HER ZAMAN GÖZLERDEDİR
21 Kasım 2024, Perşembe 00:06İnsanların sözlerinin dinlenmeye layık olduğunu söylerlerdi. Karşındaki kişinin lafını bölmenin yanlış bir şey olduğu eğer senden yaşça büyük biriyse ya da yeteri kadar parası varsa boyun eğmen gerektiğini ... Belki haklıydılar fakat kime göre neye göre haklıydılar? Dinlenilmek isteyen milyonlarca dil vardı hangisi haklıydı ki? Ve o anda bir ışık parladı: HER ZAMAN GÖZLERDEDİR.
İnsanlığın en büyük sorunlarından bir tanesi de her birinin ağzının içinde bulunan dilleridir. Kim ne derse desin o dil bir bıçaktan daha keskindir. Birini ister istemez yaraladığınız an sürekli onun zihninde istemsizce acı sızlar durur. Bu yüzden bir kerelik bile olsa gözleri dinleyecektim. Şüphesiz en masum ve yalan söylemeyi beceremeyen yalnızca gözlerdir. Onlar istese bile ihanet edemez. Küçük yanlış bir sözde seğirmeye, korktuklarında ve stres olduklarında büyümeye belirli bir yere daldıklarında hareket etmez birileri onları uyarınca irkilerek göz kırparlardı ... Hiç fark ettiniz mi karşınızdaki bir kişi ile konuşurken ondan sizinle göz teması kurmasını beklerdiniz ya da konuşma başladığı an konuşan ağıza değil de yine gözlerine bakardınız sanki gözler konuşuyordu dil ise sadece bir araçtı. Söylesenize birinin gözlerinin içine bakmayı hiç denediniz mi? Özür dilerim doğru soru şu olacaktı sanırım: birinin GERÇEKTEN gözlerinin içine bakmaya cesaret edebilir miydiniz? Yüreğiniz kaldırabilir miydi onun içinde verdiği sessiz savaşları, sakladıklarını, hırsını, belki size karşı biriktirdiği öfkesini, kırgınlığını ... Ya da tam tersini gerçek sevgiyi, özlemi, hayellerini, size olan bağlılığını... Ben size söyleyeyim mi biz bunların hiçbirini görmeyi istemezdik çünkü korkardık onun üstünde bıraktığımız etkiler bizi korkuturdu ama keşke herkes birininin üstünde ne gibi bir etki bıraktığını görseydi, görmek isteseydi. İşte o zaman dünya, gerçek bir dünya olurdu. Ve o göze bir kere içtenlikle bakmayı öğrendiniz mi cümlelere ihtiyacınız kalmazdı sustuğunuzu düşünürdünüz lakin eskisinden daha çok konuştuğunuzun farkına varırdınız aradaki tek fark bu konuşma gerçek bir konuşma olurdu içinde yalanı, yanlışı olmayan bir konuşma. Sonra kendinizce tebessüm edersiniz ve göz okuma işini herkeste uygulamaya başlarsınız. Bu davranış sizde istemsizce olmaya başlar göz okumak istemiyorum artık dediğiniz an bile gözleri okursunuz bir kere öğrenmişsinizdir artık, sizin elini asla bırakmayacak alışkanlığınız olmuştur. İnsanlar deli olduğunuzu düşünecektir çünkü sizin çevreniz her geçen gün azalmaya başlayacaktır. İnsanların ne olduğunu anladıkça etrafınızdaki kalabalık birkaç değerli kişiden oluşan bir hâl almaya başlayacaktır. Sakın çevrem azaldı diye telaş etmeyin sizin yanınızda güveninizi boşa çıkartmayacak insanlar hep var olsun, güven en iyi dosttur. Ve gözler onlara dillerden daha çok değer verin, bir söz uğruna bir gözyaşı döktürmeyin.
Haklıydık her zaman gözlerdeydi, o gözlerde bir sürü hikâye vardı sadece sayfasını kaldırmayı bilmiyorduk. Ancak hikâyeyi okumaya başladığımız zaman da elimizden düşüremiyorduk okudukça tatmin oluyorduk (bir kişiyi en ufak ayrıntısına kadar tanımanın tatminini.) ışığımız parlamaya devam etti ve hiç sönmemek üzere gözlerimizdeki yerini aldı.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
Hüseyin Atalay
21-11-2024 16:38Biz duyu organlarını anlatırken en özelleşmiş ve kompleks organın göz olduğunu vurgularız.Haklı olduğumuzu yazınla göstermiş olsun.Ne kadar güzel konuşulursa konuşulsun dil yalan söyleyebilir ama gözler yalan söylemez.Evet haklısın ve her zamanki gibi gözden kaçan bir konuya değinmişsin.Ve resmen döktürmüşsün Melek.Tebrik ediyorum.Doyurucu ve kapsayıcı bir yazıydı.