KANI VE GENİ BOZUKLAR İŞ BAŞINDAYDI
16 Temmuz 2020, Perşembe 08:4715 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden sonra, gazetemdeki köşe yazımın başlığıydı.
O akşam dışarda yürüyüş yapıyordum. Bir arkadaşımın telefonuyla haberim oldu.
Eve dönüp, televizyonumun başına geçtim. Dehşete düştüm. Nasıl düşülmez ki! İç ve dış düşmanlara karşı, vatanı ve halkını koruyacak ordu, halkının üzerine kurşun yağdırıyordu. Bu Türk Ordusu olamazdı. Bunları yapanlarda insan olamazdı.
Yıllarca bu orduya hizmet eden, vatanını, bayrağını, inancını her şeyin üstünde tutan biri olarak kahroldum.
“Kanı ve geni bozuklar iş başındaydı” başlığım bu yaratıklar için hafif kalırdı.
Hayatımın her bölümünde DEMOKRASİ den yana oldum. Her on yılda, yirmi yılda yapılan darbelerden ülkem bıkmıştı.
12 Eylül 1980 darbesini yine yaşayanlardanım. Ancak 12 Eylül 1980 darbe öncesi, siyasilerin vurdum duymaz davranışları da beni son derece üzmüştü…
Gençliğimiz sağcı- solcu diye ikiye bölünmüştü. Öğretmenler, polisler sağcı solcu diye ayrılmıştı.
Okullar, sokaklar, mahalleler, semtler hatta iller, sağcı solcu diye ayrılmıştı.
Sokaklarda gençlerimiz, her gün bir hiç uğruna birbirlerini öldürdüler. Ocaklara ateş düştü. Evlat acısının ahları gökyüzünü inletti…
Medya da bölündü. Gazeteler sağcı solcu diye ayrıldılar. Solcular öldürülürse, sağcı gazeteler küçük bir yazı ile geçiştirirlerdi. Ama sağcı biri öldürülürse manşetten verilirdi.
Tersi de solcu gazeteler için geçerli idi.
Üniversiteler de ha bire boykot yapılıyordu.
Liselerde karşıt görüş çatışmaları oluyordu.
Çocuklarını okula gönderen anne babalar, akşama sağ dönerler mi diye endişe içindeydiler.
Ülkemin yetiştirdiği güzide insanlar, suikast sonucu öldürülüyorlardı.
Sorsan sağcısı da, solcusu da haklıydı. Kardeş kardeşe düşman olmuştu.
Darbeler, demokrasiye müdahaleler tasvip edilebilir mi?
12 Eylül 1980 darbesi oldu. Olmaması gerekirdi. Siyasiler çözüm üretmeliydi. Üretmediler. Kimdi siyasiler dönemde?
Rahmetli Süleyman DEMİREL, Rahmetli Bülent ECEVİT, Rahmetli Alpaslan TÜRKEŞ, Rahmetli Necmettin ERBAKAN…
Askeri müdahalenin, kendini demokrasiye çevirmesiyle, bu dört lider bir dönem yasaklı olsalar da tekrar siyasi hayata döndüler. Sanki bu sefer biraz akıllanmışlardı…
12 Eylül Askeri rejimide garip olaylara imza attı. En ağır olanı idamlardı. Yaşını büyütüp idam ettikleri oldu.
Bu ülke sonra bir 28 Şubat müdahalesi de yaşadı.
Aslında gücü olan, silahı olan istediğinde, demokrasiye müdahale ediyordu.
Ne canlar gitti bilir misiniz? 1960 ihtilalinde asılan siyasiler. Bunlara hiç değinmiyorum.
Gelelim 15 Temmuz 2016 gecesine ülkede demokrasiyi yok edip, yerine kendi istedikleri düzeni kurmak için halkını, askerini, meslektaşını acımadan öldüren hain bir örgüt.
15 Temmuz dan sonra, yüz binlerce kişi yargılandı, ceza aldı, işinden, mesleğinden, eşinden ve hatta canından oldu.
Kantarın topuzu kaçmıştı. Bunların bankasına para yatıranlar, sendikasına girenler atıldı.
Televizyonlarda endam eyleyip, Fetullah GÜLEN’i Hoca efendi diye takdim eden başkanlar, milletvekilleri birden sütten çıkmış ak kaşık oldular.
Büyük bir terör örgütü, askeriyeye, emniyete, adalete, eğitime nasıl sızıp kılcal damarken aort oldular.
Kim destekledi bunları? Dış destekleri biliyoruz. İç destekçilerinden bahsediyorum.
Kim bunları büyütüp canavar haline getirdi?
Sorular çalındı, hakkaniyetsiz atamalar yapıldı, adeta bunların gücüyle sarsıldı bu ülke…
Acaba birilerinin gözü kör müydü? MİT neden bu konuda yetersiz kaldı.
Üst düzey makam ve mevkide olanlar, kendilerini birbirlerine destek vererek gizlemeyi başardılar.
15 Temmuz öncesi Fetöcü olanlar, darbe teşebbüsü Türk Milletince bastırılınca, Fetö düşmanı oldular.
Siyasilerden hiç fetöcü çıkmadı. Araştırılsın denilince, önergeler reddedildi.
Hain örgüt o kadar sinsi çalıştı ki, kamuoyunda MOR BEYİN olarak bilinen faaliyeti gerçekleştirip, 11.480 kişinin telefonuna Bylook sinyali gönderip kirlettiler.
Suçsuz insanlar aylarca hapiste yattılar. Sonra farkına varıldı.
Suçsuz insanlar yavaş işleyen adaletten nasiplenip, suçsuzluklarını ispat ettiler.
Aslında adalet yavaş işlemiyordu. Aslı var mı yok mu bakılmaksızın her ihbar, hatta isimsiz ihbarlar geçerli sayılıp, insanlar hemen hapse atıldı. Kurunun yanında yakılan yaş sayısı çok fazla oldu.
Mahkemeler hala hakkını aramak isteyen insanlarla dolu.
Şimdilerde inanılmaz olaylar yaşanıyor. Sayın Devlet BAHÇELİ müebbet alan ve bu işlerin elebaşı meşhur gazetenin, meşhur gazetecisinin yeniden yargılanmasını istiyor. Sebep Ağabeyi 1978 senesinde ülkücü iken şehit edilmiş.
Aceleye getirilip, yargılanan sonra berat eden insanların bir kısmı işlerine dönemediler.
Unutmayın! Bir ilahi adalet var. Er geç tecelli edecektir.
Kendini gizleyen makam ve mevki sahipleri, keser döner sap döner misali bir gün mutlaka suçluluğunuz ortaya çıkacaktır. Hiçbir şey gizli kalmaz, kalmamalı.
Tüm şehitlerimizle birlikte 15 Temmuz şehitlerimizin önünde saygı ile eğilip, rahmet diliyorum.
Ülkem inşallah böyle felaketleri bir daha yaşamaz. Esen kalın.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.