İNSAN OLMANIN GEREĞİ
10 Mayıs 2023, Çarşamba 00:00Yarım yamalak dahi bilmediğiniz konularda fanatikçe lehte veya kin ve öfkeyle aleyhte etrafı kışkırtmaya harcadığınız enerjinin binde birini insanlık için harcamayı düşünmeyenler yüzünden, duygu ve düşünceleri körelen insan topluluğu haline geldi dünya. Bu, kendinden ve ideolojisinden başka doğruların olmadığı varsayımıyla insanları yönetme derdidir.
Tepki gösterdiğimiz kin, nefret ve öfke dolu sözler yerine önerimizi fikrimizi paylaşsak, her şey daha güzel olabilir. Ama bunu beceremiyoruz.
Çünkü aklımızı yitiriyoruz, hiçbir şeyi gereği gibi doğru dürüst yapmıyoruz, olağan dışı davranmayı düşünüyor, olağanı ve imkânlar dâhilindeki normalleri yok sayıyoruz. Ya da olağan dışı davranarak kendimizi farklı gösterme çabasındayız. Bu davranış şekli, insanın psikolojik anlamda yetersizliğini örtme, kendini farklı görme, gösterme ve kendini aykırılıklarla kabullendirme çabasıdır.
Yaptığımız işlerde ve sonuçta sebep sonuç ilişkisine bakmıyor, bir bağlantı kuramıyoruz. Birlikten uzaklaşıp tekilliğe ayrılığa yönleniyoruz. Çünkü işimiz gücümüz hep bana, hep ben, konuşmuş olmak için lüzumlu lüzumsuz konuşmalar, kibirle yukarıdan bakmalar, popülizm ve başkalarını küçümseyip alay etmek. Yaptığımız iyiliği dağ gibi büyütüyor ama kötülüğün hesabını yapmıyoruz. Bunların bir gün hesabının görüleceğini bildiğimiz halde yok sayıyoruz.
İnsanlar kendilerini öyle geliştirdiklerini zannedip, üzerinde çalıştığı veya çalışmadığı, görünen ve görünmeyeninden haberdar olmadığı konularda, kulaktan duydukları veya varsayımlarla kendi bilgisi gibi içi boş cümlelerle bir başkasının ve toplumun başının etini yiyorlar ve içi boş olduğu için zaman kaybı oluyor. Sonuç da farkına varsanız da varmasanız da hem kendisi hem de beklentisi olanlar ve dinleyenler için hüsran oluyor.
Maalesef ne ölçü var, ne usul, ne de üslup, oysa insanın değerini üslubu belirler. Ölçü olmayınca ölçüsüzlük ortaya çıkıyor, usul olmayınca vusul de olmuyor, üslup olmayınca da insanın değersizliği ortaya çıkıyor.
Kendini geliştirmeyen ve hedefine odaklanmayan insan, yaptığı veya yapacağı işi müzakere etmekten kaçınır, doğru insan ve doğru araçlara yönelmez. En çok ihtiyacı olan ahlaka da ihtiyaç duymaz. Sadece süslü sözlerle, etüt etmediği ve ilerleme kaydetmediği halde insanların gözünü boyamayı ve aldatmayı seçer, algıya yönlenirler. İnsanlıktan nasibini almayanın, birlik olmayı, hak hukuku korumayı düşünmeyenin de ahlaktan nasibini alması mümkün değildir. Aslında birlikten uzak ve ben düşüncesindekilerin, insanların gözünde hiçbir kıymeti yoktur. Sadece menfaati olup peşine düşenleri kandırabilirler.
Herkes doğru veya yanlış bir yerlere koşuyor. Kimileri gerekli gereksiz çılgınca seviniyor, kimileri de ocağına ateş düşmüş gibi vah ederek dövünüyor. Kimisi ötekini akılsız, bilgisiz ve ahlaksız sanıyor. Kimse kendine bakmıyor. Çünkü herkes öfke nöbetleri geçirip, birbirine bilenmekten kendilerini görmüyorlar. Öyle ki, makul, anlayışlı, erdemli ve aklını kullanan sakin insan kalmadı, herkes hesap kitap peşinde, herkes birbirini alt etme düşüncesinde. O yüzden her şeyi kendine mubah görerek hakaret ediyor, ayrıştırıyor, olmayanı varmış gibi göstermeye, yalan söylemeye başlıyor. Bu yüzden, maalesef insan kalitemiz çok düşük seviyede ve verimsiz, çorak topraklar gibi atıl halde. Herkes hiçbir şey bilmediği halde her şeyi bilir gibi yapıyor, bilmediği şeyler hakkında bile ahkâm kesiyor.
Büyük çoğunluk da sosyal medyada birbirlerinden gördükleri ve duyduklarına göre hareket ediyor. Bu aslında düşünme zahmetine girmeden, kolay, cezbedici ve tepkisel harekettir. Bu hareketle herkes biraz sahte, herkes biraz fenomen ve herkes biraz iblis kimliğine bürünüyor. Maalesef bu konular dünün konusu değil. Dün böyleydi, bugün de böyle, korkarım ki yarın da böyle olacak. Her ne olursa olsun, ağlamayı, sızlanmayı, riyakârlığı bir yere bırakalım. Yetmez mi, algıyla olmayanı olmuş gibi göstermek, egoyla hep bana ve ben bilirim, benim dediklerim doğrudur düşüncesiyle çektiğimiz ve çektirdiğimiz acılar, yetmez mi yaptığımız akılsızlıklar, ahlaksızlıklar yüzünden, çektiğimiz ve çektirdiğimiz işkenceler.
Yeter ki insan olmanın gereğini bilelim. İnsan olmanın gereği; bilerek ve bilmeden lehte veya aleyhte koparılan gürültünün binde birini ortaya koyarak, insanca bir iş için bilgi, sevgi ve yaşanılacak bir dünya için daha insanca ve yaşanılır bir toplum oluşturmak olmalıdır.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.