İronik bir başlık: Cultural Emperyalizm
01 Eylül 2021, Çarşamba 09:001933 yılı ..1872 yılında kurulan ve Avrupa’da yataklı-yemekli tren hizmeti veren La Compaigne des Wagonlits şirketi ülkemizde de Ankara-İstanbul arasında aynı hizmeti vermektedir. Şirketin Türkiye Müdürü Belçikalı Jannoni şirket çalışanı Naci beyin iki ofis arasında telefonda Türkçe konuştuğunu duyunca tepki verir. “Burada resmi lisan Fransızca’dır, sizlere sopayla mı davranmak gerekir? “ diye bağırır ve işten uzaklaştırma ile para cezası vereceğini bildirir. Naci bey ceketini alıp giderken “Ben Türk’üm, burada Türkçe konuşulur, hatta siz bile Türkçe öğrenmelisiniz” diyerek işyerini terk eder. Olay basında yer alınca 25 Şubat tarihinde yüzlerce genç şirket merkezini basar, tahrip eder. “Memleketin mukaddesatına hakaret eden” Şirket Müdürü Jannoni’nin tutumu sert şekilde protesto edilir. Şirket Naci bey konusunda geri adım atar, Türk çalışan sayısını artırma kararı alır, Belçikalı müdür görevden alınır. Toprak sizin de olsa şirket sizin değilse söz hakkınız pek yoktur maalesef. “Türkiye’de Türkçe konuşulur” “Türkiye’de Türk dili haktır” kampanyaları başlatılır. Peyami Safa “Türk diline dil uzatanların dilleri kurur” açıklamaları yapar.
Kültür emperyalizmi , gelişmiş ülkelerin az gelişmiş diğer kültürleri tüketim, medya, basın-yayın özellikle kitle iletişim araçlarıyla etkilemesi ve kendine benzeterek kültürünü yok etmesi olarak açıklanır. Dil emperyalizmi, bir dilin diğer dillere dayatmasıdır. Dilini yabancı dillerin açık saldırısına karşı koruyamayan ve duyarsız kalan devletler , milletler tehlike altındadırlar. Türk ırkı sömürge olmamıştır, ezelden beri hür yaşamıştır. Türk Dili bir zamanlar Demirel’in ifade ettiği gibi “Adriyatikten Çin Seddi’ne kadar konuşulan bir dildir”
Cumhuriyetimizin 98. Yılındayız. Bugün ülkemize özellikle de büyük kentlerimize gelen bir İngiliz sizce Türkiye Cumhuriyeti topraklarında olduğunu hisseder mi yoksa tabelalara bakınca kültür emperyalizmi konusundaki başarıları nedeniyle atalarıyla gurur mu duyar ? Artık çoğu yabancı isimli residences’lerde yaşıyoruz, mobilyalarımız furniture’den, araçlarımızı auto clean veya wash’cılar yıkıyor ve detailing yapıyor. Ticaret merkezlerimiz yabancı isimli hatta bazılarının iki kelimelik isimlerinden birincisi ne Türkçe ne İngilizce, ikinci isim İngilizce. Türkçe diye koyduğumuz bazı isimler ise tam ucube kusura bakılmasın. Simitchi de var Kebapchi’da. Güzel Türkçemiz adeta yok sayılıyor. Yerli peynir ürünleri markamız var adı Kecchi. Oysa dil, bir toplumu millet yapan ortak yapı taşlarının başında gelir. Dilini başka dillerin tutsağı yapmak özgür bir milletin gönüllü olarak yapacağı şey değil ama biz alışkanlık, özenti, ilgi çekmek adına ne derseniz deyin belki farkında olmadan Türkçemizi unutturacak, yok edecek uygulamalar yapıyoruz.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görev tanımında ve imajında, isminin ikinci yarısı odaklı bir yaklaşım mevcut sanırım. Türkçemizi koruma mücadelesine devletimiz önderlik etmelidir. Belediye Başkanlarımız bu konuda kendilerini görevsiz addedemezler. Konya’mın Sn. Belediye Başkanları da bugünden bu konuda tedbir almalıdırlar. Yetkileri vardır, en azından Küşat Ruhsatlarını belediyelerimiz vermektedir. Ortak bir kararla Türkçe isimleri yaygınlaştırmalı ve yabancı isimleri önlemelidirler. Dükkanına serbestçe isim vermek özgürlük değildir, kurallara bağlanmalıdır. Sn. Başkanlarımız, örf-adet ve gelenekleri korumak, Kuran-ı Kerim öğretmek, Bilgehanelerde eğitim vermek, çocuklarımızı Sabah namazına gitmeye ve oruç tutmaya teşvik etmek gibi güzel hizmetlerde bulunuyorlar. Çocuklarımızı yabancı dil boyunduruğundan kurtaracak, Türkçemizi unutturmayacak ve kıymetli kılacak girişimlerde de bulunmalıdırlar. Çocuklarımızı, gençlerimizi, erişkinlerimizi adeta Türkiye Cumhuriyet’in de yaşadıklarını unutturacak ortamlara mahkum etmek de görev ihmalidir. Alışkanlıklar farkındalığı yok eder ve bir de bakarsınız ki kentiniz Allah korusun sömürge kenti tabelalarıyla dolmuş. Türkçemiz güzeldir, korunmalı ve her alanda yaşatılmalıdır. Düşmanlarınıza benzerseniz yok olursunuz.
Şanlı tarihimizin her tarihi şanlı ve şereflidir, Ağustos ayı hem Malazgirt hem de Zafer Bayramı kutlama ayımızdır. Bayramımız kutlu olsun. Saygıyla.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.