Konya Atık Su Sistemi ve Tuz Gölü Gerçeği

10 Ocak 2024, Çarşamba 00:01

A+
A-

Çevreci birey değiliz. Güzel sözdür “Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık” Realite bu değildir ama; davranış tarzımız neredeyse “benden sonra tufan”. Son yıllarda bir çok olumlu gelişme olmakla birlikte süregelen çevre sorunlarımızın olduğu bir gerçek. Çevre bilincini çok küçük yaşlardan itibaren eğitim hayatına müfredat olarak almak bile bugünden yarına çözüm olmaz; erişkinleri de eğitmek ve bilinçlendirmek gerek.

Yıllardır sanal alem safsatasıdır; Konya kanalizasyonunun arıtılmadan olduğu gibi Tuz Gölü’ne boca edildiği. Bir öğretim üyesinin başını çektiği açıklamalar daha sonra 2018 yılında Tufan Türenç yazısına, hatta yanılmıyorsam alıntı olarak Melih Aşık köşesine konu edildi. Unutuldu, gerçek öğrenildi demiştim ama son haftalarda bir sanal sitede gene gündeme geldi. Tuz Gölü de bir çok değerimiz gibi risk altında ; gelin önce Tuz Gölü ile Konya Atık suyu ilişkisine bakalım hoşgörünüzle, sonra sorunlara.

Erkan Kalıpcı ve Zehra Ceylan (Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Çevre Mühendisliği) 2017 tarihli yayınlarında Konya Atık su Arıtma Tesisi’nin 2005 yılında yapımına başlandığı ve 2010 yılında hizmete girdiği açıkça belirtilmiştir. Fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtma ünitelerinden oluşan tesisin çiftçilerin sulama amaçlı kullanmaları nedeniyle de yararı vardır. 2010 yılına kadar Aslım Bataklığı’na dökülmekte olan Konya Atık suları bu tarihten itibaren DSİ Kanalı’na verilmektedir. Konya Şehir Atık suları dışında Çumra Şeker Fabrikası, Konya Şeker Fabrikası ve Organize Sanayi atıkları da kendi atık su tesislerinde işlem gördükten sonra DSİ Kanalına deşarj edilmekte, Organize Sanayi Bölgesi’nin de kendi arıtması işler halde bulunmakta ve Tuz Gölü’ne ulaşan Konya kaynaklı atıkların Tuz Gölü’nde başta metal kirliliği olmak üzere bir kirliliğe neden olmadığı çalışmada belirtilmektedir. Ayrıca bu atık suların tarım amaçlı kullanımında da sakınca görülmediği araştırmada belirtilmiştir. TSE, WHO (Dünya Sağlık Örgütü) ve US EPA (ABD Çevre Koruma Ajansı) standartlarıyla kıyaslandığında kanal suyu analizlerinin toksik sayılabilecek değerlerin çok altında olduğu tespit edilmiş.

Tuz Gölü elbette tamamen kurtulmuş değil. Türkiye’nin aslında en büyük ikinci ve Dünya’nın en tuzlu ikinci gölü olan Tuz Gölü 85 kuş türü, dördü endemik 129 böcek türü, 15 memeli türü ve 38 endemik bitki türü bulunan 1. Derece doğal sit alanı olarak tescilli. Başta maalesef Konya olmak üzere kontrolsüz ve kaçak su kuyuları yetersiz yağış alamama özelliği de eklenince gölün kurumasına neden olmakta. Konya hariç çevre yerleşim yerlerinin arıtılmamış atıkları; göldeki mikroplastik artışı; çevre yerleşim yerleri arıtılmamış atıkları; çevre madencilik faaliyetleri artıkları, hatta yerel tuz işletmecilerin verdiği kirlilik; devam eden vahşi sulama gölün yok olmasına neden oluyor. Kısaca Tuz Gölü de bir süre sonra kaybolan göllerimiz arasına katılabilir.

Vahşi sulamadan geç vazgeçtik hatta tam vazgeçmiş sayılmayız. Kaçak su kuyuları geleceğimizi çalıyor ki bence ciddi kul hakkı ve vebal; çünkü yer altı suları hepimizin zenginliği. Uygun olmayan tarım ürünlerinden vazgeçmemiz gerekiyor ama mümkün gözükmüyor. Üniversite Kenti kentimde umarım Üniversitelerimiz inisiyatif alır gerçi ben önce sanal alem saldırılarına Belediyelerimizden cevap hakkı kullanılmamasını da ben bulamadıysam bilmiyorum ama Konya Atık sularının Tuz Gölü’ne etkisine ilişkin yerel üniversitelerimiz yayını görmememe de şaşırdığımı itiraf etmeliyim.

Yorumlar

Ahmet oztemel
13-01-2024 15:44
Sn. Demirci ,tesekkur ederim katkınız icin
Ahmet oztemel
11-01-2024 18:29
Sn. Kalayci, öncesi Aslım bataklığı. Tesekkurler
ahmet öztemel
11-01-2024 00:41
Sn. Kalaycı, Sn. Demirci; teşekkür ederim katkılarınıza.
Bülent Kalaycı
10-01-2024 21:07
Yazinizdan 2010 yılına kadar atık suyun tuz gölüne boosaldigi gerçeği gün yüzüne çıktı. Peki bu güne kadar atıklar nasıl ortadan kalkacak bunu da araştırarak yazarsanız iyi olur.
Kübra Demirci
10-01-2024 16:55
Yer altı zenginligimiz çok önemli ama ülkemizde gündem hiç bitmedıgı için bizim doğal kaynaklarımız maalesef ki bizim toplumumuzun ilgisini çekmedıgı için duyurmayı gerek görmüyorlar bilinçsiz bir toplum haber değerini farklı bakış açısıyla düşünen ve bu bilinçle yetişen ülkemizin umut beklediği gençlik göz göre göre yitirilen doğal zenginliklerimiz ve daha niceleri