“HER KULA HELÂL, MÜSLÜMAN’A HARAM!”

Bugün sizlerle neyi paylaşalım nereden başlayalım düşünüyorum.

İsterseniz önce izninizle Sayın Uğur İbrahim Altay Beyin 2028 hedeflerinden izlediklerimizi başlayalım.

Bu projenin yani DARÜLMÜLK KONYA bizim izlenimlerimiz ile edindiğimiz intiba ile Konya Kentsel dönüşüm projesinin tüm detaylarını bugün bütün gazetelerde televizyonlarda manşetlerde ve sayfalarca okuyacaksınız,

(Buna biz de KONYA POSTASI da dahil)

……….

Bu büyük hedefin sadece birkaç detayına değinmek isterim.

UĞUR BAŞKAN UÇTU

DEDİĞİM ZAMAN BANA

KIZANLAR BİR ADIM ÖNE ÇIKSIN

Dünkü toplantısında bir MHP li bir BBP li dışında tamamen AK Partili vekiller, teşkilatlar bazı belediye başkanları STK lar yani kısaca hep AK Parti hazurunu vardı.

Durum böyle olunca da Uğur Başkanın Dar-ül Mülk/ Türkiye’nin En Büyük İhya Projesi Lansman Toplantısındaki konuşması sık sık alkışlar ile kesiliyordu.

Uğur Başkanın 2028 yılına kadar tamamlamayı hedefledi proje ile Konya gerçekten dünü bugünü ve yarını ile büyük dönüşüme sahne olacak.

Öyle ki Mevlana’nın Belh‘de doğduğu evin maketinden Larende surları içerisinden şehre giriş kapısına kadar yüzyıllar öncesinin bir tarihi kenti doğacak.

Bu tarih tünelinde yürürken ya da arabamızla ilerlerken Mevlana caddesinde olduğu gibi kırık çarpık taşlar bile yeniden sıfırdan elden geçirilecek.

Zaman tünelin gibi tarih tünelinden modern kütüphanelerin metronun olduğu bir şehirde yaşayacağız.

Yani biz Uğur Başkan uçtu derken Sayın Başkanı şeyhi müritlerinin uçurduğu gibi uçurtmadığımıza dikkatinizi çekmek istiyorum.    

2028 Konya’sında inşallah hayırlısı ile hepimiz sağlıklı ve sağ olursak dün üç boyutlu olarak izlediğimiz Konya’yı yaşayarak göreceğiz. 

PROJENİN MİMARI

ERKAN GÖKSU

HOCAYIDA TANIMIŞ OLDUK

Bu projenin mimarı PROF.DR. ERKAN GÖKSU hoca Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyesi imiş.

Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalında imiş.

1 Mayıs 1976 Malatya Yeşilyurt doğumluymuş.

Hoca açılışta yaptığı sunum ile dolu bir beyin olduğunu gösteriyordu.

UĞUR BAŞKANIN

TAHİR BEY

HASSASİYETİ

Uğur Başkan sunum yaparken Tahir Akyürek Beyi andığı için hatırlattığı için burada Tahir Başkana küçük bir parantez açmak isterim.

Uğur Başkan Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğuna oturduğu günden bu yana Tahir Beye karşı bırakın en küçük bir saygısızlık yapmayı hep kendisini onure etti.

Hep Tahir Beyin çalışmalarına devam etti.

Uğur Başkan Türbenin arkasından Şems-i Tebrizi’ye, Kültür Parkın arkasındaki imardan Alaadin Camisine Kültür vadisini anlatırken gözümün önüne hep Sayın Tahir Akyürek geliyor bir yandan da Tahir Başkanın anlattıkları ama yapamadıkları kulaklarımda çınlıyordu.

Evet Tahir Başkanın buna zamanı ve gücü yetmemişti.

Ama Tahir başkanın hayalleri bugün tek tek gerçekleşiyordu.

Buda Belediyede dev projelerde devamlılığın önemini gösteriyordu.      

UĞUR BAŞKANDAN

SONRA AYRILMIŞTIK

Profesör Erkan Hocanın açılış sunumu ve ardından da Uğur Başkanın bayağı bir uzun sunumunun son noktası ile süratli salondan ayrılmıştık.

Sonradan duyduk ki Sayın Mustafa Kavuş, Sayın Hasan Kılca ve Leyla Şahin Usta Hanımefendi de sunumlar konuşmalar yapmışlar.

Sonradan öğrendim.

Kendi kendimle keşke sonuna kadar bekleseydik dedim.

Ama herhalde bu lansmanda Konya’da bir ilk oluyordu.

Çünkü Ağanın konuşmasının üstüne hiç böyle bir konuşma şekli olmamıştı.

AK PARTİNİN DEĞİL

UĞUR BAŞKANIN

DAVETİNE KATILDIK

Dün bizi Selçuklu Kongre Merkezinde kim varsa elektrik çarpılmış gibi oluyordu.

Eeee ne de olsa dün sabah bir daha böyle başarısız AK Parti davetlerine katılmayacağımızı alenen beyan etmiştik.

Peki dün sabah orada ne işimiz vardı?.

Evet biz hala yazdığımız yerdeyiz.

Aradaki tek fark dün biz AK Partinin değil Büyükşehir Belediyesinin davetlisi olarak orada idik.

UĞUR BAŞKANIN

BASIN EKİBİNİ

AYAKTA ALKIŞLIYORUM

Dünkü sunum Uğur Başkan adına son derece başarılı ve hatasız idi.

O zaman yiğide hakkını vermemiz gerekirse Büyükşehir’in ve Uğur Başkanın her şeyi  

Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı Ahmet Bilgiç ve ekibini kutluyorum.

