İMAMLAR GERÇEKTEN BALKON KONUŞMASI MI YAPMALI?

Evet bugün yazımıza yine siz değerli okurlarımızdan gelen, bir yerde de haklı olan tenkitlerle başlıyoruz.

Öncelikle diyorsunuz ki bütün manşetler aynı.

Evet bir yere kadar aynı idi.

Yani hafta sonu açıklanan Bakanlar Kurulu ve burada ki Konyalılar pazartesi gününün manşeti olmamalı mıydı?

Adı üstünde yereliz.

Ve yeni dönemin Konyalı bakanlarını yazmak zorundayız.

HER NE KADAR BİRİLERİ İÇİN SOSYAL MEDYA HER ŞEY, YAZILI BASIN ÖKSÜZ EVLAT YA DA BİTİYOR DENİLSE DE YEREL BASIN VE YAZILI BASIN TARİHE DÜŞÜLEN VE ASLA YOK OLMAYACAK BİR GERÇEKTİR.

Yani Allah izin verirse 50 yıl sonra arşivlere kütüphanelere girildiği zaman bugün okunacak.

Bakın örnek verelim.

Bakın 1936 gazetesi.

Kendi soyadımızı kendimizin değiştireceğini bildiren bir haber.

Yıl 1963.

Seydişehir’e gelen başbakan yardımcısının haberi.

Eğirdir-Beyşehir ve Konya ikinci tren hattı.

…………….

Bu yerel gazeteler olmasa bunları ispatlamamız mümkün mü?

Yani dün bütün yerel gazeteler olarak bakanları vermemiz bizim yerel gazetecilik adına görevimiz idi.

Haaa şunu diyebilirsiniz.

O zaman da yüzde yüz haklı olurdunuz.

“Ne biçim adamsınız(!)
Kaç Konyalı bakan olduğuna bir karar verin.

Biriniz iki yazıyorsunuz,

Biriniz üç

Diğeri dört.

Hangisi doğru?”

……………

O zaman haklısınız.

Bu konu su götürür.

Bunda anlaşabildik mi?

………………

BU KONU ÇOK SIKINTILI AMA

BUNU YAZMAMIZ GEREKİYOR

Öğretmenlerimiz gibi, doktorlarımız gibi, imamlarımız, müezzinlerimiz kısaca din görevlilerimiz de gazetecilik hayatımda benim için kırmızı çizgide olanlardır.

Yani bir öğretmenin öğrencisini dövdüğü haberini yapmaktan kaçınırım.

Bir doktorun yanlış ilaç yazdığı haberinden korkarım.

Bir imamın şunu yaptı diye haber olmasından çekinirim.

…………….

Çünkü yüz binlerce öğretmen içerisinde bir anlık bir kötü örnek Türkiye’ye genellenmemelidir diye düşünürüm.

Tabii ki bir tek bile olsa asla olmamalı.

…………

Her gün yüz binlerce yazılan reçetede bir tek hap bile yanlış yazılmamalı.

Çünkü bu insan canı.

……………..

İmamlarımız, müezzinlerimiz, hocalarımız, din görevlilerimiz bana göre önce sokağımızdan başlayarak mahallemizin, toplumun milletin örnek insanları olmalıdır.

Hem de her şeyleri ile

Yolda yürümeleri, giyimleri, selam vermeleri, şefkatleri, güler yüzleri ile.

………………..

Çünkü bu insanların hakları para ile pulla ödenmez.

Tabii ki görevini tam anlamı ile insan olarak, kul olarak.

Allah’tan korkan kuldan utanın insanlar olarak.

……………   

Bir din görevlisi hocamız sosyal medyadan şöyle bir paylaşım yapmış;

“YENİ DÖNEMİN BALKONDAN İLK KONUŞMASI BİZDEN OLMALI.

Elhamdülillah;

Sıkıntılı, endişeli bir o kadar da heyecanlı bir süreci kazasız ve belasız atlattık.

Biz din görevlileri olarak; tarafsız, bağımsız, endişeden uzak, kim kazanırsa kazansın memleketimize; adalet, merhamet, liyakat ve hakkaniyetin hakim olmasını istiyorduk.

İnşallah öyle de olacak.

Bundan sonra beklentimiz, masa başında oturan, sahayı görmeyen dertlerle ilgilenmeyen personelinden haberdar olmayan ehliyetsiz ve liyakatsiz kişilerin masa başı uydurma kanun tüzük ve yöntemleri ile değil sahayı bilen kardeşlerimizin ve sahada dert çeken, ızdırap çeken sahanın gerçek emektarları olan imamlar, Kur'an kursu öğreticileri, müezzin kardeşlerimizin görüş, öneri ve temennileri dikkate alınarak kurumumuz tepeden tırnağa yenilenmeli.”

…………..

Bu hoca efendinin söylediği çok doğru şeyler var.

Yerinde tam isabetli dokunuşlar var.

Katılıyorum.

Ama sadece benim değil meslektaşlarının bile kabul edemediği bir cümle bir başlık var.

Ne diyor imam efendi;

“YENİ DÖNEMİN BALKONDAN İLK KONUŞMASI BİZDEN OLMALI.”

……………….

Aman hocam gözünü seveyim siz ne yaptınız?

Ne balkon konuşması.

Ne siyaseti.

Tabii elbette her Türk vatandaşı gibi imamlarımızın da siyasetçi olma,

Vekil olma hakları vardır.

Hem de en doğal haklarıdır.

O zaman bunu yapmak istiyorsanız, istifa edip siyasete gireceksiniz.

Öyle değil mi?

Ama bu başlık meslektaşlarının bile dikkatini çekmiş.

Bu açıklama birilerini korkutmuş.

Çünkü bu iş yanlış anlaşılmalara neden olabilir.

Aman hocam canım hocam.

Camiler, okullar, kışlalar bizim en hassas yerlerimiz.

Bilen bilmeyen anlayan anlamayan bunu çok farklı yerlere çekebilir.

Bu konuda yanlış düşünebilecek insanlarımız adına biz buradan ricacı olalım.

Biz kötü olalım(!) dedik.

RAMAZAN SOLMAZ BEY

İLE SEYİT ALİ BÜYÜK

MÜDÜRÜMÜN KONYA’YA SELAMI VAR

Şehrimizde başarı ile görev yaptıktan sonra Bursa’ya tayin olan Konya sevdalısı ve Konya’da çok güzel hatıralar ve dostlar bırakan Cumhuriyet Başsavcımız Ramazan Solmaz Bey ile yine Konya’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü sırasında gönül dostlukları kuran Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Seyit Ali Büyük Bey ile pazar günü Bursa’da ki yağ somunu ziyafeti esnasında görüştük.

Her iki gönül dostu da sizlere en içten en samimi en yürekten selamlarını ilettiler.

Bizde selam üzerimizde kalmasın diye sizlerle paylaşıyoruz.

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Mutlu mu olmak istiyorsun?

Her arkandan konuşana kulak ASMA,

Her söz veren sözünü tutar SANMA,

Her tanıştığın insanı kendin gibi BİLME,

Kimseye hak ettiğinden fazla DEĞER VERME,

Mutsuz edeni değil, huzur vereni SEÇ,

Seni çekemeyenlere gül ve GEÇ.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Kültürpark otobüs durakları karşısında uygunsuz ve yasak oto park yapıp yolu iyice daraltmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.