İYİ DE MİLLET NE YAPIYOR?
31 Ağustos 2020, Pazartesi 09:09Ülkede yaşanan olağanüstü dönemlerde vatandaş olarak bizlerin yapması gereken görevler var.
Devlet bu gibi durumlarda gerekmesi halinde yaşanılansoruna dair özel kanunlar çıkartıyor. Kurallar getiriyor. Tedbirler alıyor. Sonra ilgili bakanlıkların merkezi teşkilatları ve taşra teşkilatları vatandaşa kitle iletişim araçları ile açıklamalar ve duyurular yaparak, ne yapıldığını ve ne yapılması gerektiğini anlatıyor.
Anlıyor muyuz?
Çok fazla anladığımız söylenemez.
Vatandaşların büyük bir kısmı “Sen salla başını, ben bilirim işimi” anlayışı ile başta kendis i olmak üzere aile bireylerine ve topluma zarar veriyor.
Bir kısım vatandaş da “Bana bir şey olmaz” gibi son derece cahilane bir davranış sergiliyor.
Aynı kitle sorun artış eğilimi gösterince bu sefer “Nerde bu devlet?” çığırtkanlığını kimseye bırakmıyor.
Değerli okuyucular.
Ülkemiz aylardır koronra vakası ile boğuşuyor.
Her gün can kayıpları oluyor.
Her gün binlerce insan virüs kaparak hastanelere düşüyor.
Öte yandan ülkemizin ve insanların ekonomisi geri viteste. Kazançlar kaybolurken, gelirler azalıyor.Fakirleşmeye başladık. En baba kamu bankalarında bile vatandaşı ve işletmeleri kredilendirme sıkıntısı başgösterdi.Kredi ile ayakta kalanlar ve varlıklarını idame ettirenler önümüzdeki aylarda tepetaklak gelebilir. Böyle bir ihtimal var ve bu ihtimal inanın çok yüksek.
Ülkesini seven herkesin sorunlu değil, sorumlu davranması gereken günlerden geçiyoruz.
Vatandaş olarak bizlerin yapması gereken görevler var. Ülkemize, devlete ve topluma karşı sorumluluklarımız var. Atılması gereken her adımı ve yapılması gereken her işi devletten beklemek ne kadar doğru bir yaklaşım olabilir?
Devlet, koronanın ülkemizde de görüldüğü ilk günden itibarenbir takım tasarruflarda bulundu..
Üst üste tedbirler alındı ve uyarılar yapıldı.
Ülke genelinde bulunan sağlık kuruluşlarında yeni düzenlemer ve takviyeler yapıldı.
Ekonominin yoldan çıkmaması için de tedbirler alındı ve alınıyor.
Bu arada yazının konusu devletin yaptıkları ve yapmadıkları değil. Vatandaşın ne yaptığıdır?
Vatandaş olarak bizler ne yaptık?
Hazindir ama en basitinden maske takmayı bile bir çoklarımız beceremedi.
Korona karşısında maske, mesafe ve hijyenin önemi vatandaşlara altı aydır kamu otoritesi tarafından anlatılıyor ve her fırsatta da hatırlatılıyor. Ayrıca bilim insanları bu konunun önemini her fırsatta anlattılar ve anlatmaya devam ediyorlar. Gene kitle iletişim araçları marifetiyle konunun önemine aylardır vurgu yapılıyor.
Virüsle mücadelde “Maske şart” ısrarına karşı ülke genelinde maske kullanan vatandaşların oranı yüzde 30’un üstüne çıkabilmiş değil. Eh.. Zaten kırsalda da maske yok denecek kadar az.
Bu durum karşısında kamu otoritesi ne yapacak Allah aşkına?
Şehirlerin cadde ve sokaklarında kolluk kuvvetleri devriye yaparak maskesiz gördüğü herkesin ağzına maske takamayacağına göre, vatandaşın sorumluluk bilinci ile hareket ederek maske kullanması gerekiyor Bir insanın en başta kendi sağlığı olmak üzere, ailesinin, çevresinin ve toplumun sağlığını düşünerek, ülkesini düşünerek maske kullanması şart. Geride bıraktığımız günlerde önemli bir halk sağlığı profesörü ülkemizde yaşayan insanların yüzde 95’nin maske kullanması halinde, virüsün etkisini kaybedeceğini söyledi. Anlayacağınız maske bu kadar önemli.
