HERKES BİZİ SEVMELİ Mİ?..
21 Ağustos 2023, Pazartesi 00:23Her insan, yaratılışı itibarıyla sevilmek, sayılmak ve başkaları tarafından takdir edilmek ister. Bu durum, elbette başka insanlarla olan maddi ve manevi ilişkilerde; bir beklentinin oluşması ve bu uğurda bazı adımların atılmasını gerektirir. Zamanla insan bu beklentiyi farkında olmadan, karşı taraftan bir mecburiyet veya bir zorunluluk ve ciddi bir beklentiye dönüştürür. Süreç içerisine, bir olumsuzluk veya beklentimizi karşılamayan bir tavır, bizi karşı insanlara, ciddi olumsuzluklara ve kendi dünyamızda da ruhi, kalbi ve bedeni hastalıklara inkılap edecek sıkıntılara sebep olmaktadır…
Evet herkes bizi sevsin mi?..
Maalesef böyle bir dünya yok ve beyhûde bir çırpınıştan öte gidemez…
İstiyoruz ki, bizi herkes sevsin…
İstiyoruz ki, hiç kimse bizden sevgisini esirgemesin, kimse bize kin ve düşmanlık beslemesin…
Böyle bir dünya var mı?..
Maalesef böyle bir dünyada yaşamıyoruz.
Tekrar maalesef demek isterim ki, iyi bir insan olduğumuzun teyidinin; herkes tarafından sevilmemiz olduğu algısına kapılmış gibiyiz. Bu durum ne acı ki, ruh yapımızın sağlam temellere oturmadığının teyidi olsa gerek…
Hatta biz inançlı insanlar, herkes tarafından sevildiğimiz ölçüde, Allah’ın sevgisini kazanacağımızı düşünür bir haldeyiz…
Öyle ya da böyle, “Bizi herkes sevsin” endişesi bütün değer yargılarımızı altüst ediyor ve bizi biz olmaktan çıkarıyor. Böylece yaşantılarımız berraklığını kaybediyor, samimiyetimiz buharlaşıyor ve yaşantılarımız başkalarının bakış açısına göre şekilleniyor…
Böylece; ilahi bakış ufkumuz, gölgelenerek başka mecralara yelken açıyor…
Bu bakış açısı bizi acaba çok mu karşı tarafa sevimli ve muhkem gösteriyor?
İnanın sözüm ona, herkesin sevgisini kazanma uğruna yapılan fıtri olmayan davranışlar, gerçek muhataplar nezdinde bir derece sevimsizleşmeye, onların bizden bir derece soğumasına, iç dünyalarımızda bir uzaklaşmaya da sebebiyet veriyoruz…
Daha doğrusu herkes tarafından sevilme çabamız, bizi hakikaten samimi duygularla ve kalben sevmek durumunda olan yakınlarımız tarafından zamanla bir sevgi ve itibar aşınması getiriyor açıkçası…
Oysa, tarihin sayfalarına yöneldiğimizde; bu gerçeğin bütün berraklığıyla insanlık zemininde arz-ı endam ettiğini görürüz…
Başta, kâinatın sebeb-i vücudu olan, Allah nazarında en sevgili olduğu Kur’ân’da bildirilen, Allah’ın ve meleklerin kendisine salât u selam ettiği Peygamber Efendimiz, ne derece değerli olduğu halde, bazılarının gözünde son derece sevimsiz ve değersiz addedilmiştir. Rabbimizin sevdiği en güzel kulu hiç sevmeyen, bir numaralı düşman ilan eden, kanına susayan ve her türlü düşmanlığı ve cefayı reva gören -en yakın akrabaları dahil olmak üzere- insanlar ve canavarlar vardı…
İslam tarihini, açıp baktığımızda; Ebu Cehil, Ebu Leheb, Velid b. Muğire gibi binlerce örneğiyle karşılaşmamak elden değil…
Sözün özü, Allah katında en sevgili olan Efendimizi bile sevmeyenler vardır. Dolayısıyla, Allah’ın ve meleklerinin sevgisine mazhar olmak, her insanın da onu sevmesi sonucunu doğurmamıştır. Tam tersi, Allah’a ve halis kullarına olan muhabbeti nispetinde yeryüzündeki iblis ve avaneleri tarafından daha ziyade cefaya maruz bırakılmış. İnsanların ona muhabbetleri nispetinde nefret ve husumetleri katlanmıştır…
Gelin görün ki, Peygamber Efendimizi dahi, herkesin sevmediği şu dünyada; biz yeryüzü Müslümanlarında ‘herkes tarafından sevilme’ telaşı gözlemleniyor. Ki, her davranışımız, insaniyetin ve dinin ruhuna ve hakkaniyetine muvafık olmadığı halde…
İstiyoruz ki, herkes bizi baş tacı etsin, kimse bizden sevgisini esirgemesin ve herkes bizi bağrına bassın…
Niçin?..
Neden?..
Hak ettik mi?
Liyakatımız var mı?..
Müslümanız…
Yetmez mi?..
Hayır!..
Niçin?..
ÇÜNKÜ...
ÖNCE İNSAN OLMAK ZORUNDAYIZ!..
Hayatın bize gösterdiği apaçık bir gerçek var: Bizi aynı anda herkes sevemez. İyi insan olmak veya iyi Müslüman olma algımız; birilerinin bizi sevmesi ve kabul etmesini gerektirmiyor. Dünyanın bir imtihan yeri olması gerçeği de, bu mevzumuzu daha berrak hale getirmektedir…
Gerçek şu ki kaderimizin, yapmış olduğumuz tercihlerimiz doğrultusunda tayin olunduğu şu imtihan meydanında, bir sevgi tercihi de yapmamız gerekir…
Bizi herkes mi sevsin?..
İnsanlık tarihi ve Asr-ı Saadet şahit ki, bu durum mümkün değil…
Öyleyse acilen bir karar vermemiz gerek:
BİZİ KİMLER SEVSİN?..
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.