KEFENİN CEBİ…
14 Şubat 2019, Perşembe 09:10Kefenin cebi yoktur deriz. Yazdıklarımızı okursanız, bazıları için kefenin cebi var gibi…
Dünyaya gelmişsiniz, büyümüşsünüz.
Bir müddet sonra dünyanın kendiniz için yaratıldığına inanıyorsunuz.
Rabbena, hep bana…
İyi kazanıyorsunuz, çok kazanıyorsunuz, ama yardıma gelince tık yok.
Siz kırk lokma yerken, bir lokmayı zor bulanlar umurunuzda değil.
Malları, parayı biriktiriyorsunuz da biriktiriyorsunuz.
Her şeyiniz lüks, arabanızdan atınıza kadar.
Öyle ya, bu dünya sadece sizin için var.
Sofranızda binbir çeşit yemek ve kul hakkı var. Çatır çatır yiyorsunuz.
Adaletin ne olduğunu, hele hele ilahi adaletin ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz ama üç maymunu oynuyorsunuz.
Bazılarınızın ömrü mirasla gelmiş, mirasla geçiyor. Alın teriniz hiç yok.
Yediğiniz mirası kamufle için, çalışır görünüyorsunuz.
Mirasta bile adaletsizlik yapıp, kardeşinizin hakkını gasp ediyorsunuz.
Haksız bol kazanç edindiniz mi, sevinçten uçuyorsunuz.
Para, mal gelirse gelsin de nereden nasıl geliyorsa gelsin diyorsunuz.
Ticarette, terazinin kefesiyle lehinize oynuyorsunuz.
Fahiş kar marjı koyuyorsunuz.
Mahiyetinizdekileri karın tokluğuna çalıştırırsanız ne kadar memnun oluyorsunuz.
Sırtınızı devlete dayamışsanız, değmeyin keyfinize…
Bazen size göre devletin malı deniz oluyor.
Tüyü bitmemiş yetimi, öldürüp onun hakkına da göz koyuyorsunuz.
Bu dünyada krallar gibi yiyip içiyorsunuz.
Bütün bunları kefenin cebi yokta niye yapıyorsunuz?
Bence şimdiden kefeninize bir cep yaptırın.
Bu cebin içini de hani şu tabutta, toprakta erimeyen naylon poşetten kaplatın.
Bu kefenin cebini büyük yaptırın, tapularınızı, faizsiz bankacılık defterinizi, altın sertifikalarınızı boyun içine.
Bu aç gözlülük sizde olduğu sürece, bütün servetiniz öbür tarafta size lazım olur.
Bu dünyada din adamı görüntüsünde olanlarla iyi geçinin.
Azap melekleri, sizi cehenneme götürürken, şu tarikatın şu kolundanım diyince, sizi cehenneme götürmekten vazgeçer diyen hocalarla çok ama çok iyi geçinin…
Onlar ki ahrete bile torpili, kayırmayı getirirler.
Yaşarken her şeyi yapıyorsunuz, iyi de ya ibadet?
Bütün şerleri, adaletsizlikleri, haksızlıkları yapacaksınız, sonra da alnınızı secdeden ayırmayacaksınız.
Size yakışır vallahi…
Ha şu yalan söylemeyi, yalan yere yemin etmeyi unuttuk.
Hani sizlerin sık sık başvurduğu işler…
Siz belki bilmiyorsunuz (aslında….. gibi biliyorsunuz) yalanla iman bir arada olmaz. Olursa sizinki gibi olur.
KALEM HARAM YAZAR MI?
Yazmaz olur mu?
Bu kalem neler, neler yazar…
Yeter ki işin içinde para olsun, cukka olsun, makam olsun.
Yalan da yazar, şakşakçılıkta yapar.
Sadece yazar mı?
Hem yazar, hem söyler.
Görmüyor musunuz televizyonlarda, hem yazıyor, hem söylüyorlar.
Hem okudum, hemi de yazdım / Yalan dünya senden bezdim. derlerse inanmayın. Zira dünya sadece onlar için vardı.
Menfaat olsun, yalanı doğru, doğruyu yalan diye yazar ve söylerler, hatta yemin bile ederler.
Bu yalandan, bu şakşakçılıktan elde ettikleri parayı çoluğuyla, çocuğuyla afiyetle yerler, helal sanırlar.
Kalemlerini, ağızlarını birilerine ipotek etmişlerdir.
Gözleri vardır, görürler, hemide doğruyu görürler.
Ama onların beyinleri, yalanları doğruya çeviren bir yapıya sahiptirler.
Ya kalpleri? Katılaşmıştır. Boşuna atarlar.
Bazı beyinlerin, kalp atışları rablerini zikir eder gibidir.
Onlar doğruluk, doğruluk derler.
Haramdan ve yalandan uzak duran kalplere ne mutlu…
Ey iman edermiş gibi görünenler,
Yazdıklarınızın, söylediklerinizin, yaptıklarınızın hesabını vermeyecek mi sanırsınız kendinizi?
Yapmayın, etmeyin biraz öbür tarafı düşünün, düşünelim.
Nice nimetleri, rantları hak etmedikleri için ellerinin tersiyle itenler! Ne mutlu size.
Kendini bildikleri günden beri insanlara hizmet eden, yardım eden, bırakın insanları rablerinin yarattığı hayvanlara bile ardım edenler!
Ne mutlu size…
Kalp kırmayan, kul hakkı yemeyen insanlar ne mutlu size… Ödül bekleyin rabbinizden, inanın hem de çok büyük ödül bekleyin.
Kula kulluk etmekten kaçınıp, rablerinin kulu olanlar ne mutlu size.
Okuyun, okuyun, okuyun da okuyun.
Ama yüce kitabımız Kur’an’ın mealini mutlaka okuyun.
Kur’anı okuyun ve uygulayın.
Rabbimiz bize her Cuma günü hutbe sonunda ‘Düşünüp tutalım’ diye öğüt veriyor.
Haramdan yalandan, kul hakkından uzak durun.
Yapamıyorsanız siz kefeninize cep diktirin öbür tarafta lazım olur belki.
Kalın sağlıcakla.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.