Aynı şekilde sosyal mesafe ve hijyen de önemli.
Hijyene kim ne kadar dikkat ediyor, bilmiyoruz. Fakat sosyal mesafeye ne kadar dikkat edildiğini biliyoruz.
Sosyal mesafe konusunda maskeden daha geri durumdayız.
Her yer ve her mekan tıklım tıklım.
Toplu taşıma araçlarında sosyal mesafe sıfır. Burda kamu otoritesinin elindeki gücünü kullanarak sosyal mesafeyi sağlaması gerekiyor.
Ülkenin her şehrinde ve her noktasında toplu taşıma araçları bırakın sosyal mesafeyi, yasal yolcu sınırının üzerinde yolcu alıyor.
Yaşadığımız şehre bir bakın..
Belediyenin toplu taşıma araçlarında sosyal mesafe yok. Sosyal mesafe sağlayamıyorsanız, hiç değilse ayakta yolcu almayın, alınmasın.
Öte yandan minibüsler tam bir felaket.. Minibüsler, koltukta ve ayakta itiş kakış ve yapış yapış yolcu alıyor. Vatandaşlar bu araçları sağlık konusunu bir kenara koyarak zaman kaygısıyla kullanmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla toplu taşıma araçlarını kullanan vatandaşlara söylenecek fazla bir söz bulamıyoruz. Belediyeler ve taşıma dernekleri bu soruna çözüm bulmalı.
İşletmelerin,büyük firmaların, kurum ve kuruluşların pesonel servisleri de tam bir felaket. Pesnolelin büyük kısmı ayakta. Sıkışıklıktan dolayı nefes alınması fazla mümkün olmayan araçlarla personel taşınıyor ve koronaya davetiye gönderiliyor.
Sosyal mesafeye önem vermeyen vatandaşlar toplu düğünler yapıyor. Kına geceleri düzenleyor. Geniş katılımlı toplu eglenceler yapılıyor ve halaylar çekiliyor.Şehirlerin en işlek caddelerinde düğün konvoyları yapılıyor gece gündüz demeden havai fişekler atılıyor.. Maalesef, kamu otoritesinin gözünün önünde ve “Sen salla başını, ben bilirim işimi” dercesine, son derece sorumsuz tavırlar ve davranışlar sergileniyor.
Bu örnekte kim kime gol atıyor? Söyleyelim: Golü atanda vatandaş, yiyen de vatandaş.
Nasıl olsa işler iyiden iyiye sarpa sarıp kötüleşince, vatandaş bu gibi durumlar karşısında alışık olduğu üzre “Nerde bu devlet?” çığırtkanlığına sığınacak.
Şehirlerin meydanları, caddeleri, sokakları, kafeleri, pastaneleri, eğlence mekanları korona günlerinde önerilen tedbirlere uymaksızın el ele, kol kola ve dip dibe. Kimileri de kamuya açık alanlarda sarmaş dolaş.
Can sıkıcı bir bilgiyi de yeri gelmişken paylaşmak istiyorum sizlerle.. Sağlık Bakanlığı Korona Virüs Bilim Kurulu Üyesi Prof.Dr.Recep Öztürk,korona vakalarında Konya’da son günlerde belirgin bir artış olduğuna dikkat çekti. Hocaya göre vaka sayılarında Konya’da büyük bir artış söz konusu.
Aynı soruyu soralım: İyi de millet ne yapıyor? Bu büyük sorun karşısında, sorumluluk alabiliyor mu, sorumlu davranabiliyor mu? Önerilen tedbirleri gündelik hayatında tatbik edebiliyor mu?
Meydanlara, cadde ve sokaklara bakın, mekanlara bakın milletin korona sorunu karşısında neyi ne kadar yaptığını göreceksiniz. Sonra da kalkıp devleti eleştireceksiniz. İşte bu doğru değil.
Olağanüstü dönemlerde hiç değilse millet olarak sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmek lazım.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.