Başkan böylesine bir sunum yapıyorsa her yerde her zaman olduğu gibi Başkanın eli ayağı gözü kulağı basınıdır. Bu arkadaşlar da bu işi dört dörtlük yapıyorlar

AK PARTİLİ DOSTLARIM

SİZLER İYİ Kİ VARSINIZ

Çok şükür Allah bizi çok seviyor.

İnşallah bu sevgiye layık olabiliriz.

Dün yine geçtiğimiz Cumartesi günkü salonda aynı salında aynı güzel isimlerle karşılaştık.

Yine Bedriye Günaydın hanımefendi ile dertleştik.

Yine güzel yürekli abim Osman Nail Kavruk abimiz ile karşılaştık.
Yine samimi ile konuştuk dertleştik.

AK Parti’nin iki değerli ismi de Cumartesi günü yaşanılan o talihsiz olaydan dolayı üzgündüler.

Onlar üzüldükçe bende üzülüyordum.

Ama beni tek mutlu eden konu bizi HAKLI görmeleri idi.

Cenab-ı Allah’tan tek ve en büyük duam bizleri başımızı öne eğdirecek hatalardan koruması.

Mesela Karatay’ın istikrarlı Başkanı Mehmet Genç bey bile program öncesi takılmış

“Uğur abi aaaaaa ları çok uzatmışsın” demişti.

……………

Bu konuyu kapatmak adına bir kez daha yazalım,

Biz haddimizi biliriz.

Bunca yıl biz gazetecilik yaparken birileri gibi sandalye masa koltuk protokol sırası aramadık.

Spor muhabirliği yaparken kale arkalarında pota altlarında bekledik.

Adliye polis muhabirliği yaparken dayak yememek adına polislerin askerlerin arkasında durduk.

Ama gerçekten de gösterilen yerden altımızdaki sandalye alınıp iyot gibi kenara bırakılmamıştık.

AK Parti gibi 20 yıldır tek başına iktidar olan bir partinin Bakanının katıldığı bir programda bu olmamalıydı.

Hele hele Sayın Özhaseki’nin her şeyi olan Refik Tuzcuoğlu Başkanım da baş rollerde iken bu bize yapılmamalıydı.

FRANSA PLAKALI

OTOMOBİLİN SAHİBİ

ABİMİZ BİLE BİZİ ARADI

Dün kendi adıma gazetecilik adına gerçekten mutlu olduğum bir gün idi.

Hani oto parkta gördüğüm Fransa plakalı aracın sahibi olan abimiz ile bile telefon görüşmesi yaptık.

Hemde 10 gün sonra Allah izin verirse o çok hoşuma giden araba ile şehir turu atma sözü ile vedalaştık. 

BU ÇEŞMEDEN SU İÇEMEZSİNİZ

Vakti ile Bursa’ da bir Müslüman, bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

“HER KULA HELÂL, MÜSLÜMAN’A HARAM!”

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye…

Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzura getirilmiş.

“Bu nasıl fitnedir, dini İslâm, ahalisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman’a yasakla! Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?” diye çıkışmışlar adama.

Adam “Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır…” dedikçe kadı kızmış:

- “Ne delili, ne ispatı? Sen fitne çıkardın, Müslüman ahalinin huzurunu kaçırdın, katlin vaciptir!” demiş. Demiş ama bir yandan da merak edermiş:

Nedir gerekçen?” diye sormuş.

Adam- “Bir tek Sultan’a derim…” diye cevap verince, ortalık yine karışmış.

Söz Sultan’a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş.

Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan o da meraklanırmış:

De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman’a haram yazarsın?”

Adam, başı önünde konuşur:

- “Delilim vardır, lâkin ispat ister.”

“Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?”

O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultanım…”

- “Eeee!” Sultanım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak…”

Dediği yapılmış adamın.

Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Museviler, “Ne oluyor, bu ne zulüm? Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim…”

Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş.

Bir hafta dolunca, adam:

“Sultanım, artık bırakmak zamanıdır” demiş.

Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan’a teşekkürler, hediyeler.

Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım” demiş.

Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş.

Haftası dolunca da serbest bırakılmış.

Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar… Din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine…

Sultan: Bitti mi?” demiş adama.

Sultanım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle” demiş.

Şimdi nedir isteğin?

”Efendim, payitahtımız Bursa’nın en sevilen, âlimini alınız minberinden…” Adamın dediğini yapmışlar, Ulucami imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler.

Bir Allah’ın kulu çıkıpda, “ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz? Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz”, gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış…

Geçmiş bir hafta, “Nerde imam” diye gelen-giden yok! Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta tutuklanan koca âlim için:

Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik…”

Kim bilir ne suç etti de tevkif edildi!” “

Vah vah! Acırım arkasında kıldığım namazlara Sorma, sorma…”

……………..

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri.

Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

Eee, ne olacak şimdi?

Adam: Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan.”

“Haklısın” demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş.

Adam başı önünde konuşmuş: Ey büyük Sultanım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?”

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

HAVA BİLE HARAM, HAVA BİLE!” demiş.

…………….

VATANINA, BAYRAĞINA, MİLLETİNE, DEVLETİNE SAHİP ÇIKMAYANA Her şey haram....

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Makam mevki rütbe unvan bunların hepsi cekettir. Ceketi asar bir yere gideriz. Arkamıza sadece insanlığımız kalır ve öldüğümüzde sadece çıplaklığımızı götürebiliriz bu dünyadan.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Direksiyonda iken sinyal kolunu kullanmanın bir mecburiyet olduğunu unutmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.