği, haklı veya haksız olduğunu düşünmeden kendini bilmesi, kendini bulması ve eksiklerini tamamlamaya, fazlalıklarını atmaya ve bilmediğini bilmesi olmalı ki, bu da zor bir seçenektir. Bu zor seçeneği başarırsa, bir tartışma anında dinlemesini de susmasını da, söylenenden hissesine düşeni almasını da bilir, yargılamak ve sorgulamaktan uzak durur. Diğer bir öncelikse, insanın farkındalığını oluşturup kendini aşması gerektiğidir. Kendini aşamayan etrafına taşamaz. Bütün mesele olmak ve kendini aşmaktadır.
İnsan olmak yaratılıştan gelen bir özelliktir, ama kendini aşarak insan kalabilmek, o kadar da kolay değildir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Derviş
13-10-2021 14:01zamanın haklıyı haksızı ve gerçekleri ortaya çıkarma gibi bir durumu var. O yüzden insan kendini yormamalı.
metin
13-10-2021 13:59haklıysan, haklı olduğunu bilmenin mutluluğu yeter üstad. İspata çalışmak boşa zaman kaybına, mutsuz olmaya ve psikolojik savaş yapmaya gerek yok